Çok bedel verdik, artık barış olsun
Kadın Haberleri —

Ayşe Çiçek
- Şehit Ali Çiçek’in ablası Ayşe Çiçek: Çok büyük bedeller verdik. Barışın olması herkes için iyidir. Özgürlük mücadelesine olan güvenimiz tamdır ancak devlete güvenmiyoruz. Çünkü iki yıldır Ali’nin mezarını ziyaret edemedim, etrafını sarmışlardı; dua edemedim.
- Ali, barışın elbet bir gün olacağını belirtmişti. Ancak kendisinin görüp görmeyeceğini bilmediğini söylüyordu. O kadar işkence koşuluna rağmen barışa olan inançları tamdı. Onlar Kürdistan’ın direkleri oldular. Herkese çağrımdır, gelin bu sürece destek verelim. Barışı biz getirelim.
Kürt Halk Önderi Abdullah Öcalan’ın 27 Şubat’ta Halkların Eşitlik ve Demokrasi Partisi (DEM Parti) İmralı Heyeti aracılığıyla Kürdistan ve dünyaya gönderdiği “Barış ve Demokratik Toplum” çağrısı, uzun bir süre gündemde yer alacak.
Kuşkusuz Kürt halkının Önderliğin sunduğu yeni çözüm arayışı ve demokratik dönüşüm perspektifine inancı, desteği tam. En büyük destek ise yakınlarını özgürlük mücadelesinde kaybedenler veriyor. Şehit Ali Çiçek’in ablası Ayşe Çiçek de tarihi çağrı doğrultusunda onurlu bir barış istediklerini belirtiyor.
‘Devlete güvenmiyoruz’
Jinnews’e konuşan Ayşe Çiçek, “Çok büyük bedeller verdik. Nasıl bir barış olacak, bu noktada temkinliyiz. Barışın olması herkes için iyidir. Özgürlük mücadelesine olan güvenimiz tamdır ancak devlete güvenmiyoruz. Devlet söylüyor ama olumlu bir adım atarlar mı bilemiyorum” ifadelerini kullandı.
‘İki yıldır Ali’nin mezarına gidemiyorum’
Barış görüşmelerinin gündemde olduğunu hatırlatan Çiçek, devletin ikili oynadığına dikkat çekti ve ekledi: “Her gün tutuklamalar oluyor. Gazetecileri bile tutukluyorlar. Kayyum atıyorlar, halkın seçtiği kişilere bunu yapıyorlar. Neden haklarını gasp ediyorlar? Bundan kaynaklı biz devlete güvenmiyoruz. Onurlu bir barış ve eşitlik istiyoruz. Biz kendi şehitlerimizin mezarına bile gidemiyoruz, engellemeler oluyor. İki yıldır mezarını ziyaret edemedim. Yıl dönümünde gittiğimizde mezarlığın etrafını sarmışlardı, gidip bir dua okuyamadık. Biz de herkes gibi şehitlerimizin mezarlarını ziyaret etmek ve anmalarını yapmak isteriz.”
Barışa inancı tamdı
“Ali yaşasaydı, bu süreci iyi değerlendirirdi” diyen Çiçek, devamında şunları söyledi: “Ali, barışın elbet bir gün olacağını belirtmişti. Ancak kendisinin görüp görmeyeceğini bilmediğini söylüyordu. Onların barışa olan inançları tamdı. O kadar işkence koşuluna rağmen barışa olan inançları tamdı.”
Mücadelenin direği oldular
Çiçek, verilen bedeller sayesinde barışın şu an konuşulduğunu belirterek, “Onlar Kürdistan’ın direkleri oldular. Evet, Apo temellerini attı ancak onlar bu mücadelenin direği oldular. 63 gün boyunca açlık grevinde kaldılar, büyük direndiler. Ne kadar işkence varsa onların üzerinde denediler. Böylesi bir gün istiyorlardı. Kendi hakları için savaştılar, kendi özgürlükleri için direndiler. Herkese çağrımdır, gelin bu sürece destek verelim. Barışı biz getirelim” diye konuştu.
* * *
Kürdistan’ın Stêrka Sor’u
Kürdistan ve Türkiye’de 12 Eylül 1980 darbesiyle beraber Diyarbakır Cezaevi'nde, Esat Oktay Yıldıran’ın başını çektiği birçok işkence tutsaklara yapıldı. PKK’li tutsaklar işkenceye karşı direnişe geçti. PKK’nin öncü kadrolarından Mazlum Doğan, 1982 Newrozu'nda üç kibrit çöpüyle bedenini ateşe vererek, işkencelere karşı direnişin kıvılcımını yaktı. “Dörtler” olarak bilinen Ferhat Kurtay, Eşref Anyık, Mahmut Zengin ve Necmi Öner, işkence ve insanlık dışı uygulamalara karşı 17 Mayıs 1982’de bedenini ateşe verdi.
Tarih yaprakları 14 Temmuz 1982’yi gösterdiğinde ise Kemal Pir, Mehmet Hayri Durmuş, Akif Yılmaz ve Ali Çiçek öncülüğünde "Büyük Ölüm Orucu" başlatıldı. Eylemin 56'ncı günü olan 7 Eylül'de Kemal Pir ve Akif Yılmaz, 13 Eylül'de Hayri Durmuş ve 17 Eylül'de ise Ali Çiçek şehit düştü.
Hayri Durmuş’un “Kızıl Yıldız (Stêrka Sor)” olarak tanımladığı Ali Çiçek, tutsak edildiğinde henüz 19 yaşındaydı. Riha'nın Curnê Reş (Hilvan) ilçesine bağlı Kusqulî köyünde 1961 yılında dünyaya gelen Çiçek, 3 kardeşin en küçüğüydü. Tarım işçiliği yaparak geçimlerini sağlayan yoksul bir ailenin çocuğu olan Çiçek, 2 yaşındayken ailesiyle Curnê Reş ilçe merkezine gelerek ilköğrenimini bitirene kadar burada kaldı. Orta öğrenimini Adana'nın Ceyhan ilçesinde tamamladıktan sonra liseyi okumak için Riha'ya geri döndü.
Direnişçi kimliğini henüz küçük yaşlarda hissettirmeye başlayan Çiçek, çalışmak için sıkça gittiği Adana'da "bildiri dağıttığı gerekçesiyle" gözaltına alınarak tutuklandı. Bu tutukluluk sürecinde hem yaşam hem de mücadele hayatında kendisine örnek alacağı Kemal Pir ile cezaevindeyken tanışan Çiçek, Kürt özgürlük hareketinin öncü kadrolarından biri olacağı tarihi mücadele hayatına da ilk adımını atmış oldu.
Mahkemede ölüm orucunun başlatıldığını açıklayan Hayri Durmuş’un ardından söz hakkı alarak “PKK bize teslimiyeti değil, direnişi öğretti. Biz de direnmeye devam edeceğiz” demiş, zindan direnişinin mihenk taşlarından biri hâline gelmişti. RIHA