Kara Vagon ve Dersim üzerine

Yapımcılığını genç sinema yönetmeni Özgür Fındık’ın yaptığı “Kara Vagon” belgesi geçen hafta Cuma akşamı Bremen’de/Berliner Freiheit Burger Centrum’da gösterildi. Gösterimi izlemeye bir elin parmakları kadar Dersim’liler gelmişti. Tunceli’liler ise kendi tarihlerinden bir kesiti izlemek ihtiyacını galiba duymamışlardı.
Özgür Fındık’ı “Dersim Jenositi”nin belli bir bölümünü tanıklarını konuşturarak belgeselleştirdiği için kutluyorum. Başarılarının devamını diliyorum. Ayrıca Av.Erdal Doğan’ı da verdiği bilgiler, Dersim Jenosidi’ni “Uluslararası yargı makamlarına” taşıma konusundaki çabalarından dolayı kutluyor, başarı dileklerimle, her konuda kendilerine destek olacağımı belirtmek istiyorum.
Sömürgeci sistem Kürtler’de bellek kayması yarattı. Kürtler kendi tarihlerine yabancı oldular. Bunun içindir ki her hafta yazımın sonunda “Kürdistan Tarihinde Bu Hafta” bölümüne yer veriyorum. Bu görevimi ayakta kaldığım, yazı yazmama fırsat verildiği müddetçe sürdüreceğim.
Kara Vagon’un gösteriminden önce panel yapıldı. Av.Erdal Doğan, Dersim soykırımından ve bu soykırımın uluslararası yargı makamlarına götürmek için yapılan çalışmaları anlattı. Fuat Kav özet olarak soykırımın devam ettiğini, Kürtlere yönelik soykırımın bugün AKP eliyle yürütüldüğünü ifade etti. Özgür Fındık ise konuşmayı değil filminin gösteriminden sonra sorulacak soruları cevaplandırmayı daha bir uygun buldu. Ki doğru idi. Ancak gösterimden sonra kitle dağılmaya başlayınca bu olanakta kısıtlı olarak kullanıldı.
Dersim üzerine son dönemlerde özellikle Dersim (kendiside web sayfasında Dersim milletvekili olduğunu söylemesine rağmen ben her iki milletvekilinide Tunceli milletvekili olarak kabul ediyorum.) milletvekili Hüseyin Aygün tarafından ortaya atılan bir iddia tartışılıyor: Dersim’de başkaldırı (isyan) olmadı, soykırım yapıldı. Sanıyorum, bu iddianın üzerinde biraz durmak gerekiyor.
Dersim Kürdistan’ın “Gümüş Kapısıdır”. Osmanlıdan 1935 yılına kadar ne Osmanlı yönetimi ne de TC yönetimi Kürdistan’ın “Gümüş Kapısın”dan içeriye adımını atamamıştır. Dersim kendine özgü özerk bir bölge idi. TC’nin sömürgeci yönetimi bu kapıdan içeriye adım atmak için can atıyordu. Ancak 1925 Kürt Milli Hareketinden itibaren 1937 yılında sona eren 2.Sason harekatına kadar TC yönetimi Dersim’e girmeyi göze alamadı.
Dersim’e girmek içinde gerekli hazırlıklarına 1926 yılında Hamdi’nin raporu ile başlamıştı. Müfettiş Hamdi, “Dersim bir çıban başıdır. Sökülüp atılmalıdır” diyordu raporunda. M.Kemal’de 1 Kasım 1936’daki TBMM açılış konuşmasında aynı cümleyi kullanıyordu. Bu raporları İ.İnönü’nün 1935 yılındaki raporu, Maraşal Çakmak’ın raporu, 25 Aralık 1935 yılında çıkartılan 2844 sayılı “Tunceli Vilayetinin İdaresi hakkındaki” kanun takip etti. Bu kanuna göre Türk’ün “Tunçelini” anımsatmak için Dersim’in ismi “Tunceli”ne dönüştürülüyor, vali olarak bir kolordu komutanı idari ve askeri işlerden sorumlu olarak atanıyordu. Atanan vali ise Koçgiri harekatının kurmay başkanı aynı zamanda Koçgiri soykırımının komutanı Sakallı Nurettin Paşa’nın damadı Korgeneral Abdullah Alpdoğan’dı. Alpdoğan soykırım konusunda Koçgiri’de oldukça tecrübe sahibi olmuştu. “Tunceli Kanunu”na göre Alpdoğan mahkeme kararlarını imzalayarak yürürlüğe koyma yetkisine sahipti. Yani mahkemelerden çıkan kararların temyizi mümkün değildi. Temyiz mercii Alpdoğan’dı. Ayrıca Alpdoğan’a gerekli gördüğü kişileri veya aşiretleri topluca Dersim’in dışına sürgün etme yetkisi verilmişti.
Dersim harekatının hazırlıkları 1936 yılında başladı Dersim’in yüksek dağlarına karakollar yapılmaya, köprüler inşa edilmeye, yollar açılmaya başlandı. Şüphesiz ki bu köprüler ve yollar Dersim’in ekonomik yapısını değiştirmeye yönelik yatırımlar değildi. TSK’nın yapacağı jenosidin ön hazırlıkları idi. (Devamı haftaya)
KÜRDİSTAN TARİHİNDE BU HAFTA:
* G.Kürdistan’ın, Kürt tarihinin unutulmaz önderi M.Mıstefa Barzani 1 Mart 1979 tarihinde ABD’de bir otel odasında hayata gözlerini yumdu. Cenazesi Doğu Kürdistan’ın Uşniviye kasabasında toprağa verildi. 1993 yılından sonra cenazesi Barzan’a getirlip burada toprağa verildi.
* 2 Mart 1994 tarihinde DEP milletvekilleri Hatip Dicle, Orhan Doğan, Mahmut Alınak, Ahmet Türk’ün dokunulmazlıkları TBMM’ce kaldırıldı.
* 3 Mart 1924 tarihinde çıkartılan Tevhid-i Tedrisat yasası ile Kürdistan Medreseleri kapatıldı. Böylece Kürt dili eğitim dili olarak yasaklanarak Kürt dilinin kırcal damarları kesildi.
* 4 Mart 1193 tarihinde 11.yy damgasını vuran büyük Kürt devlet adamı ve askeri Selahattin-i Eyyubi Şam’da vefat etti.
* 4 Mart 1925 tarihinde TBMM’ce Takrir-i sükun kanunu çıkarıldı. Bu kanunla Şark İstiklal Mahkemesi kuruldu. Yasaya göre mahkemelerin verdiği kararlar kesindi. Temyiz yolu yoktu. Şex Seit ve arkadaşları bu mahkemenin kararı gereğince ertesi gün idam edildiler.
