Wa ye PKK rabû
Kültür/Sanat Haberleri —
- Diyarbakır Zindanı’nda Ali Temel tahta ve çorap ipliğinden yaptığı saz ile ‘Wa ye PKK rabû’ şarkısını besteledi. 40 yıldır Kürtlerin tarihine damgasını vuran bu şarkının hikayesi aslında bir halkın, bir direnişin hikayesidir.
İSMET KAYHAN
Bazı şarkılar hayata benzer, mühür gibidir. ‘Wa ye PKK rabû’ işte böyle bir şarkıdır. Aslında bir şarkıdan çok manifestodur, isyandır, Kürdistan’ın üzerine düşen müzikal bir fırtınadır. 40 yıldır Kürtlerin dilinden düşmeyen bu şarkı ile bir halkın kaderi yazıldı. Hüzün, nefret, direniş ve yitip gidenler anlatıldı. Bir halk bu şarkıya inandı.
“Bırakın şarkılar fırtına olsun…” der Feyruz. Ali Temel bu şarkıyı yazıp, besteledikten sonra Kürdistan dağlarında esen fırtına bir daha hiç dinmedi.
Ali Temel, 1960 yılında Mardin’in Dêrik ilçesine bağlı Girêsor köyünde dünyaya gelir. Daha çocuk yaşta Kürt halkının gerçekliğini tanımaya başlar. PKK öncü kadrolarından Hayri Durmuş ve Ferhat Kurtay ile tanışır, onlardan etkilenerek Apocu olur.
Temel, 27 Ocak 1980 tarihinde gözaltına alınır ve 120 gün gözaltında kalır. İtirafçılık dayatılır, kabul etmez, işkence seansları günlerce sürer.
Annesi Gülten Temel de gözaltına alınır, annesine işkence yapılır, Ali Temel itirafçılığı kabul etmez. 4 ay Mardin Kapalı Cezaevi’nde kaldıktan sonra Diyarbakır Zindanı’na gönderilir.
Diyarbakır Cezaevi
“Wa ye PKK rabû” şarkısının hikayesi ise Diyarbakır zindanına uzanıyor. 1984, Ağustos ayı. Diyarbakır Cezaevi…
Daha 17 yaşındayken Apocular ile tanışan Ali artık 20’sinde ya vardır ya yoktur. Kemal Pir, Hayri Durmuş, Ali Çiçeklerle birlikte direnişin içinde yer alır.
Zindanın karanlık günlerinde Ferhat Kurtay ile birlikte 33 nolu koğuşta kalıyordu. Kürtçe, Ali için bir tutkuydu. ‘Ancak Kürtçe ile nefes alıyorum’ derdi. O vahşet döneminde Ferhat ile koğuştaki arkadaşlarına Kürtçe öğretirler.
18 Mayıs 1982 gecesi Ferhat ve üç yoldaşı bedenlerini ateşe verdiklerinde Ali de oradaydı.
O gecenin ardından şunu yazar:
“Tu nabê kanî… Ferhat ê devliken… Eşref ê dilbirîn… Mahmûd ê çavreş… û Necmiyê dilgeş… û Eliyê dilmertal… Amed!”
Ali Temel’in 90’lı yılların başında İstanbul’un Kadıköy ilçesinde Halkın Emek Partisi’nin düzenlediği ‘Demokrasi ve Barış Şöleni’nde ‘Ey Amed’ diye başladığı ve o günleri hissederek okuduğu o dizeler dinleyenlerin halen kulaklarındadır…
Tahta ve çorap ipliği
Ali, zindanın en üretken isimlerindendi. Hep yazar. ‘Wa ye PKK rabû’ şarkısının hazırlanmasına tanıklık eden Mehmet İsa Kızıl o günleri anlatırken, Ali’nin bu özelliğinin altını özellikle çiziyor:
“Ali, bana ‘Helbest yazacağım. Sen de bana eşlik et, bu şiirin ahengini yakalayalım’ dedi. Ayaklarımızdaki çorapların naylon iplerini çözdük. Sonra bu naylon ipleri kendi imkanlarımızla tahtadan yaptığımız teşî ile döndürerek, bu ipleri tambur teli haline getirdik. Ali, cezaevinde bulduğu bir tahtayı, şeker kutusuna monte ederek, çoraplarımızdaki naylon iplerden hazırladığımız telleri buna bağladı. Sonra yaptığı tamburun notasını ve perdelerini de yaptı.
Ali hazırladığı bu aleti çaldığında aynen sazın sesini çıkarıyordu. Hazırladığı tamburu çalarak ‘Wayê PKK rabû’ parçasının sözlerine yazıp söylüyordu. Ben de bu sözleri tekrar ediyordum. Ali, bu şekilde şarkının sözlerine tamamladı. Bu şarkıyı hazırladığımızda sanki bütün dünya bizim olmuşçasına mutlu olduk.”
Ali Temel ‘Wa ye PKK rabû’ şarkısını, kendi yaptıkları tambur eşliğinde koğuştaki arkadaşlarına söyler, ilk dinleyicileri direnişteki yoldaşlarıdır. Şarkıyı çok beğenirler.
Bu şarkıyı dışarıya göndereceğim
Ali, “Bu şarkıyı dışarıya göndereceğim. Cezaevinden dışarı çıktığında büyük ses getirecek göreceksiniz” der.
Ali, yanılmaz. Amed’den Botan’a, Zagroslara kadar 40 yıldır bu şarkı ile Kürt nesilleri büyür.
Tahta ve çorap ipliğinden yaptığı müzik aletiyle direniş ezgilerini seslendiren Ali bu şarkının sözlerini 15 Ağustos Eruh-Şemdinli baskınlarından aldığı ilhamla yazmıştı aslında.
Direnişin ozanı
Ali Temel 1990 yılında cezaevinden tahliye edilir. Çıkar çıkmaz Kurdistan direnişini besteler, yüreğini ortaya koyarak, ‘Xuşka Zozan’, ‘Deşta Bismilê’, ‘Rozerîn’, ‘Bûka Kurda’, ‘Keçika Dersimê’ ve Kürt müziğinin baş yapıtlarından ‘Şitla Azadî’yi yaratır.
90’lı yıllar…
Dağlarda gerilla savaşı zirvesine ulaşmış, Kürdistan’ın köy ve ilçelerinde halk serhildanları ile Türk devleti zor günler yaşıyordu. İstanbul, İzmir, Adana, Amed’de Kürt kültür-sanat alanındaki çalışmalar örgütlü yapıya bürünüyordu. MKM’nin ve Koma Çiya’nın kuruluş yıllarıydı. Ali’nin Ferhat’a, Kemal’e, Hayri’ye sözü vardı… O sözünü Kürt kültür kurumlarının kuruluşunda yer alarak yerine getirir.
Şitla Azadî
Kuşkusuz Ali Temel, müziği ve besteleriyle Kürt devrimci sanatında yeni bir süreci başlatan önemli sanatçılardan biri oldu.
Ali Temel’in bestelerinden oluşan ve 1991 yılında çıkan Koma Çiya’nın ilk albümü “Rozerin”deki Ferhat Kurtay’ların anısına yazılan ‘Şitla Azadî’ serhildanın müziği olur.
Sazı hep yanındaydı
“Bir köyü, bir şehri, varılan her yeri terketmek istiyorum. Belki kavuşmanın yolu böyledir” diyerek, dağlara gitti. Ali, soyu kırılan bir kavmin çocukları ile birlikte dağlarda savaştı.
1992’de gerilla olmak için yola çıktığında kalemi ve sazını da yanına alır. Aynı yılın 15 Ağustos kutlamalarında Mahsum Korkmaz Akademisi’nde yapılan kutlamalarda sazıyla genç gerilla adaylarının karşısına çıktığında, ondan mutlusu yoktur.
Askeri eğitimden sonra doğduğu topraklara, Mardin’e gerilla olarak giden Ali Temel, orada da kalemini ve sazını yanından ayırmadı. Gerillaya o akıcı Kürtçesiyle şiirlere döker, onları skeçleriyle güldürürdü. 13 Temmuz 1994 günü ise Mazıdağı’nda çıkan çatışmada yaralandı. Dönemin Jandarma Komutanı Hasan Atilla Uğur tarafından infaz edildi.
’Şitla Azadî’ ile son yolculuk
Ailesi, Temel’in cenazesine ulaşmak için yıllarca mücadele verdi. En son 2014 yılında Ali’nin kemiklerine ulaşırlar. Sonra Ali için görkemli bir tören yapılır. Kızıltepe Girê Bîrê Mezarlığı’nda binlerce kişi ‘Şitla Azadî’ şarkısıyla Ali’yi son yolculuğuna uğurlar. Ve Ali üzerine katledildiği yerden alınan toprak serpilir.
Ali Temel ölümsüz şarkılar bırakıp, çok sevdiği yoldaşı Ferhat Kurtay’ın yanına gitti.
Ali Temel sanatla gerillacılığı birleştiren bir devrimci olarak Kürt halkının tarihindeki yerini aldı. Tıpkı Ozan Serhat gibi, Mizgîn ve Sefkan gibi… Ya da Victor Jara gibi.
Ali Temel’in şehadetinin üzerinden 29 yıl geçti. Hala şarkıları kulağımızda. Besteleriyle, devrimci mücadelesiyle, Diyarbakır zindanındaki direnişiyle anıyoruz onu.
* Bu haber ilk kez 13 Temmuz 2018’de Yeni Özgür Politika Gazetesi’nde yayınlandı.