Cem, Cemaat, Cemiyet
Kültür/Sanat Haberleri —
- Ermeni Soykırımı, Newroz’da polis tarafından katledilen Kemal Kurkut, Seyit Rıza ve Ahmet Kaya’yı “Cem, Cemaat, Cemiyet” sergisine taşıyan Ressam İrfan Yavru toplumsal hafızaya odaklanıyor.
Ressam İrfan Yavru’nun ülke tarihinde meydana gelen acı ve tramvatik olayların fotoğraflarını fırçasıyla buluşturduğu, “Cem, Cemaat, Cemiyet” adlı resim sergisi Beyoğlu’nda bulunan Karşı Sanat mekanında ziyaretçilerini bekliyor. Özellikle 1915 Ermeni Soykırımı, Amed Newrozu’nda polis tarafından katledilen Kemal Kurkut’un öldürülüş anı gibi olayları konu edinen sergi, toplumsal hafızayı diri tutuyor.
1930’lardan bu yana dönemin resmi ve “yasadışı” iktidarları tarafından katledilen Seyit Rıza, Adnan Menderes, Deniz Gezmiş, Ahmet Kaya ve Hrant Dink gibi isimleri de sergisine taşıyan Yavru, söz konusu resimlere eklediği her imge ile bir döneme ışık tutuyor.
Ahmet Kaya portresinde, Kaya’nın 1999’da katıldığı bir ödül töreninde “Kürtçe kaset çıkaracağım” demesinin hemen ardından salondakiler tarafından fırlatılan çatal, bıçak detayını tualine işleyen Yavru, 1937-1938 Dersim liderlerinden Seyit Rıza’yı resmettiği bir diğer portresinde ise, Dersim Katliamı’nda yer alan askerlere Mustafa Kemal tarafından verilen Atatürk imzalı madalyayı tablonun birçok noktasına işleyerek ülkenin acı gerçekliğini bir kez daha gözler önüne seriyor.
Ermeni soykırımı
Ermeni Soykırımı’nı da tualine taşıyan Yavru, “1915-2007” adını verdiği soykırım tablosunda Toros Dağları Bölgesi’nde kucağında ölen çocuğunu taşıyan bir Ermeni kadınını resmediyor. Tabloda dikkat çeken en önemli detay ise Yavru’nun tabloya yerleştirdiği altı delik ayakkabı. Söz konusu detayda 2007’de katledilen Ermeni gazeteci Hrant Dink’in katledilmesinin hemen ardından çekilen fotoğrafına atıfta bulunarak, soykırımın devamlılığına işaret ediliyor.
Travmalar
1972’de idam edilen 68 kuşağının devrimci liderlerinden Deniz Gezmiş ve 1960 Darbesi’nin ardından idam edilen dönemin başbakanı Adnan Menderes tablosunun yan yana olması ise bir başka dikkat çekici konu. Farklı uç noktalarda duran iki ismi bir araya getiren şey neydi diye sorduğumuz İrfan Yavru, “Aslında bütün bu travmalar, olaylar ve acıların altını çizip birbirimize yaklaşmamız gerektiğiydi. Yaklaşamadığımızda toplum olamıyor, karşımızdakinin acısını anlayamıyoruz” yanıtını verdi.
Neden ‘Cem, Cemaat, Cemiyet?
Yavru, sergiye neden “Cem, Cemaat, Cemiyet” ismini verdiğini şu sözlerle anlattı: “Bu coğrafya üzerinde yaşayan çeşitli halklar ve topluluklar var ve bunlar genelde cemaat halinde yaşarlar. Cemaat derken çoğu zaman dini cemaatleri düşünürüz ama cemaat aynı zamanda kapalı topluluklar halinde yaşamayı da tarifler. Bütün bu farklı sosyolojiler ve farklı halkların ortak bir noktaya geldiği yerde ise toplum haline gelmiş oluruz. Bu ortak değerlerle olabilir. Bu ortak değerler ise önce acılarımızı, travmalarımızı karşılıklı tartışmayla başlar. Halbuki biz şimdiye kadar her cemaat kendi travmasını ve acısını kendi içinde yaşadı ve bu yüzden bir türlü toplum olamadık. Bu nedenle cemiyet toplum anlamına geldiği için böyle bir isim verdim”
Kemal Kurkut
Tablolarını akrilik ve yağlıboya olmak üzere karışık tekniklerle yaptığını ve ağırlıklı olarak geçmiş dönemlerde çekilen fotoğraflardan esinlenerek hazırladığını söyleyen Yavru, kendisini en çok etkileyen fotoğrafın ise Amed Newroz’unda polis tarafından katledilen Kemal Kurkut’a ait olan fotoğraf olduğunu söyledi. Yavru, “Benim için en zor tabloda oydu. Kemal’in koşarken elinde tuttuğu su şişesi beni o kadar etkiledi ki, o suyu birçok çizime yerleştirdim. O fotoğrafı gören kim olursa olsun biraz vicdanı varsa etkilenir” diye belirtti.
Başka çözüm yok
“Buraya gelecek olan insanlar başka cemaatlerin de travmalarını görüp onlara yakınlık duysun istiyorum” diyen Yavru, serginin önemi ve taşıdığı mesajlara ilişkin de şunları söyledi: “Bu coğrafyada ya birbirimizi öldüreceğiz ya da birlikte yaşayacağız. Bunun başka bir çözümü yok. Ya bir iç savaş yaşayacağız ya da birlikte yaşayacağız. Birlikte yaşamak ise belli noktalarda ortak değerleri bulmakla sağlanabilir.”
İBRAHİM IRMAK - MA/İSTANBUL
* * *
İrfan Yavru kimdir?
1953 yılında İstanbul'da doğdu. İstanbul Üniversitesi Felsefe Bölümü'nden mezun oldu. 1970'li yıllarda siyasi nedenlerle iki yıl cezaevinde kaldı. 1980 darbesinden sonra illegal yollarla ülkesini terk etti. 1985 yılında İsviçre'nin Neuchatel şehrinde resim çalışmalarına başladı. İsviçre'nin Neuchatel şehrinde çalışmalarını sistemli bir hale getirdikten sonra 1987-1988 yıllarında Roma, Paris ve Londra'daki müzelerde inceleme ve çalışmalar yaptı ve 1988 yılında Paris'e yerleşti. Avrupa'nın çeşitli yerlerinde ve İstanbul'da sergiler açan sanatçı, çalışmalarını İstanbul ve Paris'teki atölyelerinde sürdürüyor.