Hücrede açlık grevinde

Haberleri —

İzmir/Ödemiş T Tipi Kapalı Cezaevi’nde kalan 42 yaşındaki sanatçı Mahsun Günsel, tecride karşı 109 gündür açlık grevini tek kişilik hücrede sürdürüyor.

Ödemiş Cezaevi’nde 109 gündür açlık grevinde olan sanatçı Mahsun Günsel, tek kişilik hücrede eylemine devam ediyor. Günsel’in annesi Esma Günsel, oğluyla 2 dakika görüşebildi.

Mardin Derik ilçesinde dünyaya gelen Günsel, ailesiyle birlikte 31 yıl önce Adana’ya göç etti. Adana’da Kanun Hükmünde Kararname’yle (KHK) kapatılan Mezopotamya Kültür Merkezi’nde (MKM) sanatsal faaliyetlerde bulunan Günsel, 2016’da “örgüt üyesi olmak” iddiasıyla gözaltına alınıp tutuklandı. Adana’da yerel mahkemece “örgüt üyesi olmak” iddiasıyla Günsel’e 6 yıl 3 ay hapis cezası verildi. Adana Kürkçüler F Tipi Kapalı Cezaevi’ne konulan Günsel, daha sonra Ödemiş T Tipi Kapalı Cezaevi’ne sürgün edildi.

6 ay hücre cezası

 Koğuşlara “takılan kameraları kırmak ve yasadışı marşla slogan atmak” iddiasıyla cezaevi idaresince açılan soruşturma kapsamında 6 ay görüş ve iletişim yasağı ile hücre cezası verilen Günsel’in 6 aylık görüş yasağı sona ererken, bir aydır ise 6 aylık hücre cezasını çekiyor. Açlık grevinde olmasına rağmen tek başına hücrede tutulan Günsel’in durumu gün geçtikçe kötüye gidiyor.

Görüştürmek istemediler

 Günsel’le 8 Mayıs’ta görüşmek isteyen annesi Esma Günsel’in talebi önce reddedildi. Gardiyanların kendisini dakikalarda salonda beklettiğini belirten anne Günsel, gardiyanlara “Oğlum öldüyse ölüsünü, hastaysa nerede olduğunu söyleyin. Ne yaptınız çocuğuma” diyerek tepki gösterdiğini söyledi. Bunun üzerine gardiyanların oğlunu görüş kapısına getirerek, sadece 2 dakika görüşmelerine izin verdiğini kaydeden anne Günsel, tepki gösterince de gardiyanlar tarafından tehdit edildiğini ve salondan çıkarıldığını dile getirdi.

Tekerlekli sandalyede getirildi

 6 aydır oğlunu görmediğini ifade eden Günsel, oğlunun açlık grevi sırasında mide kanaması geçirdiğini de sözlerine ekledi. Günsel, “Oğlum tek hücrede olduğu için hayatından endişeliyim. Oğlum bir an önce hücreden çıksın. Durumu zaten gün geçtikçe kötüye gidiyor” dedi. Oğlu için İnsan Hakları Derneği’ne (İHD) de başvurduğunu aktaran Günsel, tecridin bir an önce kaldırılmasını istedi. Günsel, “Görüşme sırasında 4 tutsak tekerlekli sandalye ile getirildi. Konuşamıyorlardı, durumları çok kötüydü. Onları gördükten sonra gözümün önünden gitmiyorlar. Gözüme uyku girmiyor. Bir an önce tecrit kalksın ve kimse ölmesin” şeklinde konuştu.

 

ADANA

 
 

İki torunu açlık grevinde

   

Bir torunu 17 Ocak, diğer torunu 1 Mart’tan beri açlık grevinde olan Emine Acar, “Bu zulüm elbet bitecek. Kimsenin yaptığı yanına kâr kalmayacak. Biz kanımızın son damlasına kadar çocuklarımızın arkasındayız” dedi.

İki torunu açlık grevinde olan Emine Acar, “Mehmet Selim müebbet hapis cezası aldı. 17 Ocak’ta tutuklu bulunduğu Antep Cezaevi’nde açlık grevine başladı. Diğer torunum Sozdar ise Kars Cezaevi’nde dört yıldır tutsak bulunuyor. O da 1 Mart’tan bu yana grevde. İkisinin de görüşüne uzun zamandır gidemiyoruz. Telefonda konuşuyoruz; onda da sürekli iyiyiz, diyorlar. Üzerlerindeki baskı bir an olsun dinmiyor. Antep Cezaevi’nde tutsakların yaşamadığı şey kalmıyor. Eskiden onlara su vermiyorlardı, şimdi ellerinden ne kötülük geliyorsa yapıyorlardır. Onlarca can göz göre göre eriyor. Biz ses olmak yerine yerimizde oturuyoruz. Elimizden gelenin en fazlası neyse onu yapalım” dedi.

Leyla Güven öncülüğünde devam eden eylemlerin sahiplenilmesi gerektiğinin altını çizen Emine Acar, “20 yıldır önderimiz cezaevinde onunla görüşülmesine de izin vermiyorlar. Biz son damla kanımıza kadar hem önderimizin hem de cezaevlerinde ki çocuklarımızın arkasındayız. Bizi öldürüyorlar, zindanlara atıyorlar, artık yeter. Biz kardeşlik ve barış istiyoruz. Biz zulmün karşısındayız” diye konuştu.

 
 

Benek de evinde sürdürüyor

   

Antalya L Tipi Kapalı Cezaevi’nden 1 Mart’ta açlık grevine başlayan Azad Benek, tahliye olduktan sonra da eylemini evinde sürdürüyor.

Ailesi 1990’lı yıllarda Şırnak’ın Uludere ilçesine bağlı Hilal köyünden Antalya’ya göç eden Benek, 1996’da burada dünyaya geldi. 2015’te Akdeniz Üniversitesi Denizcilik ve Liman İşletmeciliği Bölümü’nü kazanan Benek, defalarca polis baskısına maruz kaldı, gözaltına alındı.Bu baskılardan kaynaklı okulu bırakmak zorunda kalan Benek, 15 Ocak 2019’da “örgüt üyesi olmak” ve “örgüt propagandası yapmak” iddiasıyla gözaltına alınarak tutuklandı. Antalya L Tipi Kapalı Cezaevi’ne konulan Benek, yargılandığı Antalya 10. Ağır Mahkemesi’nce 7 Mayıs’ta adli kontrol şartıyla serbest bırakıldı. 1 Mart’ta cezaevinde açlık grevine giren Benek, tahliye sonrası ise eylemini evinde devam ettiriyor. Eylemlerinin haklı olduğunu ve devletin kendi yasalarını uygulamadığını söyleyen Benek, “Sayın Öcalan’a uygulanan tecrit derhal kaldırılmalı. Tecrit sadece Sayın Öcalan ve Kürt halkı ile sınırlı kalmadı. Ortadoğu halklarını ve barışını da etkiledi” dedi.

Antalya L Tipi Kapalı Cezaevi’nde 43 tutsağın açlık grevinde olduğunu ve kadın tutsakların durumunun kritik evreyi aştığını aktaran Benek, şunları dile getirdi: “Bu olumsuzluklara rağmen tecridin karşısında teslim olmayacağız. İrademizi sağlam, moral ve motivasyonumuzu yüksek tutuyoruz. Cezaevi yönetimi bilinçli bir şekilde avukat görüşlerini yemek vakitlerine denk getiriyor. Bu şekilde direnişi sabote edeceğini umuyor. Bu caydırıcı politikaları karşısında tavrımız net. Sayın Öcalan ve Kürt halkı üzerinde bulunan tecrit son bulana kadar içeride ve dışarıda eylemlerimiz sürecek.”

Benek, 2 Mayıs’ta Öcalan’ın avukatlarıyla görüşmesinin tecridin kalktığı anlamına gelmediğini söyledi. Tahliye olmasıyla birlikte kamuoyunun henüz tecridin ağırlığını kavrayamadığını gördüğünü Benek, bundan dolayı da tutsak annelerine verilen desteğin sınırlı kaldığını söyledi. Benek, sözlerini şöyle tamamladı: “Devlet, tecridi derinleştirdikçe Türkiye halkları nefes alamıyor. Tecrit kırılana kadar açlık grevleri devam edecek. Sayın Öcalan barışın inşacısı ve güvencesidir.”

 

Nasıl sessiz kalabiliriz?

Tokat T Tipi Kapalı Cezaevi’nde açlık grevinde olan Rojhat Aydın’ın babası Mehmet Aydın, oğlunun 73 kilodan 50 kiloya düştüğünü belirterek, “Gözlerimizin önünde eriyorlar. Biz nasıl sessiz kalabiliriz” diye sordu.

 Arkadaşlarıyla birlikte 1 Mart’tan beri açlık grevinde olan Rojhat Aydın’ın (22) babası Mazlum Aydın, oğlunun açlık grevine başlarken 73 kilo olduğunu şimdi ise 50 kiloya düştüğünü kaydetti.

Mardin Nusaybin’de sokağa çıkma yasağı döneminde yaralı halde gözaltına alınan Aydın, 7 gün gözaltında tutulduktan sonra çıkarıldığı mahkeme tarafından tutuklandı. Yaralı olarak gözaltına alındığı sırada sağ bacağı ve sağ kolunda kurşun olmasına rağmen tedavi edilmedi. Mardin E Tipi Cezaevi’nde bir süre tutulduktan sonra Tokat T Tipi Kapalı Cezaevi’ne sevk edilen Aydın hakkında 76 kez ayrı ayrı “ağırlaştırılmış müebbet” hapis cezası isteniyor.

Nusaybin Davası’nda yargılanan 53 kişiden bir olan Aydın, mahkemede şu savunmayı yapmıştı: “Mahkeme kendi başına hareket eden bir mahkeme değildir, ben buna inanmıyorum. Çünkü 2 hafta önce Erdoğan’ın talimatıyla hakimler ve savcılar Erdoğan’ın sarayına gittiler. Yargılamaları nasıl yapacaklarına dair talimat aldılar. Savunmalarımızın tamamında bunu dile getirdik. Biz hala aynı fikirde ve aynı düşüncedeyiz. Çünkü Kürt sorunu aynı zamanda Çerkezlerin sorunu, Türklerin sorunu ve Türkiye’nin sorunudur. Benim tavsiyem hakimler ve savcılar Erdoğan karşısında tavırlarını alsınlar ve kendi iradeleriyle karar versinler. Bu iddianameyle çizgi film bile oynatılmaz.”

 Çocuklarımız ölmesin

 Oğlunun moralinin yüksek olduğunu belirten baba Mehmet Aydın, oğlunun açlık grevine başlamadan önce 73 kilo olduğunu şimdi 50 kiloya düştüğünü dile getirdi. Kamuoyuna da seslenen Aydın, “Çocuklarımızın bedeni gözlerimizin önünde eriyor. Ramazan ayındayız, iftarda yemeğe oturduğumuzda boğamızdan gitmiyor. Buradan Cumhurbaşkanı’na, Adalet Bakanlığı’na ve Avrupa Konseyi İşkenceyi Önleme Komitesi’ne (CPT) haykırıyorum; buna bir çözüm bulun. Tecridi kaldırın, çocuklarımız ölmesin” diye konuştu.

Annelere yönelik saldırıları kınayan baba Aydın, “Çocuklarımızın bedenleri eriyor. Biz buna nasıl sessiz kalabiliriz? Çocuklarımız demokratik ve hukuki bir hak olarak tecridin kalkmasını istiyorlar. Tecrit yasalarda bile suçken 7 bin tutuklunun göz göre eriyip gitmesini izlemek hangi vicdana sığıyor? Çocuklarımıza bir şey olmadan hükümetin adım atmasını istiyoruz” dedi.

 
 

Haklı olduğunu biliyorum

   

Cezaevinde açlık grevinde olan Abdurrahman Aşkan’ın eşi Makbule Aşkan, 26 yıldır cezaevi kapılarında olduğunu belirterek, bir kere olsun geri adım atmayan eşinin haklı olduğunu bildiğini söyledi.

Patnos L Tipi Cezaevi’nde tutulan Abdurrahman Aşkan, binlerce tutuklu gibi açlık grevinde. İlk olarak 1992’deki Newroz kutlaması sırasında gözaltına alınan Aşkan, günlerce işkence gördü. Ardından tutuklanıp Diyarbakır D Tipi Kapalı Cezaevi’ne konulan Aşkan, 3 yıl 4 ay tutuklu kaldıktan sonra cezaevinden çıktı. Ancak 2003’te “Örgüte yardım ve yataklık” iddiasıyla yeniden gözaltına alındı. Gözaltında yeniden işkencelere maruz kalan Aşkan, ikinci kez tutuklanıp bu kez Muş E Tipi Cezaevi’ne gönderildi. 3 yıl sonra tahliye edilmesi sonrası hayatına kaldığı yerden devam ederken bu kez Van’da gözaltına alınıp tutuklandı. Yargılandığı davada 2016’da “Örgüt üyeliği” ve “Örgüte yardım ve yataklık yapmak” iddialarıyla 7 yıl 6 ay hapis cezası verildi. Yargıtay’ca da cezası onanan Aşkan, halen Patnos L Tipi Cezaevi’nde tutuluyor.

Evli ve 7 çocuk babası olan Aşkan, tecridin kaldırılması talebiyle 74 gündür açlık grevinde.

 26 yıldır cezaevi kapılarında

 26 yıllık eşi Makbule Aşkan’ın hayatı ise cezaevi kapılarında geçti. Bu süre zarfında yaşadıklarını anlatan Makbule Aşkan, çocukları ile birlikte yıllardır Amed, Muş ve Van cezaevlerinin kapısını arşınladıklarını dile getirdi. Aşkan “90’lardan bu yana evimize sürekli baskınlar yapılıyor. Her baskın ayrı bir işkenceye dönüşürken, eşim de defalarca gözaltında işkencelerden geçirildi. Zaten gördüğü bu işkencelerden, verilen elektrikten kaynaklı ayak parmaklarını kaybetti” dedi.

Bir kez geri adım atmadı

 Gördüğü bu işkencelere rağmen eşi Abdurrahman’ın bir kere olsun mücadelesinden geri adım atmadığını söyleyen Aşkan, “Bu süre boyunca ben de hep yanında oldum. Bundan sonra da hep yanında yer alacağım. Eşimin taleplerinin haklı olduğunu biliyorum. Çünkü onunla birlikte bu talep için açlık grevinde olan binlerce kişi var” şeklinde konuştu.

Açlık grevleri eylemlerinin gittikçe yayıldığına, bir çok cezaevinde ise ölüm orucuna başlandığına dikkat çeken Aşkan, şöyle devam etti: “Eşim en son bizi aradığında morallerinin iyi olduğunu ancak kilo kaybı yaşadıklarını belirtti. Bulunduğu cezaevinde uzun süredir açlık grevinde olan arkadaşlarının durumunun kötü olduğunu ileten eşimin bizlere çağrısı vardı. Cezaevlerinde kalanların görevlerini yaptığını önemli olan dışarıda olanların tutumu olduğunu söyledi. Yine annelerin gösterdiği direnişi de selamladı. Eşim, yaşanan sessizliğe annelerin cevap olduğunu belirtti.”

paylaş

Haberler


   

Yeni Özgür Politika

© Copyright 2025 Yeni Özgür Politika | Tüm Hakları Saklıdır.