Demokratik modernite

Modern kavramı Latince kökenlidir ve modernus, “şimdi” demektir. İngilizce’de “modern”, Fransızca’da “moderne”, Almanca’da “never”, Türkçe’de “çağ” ve Kürtçe’de “nûje” olarak kullanılır. Modern kavramını önce Hıristiyanlar kullandı hem de sıfat olarak. Modernite kavramı ise 19. yüzyıl ortalarından itibaren Fransa’da kullanılmaya başlandı.
Modernite, kavram olarak çağa damgasını vurma anlamına gelir. Söz konusu dönem uzun ve kısa süreli olabilir, toplumun yaşam tarzına uygun büyük bir etki yapmışsa o olguya modernite adını verebiliriz. “Modernite genel anlamda bir çağın toplumsal yaşam tarzıdır” der Bilge. Toplumsal yaşamın varoluşundan bu yana dek süre gelen bir modernitenin olduğu bilinmektedir. Doğal toplum döneminden sonra gelişen tüm maddi manevi olgulara damgasını vurur. Modernite içinde ahlak ve politikayı da barındırmaktadır. Resmi uygarlık tarihinde demokratik modernite ve iktidar eksenli modernite karşıt durumdadırlar.
Demokratik modernite toplumsal doğanın yaşam tarzını benimserken iktidar eksenli modernite ise her zaman bir baskı sömürü ve yok etme aracı rolünü oynadı. Şu an ideolojik olarak kullanılan kapitalist modernite kavramı vardır. 16. yüzyılda sermaye üzerine ortaya çıkan kapitalizm çağa damgasını vurabilmiştir. Özellikle endüstriyel alanda gelişkin olduğu için maddi ve manevi olarak toplumsal yaşam tarzına damgasını vurur. Fakat bunun yanında, toplumun özünü oluşturan demokratik modernite ise güç olarak zayıflamış olabilir ama her zaman kendisini korumuştur.
Neden toplumsallığın özü olan demokratik modernite zayıfladı da, kapitalist modernite şaşırılacak bir güce ulaştı ya da çağa damgasını vurdu? Antony Gidens, “Kapitalizm modernitenin en önemli ayağıdır” der. Sermaye olmadan moderniteye damga vurmak çok zordur. Sermaye üzerinde gelişen kapitalizm gücünü ve oluşumunu ticaret alanından almaktadır. Ticareti kullanıp kârın daha çok yaygınlaşmasının önünü açtı. Siyasal olarak odaklandığı tek nokta sermayedir. Kapitalizmi tamamlayan ve ona güç veren diğer dallar ise ulus-devlet ve endüstriyalizmdir.
Bilge, bu konu hakkında şunları belirtir; “Modernitenin kapitalizmi doğurması düşünülemez. Toplumsal doğanın kendine özgü çağı olarak yaşanır”. Kentleşme ve devletleşme olgunlaştıktan sonra, iktidar denen olgu yaratılmış olan maddi manevi her şeyi kendisine mal etmek ister. Çağa damgasını vurmak ister. Bunu önemli bir ölçüde başardı. Propaganda aracını kullanarak bunu yapmıştır. Bunlar yapılırken “Modernitenin kapitalizmi doğurması düşünülemez” tespiti doğruluğunu bu şekilde belirliyor.
Peki kapitalist modernitenin kendisine mal etmiş olduğu toplumsal doğanın (Modernite) değerlerinin elinden alıp nasıl toplumun hizmetine sunabiliriz ve kapitalist sistemin etkisini azaltabiliriz. Yukarıda kapitalizmin moderniteyi kendi yanına hangi yol ve yöntemler ile kulandığını belirtik. Kapitalizme karşıt olan demokratik modernite kaçınılmazdır.
Demokratik modernite tekçi modernite anlayışına karşı olan bir toplumsal olgudur. Çoğulculuğu esas alır. Her zaman tekçi zihniyet ile mücadele etmiştir. Kapitalizm düşünce olarak tekçiliği esas alır. Toplumlar içerisinde var olan farklı düşünceleri kabul etmez, ortadan kaldırmaya çalışır. Tek merkezde gelişen düşünce sistematiğini toplumlara farklı yöntemler ile kabul ettirmeye çalışır. Kendine karşı gördüğü düşünceleri ortadan kaldırır.
Tarih tezi olarak uygarlık ve demokratik uygarlık diye iki adlandırma yapılır. 5 bin yılık süreç içerisinde günümüze kadar çift kutuplu modernite olmuştur. Birisi halkların modernitesidir (buna demokratik modernite denir) diğeri de 5 bin yıldan bu yana denk iktidar eksenli gelişen ve kapitalist modernite olarak çağa damgasını vurur.
Kapitalist modernite üç sacayağından oluşmaktadır: Ulus-devlet, endüstriyalizm ve azami kâr. Bu üç boyutla, dünyayı hatta evreni hakimiyetine almak ister. Bilge, buna karşı demokratik moderniteyi üç boyutu ile ele almaktadır. “Ahlaki ve politik toplum, eko-endüstriyel toplum ve demokratik konfederalizm.” Sonuç olarak kapitalist moderniteyi geriletmek ve zayıflatmak istiyorsak demokratik boyutunu yaşamsallaştırıp topluma mal etmeliyiz.
