Çıkış yolu Rojava’dan geçiyor

Selim FERAT yazdı —

  • Erdoğan, bükülerek Rojava ve Öcalan’ı kabul edecek; ya da Rojava kavşağında kırılacak.

Mazlum Abdî’nin Şam’a ayak basmasıyla, Rojava’nın uzun yürüyüşünün gelecekte pozitif bir Kürt vizyonuna dönüşmesinin uluslararası ilk adımı atılmış oluyordu.

Colani ve Abdî arasında imzalanan anlaşma taraflarca, birbirine zıt yorumlandı.

Abdî anlaşmanın Kürt halkının "adalet ve istikrar“ özlemlerine denk düştüğünü not ederken, Suriye’deki Türkiye SMO’nun eski komutanı Mustafa Sencari bu anlaşmayı Suriye’nin toprak bütünlüğünün korunması açısından "tarihi başarı“ olduğunu belirtti.

Zaman geçti.

Erdoğan hala kurulmayan masayı devireceğiyle ilgili aktüel mesajını verdi:

"Daha fazla oyalanılmadan, örgütün kendini feshetmesini ve silahlarını tamamen bırakmasını bekliyoruz."

Aynı dönemde Stêrk televizyon kanalında açıklama yapan Sabri Ok, tek taraflı bir beklentinin olamayacağının altını çizdi.

Erdoğan’ın bayram mesajında: "Suriye'nin toprak bütünlüğü ve milli birliği çerçevesinde atılan adımları sabote ederek, güney sınırlarımızdaki istikrarsızlığı sürdürmek isteyenlerin farkındayız ve inşallah hiçbirine müsaade etmeyeceğiz" tehdidi, tekrarın tekrarı olarak kayda geçti.

Bununla ilgili tarihi cevabı, Frankfurt Newrozu’nda konuşan İlham Ehmed verdi:

“Halkımıza söz veriyoruz. Bu yıl onların topraklarına dönüş yılı olacak. Bu amaçla hem Suriye merkezi yönetimiyle hem de uluslararası kuruluşlarla ciddi görüşmelerimiz ve çalışmalarımız var. Yakında Efrînli bir grup evlerine dönecek.”

Bu tablo neyi anlatıyor?

Rojava, Şam ile varılan anlaşmanın pratiği için çaba harcayacak.

Türkiye, tüm gücüyle bunu engellemeye çalışacak.

Görünen, Türkiye’nin ve Colani’nin Suriye’de yürütecekleri pratik siyaset, İsrail gözetiminden kurtulma şansına sahip değil.

Suriye, aynı zamanda İsrail’e ve Rojava’ya komşu; Rojava Hatay üzerinden Türkiye’ye komşu.

Erdoğan içinde bulunduğu çıkmazda, Rojava’ya hayır deme şansına sahip değil.

Erdoğan, sabrı taşmanın eşiğine gelen Kürdistan’daki halka tepki göstererek, bayram mesajında, caydırıcı devlet şiddetinin devreye gireceğini duyurmuş oldu.

Bu yeni bir tepki değil.

Musa Anter’in dilinden çeviriyorum, bu tepkiye şöyle cevap verirdi: "Bak şaşkın oğlum, kendine gel, bilmiyorsan sus; Kürtleri Dehaq yenemedi, senin gibi baldırı çıplak Kasımpaşalı birinin pozu, Muş ovasından döner. Düş Kürtlerin yakasından!"

Ama şu da biliniyor: Öcalan’ın çağrısıyla birlikte, Erdoğan tepki gösteren haneye düştü.

İmamoğlu’nun tutuklanmasıyla birlikte Kürtlere, hala kurulmayan masayı devirebileceğinin mesajını da verdi.

Daha önceleri, Kürdistan’da terörist olan devlet, hızlı gelişmelerle, Türkiye’de de halka karşı devlet terörü uygulamaya başladı.

Artık her yeni bir günün başlangıcında, rasyonel burjuva kuralları geçersiz sayılıyor.

Kürdistan’daki kolonyal faşizm, son gelişmelerle birlikte, parlamento sisteminin iptalini birlikte getirecek uygulamalarla birlikte, dikta rejiminden, Türkiye’ye özgü yeni bir faşist sisteme dönüşmenin eşiğinde.

Daha ne kadar korku, daha ne kadar baskı ve daha ne büyüklükte zindan manzarası?

Kendini yıkılmaz sanan bir sistem kanıksatılmak isteniyor. Ancak:

Bu arada ENKS, PYD ile ortak bir Kürt vizyonu konusunda anlaştıklarını duyurdu. Görüşmelerin Fransa ve ABD himayesinde gerçekleştiği açıklandı.

Doğruysa eğer Paris’te bir sokağa "Peşmerge“ adı verilecekmiş.

Fransa’nın, ABD ile danışıklı açtığı siyasi koridorda, ENKS üzerinden "Roj Peşmergeleri“ Rojava’daki savaşçılarla birlikte hareket edecekler.

Rojava Özerk Yönetimi, Şam’da ilan edilen hükümete karşı duracaklarını açıkladı. ENKS Kürtlerin haklarını tanımayan bir hükümetin parçası olmayacaklarını açıkladı.

Bir karmaşa yaşandığı kanıksatılıyor; öyle olmadığını da biliyorlar.

Gündemi somuta indirirsek:

Erdoğan, bükülerek Rojava ve Öcalan’ı kabul edecek;

Ya da Rojava kavşağında kırılacak.

paylaş

   

Yeni Özgür Politika

© Copyright 2025 Yeni Özgür Politika | Tüm Hakları Saklıdır.