Stratejik oy mu, ideolojik ve kitlesel tehlike mi? -2-

Hasan KILIÇ Haberleri —

  • DEM Parti’nin yapacağı en büyük hata 31 Mart başarısıyla yetinip yakın geçmişin muhasebesini de içeren yeniden yapılanma sürecine son vermesidir. Oysa hem örgütlenme hem öz eleştiri hem de geleceğin planlamasında her zamankinden daha güçlü ve inatçı bir tutuma ihtiyaç var.

Önceki haftaki yazıda verilerin kabaca aktarımı üzerinden ciddi bir ideolojik tehlike ve risk manzarası çizilmişti. DEM Parti çevrelerince “stratejik oy” denilerek bir yanı övgüye diğer yanı risk algısının hafifletilmesine dayanan ama esasında ideolojik tehlike ve taban kaymasına tekabül eden manzarayı aktardık. Şimdi bu manzaranın neden-sonuç bağlamı ve ne yapmalı sorusu etrafında düşünmek gerekir.

Manzaranın neden-sonuç bağlamı

1. Özellikle 2019’daki doğru hamlenin yanlış politikalarla örülmesi, sembolik-siyasal göstergelerde CHP’nin alt şubesi olarak siyaset yapma isteğinin öne çıkması ve 2023’teki siyasi tercihle tam olarak çökmenin yaşanması ilk neden-sonuç bağlamıdır. 2019’da büyükşehirlerde kazanılan başarıyla birlikte CHP’nin tabanının büyükçe bir kısmının HDP’nin politikalarıyla yakınlaşması, HDP’nin bu tabanda örgütlenmesiyle bütünleşmeyince geriye sandık siyaseti kalmış ve 2023’te bunun sonuçları görülmüştür. Bu konuda partinin siyasal aklı ve örgütlenme gücü hala bir öz eleştiri vermekle mükellef olsa gerek.

2. 2023’te TİP’in çatı altında konumlandırılması yerine yan komşu olarak kabul edilmesinin olumsuz etkilerinin görülmemesi önemli sonuçlar doğurmuştur. Ki bu sadece sayısal bir olumsuzluğa değil, aynı zamanda siyasal bir olumsuzluğa neden olmuştur. TİP’teki yükselişin DEM Parti bileşenlerinde ortaya çıkardığı kaygılar ve TİP temsilcilerinin aşırı Kemalizmi savunması gibi örneklerin Kürt halkında yarattığı olumsuzluklar örneklerdir.

3. 2023 yılı Cumhurbaşkanlığı seçimindeki “faşizm tespiti” aşırı duygu içerikliydi. Ki halk arasında karşılığını bulmadı. İktidarın geriletilmesi, Kürt sorununun kapısının açılması arasında bir bağlantı kurularak ilerlenebilseydi, farklı bir motivasyon sağlanabilirdi. İdeolojik yanılsama/fantezi, reel politiğe galip gelince aday çıkarılamadı ve 28 Nisan’da HDP siyaseti uzun süre sonra ilk defa “belirleyici güç” olma pozisyonundan çıktı. Kuşkusuz en yüksek duygusal şiddet bu konuda yaşandı demek mümkün.

4. Ardışık hatalar yapılması HDP’yi Kürtlerin yaşadığı kentler-ilçelerden oluşan bir nüfus coğrafyasına sıkıştırdı. 2023’te Esenyurt’taki oy kaybı ile Beşiktaş’taki oy kaybı arasındaki farka bakılınca bu durum net olarak görülür. Bu sıkışma ortak mücadele hatlarının kesilmesine neden oldu ve CHP ile TİP arasında kurulan mesafe sorunu bu durumun temel nedeni olarak öne çıktı.

5. Kürt nüfus coğrafyasına sıkışmayla kalınmıyor. Özellikle yerel seçim dinamikleri ve yerelde iktidarın dağıtımı üzerinden düşünüldüğünde Kürt nüfusunda da kayma yaşanması muhtemel hale geliyor. 2019-2024 seçimleri karşılaştırmasında oyların yüzdelik değişimi bu gerçeğe işaret ediyor.

Ne yapmalı?

1. Öncelikle DEM Parti içerisindeki bileşen hukukunun yeniden düzenlenmesi, sadece nicel değil, nitel değerlendirmelerde belirleyici kertenin 3. Yol olması kaçınılmaz zorunluluk olarak duruyor. İlk düğme yanlış iliklendiğinde devamı gelir. İlk düğme 3. Yol stratejisinde ısrardır.

2. DEM Parti, 2015’ten bu yana hemen her yıl seçim olmasından kaynaklı kendi ajandasından uzak, seçimden seçime savrulan bir görüntü verdi. Bu görüntüden hızlıca uzaklaşması için partide bir aklın devreye girmesi gerekiyor. Bu kapsamda, üç temel gündem partinin önünde duruyor. İlki Batı’da seçmeninin konsolidasyon gündemidir. Artık İstanbul’da tekrar sekiz yüz bin oy almayı başarı saymayacak şekilde konsolidasyon sağlamaktır. İkincisi bölgede sandığa gitmeyenlerle ilgili gerçekçi değerlendirmelere ve kaybedilen yerlerle ilgili güçlü bir öz eleştiriye ihtiyaç var. Üçüncüsü ise Batı-Kurdistan arasında oluşan yarığı giderecek, Batı’daki hedef seçmen ile Kurdistan’daki seçmeni herhangi bir ittifaka vs. ihtiyaç duymadan bir araya getirecek ortak bir hikâyeye ihtiyaç var. 7 Haziran’da seçim barajı üzerinden kurulan bir hikâye gibi, yeni ve yaratıcı bir hikâyeye ihtiyaç var.

3. Bileşen ve ittifak hukukunu tekrar ve daha geniş bir çatı partisi ekseninde düşünmek dışında başka bir seçenek yok gibidir. İttifak ile seçime girmek, hem DEM Parti’nin Batı-Kurdistan ortak hikayesini baltalayacak hem de başkasının hikayesini büyütmeye yarayacaktır. Bu sebeple, HDK’yi de güçlü şekilde yeniden devreye koyarak ittifakları bileşen çemberinin içerisine almak, bileşen hukukunu da “temsil krizi” üretmeyecek şekilde yeniden düşünmek gerekiyor. HDK gibi bir platform varken ayrıca adına “mücadele ittifakı” denen bir ittifak kurmak bürokratik kalabalık demektir. HDK’nin ittifaklar ortak platformu olması, ittifakların toplumsallaşmayı esas alması, siyasi partinin ise seçime, seçmene, sandık başarısına odaklanması, bunun için de olabildiğine geniş bir bileşenle hareket etmesi en iyi yol gibi görünmektedir.

DEM Parti’nin yapacağı en büyük hata 31 Mart başarısıyla yetinip yakın geçmişin muhasebesini de içeren yeniden yapılanma sürecine son vermesidir. Oysa hem örgütlenme hem öz eleştiri hem de geleceğin planlamasında her zamankinden daha güçlü ve inatçı bir tutuma ihtiyaç var.

paylaş

   

Yeni Özgür Politika

© Copyright 2024 Yeni Özgür Politika | Tüm Hakları Saklıdır.