Esat Oktay Yıldıran’dan Recep Tayyip Erdoğan’a...

Hikaye biliniyor… 1984 ve 2012… Ne iktidarlar, bakanlar, başbakanlar, cumhurbaşkanları geçti… Bir şey değişmedi! Asimilasyon, zulüm, gözaltı, tutuklama, katliam zihniyeti artarak devam etti!!!
AKP 2002’de „Tek başına iktidar“ oldu. Başbakan Diyarbakır meydanında „Kürt sorunu banim sorunumdur!“ dedi. Cumhurbaşkanı „İyi şeyler olacak!“ dedi. Sonuç…!!!??? 1943, 33 Kurşun… 2011, 35 Bomba… 35 Bomba Kürt Halkına „Yeni yıl armağanıdır!!!“ Kürt coğrafyasının atmosferini devletin gaz bombası, barutu ve kimyasal silahından çıkan zehir kaplamış durumda! Bu da yetmiyor „Kadın da olsa, çocuk da olsa gereği yapılacak!“ diyen zihniyet, „Gereğini“ yaşamın her alanına taşırmış durumda. „Katliam serbest, anmak yasak!“ Uludere katliamına karşı Sadece insani tepkilerini ifade etmek için sokağa çıkan insanlara akıl almaz bir vahşet uygulanıyor! Kameraların önünde, kol bacak kırmak, kafa parçalamak, yerlerde sürüklemek serbest!!! Hapishaneler gazeteci, hukukçu, siyasetçi ve bilim insanları ile dolup taştı! Hala birileri „AKP çok iyi şeyler yapacaktı, Kürt sorununu çözecekti ama engel oldular!“ diyor. Bu şarlatanlara sormak gerekir. „Nedir çok iyi şeyler? Kürtler barış isterken, sorunun çözümüne kim engel oldu???“ Siyaset kurnazlığı yaparak „Tek güç olmaya“ çalışanlar hayasızca yalan söylüyor.
AKP İktidarının „Kürt sorununu çözmesine engel olan“ yok. Çünkü ortada bir „Çözüm“ yok. 1920’lerdeki „Tedip, Tenkil, Tehcir“ şimdi „Hizaya getirme“ politikasına dönüşmüş durumda. Dersim katliamı için „Gerekiyorsa ve devlet literatüründe böyle bir şey varsa, ben özür diliyorum!“ diye Başbakan Maraş katliamı anmasında jandarmanın gaz bombası ve copu ile üzerimize hücum etti! Bu zulüm, işkence ve katliam politikası karşısında sağduyulu olmak ve „Hala barışa inanmak“ pek akılcı görünmüyor!!! Bazı basın organlarında sorumsuzca yazı yazan kalemşörler ve bunlara cesaret veren Hükümet yetkilileri bilmelidir ki; bu politika asla „Çözüm“ olamaz!...
Devlete ve hükümete göre „Demokratik Özerklik isteyen Kürtler, eşit yurttaşlık isteyen Aleviler, insani yaşam koşulları isteyen emekçiler, taciz ve tecavüze karşı direnen kadınlar, bilimsel özerk üniversite isteyen gençler suçludur!!!“
Sağduyuyu ve barış talebini korumanın bir tek ölçütü var. O da şudur; Başbakan Recep Tayyip Erdoğan, Esat Oktay Yıldıran zihniyeti ile hesaplaşacak mı? Yoksa bu zihniyeti yaşamın her alanına yayarak sürdürecek mi? Mesele bu kadar açık ve nettir…
YENİ YILA AÐIT…
CANLAR, „MUTLU YILLAR“ DEMEYİN BANA!...
BİZE ÖLÜM DÜŞTÜ, YIL SİZİN OLSUN
SÖZÜM SİZDE GİZLİ KAMİL İNSANA
ACI BİZİM OLDU, BAL SİZİN OLSUN…
İKTİDARI VERDİK ZALİM HUYSUZA
MUHTAÇ ETTİ BİZİ EKMEÐE, TUZA
DURMADAN AKARKEN ZAMAN SONSUZA
KEFEN BİZİM OLDU, ŞAL SİZİN OLSUN
VARLIÐIM YASAKTIR, YOKSUL İNSANIM
DAÐLARIN BAŞINDA ÇÜRÜDÜ CANIM
BOMBAYLA VURULDUM, KANAR HER YANIM
BEDENİMDEN AKAN SEL SİZİN OLSUN
BÜTÜN ZOR SORULAR BİZE SORULDU
SEVGİ KATLEDİLDİ, UMUT YORULDU
ŞU ASİ YÜREÐİM DAÐDA VURULDU
BİZE AÐIT YAKAN YEL SİZİN OLSUN
ZULÜM ÇOÐLADIKÇA BARIŞI ANDIM
UMUDU KORUDUM, TÜKENİR SANDIM
YARAM KURŞUN DEÐİL, BOMBAYLA YANDIM
TENİMDEN SAVRULAN KÜL SİZİN OLSUN
ACIYLA KAVRULDUM, AMAN EL AMAN
HÜZÜNDÜR, KEDERDİR KALBİMDE ZAMAN
DİŞLERİM YAY OLMUŞ, DİLİM DE KEMAN
NAÐME BENİM OLSUN, TEL SİZİN OLSUN
SEVGİDİR YAŞAMA BİZİ BAÐLAYAN
İNATLA DİRENEN, UMUT SAÐLAYAN
YÜREÐİM IRMAKTIR, GÖZÜM ÇAÐLAYAN
DAMLA BENİM OLSUN, GÖL SİZİN OLSUN
BİR YOLA GİRDİM Kİ DÖNÜLMEZ GERİ
NEFESİM TÜKENDİ YOKUŞ HER YERİ
MENZİLİN SONUNDA GÖRDÜM CEVHERİ
ZÜMRÜT SİZİN OLSUN, LAL SİZİN OLSUN
YILLARCA ARADIM, GEZİP DOPALŞTIM
SAYMADIM Kİ, ACEP KAÇ ETAP AŞTIM?
SEVGİYİ BOYLADIM, AŞKA ULAŞTIM
HAZİNEYİ BULDUM, MAL SİZİN OLSUN
BÜLBÜLİ ŞEYDAYIM SÖZLERİM BALDIR
ZALİME ALDIRMA YAŞAM KUTSALDIR
SEVGİ YÜREÐİME KÖK SALAN DALDIR
O DALDA AÇILAN GÜL SİZİN OLSUN
