Kürt soykırım konseptine fedai müdahale
Forum Haberleri —
- İşte Ankara fedai eylemi, işte sömürgeci kayyum rejimine karşı Kürt halkının ortaya koyduğu destansı direniş. Büyük doğuşlar sancılı olur. Kürt halkı, tarihsel kazanımların şafağındadır; düşman bunu görüyor ve önlemeye çalışıyor. Biz de tarihe not düşmüş olalım. Yanlış hesap, fedai PKK’yi bağrından çıkaran Kürt halkından dönecek.
TOLA WELAT
Faşizm ihtiyaç duyduğu kitleyi üretir. AKP-MHP soykırım rejiminin can simidi, darbelerle yaratılmış ve üretilmiş bu muhafazakâr, dinci, milliyetçi ve cinsiyetçi toplum yapısıdır. Türk faşizminin toplum sosyolojisi, insanları itaatkâr nesnelere dönüştürmüştür. Travmatik muhafazakâr yığınların bilinçaltları, ötekileştirilenlere karşı paranoyak korkularla işgal edilmiştir. Faşizm tarafından sakatlanmış toplumsal bilincin sağlıklı düşünebilmesi neredeyse imkânsızdır. Ötekiyi yok etmeye, talan etmeye, susturmaya odaklanmış bir şiddet ve cinnet sarmalı, ülkeyi kasıp kavuruyor. Korku ve endişe atmosferi kendisini sürekli şiddetle var ediyor. Toplumu dehşete düşüren olay ve olguları önce bulandırma, sonra da tümden unutturma amaçlı sistematik metotlar devreye konuluyor. Kaos yanlısı toplum inşası adım adım olağanlaştırılıyor.
Türk toplumu, ne büyük trajediler yaratmış tarihiyle ne de buna yol açan suç ortaklığı ile yüzleşmeye cesaret edebilmiş kaotik bir toplumdur. Kötülük üreten ve bunu sistematik bir saldırı aracına dönüştüren İttihat ve Terakki kör zihniyetinin tarihsel arka planı önümüze korkunç trajediler çıkarıyor. Her seferinde bu faşizan kalkışmayı kutsayan ve sefaleti kanıksamış halkın buna isyan etme ve irade göstermeme gücünü yitirmesi temel sorunlardan biridir. Sefaletin beslediği cehalet, bilgisizlik, kötü eğitim sistemi, sınıflı ve cinsiyetçi toplum yapısını sürekli üretiyor. AKP-MHP faşizm ve totalitarizm rejimi kendisini bu toplum yapısıyla var ediyor. Toplumsal bilinç körelmesi tarihi zirvesini yaşıyor. Türk toplumunun ortaçağa çakılıp kalmış çağdışı kültürel zihniyet yapısı içinde, her türlü sefalet ve mağlubiyet manipüle edilerek zafer anlamı yükleniyor. Sahte milliyetçi ve dinci duygulara dayalı sömürücü faşizm, yenilgiler tarihini zaferler tarihi diye kutsuyor. Bu safsata ve yalanlarla milyonlarca insan güdülüyor.
AKP-MHP rejiminin Gladio gladyatörleri, faşizm şiddetini nesneleştirdiği ötekide tutkuyla deneyimlemek isteyen yandaş yığınları Kürt soykırımına yönlendiriyor. Halkın nabzı faşizmle tutuluyor ve bu temelde konsolide ediliyor. Bu da açık sömürüye, seçimde oylara ve süreklileştirilmek istenen bir diktatörlüğe tahvil ediliyor. Faşizm ile zehirlenmiş yığınların şiddet duygusunu kışkırtmak ve tatmin etmek için Kürt halkına yönelmiş örgütlü bir şiddet sarmalı devreye konuluyor. Sadece insanları değil, doğa ve içinde yaşayan tüm canlıları da ötekileştirilen insanlarla birlikte şiddetin nesnesi haline getiriliyor. Doğa talanı, hayvanların toplu imhası, kadın ve çocuk kırım politikalarındaki korkunç tırmanış, tehdidin büyüklüğünü ortaya koyuyor. Toplumsal kavrayıştaki faşizan sorun, gayri insani tepkisizlikle kendini açığa vuruyor. Narin olayıyla başlayıp ardı sıra gelen sarsıcı olayların perde arkasında hep baş aktör devlet ve vahşete güdümlenmiş yandaş ulema çıkıyor. Toplum büyük bir soykırıma hazır hale getiriliyor.
Faşist rejim, kendisinin sonunu getirecek isyan zamanını ötelemek için halkı savaş, yoksulluk ve sefaletle oyalayıp moral ve motivasyondan yoksun bırakmayı amaçlıyor. Emek ve yaşam sömürüsüyle toplumsal bilinçlenmeyi yok ederek toplumu yutmak için her türlü kirli yol ve yöntemi deniyor. Güncelde sürekli gasp edilen emek ve yaşam, faşizme itaatkâr davranmanın bir sonucudur. Devlet faşizmine bağlanmış kaderler, faşizmi bu sefaletle ayakta tutuyor. Yoksullukla insanların aşağılanması ve iradeden düşürülmesi hızından hiçbir şey kaybetmiyor. Toplumu kendi maskarası haline getiren iktidar, mağdurları yoksullukla itibarsızlaştırıyor. Toplum üzerinde kurdukları tahakküm rejimi ve emek sömürüsüyle kendilerini tanrı imtiyazlısı olarak dayatıyor. İnsanın özgürlüğe dair tutku kaybı ve bitkinliği bir koz olarak kullanılıyor. Başka bir yaşam deneyimi ve gerçekliğini yadsımak dışında bir seçenek yokmuş gibi bir dayatmada bulunuyor. Oysa demokratik ve barışçıl başka bir yaşam ve dünya mümkündür.
Türkiye'de şu an iktidarı elinde tutan toplum kesimlerinin tapındıkları sivil din faşizmdir. Soykırımcı faşizan saldırganlık yüzünden Türkiye'de Kürt halkına karşı ahlaki iklim de kirletilmiştir. Kürt halkına karşı vicdanı defolanmış bir toplum gerçekliği var karşımızda. Bu örgütlü kötülük karşısında toplumsal tükenmişlik sendromu vicdanları adeta kör etmiştir. TC, Türk halkını Kürt halkına karşı yürüttüğü savaşta suç ortağı yapıyor. Savaş adına Türk halkını sefilleştirerek kullanıyor. Uygarlaşmaya ve demokrasiye direnen bir halk profili var karşımızda. Birlikte yaşadığı halklara karşı acımasız bir duyarsızlık ve kayıtsızlık söz konusu. Soykırımcı suç öğretisi tarafından biçimlendirilen yığınlar, kendilerini ötekilere karşı işledikleri suçlardan soyutlayarak kurtaracaklarını sanıyorlar. Faşist diktatörlük, kötülüklere duyarsızlaştıran etnik nefreti bu amaçla sürekli körüklüyor. Distopya Türkiye cehennemi yeni versiyonunu Kürt halkına karşı yükleniyor.
Sözün giderek tükendiği ve toplumsal eylemin belirleyici olacağı kaotik bir dönemeçteyiz. Bu nedenle AKP-MHP kabileci faşizm rejiminin tuzak ve zehirli gündemine kanmamak gerekiyor. Etnik asimilasyon ve eritme potası manevraları boşa çıkarılınca çılgına döndüler. İttihat Terakki çizgisinin günümüzdeki temsilcileri, Kürt halkına karşı soykırım konseptinde kararlıdırlar. MGK'nın son toplantısında Rojava, Güney, Kandil ve Kuzey Kürdistan'ı hedefleyen topyekün saldırı planlarına son rötuşlar verildi. Avrupa'daki Kürt diasporasını hedefleyen kirli oyunların basına yansıması, kayyumlar ve bölgeye kaydırılan paramiliter güçler bu konsept için önemli ipuçları veriyor. Tarih tekerrürden ibarettir; geçmişte Osmanlı İmparatorluğu'nun çöküşünü yaratan zihniyet, şimdi de Türkiye için aynı felaketi son hızla hazırlıyor. Soykırım konseptini boşa çıkaracak toplumsal mücadele ve dayanışma ruhu aşılayan direniş ikonlarının ortaya çıkmasından duyulan korku ve öfke sanılandan çok daha büyüktür.
Zamanın onur sınavından başarıyla geçmiş Kürt halkı açısından içte ve dışta konjonktürel sürecin seyrini değiştiren Ankara fedai eylemi, bu soykırım hazırlığını suçüstü yapmıştır. Zamanlaması ve tarihsel önemi açısından faşizmin kalbine ve savaş merkezine son uyarısını yapmıştır. Bu tarihi fedai eylem, faşist diktatörlüğün dengesini bozmuştur. Kürt özgürlük fedaileri, Önder Öcalan üzerindeki varoluşsal tehdide refleks göstermiş ve Kürt halkını bu tehlike karşısında uyarmıştır. Bu, yeni bir “Güneşimizi Karartamazsınız” hamlesinin başlangıcıdır. Devrimci halk savaşına hazırlıklı olunması gerektiği noktasında Kürt halkına mesajını iletmiştir. Çökertme ve soykırım konseptini tüm çıplaklığıyla deşifre etmiştir. Ankara’daki savaş baronlarının çok boyutlu ve derinlikli tuzaklarını görünür kılmıştır. Kürt halkına düşen, bu mesajı doğru okuyup devrimci halk savaşı temelinde oynanan kirli oyunu boşa çıkarmaktır. Kürt halkı, bağrından her kritik dönemde bu kahramanları çıkarma şerefine ulaşmış bir halktır. İşte Ankara fedai eylemi, işte sömürgeci kayyum rejimine karşı Kürt halkının ortaya koyduğu destansı direniş. Büyük doğuşlar sancılı olur. Kürt halkı, tarihsel kazanımların şafağındadır; düşman bunu görüyor ve önlemeye çalışıyor. Biz de tarihe not düşmüş olalım. Yanlış hesap, fedai PKK’yi bağrından çıkaran Kürt halkından dönecek.