HALİL İNCESU: Kürtler ve mizah

Haberleri —

Geleneksel sözlü mizah açısından Kürtlerde bir sıkıntı yoktur. Kürtlere dışarıdan bakıldığında acıların halkı gibi görünse de, bu acıların içinde ve arka planında çok dokunaklı, bazen acıyla karışık sıkı bir mizah geleneği olduğunu düşünüyorum. Kürtlerde mizah kendi acılarını bile ti’ye alacak güçte ve olgunluktadır. Kürtlerin özgün koşulları nedeniyle geleneksel anlayışın dışında gelişme şansı bulabildiğini pek söyleyemeyiz.

Kürtlerde yazılı ve çizimli mizah, 1992 yılında TEWLO ile başladığı tespitini yapmak yanlış olmaz düşüncesindeyim. Daha öncesinde birtakım Kürt sol dergilerde amatörce hazırlanmış birkaç yazı ve çizgi örneği dışında, fazla birşeye rastlamak mümkün değil maalesef. Bu nedenle ben TEWLO’nun Kürt mizahında bir milat olduğunun hiç de abartı olmadığını düşünüyorum.
TEWLO, kısacık ömründe koşulları nedeniyle Kürt mizahının geleneksel yönünü pek açığa çıkartamadı ve bu zenginlikten faydalanamadı, fakat Kürt siyasal mücadelesinin mizahını yaptı. Çünkü koşulları buna müsaitti. Dergi çalışanları ağırlıklı olarak Kürdistan’da yetişmiş insanlardan oluşmuyordu. Bu sebeple yakından bildikleri, yaşadıkları siyasal mücadelenin mizahını ve karikatürünü yapabildiler ya da yapmaya çalıştılar.
Gönül isterdi ki, Amed merkezli bir dergi olabilseydi TEWLO. Bugün başı daha dik göğsü kabarık Kürt mizahından söz edebilirdik. Ve kendine özgü bir mizah yaratabilirdi. Bunun böyle olmasının sebebi, TEWLO’nun önünde bu açıdan pratik örnekler yoktu. Her şeye el yordamıyla ulaşmak zorundaydı. Yukarıda da dikkat çektiğimiz gibi, bu derginin kadrosundaki Kürtler, Kürt olmalarına rağmen Kürt kültüründen uzakta şehirlerde yetişmişlerdi ve içlerinde birçoğu Kürtçe bilmiyordu. Bu koşullarda Kürtçe bir mizah dergisi çıkarmanın dramatik zorlukları daha iyi anlaşılır.
1990’lı yıllarda savaşın çok şiddetli olduğu bir dönemde çıkıyor olmasına rağmen TEWLO üzerinde yasal bir baskı olmadı. Düzenli telefonlu tehditler dışında. Telefon tehditleri ise “bizde bir sürü mizah dergisi var, Türkiye’de, Kürtçe mizah dergisinin ne alemi var!” şeklindeydi. Bizde gülüp geçerek işimizi yapıyorduk. Ve o kısacık sürede Kürdistan’dan birçok çizer yetişmeye, dergiye de karikatürler göndermeye başlamıştı. Bizim nihai hedefimiz ileride TEWLO’yu bugün okurları olan insanlara devretmekti. Çeşitli nedenlerle bu gerçekleşmedi. Fakat yine de ilk olması açısından TEWLO’nun önemli olduğunu düşünüyorum.
Ardından çıkan PİNÊ dergisi oldukça amatör bir dergiydi. Fakat geleneksel Kürt mizahına daha fazla yakındı. TEWLO’nun aksine daha rahat bir dönemde çıkmasına, TEWLO kadar radikal olmamasına rağmen üzerinde daha çok siyasal baskı oluştu. Sık sık kapatıldı. Farklı isimlerle çıktı. The PİNÊ, Post PİNÊ ve benzeri adalarla çıkmaya devam etti. PİNÊ de çok uzun sürmedi yayın hayatında. Bugün baktığımızda Kürt mizah dergiciliğinde, son olarak cezaevinden bir çizerin hazırladığı GOLİK de dahil pozitif bir yükselme değil, bir düşüş yaşamaktadır. GOLİK, oldukça amatör bir dergidir. Tabii ki cezaevi koşullarında hazırlandığı dikkate alındığında bu mazur görülebilir. Ama sonuç olarak, TEWLO ve PİNÊ liginde at koşturacak bir dergi değildir. Yazılı çizili Kürt mizahında durum aşağı yukarı bu mealdedir.
Kürt yazar çizerleri genel olarak ciddi zorluklar içerisinde üretmektedirler. Kürt mizahçılığı bunlar içinde en talihsiz, en olumsuz koşullarda çalışanlardır. Bunun nedenleri, geleneksel sözlü mizaha alışık Kürtlerin mizah dergisi olma geleneklerinin çok az oluşu ve dilden kaynaklı problemler de buna eklenince zorluklar daha net anlaşılır sanırım.
Bir de mizahın önemi ve gücünün Kürtlerin geniş kesimi tarafından çok iyi anlaşıldığını söyleyemeyiz. Bunun farkında olan kitlenin imkanları bu dergileri yaşatabilme potansiyelinden uzaktır. Tüm bunlar gözönüne alındığında Kürt çizerleri her şeyden önce bu zorluklarla başetmek durumundadır. Bugün bu açık, sosyal medya üzerinden kısmen giderilmeye çalışılmaktadır, ancak bu yeterli değildir.
Kürt yazar çizerler kişisel olarak da çok ciddi ekonomik sıkıntılar içerisindedirler. Bir yandan mizah üretmeye çalışırken bir yandan da yaşamlarını idame ettirecek başka işler yapmak durumundadırlar. (Reklam story board’u ve illüstrasyon, ders kitabı resimleme, çocuk kitapları resimleme vb...) işleri yapmaktadırlar. Dışarıdan bakıldığında bu tip işler aslında içeriği açısından bir mizahçının pek de kabul etmeyeceği çalışmalardır. Bu haliyle Kürt mizahının kan kaybetmesini, daha nitelikli ürünler ortaya koymasını engellemktedir. Tabii ki Kürt mizahçılarının Kürt çizerlerinin yaptığı işlerle ilgili olarak çözmeleri gereken, tartışmaları gereken teorik teknik sanatsal problemleri de bu arada çözmeleri gerekmektedir. Yani sanatsal üretimin niteliği ile ilgili problemlerden bahsediyorum. 90’lı yıllarda Murat Batki’nin sahnede mizah (stand-up) yapması ayrıca önemli bir gelişmedir, yol açıcı olmuştur. Ardından birçok başka insan da onu izlemiştir. Bunu da not etmek gerekir.
Kürt mizahının sanatın diğer dallarında olduğu gibi coğrafya ve dil problematiği nedeniyle bütünsel bir gelişme ve birlikte ortak yapıdan ve karakterden yoksun olduğunu da görmek gerekir. Kürdistan’da Kiril, Latin ve Arap alfabesi kullanmaları ortak bir yazı dili, bir mizah dili oluşturmaları yolunda da büyük zorluklara neden olmaktadır. Tüm bu saydıklarımın aşılması ile Kürt mizahı genel olarak Kürt sanatı doğal mecrasında akmaya başlayacaktır. Bu problemlerin aşılması durumunda Kürt toplumu, Kürt kültürü doğal kaynaklarıyla bu alanı evrensel ölçülerde tanımlayıp doldurabilecektir. Bu potansiyel ve dinamizm Kürtlerde bugün fazlasıyla mevcuttur. Bu konuda bugün ne söylesek, söylemediklerimiz söylediklerimizden daha fazla olacaktır. Karamsar bir tablo çizdiğim düşünülebilir, lakin somut durum budur ve herkes bu “durumdan vazife çıkartmalıdır.”

paylaş

Haberler


   

Yeni Özgür Politika

© Copyright 2025 Yeni Özgür Politika | Tüm Hakları Saklıdır.