Bir türkü ve Kürt sözlü kültürü
Şoreş REŞİ yazdı —
Kürt sözlü kültürü bir deniz kadar zengin, renkli ve gelişkindir; öyle zengindir ki en ufak bir köyde bile birkaç kitaplık malzeme toplamak mümkün. Her parçası bir film gibi renklidir, zevk, heyecan ve haz verir; her alanda var olduğu için de çok gelişkindir, desek belki az bile gelir! Bunu abartmak veya propaganda yapmak için yazmıyorum, gerçeği böyledir. Bunu bir şarkı özelinde açıklamaya çalışacağım. Bu zenginliği sadece halk türkü (şarkı) çeşitlerinde değil, masallarda, yaşanmış tarihi olaylarda, destanlarda, folklorda, güldürmece ve onlarca çeşit dalda görmek mümkün. Ama biz Kürt yazar, aydın ve araştırmacıları bunu yeterince değerlendiremedik. Bunun elbette çeşitli sebepleri var ama en önemlileri; son dönem Kürt aydınlanmasının geç başlaması, imkansızlıklar, hegemonik baskılar denilebilinir. Ama Kürt sözlü kültürünün Ortadoğu’da bir güneş gibi etrafı aydınlattığı da bir gerçek. Bu güneşten herkes kendisine bir pay almıştır. Alanlar ‘bizimdir’ der ama esasında bu başkasının emeğine konma, çalma ve gasptır.
Diğer halkların sözlü kültürü üzerinde özel bir çalışmam olmamakla beraber takip ettiğim kadarı ile hiçbir yerde Kürt sözlü kültürüne denk bir zenginliğe rastlamadım. Kuşkusuz bu sebepsiz değil. Bu alanda en iyi bildiğimiz Türk kültürüdür. Devlet destekli, büyük imkanları olan bu kültürün içindeki Kürt şarkısını -ki dört ile altı bin arası tercüme edilmiş türküden (şarkıdan) bahsediliyor- halayını, masalını vs çıkardığımız zaman neyin geriye kalacağını merak ediyorum. Bu durum Kürtlerin bütün komşuları için de böyledir. Bu kadar zengin olan ve büyük coğrafyayı ısıtan, aydınlatan, şenlendiren bir kültüre sahip çıkmak da kolay değil, imkan, kurum ve enerji ister. İşte yaşadığımız eksiklik bu.
Çerçevesini verdiğim bu denizin bir damlası olan, diğer halkların bilmediği, klasik bir Kürt kahramanlık ve aşk türküsünden bahsedeceğim. Aslında bir türküden ziyade bir tablodur, bir filmdir, bir masaldır, bir efsanedir kısaca aklınıza ne geliyorsa odur veya hepsidir… Maalesef sadece Kürtler anladığı için, dinlerken aşkı ve ona biçilen değeri, kahramanlığı, coğrafyayı, güzelliği duyar insan ve mest olur. İçmeden sarhoş olmak deyimi tam bunun gibi bir türkü için söylenmiştir. Yüz defa dinle bıkmazsın. İmkansızlıklar Kürtlere bunun filmini hala yaptırtmamıştır ama birgün mutlaka yapılacağına eminim. Yapılmalı ki diğer halklar da bizim aldığımız hazı, zevki alsın ve ömürleri uzasın!
Konusu Milli aşiret federasyonu reisi Zor Temır Paşa’nın kızı Edul ile Êzîdî Kürt kahramanı Derwêşê Evde’nin aşkıdır. Olay, Viranşehir ve Rojava’da 1768 yıllarında yaşanır. Aşıkların biri Sünni Müslüman, diğeri de Êzîdî bir Kürttür. Dinen evlenmeleri cayiz görülmez ama aşk sınır tanımaz. Millan bir devlet kadar kudretli ve Sünni. Evde’nin aşireti Şerqîyan de Êzîdî. Anlaşmazlıklar yüzünden Şerqîyan Şengal’e çekilir. Bunu fırsat bilen Gêsan Arap aşireti ve bölgede Osmanlıların kışkırttığı Türkmenler bunu fırsat bilerek Millilerin etrafını sarar. Temır Paşa: “Kim bu savaşın sorumluluğunu üzerine alırsa ben kızım Edulê’yi ona vereceğim” sözünü verir. Hiçbir aşiret kahramanı bunu göze alamaz. Sonunda Derwêş’e haber verilir, Edulê’nin elinden ölüm kahvesini içer ve 11 arkadaşı ile savaşa gider. Karşısında 1700 kişilik bir kuvvet vardır. Hikaye uzundur ama sonunda kendisi tuzağa düşürülerek ağır yaralanır, kardeşi Sadun ve diğer 10 arkadaşı ölür. Edul, yaralı sevdiğinin yanına gelince şaheserini tarihe nakşeder:
“Aslanlar gibi 7 kardeşim ve 12 amca oğlum var ama hiçbirini seninle değişmem… Lo lo Derwêş, babamın evine misafir gel, sana Malatya’nın kayısını, Bağdat’ın hurmasını, Şengal’ın incirini, Beyrut’un portakalını; beğenmez isen sana koçumuzun kavurması ile Karacadağ’ın pirincini; bunları da beğenmez isen eğer, sana göğüslerimi keser biri ile çay, biri ile kahve ikram edeyim…” derken aşkına verdiği değeri en güzel anlamıyla anlatır. Ayrıca içinde kahramanlığın en iyisini, Kürdistan doğasını, hayvan sahnelerinin en renklisini, şahane bir anlatımla duyarsınız.
Şiddetle dinlemenizi tavsiye ederim, ruhunuzu dinlendirir, ömrünüz uzar! Sizi bilmem ama ben böyle bir kültürün parçası olduğum için çok ama çok gururluyum!