Kürtlerin tek dostu dağlar ise biz onların dağları olacağız

Aladdin SİNAYİC/LONDRA
İçerisinden geçtiğimiz bu tarihi günlerde, Türk devletinin Kürt halkına dönük soykırım amaçlı savaşının sonucu her ne olursa olsun, modern tarihin bu en adaletsiz savaşının kazananı mazlum Kürt halkının yiğit ve fedakar çocukları olduğunu, kaybedenin de barbar Türk devleti olduğunu şimdiden çok net bir şekilde söyleyebiliriz. Bunu hem sahada yaşanan gelişmelerden yola çıkarak, hem de dünya kamuoyunda ortaya çıkan atmosfere dayanarak söylüyoruz. Şimdi size sadece Birleşik Krallık özelinde bile işgale yönelik gelişen tepkileri aktardığımda başlığımız daha iyi anlaşılacaktır.
Pazar günü Londra merkezde yapılan ve 15 bin insanın katıldığı eylemde üzerinde ‘Kürtlerin dağlar dışında başka dostu yoktur’ yazılı bir pankart vardı. Yürüyüşün başlangıcından ortalarına kadar bu pankartı, babasının omuzlarında olan 9-10 yaşlarında bir kız çocuğu taşıdı, eylemin sonlarında ise aynı pankartı büyük ihtimalle annesi olan bir kadının elinde gördüm. Pankartı gördüğümde yanımdaki arkadaşa, eyleme katılan dostların sayısına baktığımda, (ki 5 binin üzerinde Kürt olmayan vardı) bu pankartın aslında boşa düştüğünü söylediğimde, o da bana, ‘belki de pankartı hazırlayanın dosttan kastı “dost devletler” olduğunu’ söyledi. Kürdün devleti olmadığına göre ‘dost devlet’ beklemek de çok doğru değildi zaten; Kürtler, halkın öz gücüne dayalı bir sistem inşa ediyorken, tabi ki bunu sahiplenecek olanlar da yine halktan kesimler olacaktı. Ve öyle de gelişiyor.
Yüzde 80’i Kürt dostuydu
İşgal saldırılarının başladığı ilk gün Kürt Toplum Merkezi’nde ‘neler yapılmalı, ne tür eylemler organize edilmeli, dayanışma nasıl büyütülmeli’ gündemiyle yapılan toplantıya katılanların yüzde seksenin Kürt dostu olması ve şimdiye kadar yapılan eylemlerde sayılarının çokluğu girişte söylediğim bu sürecin kazananına bir işaret.
Pazar günü yapılan eylemde Kürdistan Dayanışma Ağı adına konuşan Nick adlı aktivistin söylediği; “Kürtlerin tek dostu dağlar ise biz onların dağı olacağız” sözü ve eylemin en önünde taşınan, Rojava’da şehit düşen 7 Britanyalının fotoğrafının olduğu büyük pankart ve de farklı inanç ve halklardan insanın eyleme katılması Kürt halkının artık yalnız olmadığını gösterdi.
Dünya halkları Kürtlerle
Kobanê sürecinde ilk defa bu denli bir dayanışmaya tanıklık etmiştik, ve bu dayanışmanın altında tamamen tüm dünyanın korku ve dehşetle baktığı DAİŞ barbarlarına karşı verilen savaşın yattığını düşünüyorduk. Türk devletinin tam üç yıldır tüm devlet gücünü kullanarak ‘terörizm’ adı altında büyük bir propaganda ve diplomasi savaşı vermesine rağmen, bu savaşta tek başına kalmıştır. Ve Kobanê sürecinde olduğu gibi dünya halkları Kürt halkının yanında yerini almıştır. Bu çok değerlidir. QSD sözcüsü Mustafa Bali’nin de söylediği gibi “Tüm dünyadaki bu dayanışma ağı Kürt halkının çok büyük ve değerli dostları olduğunu kanıtlamaktadır.”
Basına yansımayan sayısız eylem var
İşgal saldırılarının başladığı ilk günden bu yana Londra’da her gün eylemler var ve bu eylemlere olan ilgi gerçekten çok değerli. Sadece Londra’da değil, İngiltere, İskoçya ve Galler’in birçok kentinde basına yansımayan sayısız dayanışma eylemi düzenlendi.
Londra’nın Türk elçiliği önünde yapılan eylemde çok sayıda sol sosyalist kurumun ve sendikacının temsilcisi hazır bulundu.
Milyonlarca emekçiyi temsil eden Britanya’nın en büyük 15 emek örgütünün başkanı ortak bir açıklama ile Türk devletinin işgal saldırılarını lanetleyip, Birleşik Krallık hükümetine acilen harekete geçme çağrısı yaptılar.
İşgal saldırılarının başladığı günden bu yana, parlamentonun hem Avam Kamarası’nda, hem de Lordlar Kamarası’nda ikişer defa Türk devletinin işgal saldırılarının konuşulduğu oturumlar yapıldı. Bu oturumlarda tüm partilerin milletvekilleri Türk devletini sert bir şekilde kınadı. Oturumlarda ‘Türk devleti haklıdır, teröristlerle savaşıyor, sınırını koruyor’ diyen tek bir milletvekili olmadı.
Farklı partilerden 76 milletvekili ortak imzalı bir açıklama yayımladı ve bu açıklamada Türk devletinin acilen durdurulması çağrısı yaptılar.
Yine İskoçya ve Galler parlamentolarında bu gündemle oturumlar yapıldı ve Türk devleti kınandı. Sosyal medyada farklı kesimlerden çok ciddi destek ve işgali kınayan paylaşımlar var.
Ulusal televizyonlar ve gazetelerde işgale çok geniş yer veriliyor.
Tepkiler silah ticaretini askıya aldırdı
Tepkilerin çığ gibi büyümesinden sonra Birleşik Krallık hükümeti, bundan sonraki silah ticaretini askıya aldığını, eski antlaşmaları da gözden geçireceği kararını aldı. Şimdiye kadar hükümet adına yapılan tüm açıklamalarda, ‘Türk devletinin yılların iyi bir müttefiki olduğu, ama bu askeri harekatının kesinlikle kabul edilemez olduğu ve acilen geri çekilmesi gerektiği’ defalarca ifade edildi.
Tehlike büyük daha çok çalışmalı
Dünya halkları, haklının yanında saf tutmuştur. Ve haklı, bu adaletsiz savaşta çağın en gelişmiş savaş ve silah teknolojisine karşı iradeleriyle savaşan Kürt halkı ve Kuzey-Doğu Suriye halklarıdır.
Son olarak Unite Sendikası temsilcisi Simon Dubbins’in eylemdeki konuşmasında söylediği gibi; “Tehlike gerçekten çok büyük, ve çok çok daha fazla çalışmalı, ortaya çıkan tepki daha da büyütülmeli.”
