1 Mayıs ve statükoculuk

1 Mayıs bütün ülkelerin işçilerinin ve ezilen halkların bayramıdır.
1 Mayıs 1886, 8 saatlik işgünü için ayağa kalkan Şikago işçilerinin burjuvazi tarafından katliamlarla susturulmak istendiği direniş günüdür.
Bugün 8 saatlik işgünü bile çok gelmektedir. Haftalık iş saati 37 saat ve altındadır. İşçilerin ve emekçilerin mücadelesi bu çalışma süresini daha da düşürmek ve herkese çalışma olanağı hazırlamak içindir. Gerçek hedefimiz ise zorunlu iş süresini daha da düşürmek, çalışmayı bir zorunluluk değil, sosyal bir ihtiyaç ve gönüllülük haline dönüştürmektir. Bugün hayal gibi görünse de, insan doğasına uygun olan, toplumun çıkarına olan, mutlaka gerçekleşecek olan da budur. Yoksa insanlık kendi kendisini çürütecek, yiyip bitirecektir.
Bütün ülkelerin işçileri ve emekçiler için, 1 Mayıs hem o gün katledilen kardeşlerini anma günü, hem de onların mücadelesini kendi istemleriyle bütünleştirmek, zafere götürmek için Birlik-Mücadele-Dayanışma Günü’dür.
Bu nedenle 1 Mayıs her ülkede burjuvazinin, sömürgecilerin korkulu rüyasıdır. Türkiye'de de 1924 anayasasıyla, bırakalım sol parti ve sendikalarını işçi kelimesi bile yasaklanmıştır. İşçi derneği bile kurulamaz denilmiştir. Kemalizmin "İmtiyazsız, sınıfsız kaynaşmış bir kitleyiz" palavrası altında işçi sınıfı köleleştirilmek istenmiştir.
Kürdistan'da Kürde Kürt demek yasaklanırken, işçiye işçi demek de, işçi haklarını savunmak da en büyük suç ve ihanet sayılmıştır. Ama böyle diye işçiler ve ezilenler 1 Mayıs'ı kutlamaktan hiç bir zaman vazgeçmedi. Bazen fabrika köşelerinde, ormanlarda, hapishane hücrelerinde, gizli gizli de olsa bir kaç karanfille toplanan sosyalistler ve işçiler 1 mayıs'ı kutladı. Hatta sosyalist aydınların kırmızı kravatlar takarak gizli kutlamalar yaptıkları anlatılır.
Şüphesiz ki 1 Mayıs sadece sembolik bir anma günü ve bayram olsaydı, belki ezenleri bu kadar korkutmazdı. Ama aynı zamanda güncel istemler için Birlik-Mücadele-Dayanışma Günü’dür. Bütün ülkelerin işçilerinin ve ezilen halkların kardeş olduğunu, birleşerek mücadele ettikleri zaman kazanabileceklerini gösterme günüdür. İşçilerin ve ezilenlerin bugün esir olsa da, yarın her şey olacaklarını haykırdıkları gündür.
1 Mayıs kutlamaları uzun yıllar yasaklanmıştır. Yasaklanamaz hale gelince de kanlı saldırılara hedef olmuştur. Sıkıyönetim ve 1980 darbe dönemlerinden sonra 1 Mayıslar yeniden yasaklanmıştır. Yasaklara rağmen kutlamalar can ve kan pahasına yapılmıştır.
AKP devrinde ise her konuda olduğu gibi bu konuda da sahtekarlığın, iki yüzlülüğün, tuzakların, kışkırtmacılığın devamına tanık olduk. 1 Mayıs'ı yasal tatil günü ilan eden, işçilere ve emekçilere şirin görünmeye kalkışan AKP çetesi de ilk fırsatta yasaklara geri dönmüştür. İşçilerin, halkın özgürlüğüne saldırarak "Size özgürlük veriyorum, sadece benim izin verdiğim yerlerde ve zamanlarda kutlayabilirsiniz, bana baş eğin!" demektedir. Oysa işte bu kafa 1 Mayısları kana bulayan kafadır. Baykal, Başbuğ, Bahçeli, Perinçek vb. ile bütünleşen AKP statükoyu korumak için her şeyi yapmaktadır. 1 Mayıs'ta 1 Mayıs alanında ya da istedikleri her alanda buluşmak bütün işçilerin ve ezilenlerin temel hakkıdır. Bunun pazarlık konusu yapılması bile düşünülemez. Her türlü şenliğe açık olan 1 Mayıs alanı, 1 Mayıslara da açık olmak zorundadır. İşçilerin ve emekçilerin en haklı istemi budur ve bir gün mutlaka yasallaşacaktır.
1 Mayıs yaklaşırken, CHP İstanbul İl Başkanının "1 milyonluk en geniş kutlama" istemleri basına yansıdı. CHP'liler ve başka demokratik örgütler bu konuda samimi ise bu olanak değerlendirilmelidir.
Yani CHP'liler Baykal ve diğerleri gibi Erdoğan'ın arkasında halka saldırmaktan, kirli savaşı desteklemekten vazgeçecekse,
CHP'liler Erdoğan ve kirli imha savaşına karşı işçilerle, Kürt halkıyla ve tüm ezilenlerle birlikte siyasi çözüm ve barış için birleşecekse, bu birlik için en uygun alan-lar-da anlaşılabilir.
AKP çetesi 1 Mayıs alanını yasaklamaya kalkışıyor.
İşçiler ve ezilenler birleşerek, bütün alanları 1 Mayıs alanına çevirebilir, çevirecektir.
AKP çetesinin diktasına son verecek olan güç budur.
