Dağ yürekli şiirler

Haberleri —

"Bir kış kıyametti
bir seher vakti
gün doğdu doğacak...
bir mitralyöz öttü önce
sonra bir figan
çarpıp döndü kayalıktan.

O dağ yürekli
o gözü pek fidan
bağrına düştü toprağın
helalleşemedik bile
mitralyöz ötüyordu
biçilen dallar üstüme yıkılıyordu."


Cocteau ise, ''Ne masayı anlatacağım diye masa sözcüğünü kullanacaksınız, ne kuşu anlatacağım diye kuş sözcüğünü ne de aşkı anlatacağım diye aşk sözcüğünü yazmamalı şair'' diye manidar bir öğütte bulunur. Kuşkusuz öyle olmalı. Şair içinden ne geliyorsa, neyi yaşamışsa onu yazmalı, yaşatmalı.
Çoğu yaşıtımdan önce sıkı bir şiir okuru olmuş ve ara ara, küçük küçük karalamalar yapar ve bunun verdiği hazzı çevremdekilerle paylaşmaya çalışmışımdır. Şiir, yoğun olarak ilgi alanım oldu ve hala da öyledir. Hiç unutmam, rahmetli Yusuf Hayaloğlu'nun bir gazeteye verdiği ropörtajını okuduktan sonra aylarca düşüne durmuştum. Üstat, şairin iki çeşit olduğunu vurgulamış, bunları da ilhamcı ve gözlemci olarak isimlendirmişti. Çok doğru ve bir o kadar da yerindeydi, ancak benim kafama takılan bir şairin ilhamcı ve aynı zamada gözlemci de olabilme ihtimaliydi. Zaman geçtikçe, şiir dünyam büyüdükçe anladım ve nicelerini gördüm, okudum. İlhamcı şairleri hep balıkçılara benzetmişimdir. Oltasını inatçı bir şekilde yanından ayırmayan ve her yeri, her anı muazzam bir okyanus olarak görüp misinayı salan balıkçılara. Zira oltanın ucuna takılanın cinsi, rengi ve boyutu ne olursa olsun, kabul görülüp sunulmuştur okuruna. Gözlemci şairleri ise çiftçi ve gurmelere bezetmişimdir. Çiftçi gibi neyi biçmek istiyorlarsa onu ekerler ve sırf bu yüzden öncesinde zula yaptıkları tohumlara sahiptirler. Gurmeler gibi de tattıklarını şiirlerinde işlerler; acıysa acı, tatlı ise tatlı, ekşi ise ekşi...
"O Dağ Yürekli" adlı şiir kitabı da balıkçı olduğu gibi ehil bir çiftçi-gurme olan Doğan Karaağaç tarafından okurlarına sunulmuş. Kitabın tamamı başlı başına bir ithafet ve her şiir birer can aslında. Ütopyalar, Antagonist, Kuşatma, Şaküli Yar ve Brînami başlıklı şiirler, kitapta yer alan şiirlerden bir kaçı. Şair, Türkçenin yanı sıra ana dili olan Kirmanckî yazdığı bir kaç şiire de yer veriyor. Lirizmi eksik etmediği şiirlerinde pastoral, epik ve didaktiği de cetvel olarak kullanmış ve her biri tamamen gerçek kesitlerden üremiştir.
Genel olarak okuğum her şiirinde duygulandığımı ve kendimi bir cezaevi ziyaretinde de hissettiğimi paylaşmak isterim. 30 Eylül 1980 ve 3 Ocak 2012 tarihleri arasında şairin yazdığı şiirlerden oluşan O Dağ Yürekli adlı kitap, 124 sayfa olup 91 tane şiirden oluşuyor. Doğan Karaağaç’ın Tevn Yayınları’ndan çıkan bu ilk şiir kitabın editörlüğünü biraz zayıf bulduğumu, küçük baskı hatalarınının da olduğunu belirtmek isterim. Şair, kitabın önsözünde müjdelediği "5 Nolu Cezaevi" ve "Cenderedeki İnsanlık" adında iki kitap hazırladığı müjdesini de veriyor. Bu müjdeli haberiyle kendisine başarılar, okurlarına da keyifli okumalar dilerim.
Doğan Karaağaç, 1962 yılında Amed'in Çermûk ilçesinde dünyaya gelmiş Kürt bir ailenin onuncu çocuğudur. Ailesinin mevsimlik iş için gittiği İzmir'de Marksizm'le tanışmış ve kısa bir süreliğine Türkiye İşçi Partisi'ne bağlı faaliyetlerde emek vermiş. Van Sağlık Koleji'nde öğrenci iken, Kürt siyasal hareketi içinde yer almış ve tekrar Amed'e yerleşmiş. 80'li yıllarda döndüğü Amed'de yaklanıp işkenceleriyle ünlü 5 Nolu E Tipi Askeri Cezaevi'nde mahkum edilmiş. 90'lı yılların başına doğru cezaevinden çıkan Karaağaç, 4-5 yıl sonrasında yasadışı örgüt üyeliği gerekçesi ile ikinci kez hüküm giyer. Ülkenin beş farklı cezaevinde hapis yatan şair 2003'te özgürlüğüne kavuşur. Doğduğu şehrin, doğduğu ilçesinde yaşamını sürdüren Karaağaç, şiir çalışmalarının yanı sıra bir dönem internet gazetelerinde güncel ve felsefi içerikli makalelerle köşe yazarlığı yapar.


YAŞAR AKSU

paylaş

Haberler


   

Yeni Özgür Politika

© Copyright 2025 Yeni Özgür Politika | Tüm Hakları Saklıdır.