'Ak Saray’ın' başdanışmanı 'anti emperyalist' demagog

Bundan bir süre önce, John Perkins’in "Bir ekonomik tetikçinin itirafları" adlı kitabı Türkçeye çevrilmişti. Kitap capitalist şirketlerin yoksul ülkeleri nasıl borç batağına sürüklediğine dair ağır eleştirilerle dolu… Örneğin Venezuela’nın yakın zamanda ölen eski başkanı Hugo Chavez bu kitabın ünlü okurlarından biriydi. Küresel kapitalizminin iç yüzünü sergileyen bu kitabın bizde de "sıkı bir okuru" var. Önce bu "okurun" şu satırlarını okuyalım:
": SANAL, ÜRETMEYEN, HALKIN, MİLLETİN, DEVLETİN aleyhine çalışan ve MODERN EKONOMİ bavulu içinde ‘gelişen-gelişmekte olan ülkelere’ yutturulan zokaları tek tek çıkardık ve BİZİM olanı-DÜNYA İLE AYRIŞMADAN kurarak yolumuza devam edeceğiz... Çok güzel şeyler olacak... Bekleyin, sabredin, çalışın ve LİDER’in açtığı yolda emeğinizi duanızı eksik etmeyin..."
Sanıyorum, hem Perkins’in bu "sadık okurunu", hem de onun "liderini", aynı zamanda sözünü ettiği "duanın" hangi "kitaba" göre olduğunu mutlaka merak etmişinizdir.
Hemen söylemem gerekir ki, yukarıdaki satırları yazan kişi, bir yoksul ve kendi içine kapalı, kapitalizm öncesi ilişkilerin egemen olduğu bir "üçüncü dünya" ülkesinin, "anti emperyalist, anti kolonyalist" bir "devrimci yurttaşı" değil, sözünü ettiği "liderin açtığı yol" da, geçen yüzyılın ortasında  Sovyetlerin tavsiye ettiği "capitalist olmayan yol" değil.
"Şiketokrasiden" nefret eden Perkins’in "sadık ve meraklı okuru", Türk Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın "ekonomik işler baş danışmanı" Yiğit Bulut. "Lideri" Recep Tayyip Erdoğan. O liderin çizdiği "yol" da, bildiğiniz Türk bölgesel emperyalizminin Ortadoğu’da "güç merkezi" olma yolu. Şu sıralar, bu yol, bizzat AKP’li bakanın açıkladığı ünlü "duble yollar" gibi orasından burasından patlak vermiş bir yol. Bu tür yollar, şu on yıl içinde tam 33 milyar lirayı yutmuş. Elbette "yolun" kendisi değil, "müteahhit inşaat şirketleri" yutmuş. Bu şirketler de zaten, o şirketlere ait "ekonomik tetikçiler" tarafından devletin musluğuna ağzını dayamış.
İşte bu Yiğit Bulut vaktiyle MHP yanlısı "ailevi" ilişkilerinin verdiği "cehit" ile "nasyonalist ekonomi uzmanlığından" "Ak Saray danışmanlığına" sıçradığından beri, kulağa tıpkı "Bandung Konferansı" ülkelerinin "anti sömürgeci" konuşmalarından tınılar estiren acayip laflar etmekte.
Böyle bir "anti küreselciliğin", "ekonomik tetikçiliğe" düşmanlık edebiyatının, "küresel güçlere" meydan okumaları karşısında ne düşünülmeli?
Bence şöyle düşünülmeli: Bu "anti capitalist, anti emperyalist söylem, kendi başına ya "hiç bir şeydir", ya da "son derecede berbat bir şeydir." Böyle bir "demagogun" ağzından çıkan her "anti küresel, anti emperyalist, anti sömürgeci ve anti capitalist" laf, gerçekte, "rakip küresel güçe, rakip emperyalist devlete, rakip kapitaliste ve rakip sömürgeciye karşı", kendi sınıfsal menfaatlerini savunmak amaçlı savaş sloganıdır.
Tarihi örneği hatırlayalım. Birinci Dünya Savaşından mağlup çıkan Almanya, kendisine dayatılan Wersay Antlaşması'nın altında ekonomik, sosyal ve kültürel bakımdan ezildiği ve onurunu yitirdiği sırada, ortaya bir Avusturyalı "çavuş" çıktı ve Alman Nasyonal Sosyalist İşçi Partisi’ni kurdu. Onun vurucu gücü, başında "ultra milliyetçi, faşist Ernst Röhm" Hitler’in "sol koluydu"…
Hitler ve avanesi, "rakip emperyalizme ve kapitalizme" karşı amansız bir "anti emperyalist ve anti capitalist" savaş açtı, bu savaş sonunda dünya savaşına dönüştü.
Verdiiğimiz örnek şunu göstermekte: Kendisi capitalist şirketlerin savunucusu olan birisinin capitalist şirketlere düşmanlık etmesi, büyük ülkelerde dünya savaşlarının, bizim gibi ülkelerde ise bölgesel savaşların ideolojik kaynağını oluşturur.
Faşist ya da klerikal faşist çizgiler taşıyan bu "Danışmanın" yazıları, bize İkinci Dünya Savaşı eşiğindeki Almanya’yı boşuna aratmıyor.
Kendi kapitalistine ve emperyalistine karşı "savaş", "devrime", kendi kapitalisti ve emperyalisti ile birlikte rakip capitalist ve emperyalite karşı düşmanlık ise emperyalist savaşlara yol açar.
Demagoga dikkat…