Ekonomiyi eksi hayatı eksik yaşıyoruz

Dosya Haberleri —

Asgari ücret

Asgari ücret

AKP-MHP iktidarının açıkladığı ve açlık sınırın altında kalan 22 bin 104 TL’lik asgari ücreti İstanbul’da yaşayan yurttaşlara sorduk

  • Küçük iki odalı bir eve 22 bin TL kira ödeyen Meral İlker, her ayı borçlu kapattığını belirtiyor ve ekliyor: "Takla atarak yaşamamızı sürdürmemizi istiyorlar. Kredi kartı ile borçla ayları tamamlıyoruz. Borçları öteliyoruz. Gelir-gider dengesini bir türlü sağlayamıyoruz. Ekonomiyi eksi rakamlarla, hayatı ise eksik yaşıyoruz."
  • İstanbul’da 20 yılı aşkın süredir çiçekçilik yapan Naim Tunç da, her ayı borçla döndürdüğünü şöyle anlatıyor: “Evimin kirası 20 bin, faturalar 5 bin, gıda-yeme-içme 10 bin, diğer giderler 10 bin toplam ortalama 40 bin giderimiz oluyor. Çiçek satarak, aylık 30-35 bin kazanıyorum. "
  • Asgari ücretlilerin kölelik sürecinde yaşayanlardan daha zor bir hayata mahkum edildiğini vurgulayan Nebi Kaya, "Krizin bedelini halk ödüyor. Suriye’de, Ukrayna’da savaş var ama onların bile enflasyonu bizden daha düşük. Paralarımız savaş politikaları adı altında cihadist gruplara gidiyor" diyor.

SELİM SONTAY/İSTANBUL

AKP-MHP iktidarının açıkladığı ve 2025’te geçerli olacak şekilde asgari ücret net 22 bin 104 lira olarak belirlendi. CHP asgari ücretin en az 30 bin TL olması gerektiğini savunuyordu. DEM Parti Emek Komisyonu ise “Asgari ücret en az 35 bin TL olmalı, üç ayda bir artırılmalı” önerisini sundu. Ancak AKP-MHP iktidarı, siyasi partilerin ve sendikaların talepleri dikkate almadığı gibi halkı açlığa mahkum etti. Birleşik Kamu-İş Konfederasyonu, Aralık ayı açlık-yoksulluk araştırmasına göre, Türkiye’de açlık sınırı 23 bin 256, yoksulluk sınırı da 71 bin 48 liraya yükseldi. Ocak ayından itibaren uygulanmaya başlanacak olan 22 bin 104 liralık yeni asgari ücret ise daha uygulanmadan açlık sınırının 1152 lira altında kaldı. DİSK-AR'ın raporuna göre ise tüm özel sektör işçilerinin yüzde 48,9’u asgari ücrete yakın ücretlerle çalışıyor. Raporda, ücretle çalışanların 7,5 milyonunun (yüzde 43,6) asgari ücret ve altında ücretle çalıştığı belirtiliyor. Asgari ücretin yüzde 5 fazlası ve altında çalışan tüm özel sektör emekçilerinin yüzde 47,8’ini (8,3 milyon) oluşturduğu ifade ediliyor. Bu da milyonların açlık sınırının altında çalıştığına işaret ediyor.

Ekonomik krizin bu kadar yakıcı, sonuçlarının bu kadar ağır olduğu bir dönemde iktidarın yaptığı asgari ücret zammı milyonlarca çalışanı hayal kırıklığına uğrattı. Hayat pahalılığının en yüksek olduğu kentlerin başında gelen İstanbul’da sokağa çıkıp emekçilere yeni belirlenen asgari ücrete dair ne düşündüklerini sorduk. Konuştuğumuz her kişi hayat pahalığından, yoksulluktan, zamlardan ve iktidarın yürüttüğü politikalardan şikayetçiydi.

 

 

İnşaat emekçisi bir kadın

Meral İlker, aslen Dersimli. Ancak uzun yıllardır bu yana İstanbul Maltepe’de kalıyor. İki kızıyla birlikte yaşayan Meral İlker, bir kadın ve bir emekçi olarak yaşam mücadelesi veriyor. Yurttan dönüştürme küçük iki odalı bir eve 22 bin TL kira veriyor. Ücreti diğer sektörlerden biraz daha fazla olan inşaat sektöründe tamir ve tadilat işinde çalışıyor. Kışın iş olmadığı için ise günlük ek işler yapıyor. Gündüz ikindiye kadar servis hostesliği yapan Meral İlker, gece geç saatlerine kadar ise ek iş olarak kıraathanede çay yaparak, evin geçimini sağlamaya çalışıyor. Kızı da annesine ve kardeşine destek olmak için üniversiteden arta kalan zamanında kafelerde part time olarak çalışıyor.

Hayatı eksik yaşıyoruz

Meral İlker açıklanan asgari ücrete tepkili. Açıklanan ücretle bir ailenin değil, bir bireyin dahi geçinmesinin imkansız olduğunu belirtiyor. Kızıyla beraber her ay ortalama 35-40 bin TL kazanıyor. Bir ayın ekonomik karnesini çıkaran İlker, eve 22 bin TL kira, gıdaya 5 bin TL, ulaşıma 4 bin TL, ek harcamalara ise 10 bin TL gittiğini belirtiyor. Her ayı borçlu kapattığını anlatan İlker, “Takla atarak, yaşamamızı sürdürmemizi istiyorlar. Kredi kartı ile borçla ayları tamamlıyoruz. Borçları öteliyoruz. Gelir-gider dengesini bir türlü sağlayamıyoruz. Ekonomiyi eksi rakamlarla, hayatı ise eksik yaşıyoruz” diye konuşuyor.

 

 

Faturası halka kesiliyor

Düşük ücret, emek sömürüsü ve güvencesiz yaşamdan dolayı kadınların tercih etmeyeceği bir sektörde, inşaatta çalışmak zorunda kaldığını anlatan İlker, “Kadın emeğinin sömürüldüğü alanlardan uzaklaşıp daha zor işler yapmaya çalışıyorum. Çok zorlanıyorum ama her şeye rağmen yaşamaya çalıyorum. Ben hem halkım hem de kendim için özgür bir yaşam istiyorum” diyor. Devletin kaynaklarının halka değil de savaşa harcanmasına tepki gösteren İlker, “Halkın kaynakları savaşa harcanıyor. Güvenlik denilen ama gençlerin, kadınların güvenliğini sağlamayan bir güvenliğe milyarlarca lira para harcanıyor. Faturası halka kesilen bir savaş ekonomisi var. Yaşatmaya değil, ölüme, yıkıma, kıyıma yatırım yapıyor. Bunu kabul etmiyorum” diye ekliyor.

 

 

Çiçekçi 600’dan 150’ye düştü

İstanbul’da 20 yılı aşkın süredir çiçekçilik yapan Naim Tunç (49) ise kentin en işlek semtlerinden biri olan Mecidiyeköy’de seyyar olarak çiçek satarak, ailesinin geçimini sağlamaya çalışıyor. Türkiye’deki ekonomik kriz çiçekçilik sektörünü de vurduğu için zor günler yaşayan Tunç, hayat şartlarının zorluklarından şikayetçi. “İstanbul genelinde 600 çiçekçiydik, 150’ye düştük” diyerek çiçekçilerin yaşadığı zorluğa işaret ediyor.

Ölmeden yaşıyoruz!

Tunç, açıklanan asgari ücrete de sıraladığı rakamlarla tepki gösteriyor: “Evimin kirası 20 bin, faturalar 5 bin, gıda-yeme-içme 10 bin, diğer giderler 10 bin toplam ortalama 40 bin giderimiz oluyor. Çiçek satarak, aylık 30-35 bin kazanıyorum. Evde 4 kişi yaşıyoruz. Geçinemediğimiz için eşim evlere temizliğe gidiyor. Eşimin de çalışmasıyla ölmeden, yaşıyoruz. Asgari ücret diye övündükleri parayla bir kafeye, lokantaya, dışarıya çocuklarla gezmeye çıkarsanız yarısını harcamanız gerekiyor. Kimse bize hikaye anlatmasın, ne yaşadığımızı bir biz biliriz. Ot gibi gelip, ot gibi gitmemizi istiyorlar.”

 

 

Bunu ancak AKP yapardı!

Sarıyer’de yaşayan ve özel bir sektörde çalışan Nebi Kaya (32) da açıklanan asgari ücretin emekçilerin emeğinin karşılığı olmadığını belirterek, asla kabul etmeyeceklerini söylüyor. Kaya, “Kiram yüzde 60, beyaz peynir yüzde 80, ekmek yüzde 50, sebze yüzde 70, gıda yüzde 80 zamlanıyorsa maaşım nasıl olur yüzde 30 zamlanır. Bunu ancak AKP yapabilirdi ve yaptı” diyerek tepkisini dile getiriyor.

 

 

Köle ücretinden az

Asgari ücretlilerin kölelik sürecinde yaşayanlardan daha zor bir hayata mahkum edildiğini vurgulayan Kaya, şu benzetme ile halkın yaşadıklarını özetliyor: “İki bin yıl önce Mısır’da bir kölenin günlük kazancı; 2 bira, 200 gram peynir ve 3 tane ekmekti. O günkü koşulları bu günkü koşullara uyarlarsak, bir bira 100’den başlıyor 200 lira, 3 ekmek 45 TL, 200 gram beyaz peynir 100 TL, toplam 350 TL eder. Üç öğün bin 50 TL yapar. Aylık 30 bin TL civarına denk geliyor. AKP’nin asgari ücreti 2 bin yıl önceki kölelerin ücretinden de azdır. İki bin yıl önceki hesabın bile gerisindeyiz. İstanbul’da en düşük ev kirası 20 bin TL’dir. Geriye 2 bin tel kalıyor. Bir aile ya da bir birey 2 bin TL ile ne yapabilir?”

Paramız savaşa gidiyor

Türkiye’nin kaynaklarının savaşa, zenginlerin ve yandaşların cebine gittiğinin altını çizen Kaya, konuşmasına şöyle devam ediyor: ''Meclis’te bütçe görüşmeleri yapıldı. Savunma sanayisi adı altında en çok savaşa bütçe ayrıldı. Diyanete milyarlarca lira ayıran iktidar halka, emekçiye gelince bütçe yok diyor. Krizin bedelini halk ödüyor. Suriye’de, Ukrayna’da savaş var ama onların bile enflasyonu bizden daha düşük. Paralarımız savaş politikaları adı altında cihadist gruplara gidiyor. Bir dönem bölgede DAİŞ vardı. Şimdi onların ardılları HTŞ var. Onları kim destekliyordu. Hakan Fidan’ın Colani görüşmesini, sarılmasını hepimiz gördük. Bu iktidar, bizim paralarımızla onları besliyor. Savaşa ve cihadistlere paralarımız aktarılıyor”.

 

 

Ayın ortasında maaş bitiyor

Ayşenur Gidergi de İstanbul’da tek başına yaşayan ve geçinememekten şikayetçi genç bir kadın. İşyerinin Kurtköy’de olduğunu ve her gün işe üç saatte işe gittiğini anlatan Gidergi, asgari ücretin üstünde kazanmasına rağmen geçinmediğini, her ay zorlandığını anlatıyor. Ankara Üniversitesi’ni gazetecilik bölümünü dereceyle kazandığını ve dereceyle bitirdiğini ancak iş olmadığı için özel bir sektörde çalışmak zorunda kaldığını aktaran Gidergi, “Tek bir odalı eve 15 bin lira kira veriyorum ve yüzde 60 zam gelecek. Faturalar, gıda, yol derken ayın ortasında aldığım maaş bitiyor. Her ay eksiye düşüyorum. Çoğu zaman ailemden para istiyorum. Ben bu kadar zorlanırken, evli, ailesi, çocukları olan aileleri düşünemiyorum.”

Bu devran böyle gitmemeli

Bu gidişata bir dur denmesi gerektiğini vurgulayan Gidergi, “Bize bunu reva gören iktidara hep beraber isyan etmeliyiz. Kadınların güvensiz yaşadığı, halkın sefalet ücretiyle geçinmeye çalıştığı ortamda isyan etmemek elden değil. Saraylarda şatafat içinde yaşayanlar, bize de sefaleti reva görüyor. Çoğunluğun, halkın kazandırdığı paraları iktidardakiler, zenginler yiyor. Bu sistemi de ücreti de kabul etmiyoruz. Halk olarak sesimizi yükseltmemiz gerekiyor. Aksi halde bu devran hep öyle gider. Bu devran böyle gitmemeli” diyor.

 

 

Rakam komik

Cemil Bircan (43) ise Bahçelievler’de yaşıyor, tekstilde çalışıyor. Ayda 25 bin TL maaş alan Cemil Bircan evde beş kişi yaşadıklarını ve geçinemediğini belirtiyor. Ev kirasına 20 bin TL verdiğini ve maaşından kendilerine sadece 5 bin TL kaldığını üzülerek anlatan Bircan, geçinemedikleri için eşinin günlük işlere gittiğine, kendisinin ise akşam bir alışveriş merkezinde temizlik işinde çalıştığına dikkat çekiyor.

Bircan da belirlenen asgari ücrete tepkili: “Asgari ücretin 22 bin olması çok komik ama gülecek halimiz bile yok. Bu ücretle geçinmek ise imkansız, geçinemiyoruz. Tekstilden çıkıp, İstanbul trafiğinde koşarak bir alışveriş merkezinde temizlik işi yapmaya gidiyorum. Dişlerimizi sıka sıka ağzımızda diş kalmadı. Yeterli diyen, yüksek zam yaptık diyenler gelsin 22 bin TL’ye geçinsin. Saray’da oturan nasıl halimizi bilsin, nasıl bizi anlasın.”

 

 

Kaşıkla verip kepçeyle alıyor

İstanbul Mecidiyeköy’de metro girişinde kurduğu seyyar tezgahta çorap, atkı, şapka, şemsiye satan ve ismini açıklamak istemeyen bir yurttaş ise asgari ücret kadar bile kazanamadığını belirterek şunları söylüyor: “67 yaşındayım ama çalışmak zorundayım. Günlük 600 TL’ye çalışıyorum. Kimsem yok, bir arkadaşımın yanında kiraya destek vererek, kalıyorum. AKP, bizimle dalga geçiyor. Bugün kaşıkla verdiklerini kepçe ile geri alacaklar. Kimsem yok ama geçinemiyorum. Bugün aldığımızı yarın alamıyorum. Bir aile nasıl geçinsin ne yapsın? Bu düzen artık değişmeli”.

 

 

Millet can çekişiyor

Amedli olan ve İstanbul’da şoförlük yapan Şehmus Akdoğan da (48) evde 8 kişi yaşadıklarını ve aldığı ücret yetmediği için ek iş olarak hamallık yaptığını anlatıyor. Akdoğan, “Asgari ücret çok düşük. Verilen rakam ancak kira parasıdır. Açıklanan rakam rezalettir. Millet can çekişiyor. Bir yol bulsam bu yaşımda ülkeyi terk ederim. Gece gündüz çalışıyorum ama geçinemiyoruz. Her ay 10-15 bin TL eksideyiz. Geçinmek çok zor. Buna sebep olan bu ülkeyi yönetenlerdir. Bunu kabul etmiyoruz. Bu sistemin değişmesi gerekiyor” diyor.

paylaş

   

Yeni Özgür Politika

© Copyright 2025 Yeni Özgür Politika | Tüm Hakları Saklıdır.