Kürtler zoru başardı
- Ünlü düşünür, tarihçi ve dil bilimci Noam Chomsky, Kürt halkının çok önemli başarı ve kazanımlar a ettiğini belirterek, “Rojava, Suriye'deki korkunç iç savaşın ortasında ayakta kalmayı başardı” dedi.
NEJLA AR/LONDRA
Ulus devlet sisteminin bölgede yaşayan halklara zorla dayatıldığını belirten Prof. Noam Chomsky, 25 milyondan fazla nüfusa sahip olan Kürtlerin mutlaka bir tür özerkliğe sahip olması gerektiğini söyledi.
Günümüzün en önemli düşünürlerinden birisi olan 93 yaşındaki dil bilimci, yazar ve tarihçi Noam Chomsky Arizona'nın Tuscon kentinde yaşadığı evden video bağlantısıyla gazetemize konuştu. Türk devletinin Kürtlere yönelik saldırılarını değerlendiren Chomsky, Erdoğan rejiminin 90'lı yılları aratmadığını söyledi.
“Kürt halkı çok zulüm gördü, acı bir tarihi var. En büyük zulüm de Türkiye'de” diyen Chomsky, zalimane saldırıların devam ettiğini söyledi. 90’larla günümüz kıyaslaması yapan Chomsky, şöyle konuştu: “Özellikle de 1990'larda yaşanan korkunç Türk devlet teröründen kaynaklı on binlerce Kürt katledildi, milyonlarca Kürt topraklarından göç ettirildi, İstanbul'un yıkık kenar mahallelerine sürüldü, insanın yaşayamayacağı koşullarda aileler tek kişilik odalara hapsedildi. 2000'lerin başında biraz gevşeme oldu, bazı ilerlemeler yaşandı ve bazı dersler çıkarılmış gibiydi, bir umut doğmuştu. Avrupa Birliği'nin (AB) Türkiye'yi üye ülke olarak kabul etmeyeceği biraz netleştikten sora Erdoğan rejimi daha da sertleşti. 1990'larda olduğu gibi çok fazla vahşet var, Kürt bölgelerine dönük çok zalimane saldırılar var.”
Rojava ikisi arasına sıkıştırıldı
Rojava'daki Kürtlerin Suriye'de yıllardır devam eden savaşta ayakta kalmayı başardığını ifade eden Chomsky, ABD yönetiminin bazı bölgelerden geri çekilmesiyle Kürtlerin iki düşman arasında sıkıştırıldığını belirtti. Chomsky, “Rojava, Suriye'deki korkunç iç savaşın ortasında ayakta kalmayı başardı. Trump yönetiminin bazı bölgelerden geri çekilmesi, Türk devletinin saldıranlarının artmasına neden oldu. Artık Kürt bölgeleri iki düşman arasında sıkışmış durumda. Bir yanda Türkiye, diğer yanda Esad rejimi. Çok paralel bir durum. Kuzey Irak Kürt bölgesi, bir dereceye kadar özerkliğe sahip ama ne yazık ki iç çatışmalar, aşırı yolsuzluk ve şiddetten kaynaklı kurumsallaşamadı. Bu gerçekten çok acı ve zor bir durum” tespitinde bulundu.
Mutlaka bir tür özerklik
“25 milyondan fazla nüfusa sahip olan Kürtler mutlaka bir tür özerkliğe sahip olmalılar” diyen Chomsky, bunun yolunu ise şöyle tarif etti: “Ancak bunun gerçekleşmesi bölgenin ilerlemesi ve bir ortak entegrasyona doğru gitmesi ile gerçekleşecek. Her ne kadar mükemmel olmasa da bir nevi Avrupa Birliği çizgisinde bir entegrasyon formu. Avrupa çok acı deneyimler yaşadı, istenen boyutlarda olmasa da büyük gelişmeler katetti. Tabi bu sorunlara baktığımızda insanlık tarihi çok iç açıcı değil maalesef.”
Ulus devlet halklara dayatıldı
Ulus devlet sistemianin bölgede yaşayan halklara zorla dayatıldığını ve emperyalist ülkelerin bu yolla bölgeyi kontrol etmek istediğini savunan Chomsky, şunları söyledi: “Ulus devlet sistemi 19. yüzyıl eseriydi. Ulus devletler Avrupa'da, sömürgeleştirilmiş bölgelerde, insanların ihtiyaç ve istekleriyle ilgisiz bir şekilde şiddet yoluyla dayatıldı. Kısacası ulus devlet sistemi halklara zorla dayatıldı. Mesela Irak'ta İngilizler kendi emperyalist çıkarları doğrultusunda sınırlar çizdiler. Türkiye'nin hak iddia ettiği ve Irak sınırlarında kalan Kuzey bölgesinin petrol kaynakları var. Diğer yanda Irak'ın denizlere ulaşımını kesmek amacıyla Kuveyt emirliğini kurdular. İngilizler bu şekilde bölgeyi kontrol etmeyi amaçladı.”
Nasıl kurtulacağız?
Chomsky bu devlet sisteminden çıkışın kolay olmasa da mümkün olduğunu vurgulayarak, şöyle konuştu: “Şu açık ki ulus devlet sistemi kırılgan ve sürekli rekabet halinde, Kürtler ve Filistinliler gibi bazı halkların da bu tarz devlet sistemleri bulunmuyor. Eğer soru bu devlet sisteminden nasıl kurtulacağımız ise bu o kadar kolay olmayacak. Devlet sistemi değiştirilmesi zor bir sistemdir. Sınırları gevşetme gibi girişimler ve beraberinde getireceği çatışmalar olabilir. Avrupa Birliği aslında bunun en iyi örneği. Yüzyıllar boyunca Avrupa, dünyanın en vahşi bölgelerinden birisiydi, birbirlerini katletme Avrupalıların ana uğraşlarından birisiydi. Yaşanan sonsuz acılar ve savaşlardan sonra Avrupa bundan çıkış yolu arayışına girdi. Önce ekonomik, sonra da politik gelişmeler yaşandı. Avrupa Birliği çok kırılgan ve karmaşık bir yapı olsa da çok önemli bir yol kat etti. O karanlık dönemlerden sonra bir uçtan bir uca kontrol noktaları olmadan, pasaportsuz geçebiliyorsunuz.”
AB projesi yol gösterici
Bu sürecin Ortadoğu için de yol gösterici olabilceğini ifade eden Chomsky, “Tabi ki hiç kimse vahşet dolu Osmanlı İmparatorluğu’na dönmek istemez fakat olumlu yanları da vardı. İmparatorluğun bir ucundan diğerine kontrolsüz geçilebiliyordu, bazı bölgelerin kendi iç yönetim mekanizmaları vardı. 1953'te İsrail'in Celile kentinde yaşarken, bir akşam öyle yürüyüşe çıkmıştım. Bir anda arkamda bir araç belirdi ve bana geri dönmem gerektiğini söyledi. Neden diye sorduğumda, farklı bir ülkenin topraklarına geçtiğimi söylediler. Lübnan topraklarına geçmiştim, o zamanlar sınırlar biraz yapaydı. Şu an askeri kamp alanları olan bu sınırlar, halkların değil, İngiliz ve Fransız emperyalizminin tercihiydi.''