Eylem bahanesi de boş çıktı
- Ankara’daki fedai eylemi ardından İstanbul’da gözaltına alınanlar hakkında aslında 2021’de soruşturma açıldığı, eski dosyaların raflardan indirildiği, Ankara eylemiyle ilgili tek bir sorunun dahi sorulmadığı ortaya çıktı.
ERDOĞAN ALAYUMAT - İSTANBUL
Türk İçişleri Bakanı Ali Yerlikaya, fedai eylem sonrası gözaltına alınanları saldırının sorumlusu olarak gösterirken, sorgu tutanaklarına göre; gözaltına alınan hiç kimseye patlamaya dair tek bir soru dahi sorulmadı. Hatta gözaltına alınanlarla ilgili soruşturma dosyası da 2021’de açılmış. Emniyet ve savcılıkta absürt soru ve suçlamalara maruz kalan kişilerin, yıllardır HTS kayıtlarının tutulduğu görülürken, Ankara eylemi bahane edilerek eski dosyaların raflardan indirildiği anlaşılıyor.
Ankara’da 1 Ekim’de İçişleri Bakanlığına yapılan fedai eylemi ardından çok sayıda kentte başlatılan siyasi soykırım operasyonunda HDP, HDK, sivil toplum örgütü yöneticilerinin de aralarında bulunduğu yüzlerce kişi gözaltına alındı. İstanbul’da 2 Ekim’de gözaltına alınan 20 kişinin hepsi, ya demokratik kitle örgütü üye ve yöneticileri ya da Halkların Demokratik Partisi (HDP) yöneticilerinden oluşuyordu. Dört gün boyunca gözaltında tutulan 20 kişi, hem fiziki hem de psikolojik işkenceye maruz kaldı.
Soruşturma 2021’de açılmış
Sorgu tutanaklarında, İstanbul’da gözaltına alınanların çoğunun telefonlarının dinlendiği, 2014-2022 yılı arası HTS kayıtlarının çıkarıldığı görüldü. Dava avukatları da telefonları dinlenen tüm müvekkillerinin ya aile bireyleri ya da arkadaşları ile yaptığı sıradan sohbetlerin kayıt altına alınarak dosyaya girdiğini aktardı. Görüştüğümüz avukatlardan biri, “Ankara saldırısı misilleme olarak basına yansıtılırken, ulaştığımız tutanaklarda soruşturma dosyasının 2021 yılında açıldığı görülüyor. Dosyanın Ankara saldırısı ile bir alakası olmadığı görülürken, gözaltına alınanlara saldırı ile ilgili tek bir soru sorulmaması dikkat çekiyor” dedi.
SMA kampanyası ‘örgüt faaliyeti’
Soruşturma dosyasında gözaltına alınanlara yönelik absürt suçlamalar da dikkat çekiyor. Bu suçlamalardan biri “örgüte finans sağlama.” Emniyet buna dayanak olarak da SMA hastası Berat bebek için insani yardım ve valilik izinli ile yapılan kampanya kapsamında kumbara dağıtılmasını gösterdi. Oysaki Berat bebekle ilgili kampanyaya AKP’den İYİ Parti’ye birçok çevre katılmış, Sözcü’den Yeniçağ Gazetesi’ne geniş bir çevre de kampanyaya destek haberleri yapmıştı.
Tutsak yakına para da suç
Gözaltına alınanlara yöneltilen bir başka suçlama ise cezaevinde bulunan yakınlarına para yatırmaları. Cezaevindeki yakınına para göndermenin suç olmadığına dair mahkeme kararlarına rağmen polis tutanaklarında bu suçmuş gibi gösterildi.
Babanı neden aradın?
Gözaltına alınanların mahalle bakkalında yaptığı alışveriş, iş ortaklarıyla ticari görüşmeleri; komşuları, eski akrabalarıyla görüşmeleri dahi soruşturma konusu olurken, gözaltında olan bir kişiye polisin “Babanla neden görüştün” diye sorması da soruşturmanın trajikomikliğini ortaya koyuyor.
Eski dosyalar raftan indirildi
İstanbul’da 2 Ekim’de yapılan operasyonda gözaltına alınanlardan birisi de İstanbul Kürt Araştırmaları Derneği Eşbaşkanı Eyüp Subaşı’ydı. Gazetemize konuşan Subaşı, sabaha karşı evlerinin kapıları kırılarak apar topar gözaltına alındığını, Ankara patlaması ile ilgili alındıklarını ancak bir gün sonra öğrendiğini belirtti. Ankara patlamasıyla ilgili tek bir sorunun dahi sorulmadığını söyleyen Subaşı, “Herkes ile ilgili daha önce açılan dava dosyalarını yeniden raftan indirip eski suçlamaları önümüze getirdiler. Ankara patlamasıyla ilgili bir operasyon olmuş olsaydı bununla ilgili bir soru sormaları gerekirdi” ifadelerini kullandı.
Kürt kelimesi de suçlamaya konu
Arkadaşları ile telefon üzerinden yaptığı edebiyat sohbetlerinin de sorulduğunu belirten Subaşı, şöyle konuştu: “1993’te yayınlanan bir edebiyat dergisiyle ilgili yaptığım edebiyat sohbetleri suç olarak değerlendirilip buna ilişkin sorular soruldu. Kürt Araştırmaları Derneği bünyesinde çıkardığımız bir kitap için matbaa ile yaptığım telefon görüşmeleri de soruldu. Matbaa sahibi ile kitap basımı için yapılan masraflar ve matbaaya yapılan ödemeler örgütsel faaliyetler kapsamında değerlendirildi. Kürtçe derslere gelen öğrencilerle yaptığım sohbetler bile suçlama konusu yapıldı. Kürtçe dil kursları ile ilgili kiminle konuştuysam burada geçen Kürt kelimesi bile suçlama konusu yapıldı.”
Hukuksuz ve içi boş
Savcılıkta da aynı suçlamalara maruz kaldığını belirten Subaşı, “Ankara’da yaşanan patlamayla ilgili savcılıkta da tek bir soru ve suçlama yöneltmedi. Yapılanlara bakıldığında bize yöneltilen suçlamaların tümünün içi boştu. Dört gün boyunca hukuksuz ve içi boş bir dosyadan kaynaklı özgürlüğümüzden alıkonulduk. Bu boş dosyadan dolayı dört kişi tutuklandı ve belki de aylarca cezaevinde kalacaklar. Kimimiz adli kontrol kimimiz de yurt dışı çıkış yasağı uygulanarak serbest bırakıldık” dedi.
İlaçları verilmedi
Çeşitli tarihlerde HDP’nin yaptığı açıklamalara katılmasının da suçlama olarak önüne çıktığını söyleyen Subaşı, kendisiyle birlikte gözaltına alınanlara da daha çok siyasi parti faaliyetlerinin sorulduğunu belirtti. Gözaltına alınandan bazılarının hasta olduğunu ve dört gün boyunca ilaçlarının verilmediğini de aktaran Subaşı, “Gözaltına alınan bir kadın sırtından yeni ameliyat olmuştu. Normalde sağlıklı bir ortamda tutulması gerekirken kötü koşullarda 4 gün boyunca bekletildi” diye ekledi.
Gövde gösterisine alet ediliyor
Özgürlük İçin Hukukçular Derneği (ÖHD) İstanbul Şube Eşbaşkanı Esra Bilen ise Ankara eyleminden sonra bu şekilde sistematik operasyonların yapılmasına Kürtlerin yabancı olmadığını söyledi. Bilen, “Genellikle bu tür eylemlerden sonra yükselen milliyetçi dalgayı iktidar lehine tekrardan konsolide etmek ve bir kez daha Kürt siyasi hareketini kriminalize etmek için bu şekilde siyasi soykırım operasyonları yapılıyor” ifadelerini kullandı. Hukukun bu yolla iktidarın gövde gösterisine alet edildiğini söyleyen Bilen, şunları ekledi: “Bu operasyonlarda birçok temel hak çiğnendi. Örneğin mutlak yasak olan işkence yasağı ihlal edildi. Gözaltına alınan birçok yurttaşa işkence yapıldı. İşkenceye karşı çıkan meslektaşlarımıza hakaretler edildi. ÖHD olarak hem işkencenin hem de Kürt halkına ve avukatlarına rahatlıkla edilen bu hakaretlerin takipçisi olacağız.”