Bilgelik yolu
Nurettin DEMİRTAŞ yazdı —
- Bilgelik yolu en zorlu ama en erdemli yoldur. Önder Apo değişim ve yeniden yapılanmanın demokratik diliyle konuşurken tüm zorluklara, tahriklere ve saldırılara rağmen umutları büyütüyor ve bundan sonra kimsenin burnunun bile kanamaması için her şeyi göze alıyor.
Dokunduğu her şeyi yeşile çevirenler, geleceği görenler, kapalı bir insanı okur gibi kapalı kitapları okuyanlar vb. karakterler birer efsane gibi anlatılır.
Siyasi öncüler ve askeri komutanların dehalarının kaynağıyla ilgili benzer öyküler çoktur. Hepsinde bir parça bilgelik vardır ve en çok da sezgilerine güvendikleri biliniyor.
“Anlamın ve hissin” gücüne büyük önem veren Önder Apo’nun başlattığı değişim ve yeniden yapılanma sürecini ona atfedilen bilge tanımlamasıyla anlamak, onun yolunun bilgelik yolu olduğunu görmek gerekiyor.
Nihayetinde her şeyi bütünlüklü ele alan ve öngörüsüyle herkesi şaşırtan Önder Apo’nun evrenle oldukça yapıcı diyalektik bir enerji bağı vardır. Bu nedenle yarattığı sinerji duvarları, sınırları ve her türlü özel savaş uygulamasını aşıyor.
Aklın ötesinde enerji geçişi
İnsanın evrenle bağları sadece akıl yoluyla kavranamaz. Aklın ötesinde bir enerji akışı ve geçişi vardır. Aklın ötesine geçebilmek sadece bir yoğunlaşma, odaklanma işi değildir. Ayrıca burada gerçekleşen mistik bir olay da değil, insanın kendini her koşulda anlam olgusuyla oluşturması ve yeniden yaratmasıdır. Tüm bilgelik gerçekleşmelerinde buna benzer bir tarz görülür.
Dinlerde, peygamberlik kanıtlamalarında mucizeler vardır. İlerici filozofların görüşleri de mucizevi tarzda aydınlatıcı olmuştur. Önder Apo’nun mucizevi eseri, İmralı koşullarında oluşturduğu demokratik modernite paradigmasıdır. Bu bir müjdeydi ve Önder Apo’nun en başta “Güneşimizi Karartamazsınız” şehitlerine sunduğu tarihsel armağandı. Böylece çağdaş Promethe şahsında özgürlük için yeni bir kapı açılacaktı.
Protmethe’nin özgürleşmesi
Promethe’nin ateşi insanlara vermesi, bunun üzerine kayalıklara zincirlenmesi ve Zeus’un kartalının her gün ciğerinden bir parça koparması öyküsü biliniyor. Fakat ilelebet zincirli kalmamıştır. Nedense acısını bilmek ama sonrasıyla ilgilenmemek gibi bir sorunu vardı Promethe öyküsünün.
Promethe’yi kayalıklara zincirleyen Tanrılar en az 30 bin yıl cezalı kalmasını hedeflemişti. Fakat Promethe Zeus’un hışmına uğrayanların yardımıyla zincirlerinden kurtulmuş ve yaptığı ilk iş, işkence kartalını yakalayıp parçalamak olmuştur!
Kürt halkı ve dostları bugün de bunun heyecanını yaşamaktadır.
Önder Apo bilgece tutumuyla Türkiye’nin geleceğini de sağlama almak istemektedir. Bu tutumu, uluslararası komplo karşısında baştan beri sürmektedir.
“Niye Hektor olmadım?”
Önder Apo’nun düşünceleri dünyaya yayılırken bile zincirliydi. Fakat henüz uluslararası korsanlık saldırısıyla esir alındığında uçaktayken yaptığı açıklamayla bu kirli oyunu boşa çıkaracak hamlesinin ilk adımını atmıştı. Ondaki tarih bilinci ve dünyayı okuma tarzı farklıydı. Tavrı da farklı olacak, zor olanı tercih edecekti.
Komplo saldırısına karşı klasik bir kahramanlık tavrı geliştirmesi bekleniyorken Hektor olmayacağını söyleyecekti. Böylesi bir zamanda “en büyük kahramanlık, kahramanlık yapmamaktı!” Çünkü Hektor öldürüldükten sonra Anadolu’nun işgali gerçekleşmişti!
Barış çağrısına rağmen idam kararının verildiği çok zorlu bir sürecin ardından bu karar “ağırlaştırılmış müebbet” hapse çevrildi. Bunun anlamı da bir Türk subayının ağzından “bir kez değil, her gün öldürmek!” şeklinde açıklandı.
O günden sonra kendisini rehinelik durumuna getiren küresel sistemi ve buna karşı yürütülen mücadele tarzını sorgulamaya başladı. Böylesine vicdansız bir dünyanın şifrelerini çözmeden ve özgürce nefes alınacak bir ortam oluşturmadan yaşamın değerinin olmayacağını anlattı.
Muhteşem yalnızlıkta yazılan özgürlük destanı
İmralı öncesi ve İmralı sonrası yaşamını kıyaslıyor, bunun nasıl bir trajedi olduğunu anlatıyordu. Çocuklarla birlikte kırlarda koştuğu zamanlardan, adının “dağ delisi”ne çıktığı çocukluk yıllarından uzun Kürdistan gezisine; oradan Filistin sahasına ve Bekaa’ya uzanan tarihi hicrete; hareket olanaklarının en az olduğu koşullarda bile bin bir emekle bir halkın yeniden yaratılması ve özgürlük kapıdayken çarmıha gerilip bir adaya hapsedilmesine uzanan süreç özgür yaşam temelinde yeni kapılar açmanın ön gününe gelip dayandı.
Sadece Ada’daki bir gününü düşünerek bu trajediyi nasıl karşıladığını, bu koşullara nasıl dayandığını anlamak mümkün olacak mıydı bizim için? Hayal etmek bilmekten daha önemliydi. Fakat bu aynı zamanda her gün bin kez ölmeyi göze almak demekti.
Onun bilgelik anlayışı bir duvara yüzü dönük bin yıl bekletilse de iradesini kaybetmemeyi esas alıyordu. Tüm zorlu yılları bu olağanüstü direniş ruhuyla ve hakikate bağlı muazzam bir üretkenlikle karşılayacaktı.
Tarihin kayalıklarında yankılanan hakikat
Nihayetinde Devlet aklı tarihin hükmü karşısında daha fazla dayanamayacak ve Devlet Bahçeli şahsında gerçekler dile gelecekti: Savaşın sona ermesi ve Türk-Kürt kardeşliği için ne gerekiyorsa yapılmalıdır!
Tarih, sonunda herkesi doğru konuşturur; konuşmayanların yerine de kendisi konuşur…
Tarih Önder Apo şahsında hep doğruydu, hep adildi. Bugün ise müjdeli bir çıkışla özgürlüğe kapıyı aralıyor. Heval Cuma’nın anlatımından bildiğimiz devrimci öncülerden Teslim Töre’nin yaşamının son günlerine doğru belirttiği gibi “Önder Apo’nun bir şey yapmadığını sandığınız anda bile muhteşem şeyler yaptığı ortaya çıkıyor!”
Ve öte yandan ona fedaice bağlı olan yoldaşları: Çarpıcı tespitlerle dolu yazılarını ve konuşmalarını ilgiyle takip ettiğimiz değerli Veysi Sarısözen yoldaşın dikkat çektiği gibi, henüz ne diyeceği belli olmadan “Önderliğimizin söyleyeceği her şeyin arkasındayız” diye açıklama yapılıyor çünkü Önder Apo arkadaşlarını kendisi oluşturmuş ve hepimiz ona sonsuz bağlılıkla katılmışız. Bugün ve yarın hep böyle olacaktır.
Gelişmeler için halen temkinli bir iyimserlik söz konusu olsa da atılan-atılacak adımların anlamlı sonuçları olacaktır.
Bundan sonra her şey toplumsal mücadelenin ileri düzeyde yükseltilmesine kalmış durumdadır.
Bilgelik yolu en zorlu ama en erdemli yoldur. Önder Apo değişim ve yeniden yapılanmanın demokratik diliyle konuşurken tüm zorluklara, tahriklere ve saldırılara rağmen umutları büyütüyor ve bundan sonra kimsenin burnunun bile kanamaması için her şeyi göze alıyor.
Bu işin insani yönünü samimi olarak düşünenler; Türkiye halkları, emekçileri, aydınları, gençleri, kadınları herkesten daha fazla Önder Apo’nun geliştirdiği insiyatife sahip çıkacak; demokratik dönüşüm ve yeniden yapılanmada rolünü oynayacaktır.