‘Kripto’

Türk toplumu, Jack London, hatta Anatol France’ın bile yasaklandığı, insan sevgisi olan "Hümanizma" kavramının suç sayıldığı, Vedat Türkali’nin imzasını kullanamadığı, General Nurettin Aknoz’un kafasındaki "Komünist nasıl bir yaratıktır" sorusuna cevap bulma amacıyla hapishane hücresi kapısında dikilip Aziz Nesin’i uzun uzun seyrettiği ağır bir travmatik dönemden sonra, ilk defa 1960’larda sol kavramıyla tanıştı.
Tanıştı, fakat çarkı ele geçirip nimetler torbasına başını sarkıtmış asker-sivil oligarşisine göre, sol düşünce sistematiği hala vatana ihanetin adı, öbür yanıyla politikacıların yalan, dolan taklalarında kazanç trapleniydi.
Düzenin efendisi Süleyman Demirel ve partisinin (Adalet Partisi-AP-) söylemlerinde sol, TC’yi Rusya’nın uydusu haline getirme aracıydı. Mehmet Ali Aybar ve Çetin Altan gibi isimler, parlamentoda NATO’yu eleştirdiklerinde, Demirel’in ekibi koro halinde, "yani Amerika'dan kopup, Moskova’nın kucağına mı oturalm?" diye bağırıyorlardı.
O sırada Ernesto Che Guevara, yaratılan değerlerin paylaşımına tanımla "lüks bütün insanların hakıdır" derken, Demirel, meydanlarda solculuğu yoksullukta buluşma diye anlatıyor, 1970’lerde hala "tavuklarınıza sahip çıkın, solcular el koyacaklar" diyordu.
Dinciler de, parsa toplamaya çıkarken, düşman hedef sola ateş açıyor, "solculuk Allah tanımazlık, dolayısıyla camilerin ahıra çevrilmesidir" diyorlardı. (AKP’nin başı Erdoğan, günümüzde hala Kemalistleri solcu gösterip, "camileri ahır yaptılar" diyebiliyordu.)
Dincilerin en büyük yalan motiflerinden biri de "kapıdaki şapka" masalıydı. Onlara göre, sol sistemde kadınlar da ortak mülkiyet unsuruydu. Eve dönen erkek, kapısında asılı şapka görünce, boynunu büküp içerdeki erkeğin çıkışını bekliyordu.
Devletin din memuru Fethullah Gülen, bu dönemde Komünizmle Mücadele Derneği kurucusu oluyordu.
Sosyalizm kavramı yasak, ama savsata, yalan, iftira alabildiğine serbestti. En büyük zararı veren de, kulaktan yarım yamalak duyma kavramlarla "ben bir solcuyum abi" diyen, ama ruhuyla (Kemalist) faşist unsurlardı.
Halka din bezirganlarının soygununu anlatacaklarına, dini kötülüyor, meydanlarda "ordu, millet el ele" haykırışlarıyla militarizme çağrı yapıyor, yer yüzündeki bütün orduların statüko bekçisi olduğundan habersiz "devrimci ordu" diye bağırıyorlardı.
İsmet Paşa’nın damadı Metin Toker, "sol" jargonlu ama, gizli, saklı amaçla onun, bunun değirmenine su taşıyan, kamuflajlı bu sahtekar tiplere "kripto" diyordu.
Kriptolar, her yerdeydi. Şekilden şekle girmekte mahirdi, onlar.
Ancak, Kürtler Özgürlük Hareketi olarak ayrışınca, boşlukta kaldılar. Bocalama sürecinden sonra, bir zamanlar karşılıklı mevzilenip vuruştukları MHP çizgisinde demir atmaya karar veriler. CHP’den de kopardıkları unsurlarla, önce ırkçı "Kızıl Elma" ittifakında bir araya geldiler, sonra çalıntı Çin efsanesi Ergenekon etrafında teşkilatlandılar.
Kriptonun peçesi düşmüş, tarihin çöplüğünden çıkarıp sarıldıkları hayaletlerle gerçek kimliklerine kavuşmuşlardı.
Tarihte, Almanya’daki Naziler Milliyetçi Sosyalizm adını kullanmışlardı. İtalya’da Faişizmi iktidar yapan Benoti Mussolini de eski bir "sosyalist"ti.
İkisi de azınlıkları ve farklılıkları nişangaha oturtup, ateş açarak iktidara yürümüştü.
Eski Kriptolar, yeni yüzleriyle sol sloganlı ırkçıların nişangahında ise Kürtler var. Yayınlarında, bir yanda dini değerlerinin üstünde tepinme, bir yandan da, güçlerinden güç koparma çabasıyla karıştırıcılık, dost maskesi altında, tarihin kirli, paslı silahıyla onları burjuva, aristokrat, feodal diye ayırmalar.
Oysa, tarihin kötü, çirkin dokusu çoktan tersine çevrildi. Kürtler insani tutum, duruş ve dirençleriyle İslami teröre karşı, günümüzde bölgede halklar sığınağı.
Yaşanan gerçekleri dünya seyrediyor Yeniden şekillenen Ortadoğu’da Rojava’nın kendi kaderini eline alma, Güneyinde devletleşme süreci haktır.
Nitekim İsrail Başbakanı Benjamin Netanyahu Tel Aviv Üniversitesi'nde yaptığı konuşmada, Güney Kürdistan'ın devlet olma hakkını teslim ediyor ve "Kürtler mücadeleci bir topluluktur. Siyasi şartları da yerine getiriyorlar. Bağımsızlığı hak ediyorlar" diyordu.
Kriptonun gözüne ırkçılık mili çekilmiş, bölgede değişen şartları görmüyor. Üstelik onlar yurt hırsızı, talancısı da değil. Kendi ana yurtlarında, federatif sistem içinde ya da bağımsız yaşamak da hakları…
