MUZAFFER AYATA: Ölümsüzlerden Mehmet Karasungur

Mehmet Karasungur 1947’de Bingöl’ün Kiği İlçesine bağlı Darebiyê köyünde doğdu. Erzurum Eğitim Enstitüsü’nden mezun olduktan sonra öğretmenliğe başladı. Ardından Hakkari’ye sürgün gönderildi. Orada TÖB-DER subesinin kurulmasına öncülük eder. Müdürü dövmekten dolayı yakalanır ve ağır işkencelere maruz kalır. 1976’da Mehmet Hayri Durmuş ile tanışır. Hayri Durmuş ile tanışması onun hayat çizgisi ve siyasi dünyasını değiştirir. 1978’de Bingöl’de öğretmenliği bırakarak, kendisini tamamen siyasi ve örgütsel çalışmalara katar.
Mayıs 1978’de Hilvan’da Süleymanlar ailesinden bir grubun Kürdistan devrimcileri ya da Apocular olarak bilinen PKK’lilere düzenledikleri saldırıda Halil Çavgun şehit düşer. Saldırıyı karşılıksız bırakmamak ve o bölge ve Kürdistan’da direnişi örgütlemek için Apocular kararlar alır. Ardından Hilvan’a yeni kadrolar gönderilir. Bunlardan biri Kemal Pir, diğeri de Mehmet Karasungur’dur. O dönemde Apocular genel olarak bir gençlik hareketi olarak bilinir ve dayandığı kesimler de gençlerdir. Daha çok aydın ve emekçi kökenli gençlik tabanına dayanmaktadırlar.
Halk üzerindeki baskı ve korkuya rağmen Mehmet Karasungur ve Kemal Pir oldukça etkili ve militanca bir çalışma yürütürler. Saldırıyı yapan kesimlerin elinde yeterince imkan ve silah olsa da Apocular’da doğru dürüst bir kaleşinkof dahi bulunmamaktadır. Fakat yokluk ve imkansızlıklar ölçü olarak alınmaz. Engel ve korku tanımaz bir girişkenlikle hazırlıklar yapılır. Kıt imkanlara rağmen Süleymanlar’a yönelik eylem yapılır. Grubun lideri ve bir üyesi öldürülür. Bu eylemde Karasungur ve arkadaşları hem örgütleyici hem de uygulayıcıdır.
Karasungur, daha sonra da Hilvan mücadelesinin birinci dereceden sorumlusu olarak faaliyet yürüttü. Hareket hızla kitlelere ulaştı. Korku duvarları yıkıldı. Gençlik hareketi olmaktan çıkarak, ilk defa kırsal kesmilere açılım yapıldı ve gerçek bir halk hareketi niteliğini kazandı.
1978 yazında üniversiteyi bırakıp Kürdistan’a döndüm. Birkaç gün Siverek’te kalıp, Hilvan’da arkadaşları ziyaret ettim. Hilvan’da Karasungur ile tanıştım. Birlikte bir köye iki aileyi barıştırmaya gittik. Diğer gelenlerle birlikte köyde kalabalık bir grup oluşmuştu. Barış yemeği yenildi, konuşmalar yapıldı. Kendisi Kirmançkî (Zazaca) konuşuyordu, Kurmancî bilmiyordu. Misafir olmama rağmen ben de birlik ve halk arasindaki ilişkiler üzerine kısa bir konuşma yaptım.
Köyden ayrıldıktan sonra Hilvan’a geldik. Siverek’e döneceğimi söyledim. “Yok, burada kalacaksın, aradığım birisin” diyerek kalmam için dayattı. Ben de henüz arkadaşları görmediğimi ve görev yerimin belirlenmediğini söyledim. “Bırak onu ben halederim” diyerek, gitmeme izin vermedi. Tutuklanana kadar Siverek ve Hilvan’daki çalışmalarda yer aldım.
Mücadelenin Siverek’e taşırılması ve orada hazırlıkların yapılmasında da Karasungur birinci derecede rol oynadı. O dönem Kürdistan’da silahlı çatışmaların en yaygın olduğu bölgeydi. Bucak’a karşı 1979 yazında çatışmaların başlatılmasıyla birlikte hareket oldukça büyümüş ve kırsal alana yayılmıştı. Kitlelerde harekete karşı giderek artan bir güven ve sempati vardı. Bu döneme ruh veren ve kitleleri, kadroları harekete geçirerek, öncülük yapan Karasungur’du.
Karasungur her yönüyle etkileyici bir kişiliğe sahipti. Oldukça dinamik ve canlı, morali yüksek, sürükleyici özellikleri olan bir militandı. Konuştuğu ve tanıştığı insanlarda derin iz bırakıyordu. Onu görenlerin unutması mümkün değildi. Bir ara Siverek bölgesinde Kirvar aşireti ve Bab aşiretinin olduğu köylerden geçip, ziyaret ederek, halkla sohbet etmişti. Aradan otuz yıl geçtiği halde onunla sohbet edenler hala Karasungur’u hatırlar.
Karasungur örgütleyici özellikleri ve kendisini mücadeleye adayan sınırsız fedakarlığı ve azmiyle yaptığı işle bütünleşen bir yapıya sahipti. Yaptığı her çalışmayı büyük bir istek ve yüksek moralle yürütürdü. İkna gücü yüksekti. Kendisini dönemin ihtiyaçlarına göre eğitmiş bir militandı. Oldukça mütevazi ve sıcak, içten bir insandı. Doğal duruşu ve samimiyetiyle, çevresindeki herkes tarafından farkedilir ve pozitif bir enerji yayardı.
Karasungur’un en belirgin özelliklerinden birisi de aşırı, gözü kara denilebilecek cesaretiydi. Ölümden sakınmaz, onun hesabını hiç bir zaman yapmazdı. Bunun çokça örneklerine tanık olduk. Bucaklar’a yönelik bir eylemde de bunu gösterdi. M. Celal Bucak’a yönelik eylemde, aslında planlama ve hazırlıklar çok farklıydı. O, Bucak’ın Kırbaşı Köyüne gittiği haberini alır almaz yapılan tüm planlamayı bir kenara bırakıp, insiyatifini kullanarak Hilvan’da hazır kim ve hangi silah varsa anında toplayıp harekete geçti. Bucak’ın bulunduğu odayı kuşatmaya çalışır. Silahlı çatışma çıkar ve içeri atılan bomba eski olduğu için patlamaz. Bunun üzerine Karasungur elindeki silahla içeri girmeye çalışır. Ancak silahı da tutukluk yapar. Mucize eseri, yağmur gibi yağan kurşunlardan yara almadan kurtulur.
Benzer bir kaç durum Siverek’te de yaşandı. Saraptul Köyü’ne Bucaklar baskın düzenlemişti. Silahlı çatışma başladı. Onların Siverek’ten gelebilecek yardımları engellemek için pusu atmaları bekleniyordu. O esnada Siverek’te olan Karasungur çatışma haberini duyunca, pusu ihtimaline rağmen yanına bir grup alarak yola çıkar. Köye yaklaştıklarında pusuya düşerler. Yoğun bir ateş altında hemen hepsi yaralanır. Karasungur, yanındaki kalaşnikofa takılıp atılabilen roket mermisini ateşler. Roket mermisinin etkisiyle pusudakiler geri çekilir. Aşırı cesareti eleştirilmesine rağmen bu tutumundan hiç geri adım atmadı. Nerede olması gerekiyorsa oradaydı ve ucunda ölüm de olsa, hiç bir engel tanımadı.
O bölgedeki çatışmalar uzadı ve geniş alanlara yayıldı. Bunun üzerine arkadaşlar Karasungur’un Siverek’i terk edip yurtdışına gelmesini istediler. O, ısrarla Bucak işi hal olmadan gitmem diyordu. Sonunda partinin dayatmaları karşısında gitmek zorunda kaldı.
Yurtdışına çıktıktan sonra da öncü bir militan olarak çalışmalarını sürdürdü. Eğitim ve hazırlıklardan sonra Karasungur, gerilla gruplarının Kürdistan’a aktarılması, hazırlık ve üslenmeden görevli arkadaşlardan birisi olarak Güney Kürdistan’a geçti. Bu çalışmaları sürdürürken o dönem YNK ve IKP arasında silahlı çatışmalar sürüyordu. Karasungur bu çatışmalara son vermek için taraflarla görüşmeler yürütüyordu. Kısa sürede o alanlarda da bilinen, etkili bir insan durumuna gelmişti. Ayrıca devrimci-demokratik güçler arasında silahlı çatışmaları kabullenemiyordu.
PKK Merkez Komite Üyesi olan Mehmet Karasungur 2 Mayıs 1983’te görüşmeler için IKP kampında olduğu sırada kamp YNK’nin saldırısına uğrar. Bu saldırıda Karasungur ve yanındaki İbrahim Bilgin arkadaşla şehit düşer. IKP partisinden de içlerinde merkez komite üyeleri de olmak üzere kırka yakın militan yaşamını yitirir.
Karasungur dönemin sarsılmaz militan öncülerindendir. Hiçbir koşulda engel tanımazdı. O olmaz, yapamayız gibi gerekçelere yüz vermeyen bir tarzın sahibiydi. Yaşamı ve katılımı deyim yerinde ise şiir gibiydi. Tereddütsüz bir eylemci ve örgütcüydü.
Karasungur PKK’yi PKK yapan gerçek militan öncülerdendir. Mehmet Hayri Durmuş ve Mazlum Doğan, Kemal Pir militanlığının temsilcilerindendir. Bu adanmışlık ve militan tarz olmasaydı bugün milyonlara varan yenilmez bir direniş ve kitle hareketi yaratılamazdı. Bu halk ve hareket kendisine yaşamını adamış ve özgürlük çığlığı olan önderlerini unutmayacaktır.
