Her nehirde bir şarkı

Nurettin DEMİRTAŞ yazdı —

  • Bir dağdan diğerine yürüyorduk. Bir köyün yakınından geçerken oyun oynayan çocukları görüp fotoğraflarını çektik. 12 yıl sonra yine oradan geçerken o fotoğraf aklıma geldi. Gençlere gösterdim. Tanıdılar. İçlerinden birini işaret edip büyük bir heyecanla dediler ki: O şimdi gerilla!

DAĞ MEKTUPLARI-2

Bir hayaldik

Acıyla oluştuk

Tüm özledikleriniz adına merhaba!

Söz verdim anlatacağım buraları. Ne anlatırsam anlatayım Kürdistan dağları ve gerillalar gizemini koruyacak olsa da kaçak gazetecilik yaparak yansıtmaya çalışacağım.

En sade hikayelerde bile olağanüstü kişilikler var. Ağrı’dan Hewraman’a kadar her yerden gerilla var burada. Yarsani, Êzîdîsi var; Lazı var, Çerkezi var; Erzincanlı, Trabzonlu, Ordulusu var. Şehit Cumali gibi Çorumlu gerillalar vardı biliyorsunuz, şimdi onun yerini başka Çorumlular doldurmaya gelmiş.

Taş Devrimi!

Tolhildan 22 yaşında. Külahını başına geçirdiğinde Stêrk TV’de yayınlanan Şaneşin programındaki Filit’e benziyor. Belki de Filit’i ondan kopya etmişler. Gözleri küçük kara elmas gibi, sempatik. Haseki’de büyümüş. Gülüyor Tolhildan, her zaman gülüyor. Hep iyimserdir. Çeteler Kobanê tarafına doğru saldırdığında onda telaş yoktu, analiz yeteneğiyle “köprüyü bile geçemezler, geçseler de bataklığa saplanırlar!” dedi. Oraları iyi biliyor ve iyi analizler yapıyor. Pasta yapmayı da seviyor. Bazı denemelerinde yumurtalar boşa gitse de pes etmiyor. Nişanı da iyi, ama biraz daha askerileşmesi gerekiyormuş, komutanları öyle diyor. Şimdi savaş tünellerinin emekçilerinden biri.

Mahabadlı Agir 28 yaşında. Tahran Üniversitesi’nde sinema bölümünü bitirmiş. Büyük hayalleri onu dağa getirmiş. “Hayali Sor” şarkısının fikir öncüsü ve söz yazarı. Sosyalizmi dilinden, silahını ve gitarını elinden düşürmüyor. Marakeş’te 40 kadından oluşan “Kervanê Sor” müzik gurubu kurulmuş “Hayali Sor’dan esinlenmişlerdir” diye takılıyor arkadaşlar. Kim bilir belki gerçeklik payı vardır. Savaşın tüm acımasızlıklarına karşın hayallerin en güzelini şarkı sözlerine dökmüş. Olgun bir kişiliği var. Mizacı sakin. Taşlarla arası iyi. Sadece senaryo ve hayallerinde değil, gerçek yaşamında da taşları harekete geçiriyor: Dağları tünellerle nakışlıyor. Bundan aldığı zevki üniversite sıralarında almadığını söylüyor.

21. yüzyılın gerillasıyız desek de bir yanıyla taş devrimcileriyiz!

Taş devri insanlarına benzetilen arkadaşlar için yapılan espriyi de aktarayım: “Mağarayı kazarken bulduk onu!” diyorlar ve tipi de denk düşüyorsa güldürdükçe güldürüyor ama bir de saflık gönderisi var burada, bozulmamış, temiz kalmış…

Agir bir sanat emekçisidir; taş atmak için saatlerce çalıştıktan sonra kısa film denemeleri yapacak kadar sanat sevgisi var. Kamerasıyla kayaları, ağaçları, suları, yoldaşları çekiyor. Derdimizi, sevincimizi çekiyor, şarkılarıyla da sempatimizi...

 

Dağların Şarkısı

Şarkılar direnişlerle, direnişler ise şarkılarla özdeşleşmiş burada. Son dönemde en çok şehitlerimizin söylediği şarkılar dinleniyor. Bu şarkılar da onlar sayesinde mukaddes bir anı değeri kazanıyor. Onları hatırlattığı içindir.

Şehid Agir’i şarkısına “Zel dağı” diye başlarken Xakurkê toprağı ayaklanıyor. Şehid Hejar “sen ölmedin yiğidim” derken yüreğinden kopan bir çığ gibi çoğalıyor. Her gerilla Hejar olmak istiyor.

Ve en çok annelerin yüreğine dokunan şarkıyı Şehid Rojay söylüyor içli sesiyle: “Her şehidin ardından bir şarkı söylenirmiş annem. Sen de benim ardımdan bir şarkı söyler misin annem!” Kolay değil… Hiçbir kelime annelerin acısını anlatmaya yetmiyor, hiçbir şekilde bu acı tasvir edilemiyor.

Annelerin, babaların, kardeşlerin yüreğindeki keder artmasın diye Önder Apo en küçük olanakları çözüme dönüştürmek istiyor ve bunun için 26 yıldır tarihin en ağır eziyetlerine katlanıyor: “Acılarınızı güce dönüştürün!” diyor. Şehitlerimize salt duygusal yaklaşmadan; onurlu, gururlu anılarını, hayallerini mücadelede yaşatarak ve kendi yaşamımızı daha anlamlı hale getirerek bunu yapabiliriz.

Şarkılar, halaylar ve gerilla hiç birbirinden ayrılmıyor. Batı Zap Şehit Delil bölgesinde tarihin en görkemli direnişlerini sergileyen yoldaşların tatlı ve haklı bir sitemleri var, diyorlar ki: “Buradaki direnişin ve büyük kahramanlıkların destanı yazılmadı, şarkısı söylenmedi henüz!”

Zap direnişi olanca gücüyle devam ediyor. Böyle bir zamanda onların selamını iletmemek ve onlara her yerden selam göndermemek olur mu hiç?

 

Gerilla selamları

Elbette dağ mektupları selamsız olmaz.

Yol üstü karşılaştığım Cizreli Rotinda, Kobanêli Dicle ve Şırnaklı Eylem gerilla selamlarını yolluyorlar. Gazetede çıkan “Zap yoldaşlığı” anısını okuyunca gerillaya katılan bir gençten bahsettiler. Ne güzel. Her anı yeni bir savaşçıya ve yeni bir yaşama dönüşüyor.

Bu arada, çok uzun yıllar zindanlarda direnmiş iki yoldaşla karşılaşıyoruz. Çok dinç, çok güzel ve çok duygulular. Merak ve heyecanları dorukta. Gerillanın yüz yıl daha savaşacak kapasiteye sahip olduğunu görünce şaşırıyorlar. “İçerideyken bu dağlarda ulaşılan düzeyin farkında değildik” diyerek gözlemlerini aktarıyorlar.

Bitmez tükenmez enerjileri var dağlıların. Ne yöne bakılsa YJA-Star gerillaları önde. Her biri olağanüstü donanımlı, her biri özgür yaşam fedaisi. Ve elbette “gençlik Apo’nun fedaisidir!” diyen gençler var her yerde. Dağlar onlar sayesinde daha dayanıklı, daha hareketli, daha moralli…

Burda-me!

En çok da şehitlere layık olma istemidir her gerillayı genç tutan. Onlardan biri bu aralar adını çağıran herkese: “Burdame!” diye neşeyle bağırarak cevap veriyor. Şehit Delila’nın hemşerisi, Farqin’in mistik güzelliklerini ruhuna işlemiş olan Êdûlê’dir sesin sahibi.

Bir videoda görmüştük; öğretmen Kürt çocuğunu çağırıyor, çocuk “buradayım” diyemiyor, “burdame” diyor. Öğretmen ısrarla tekrarlatıyor ama o da her seferinde yarı Türkçe yarı Kürtçeye uygun olarak aynı cevabı veriyor: Bur-da-me! İşte size Kürt sorunu!

 

Hepimiz buradayız: Kalbin yurdunda!

Silvan için “rampacı” diye takılan arkadaşlar oluyor. Hiç kızmıyor, o da karşıdakinin memleketine göre bir yakıştırmayla cevap veriyor. Silvan rampalarında yavaşlayan kamyonların kasasına atlayıp koyunları aşağı atan “maceracılara” rampacı deniliyor. Kamyoncu olayı görse bile rampada duramıyor.

En son Delila’nın taziyesinde gitmiştim Amed’in bu en yeşil ilçesine. Annesi başı dik ve kalender insandı. Tüm ailesine hürmetle selamlarımızı gönderiyoruz. Êdûlê film senaryoları yazıyor şimdi. Tüm Amedliler gibi hiç yaşlanmıyor.

Genç Sara da onunla birlikte çalışıyor. Bazen Dersimli bazen Ağrılı oluyor. Her iki memlekettendir ama birine kızsa diğerinden oluveriyor. Kızıl saçlarından tanınıyor. Her zor işe talip. İlkin zorlu bir tepede tanımıştık onu. O tepecilere ve tüm direniş alanlarına selam olsun. Şimdi kepçe bile kullanıyor savaş tünellerinde.

Bu mektubu yazarken Özgür yoldaşla karşılaşıyorum ve en eski arkadaşlarım olan annesini babasını soruyorum. Halise ana ve Veysi abiyle Buca hapishanesinde birlikteydik. Çok zorluklar yaşadılar ama hep sakin ve dirençliydiler. Ödenen bedeller özgür yaşamlara ve özgür insanlara vesile oluyor. Özgür şimdi bol bol okuyor, araştırıyor, akademik yazılar yazıyor. Batman’dan Antalya’ya, hapishanelerden Avrupa’ya uzanan çileli ama mücadeleci bir yaşam sürdüler ve şimdi kızları dağları mesken eylemiş. Nereden nereye… Selam olsun…

Kaç kuşak oldu bu mücadele devam ediyor. Saçı bembeyaz olanlara sormalı, düş müydü gerçek miydi asırlara bedel seneler?

Mücadelenin tüm kuşaklarını görmüş, en eskilerden Cafer Engizek yoldaşın şehadetini bir süre önce büyük bir üzüntüyle öğrendik. 48 yıllık devrimci bir yaşam, ölümsüz bir efsane… Bir kez daha saygı ve minnetle anıyoruz.

 

Dağlar gerillasız, gerilla dağsız kalmaz

Dağların özlemi şehitlerimizin anılarıyla büyüyor; her kuşak diğerine büyük bir direniş destanı devrediyor. Ve en güzeli de tüm kuşakların halen bir arada olması, birlikte mücadele etmesidir.

Nice kuşaktan bahsederken hemen yanı başımızda büyüyen çocukların da gerillaya katıldığını belirtelim.

Bir dağdan diğerine yürüyorduk. Bir köyün yakınından geçerken oyun oynayan çocukları görüp fotoğraflarını çektik. 12 yıl sonra yine oradan geçerken o fotoğraf aklıma geldi. Gençlere gösterdim. Tanıdılar. İçlerinden birini işaret edip büyük bir heyecanla dediler ki: O şimdi gerilla!

Yani dememiz o ki:

Dağlar gerillasız, gerilla dağsız kalmaz…

 

paylaş

   

Yeni Özgür Politika

© Copyright 2025 Yeni Özgür Politika | Tüm Hakları Saklıdır.