Güncel

15 Şubat ve sonrası

Selim FERAT yazdı —

  • Spekülasyonlar olacak. Bir söz üzerinden milyonlarca cümle üretilecek. Bu, aynı zamanda Öcalan ve hareketinin ne kadar güçlü olduğunu gösterecek. Kapıyı çaldılar, önce neden çaldıklarını ve ne yapmak istediklerinin cevabını versinler.

27 yıl sonrasında bir 15 Şubat daha yaşanacak.

Birincisi, 15 Şubat 1999‘da, uluslararası gizli servisler kapanında yürütülen merkezi bir komplonun başlangıcı olarak tarihe not düştü.

İkincisi, Öcalan’ın 27 yıl sonrasında yapacağı açıklama.

Ben de bu açıklamanın yeni bir başlangıca yol açacağını biliyor ve böylesi bir başlangıcın Kürdistan’daki özgürlük, kurtuluş ve yürüyüşünün devamına işaret edeceğinin altını çizmek istiyorum.

Spekülasyonlara itibar etmiyorum.

Yarım yüzyıla yakındır canlı olarak izlediğim, kısmen katıldığım, birlikte yürüdüğüm, iniş çıkışlarına tanık olduğum bir yaşam hikayesinin dayandığı zemini tanıyor ve sayıyorum.

Miladi bir açıklama olacağını biliyorum.

Kürdistan halkını sindirenlere karşı bir sinyal olacağını önceden okuyor;

Bir satırdan değil, çerçeveden çıkacak tabloyu okuyacak tecrübeli bir hareketin neler yapacağını, geçmişten çıkarımlarla, var sayıyorum.

Yol arkadaşlarının ifadelerine sığınarak yazıyorum: Öcalan’ın özgür olmadığı bir resim karesi, özgür ifadeyi taşıyan bir kare olarak tarihe geçmeyecek.

Zor varsa, karşılığı olacaktır.

Kürdistan’da uygulanan devlet terörü sona ermez veya bu terörü sona erdirecek adımlar atılmazsa, defacto bir Kürt gücü Türk devleti müzakerelere eşit şartlarda oturana kadar, kendi kuralları ve şartlarına göre mücadeleyi sürdürecektir.

Türk Milleti kavramının Kürtler’i kapsadığından hareket eden bir girişim, barış için adım atamaz; işgalin devamı olur.  

Kürtler’e kayyum atayanlar, Türk devletine kayyum atılmasına hayret etmemelidirler.

Çünkü, saldırganlık devam ederse, silahlı kurtuluş mücadelesi durmayacaktır.

Gasp devam ederse, direniş sürecektir.

Kürdistan’ı işgal devam ederse, kaderini tayin etmek isteyenler, bu yasadışı suça karşı sessiz kalmayacak ve yola devam edeceklerdir.

Şimdiye dek aktif bilince not düşen ihtimallerden yola çıkarak, muhtemel opsiyonları sıralamak istiyorum:

Birincisi: Varoluş ve direnmek bir haktır.

Bu hak, doğal ve pozitif hukuk tarafından belirlenmiş, kolonyal devletin yasalarını ve uygulamalarını reddetme hakkıdır.

İkincisi, Türkiye 1919’dan bu yana Kürdistan’da zor kullanmış ve bu bir halka karşı kuvvet kullanma yasağına karşı suç işlemeye devam etmektedir.

Üçüncüsü, Kürdistan halkının "askeri sömürgeciliğe“ karşı silahlı direniş hakkı vardır.

Dördüncüsü, Türk devlet terörizmi, Kürdistan halkını sindirmek veya savaşa zorlamak açısından, suçludur ve silahlı mücadelenin başlamasından sorumludur.

Silahlı mücadeleyi başlatanlar, suçu işleyen mekanizmaya karşı, direniş hakkını kullanma kudretine sahip olanlardır.

Beşincisi ve çözüm: Suç ve silahlı mücadeleye yol açan sebepler ortadan kalkmalıdır. Kürdistan’daki işgal son bulmalıdır.

Tüm bunları bilerek yaşayan, deyim yerindeyse ateş çemberinden geçmiş, yarım yüzyıllık aktif mücadeleyi üstlenmiş Öcalan’dan nasıl bir açıklama bekliyorsunuz?

Onun bu sahada oynayacağı topu alacaklar ve oyuna devam edecekler, oyunu aynı geçmişin sorumluluğunu taşıyarak oynayanlar olacak.

Oyun sahasına müdahale edecek yabancı bir gücün, kazanma şansının sıfır olduğundan yola çıkınız.

Spekülasyonlar olacak.

Bir söz üzerinden milyonlarca cümle üretilecek.

Bu, aynı zamanda Öcalan ve hareketinin ne kadar güçlü olduğunu gösterecek.

Kapıyı çaldılar, önce neden çaldıklarına ve ne yapmak istediklerinin cevabını versinler.

Eğer yoksa cevapları, Öcalan’ı dinlesinler: "Benim için gerekli şartlar sağlanırsa -yani tecrit kalkar, özgür bir şekilde davranabilme imkanlarım olursa- o zaman ben bu sorunu siyasi ve hukuki zemine çekebilirim. Bunu yapabilecek teorik ve pratik güce sahibim".

Ve yeni 15 Şubat’dan sonrası için Kürdistan tarafı açık konuştu: "Her ihtimale hazırız“.

paylaş

   

Güncel

Yeni Özgür Politika

© Copyright 2025 Yeni Özgür Politika | Tüm Hakları Saklıdır.