Annem sır gibi saklamış Simko’yu
Forum Haberleri —

Simkoyê Şikak
- Yaşanan acı tarihin kuşaktan kuşağa nasıl aktarıldığını anladım. Daha nice Kürt annesinin sandığında gizlice daha ne fotoğraflar saklamış olabileceğini düşündüm.
OKTAY CANDEMİR
Simkoyê Şikak… 1887-1930 yılları arasında yaşamış Kürt isyan lideri. 1. Dünya savaşı sırasında Osmanlı ve İran’a karşı defalarca isyan etmiş ve birçok kentin hâkimiyetini uzunca bir süre elinde tutmuştur. Yer yer Irak ve İngilizlerle de savaşmıştır.
Önceden klasik bir aşiret lideriyken Şeyh Ubeydullah’ın oğlu Seyit Taha ile tanışması onun bölgesellikten çıkıp daha ulusal düşüncelerle tanışmasında önemli rol oynadı.
Rojhilat Kürtlerinden olan Simkoyê Şikak, 30 Haziran 1930’da anlaşma yapmak üzere çağrıldığı Tahran’da İran şahı tarafından pusuya düşürülmüş ve henüz 43 yaşındayken yanındakilerle birlikte katledilmiştir.
İran şahı tarafından katledilişinin üzerinden 92 yıl geçti. Şimdi diyeceksiniz ki; ölüm yıldönümü olan 30 Haziran’dan neredeyse 20 gün geçti, niye şimdi yazıyorsun?
Sonuna kadar haklısınız ama yazının tamamını okuyunca sanırım benim de haklı olduğumu düşüneceksiniz.
Aslında bu yazıyı Simko’nun hayatını anlatmak için yazmadım. Zaten onun yaşamı ve yaptıkları çok geniş kitleler tarafından biliniyor.
Geçen hafta annemin 50 yıllık sandığının içinden bugüne kadar hiç görmediğim bir fotoğrafa denk geldim. Genç Simkoyê Şikakê’nin elinde silahı ve yanında bir adam ile çektiği tarihi bir fotoğraf. Bugüne kadar hiç görmemiştim.
Daha önce bir yerde yayınlandı mı bilmiyorum ama annemin bu fotoğrafa gösterdiği özen ve hassasiyet beni çok etkiledi.
Annem 1960’lı yılların sonunda evlendikten sonra fotoğraf kendisine bu fotoğraf hediye ediliyor. Annemde Şikak aşiretinin Evdoyi kolundan olduğu için muhtemelen “Aynı aşiretiz, bizi de öldürürler” diyerek fotoğrafı kimseye gösterememiş.
Annem bu yüzden sır gibi saklamış Simko’yu.
1900’lü yılların başında Kürtler çok büyük katliamlarla karşılaştılar. Bu katliamların yarattığı etkiyle insanların evlerinden çıkamadığı yıllardan söz ediyorum. Hatta Van ve çevresinde birçok ailenin çocuklarını “ Muğlalı geliyor” diye korkuttukları rivayet değil bir gerçektir.
Aslında annemin sakladığı bir fotoğraftan öte, aynı zamanda bir tarihtir. “Başımıza bir iş gelir diye uzun yıllar boyunca saklamış bu fotoğrafı.”
Annemden fotoğrafı yayınlamak için izin istediğimde, “ Bu fotoğrafı yazarsan başımıza bir iş gelmesin” derken o günlerin travmasını, Kürdün trajik tarihini bir kez daha yaşadım.
Yaşanan acı tarihin kuşaktan kuşağa nasıl aktarıldığını anladım. Daha nice Kürt annesinin sandığında gizlice daha ne fotoğraflar saklamış olabileceğini düşündüm.
Dersim’i, Zilan’ı, 33 Kurşunu bir kez daha hatırladım.
Hele bu fotoğraf, çok fazla kişinin görmediği, bilmediği çarpıcı tarihi bir belge niteliğinde ise her daim korumamız gerekiyor. Çünkü hepimiz biliyoruz ki, mevcut sistemler Kürt’ün tarihine dair ne varsa yok etmek istediler. Onlar ne yaparlarsa yapsınlar o tarih annelerin sandığından da olsa çıkıyor. Kürtlerin bir tarihi, dili, kültürü var. Bunu yok edemezsiniz derken işte bunu kastediyoruz.
Sosyal medya denen kapitalist aygıtın her şeyi bir anda tükettiği bu dünyada 100 yıl önce çekilmiş bir fotoğrafın ve ona gösterilen özenin günümüz koşullarında artık olmamasına üzüldüm. Çağımızda gündelik çekimler her anımızı kaydediyor ama inanın o anlar yarına bile kalmıyor.
Annemin onca yıldır sakladığı bu fotoğrafı şimdi yayınlıyorum. Gizli kalmasın ve tarihe bir not daha düşsün.







