Nedir bu Kavramsal Sanat ?

Haberleri —

ROZA KORKMAZ

Müzenin ortasında asılı bir disko topunu sanat yapan nedir? Bir müzede neden yeşil elma sanat eseri olarak sunuşa çıkarılır? Kafa karıştıran, birçok kişi tarafından anlamsız bulunan kavramsal sanata bir göz atalım. Kavramsal sanat, uzun yıllar boyunca gerçekliği olduğu gibi yansıtmak üzerinden değerlendirildi. Fakat sanatçılar zamanla bu gerçeklik çerçevesini fotoğraf makinelerine bırakarak, renkler ve formlar üzerinde durmaya başladılar. Endüstriyel devrimin başında yaşamış İngiliz ressam William Turner’ın attığı buğulu ve soyutlaştırılmış manzaranın tohumu Paul Cezanne’nın kesik kesik fırça darbelerinde, Mondrian’ın plaja bakışında filizlendi ve en sonunda Kazimir Maleviç’in siyah karesinde köklerini buldu.

Maleviç’in siyah karesi için her şey ve aynı zamanda hiçbir şey olduğunu söyleyebiliriz. Zira 1915 yılında beyaz tuvalin üstündeki kare şeklindeki siyah boya sanatta her şeyi gerçekleştirilebilir kıldı.

Müzede bir Pisuvar görmek

1917 yılında yapılan bir sergide Duchamp Marcel, Fountain (çeşme) ismini koyduğu bir pisuvarı müzede sergiler. Böylelikle Duchamp Maleviç’in çatlattığı sanatta gelenekselcilik duvarını tamamen yıkıp kavramsal sanata zemin oluşturdu.

Aklımızı kurcalayan neden sorusunu ele alalım. Sanatçılar ne yapmak istediler? Şüphesiz her sanatçıyı bir tanıma sığdıramayacağımızdan, bu soruya tek bir cevap vermek mümkün değil. Fakat cevaplardan biri objeleri normalde ait oldukları yerden bağımsız değerlendirme şansına kavuşmamız olabilir. Bu durum bizlere yeni perspektifler, yeni şekillerde düşünme şansı sunuyor. Farklı çevreler ile eşleştirdiğimiz objeleri oldukları yerden bağımsız, bir müze ortamında gördüğümüzde o nesneyi hiç olmadığı gibi değerlendirmeye başlarız. Bazen var olduğunu unuttuğumuz veya bizim için sıradanlaşmış nesneleri tekrar keşfeder daha çok düşünürüz.  Böylelikle izleyiciler olarak sanatla bütünleşir, eseri kafamızda tamamlar ve sanatın bir parçası haline geliriz.

Zihinsel tokluk düşünmekten geçer

Kavramsal sanat aynı zamanda bir tepki veya bir provokasyon olarak da görülebilinir. Sanatı dekoratifleştirmek bizleri zihinsel olarak tatmin etmez. Dekoratif sanat gözlerimize hitap ederken zihinsel tokluk düşünmekten geçer. Sanatçılar sanatı salt dekorasyon olarak görmeyi provakatif bir şekilde eleştirmek ve bizleri zihinsel tokluk yaşamaya davet etmek istiyor olabilir.

Gerçeklik nedir?

Kavramsal sanat bizlere gerçeklik olgumuzu eleştirme fırsatı sunar. Gerçekliği tartışmaya başlarız. Bir sandalyeyi göstermek, resmini yapmak, fotoğrafını çekmek ya da kelimelerle anlatmak hangisi daha gerçektir? Sandalye aynı olmasına rağmen onu betimlemek için kullanılan araçlar üzerimizde nasıl olur da farklı etkiler yaratır? Bazı sanatçılar kelimeleri ve fotoğrafları objenin kendisiyle yan yana getirerek gerçeklik olgumuzu sorgulamamızı veya gerçeklikleri aynı anda farklı şekillerde görmemizi sağlar.

Temel fikir hep vardı

Kavramsal sanat, her ne kadar son döneme has görünse de,

rönesans döneminin sanatçılarından Michelangelo’da da kavramsal sanatın izlerini gözlemleyebiliriz. Michelangelo bazı eserlerini kasıtlı olarak bitirmez. Zira bitmemiş bir eser hayal gücümüzün derinliklerine inmemizi sağlar, düşünmeye sevk eder. Böylelikle eser göndüğünden daha fazlası olmuş olur ve bizimle bütünleşir.

  Joseph Mallord William Turner - Snow Storm - Steam-Boat off a Harbour's Mouth (Joseph Mallord William Turner - Kar fırtınası - Limanın ağzından çıkan gemi)  

Cevap bulmayı değil soru sormayı öğrenmek

 

Aynı eser birçok kez yan yana sergilendiğinde ne olur? Zaman ve geçmiş olgusunu nasıl daha iyi kavrarız? Bir resim yazı ile bütünleştiğinde değişir mi? Kavramsal sanat bu sorulara da disko topunun müzenin ortasında ne yaptığına da cevap vermez. Belki de nedir bu kavramsal sanat sorusunun temel cevabı kavramsal sanatın bizleri soru sormaya davet etmesidir. Olayları göründüğü gibi algılamamızı değil eleştirmemizi ve soru sormamızı ister. Nesnenin bilgisine boyun eğmemizi değil, kendisini, durduğu yeri, mekanını ve zamanı sorgulamaya çağırır. Kavramsal sanata, sorgulama ve soru sormanın öncelendiği bir dal değerlendirmesi yaparsak, sanırım diğer alanlara haksızlık yapmadan naçizane bir tanımlama yapmış oluruz.

Piet Mondrian, Mavi Kırmızı ve Sarılı Kompozisyon

 

Piet Mondrian, temsili olmayan ve Neoplastisizm olarak adlandırdığı stili yaratmıştır. Mondrian, yazdığı bir mektupta resimlerine ilişkin şunları söyleyecekti: “Çizgileri ve farklı kombinasyonlardaki renkleri düz zemin üzerine yansıtarak genel güzelliği en belirgin şekilde ifade etmek için kullanıyorum. Varlıkların en basit ve gerçek haline ulaşmak istiyorum ta ki onların özünü bulana kadar. Enine ve boyuna çizgilerin hesaplamayla olmayan onun yerine farkındalık ile yaratılarak estetiğin en basit halinin uyumunu yansıtacağına inanıyorum ve bu uyum renkler eklenerek gerçek kadar güçlü bir sanat eseri haline getirilebilir.”

 
paylaş

Haberler


   

Yeni Özgür Politika

© Copyright 2025 Yeni Özgür Politika | Tüm Hakları Saklıdır.