Planının bozulmasını hazmedemedi

- Türk devleti, DAİŞ’i kullanarak başlattığı yeni planı akamete uğratılınca, Mexmûr ve şengal’deki hesapları da Irak ve KDP’nin girişimlerine rağmen istediği gibi ilerleyemeyince Dêrik’ten Qereçox, Şengal ve Mexmûr’a kadar yoğun bombardıman yaptı.
İDRİS KARA/MEXMÛR
İşgalci Türk devleti önceki akşam Dêrik’in bir köyüne, Şengal ve Şehîd Rustem Cûdî (Mexmûr) Mülteci Kampı’nı yoğun bir şekilde bombaladı. Türk devletinin eş zamanlı saldırıları, Hesekê’deki kalkışmanın bastırılması, PKK Merkez Komitesi’nin yıllık olağan toplantısının yapıldığının duyurulması ve Kürdistan Halk Savunma Merkezi Karargah Komutanı Murat Karayılan, PKK’nin Kobanê-Şengal Mexmûr hattında DAİŞ’e karşı direnişinin detaylarının paylaşmasının ardından geldi. Kuzey-Doğu Suriye’deki işgal tehdidini sürdüreceğini, istikrarsızlığın kaynağı olmaya devam edeceğinin mesajını veren Türk devleti, Mexmûr’un boşaltılmasını, Şengal’in de askeri ve siyasi iradesini KDP-Irak’a teslim etmesini istiyor.
Türk savaş uçakları ve SİHA’ları, önceki akşam saat 22.00’de Mexmûr Mülteci Kampı’nı yoğun bombardıman altına aldı. Şehîd Rustem Cûdî (Mexmûr) Mülteci Kampı Özsavunma Güçleri Komutanlığı, 2 üyelerinin de şehit düştüğü saldırıyla ilgili şu açıklamayı yaptı: “Hava saldırılarında Mexmûr Özsavunma Güçleri de hedef alındı. Saldırılarda iki üyemiz şehit düştü. Şehit düşen akrabalarının yardımına koşan çok sayıda sivil, Türk devletinin saldırılarında yaralandı. Yaralıların durumu kontrol altına alınarak hastanelere kaldırıldı. Kürt halkı şimdiye dek nasıl ki iradesiyle direnerek ayakta kaldıysa bu direniş kültürü büyüyerek devam edecek. Halklara düşmanlık geliştiren Türk devletini yenilgiye mahkum edeceğiz.”
Halk Meclisi Eşbaşkanı Yusif Kara ise 8 noktanın hedef alındığını, kampının 500 metre yanına kadar saldırıldığını belirterek, şunları söyledi: Bu saldırılar ilk değil, genel bir planın parçası olduğunu biliyoruz. Zaten aynı anda Şengal ve Dêrik’ten vurulması bunun göstergesidir. Irak’ın bu saldırıda payı var, yanındadır. Kürtler üzerinde bir pazarlık yürütülüyor. Irak’ın kampa bakışı da bunun gerektiriyor, çünkü kampın boşaltılıp dağıtılması isteniyor.
BM temsilcisiyle görüşme
Bundan önce BM’nin Irak’taki sorumlusuyla bir göreşme yaptık. Bize ‘ne zaman kadar Mexmûr’da kalacaksınız?’ sorusunu da yöneltti. Tabi bu sorunun saldırı öncesi sorulması manidardır. Korku ve panik yaratarak kampı boşaltmaya mecbur bırakma çabası var.
Öncesinde yolu açtı
Saldırı öncesi dikkat çekici bir gelişme daha yaşandı. Yıllardır kapalı olan Mexmûr-Hewlêr yolunu, saldırıdan önce açıldı. Saldırı olunca da yardım çağrısı yapıldı. Bize göre saldırıyla birlikte korku ve paniğin oluşacağı ve halkın kampı terk edeceği hesaplandı.
Elektriği kestiler
Saldırıdan önce bir başka gelişme daha oldu. Bilindiği gibi kampın elektriği Federe Kürdistan’dan geliyor. Saldırıdan önce elektrikler kesildi, saldırıdan bir süre sonra bırakıldı.
Bölgedeki Irak güçlerinin komutanı da arayarak sadece sivillerin vurulup vurulmadığını sordu, çünkü saldırıları meşru görüyorlar. Açıkçası Irak hem yardım edelim, diyor hem de sırtımızdan hançerliyor. Eğer Irak işin içinde yoksa neden heronlar sabaha kadar dolaştı. Irak ve KDP, Türk devletinin yanındadır. Şengal üzerinde nasıl bir senaryo icra ediliyorsa Mexmûr’da da öyle. İhanetin bu saldırılardaki rolü açıktır. Mexmûr’daki Kürtler olarak asla diz çökmeyeceğiz. Öfkemiz, direnişimizi büyütecek. Hainlerin de karşısında duracağız. Mexmûr’u bırakmayacağız, dağıtılmasına müsaade etmeyeceğiz. Ne yaparlarsa yapsınlar bizim duruşumuz, tavrımız, sözümüz nettir. Bizim irademiz ve öncümüz var.”
Mexmûr’a şimdiye kadar yapılan saldırılar
Türk devletinin, Mexmûr’a uzun süredir devam eden saldırılarının dökümü şöyle:
* Türk savaş uçakları, 6 Aralık 2017’de Mexmûr’u bombaladı; kamptaki yurttaşlardan Bager Boran, Botan Amed, Çekdar Mawa, Dewran Mardîn ve Baz Dijwar şehit düştü.
* Bir yıl sonra bu kez 13 Aralık’taki saldırıda, 73 yaşındaki Asya Elî Mihemed, 26 yaşındaki kızı Narinç Ferhan Qasim ve 14 yaşındaki torunu Evîn Kawa Mehmûd ile 23 yaşındaki Eylem Mihemed Emer şehit edildi.
* Türk savaş uçaklarının 18 Haziran 2019’daki bombardımanındaiki kamp sakini hafif yaralandı.
* SİHA’larla 15 Nisan 2020’de yapılan saldırıda, üç genç kadın şehit düştü.
* 15 Haziran 2020’de Qereçox Dağı, ve Miştenûr alanı yoğun bir şekilde bombalandı. Herhangi bir kayıp yaşanmadı.
* SİHA’larla 5 Mayıs 2021’deki saldırıda kayıp yaşanmadı.
* Yine SİHA’larla 3 Eylül’deki saldırıda ise bir anne çocuğuyla birlikte yaralandı. Evlerde maddi hasar oluştu.
Şengal’e 2017’den sonraki en kapsamlı saldırı
Türk devleti Şengal’e de 2017’den bu yana en kapsamlı hava saldırısını yaptı. Şengal Dağı ve etekleri yaklaşık 4 buçuk saat boyunca savaş uçakları ve SİHA’larla saldırıya uğradı. Bu saldırılar, Şengal Dağı’nı ve özellikle dağ yamaçlarını hedef aldı. Şengal Dağı’nın Amûd ve Çilmêran gibi stratejik bölgeleri ağır bombaların hedefi oldu. Ayrıca Şengal Dağı’nın kuzeyindeki Kers Vadisi’nden Barê ve Kora Simoqiyan’a kadar uzanan uzun bir hat aralıksız saldırıya uğradı. Savaş uçaklarının yanı sıra SİHA’lar da Bar bölgesinde çok sayıda noktayı bombaladı. Şengaş Dağı hattına yönelik saldırıların ardından gecenin ilerleyen saatlerinde Xanesor’da Muşterek kontrol noktası bombalandı. Saat 22.00’de başlayan saldırılar, gece 02.30 sıralarına kadar devam etti.
Êzîdîlerin kutsal bayramı
Saldırılar, Êzîdîlerin kutsal Çila Zivistanê bayramında gerçekleşti. Şengal halkı saldırıdan bir gün önceden beri bu bayram için hazırlanıyordu. İşgalci Türk devletinin son zamanlarda Êzîdî halkının kutsal günlerinde saldırılarını gerçekleştirmesi dikkat çekici. YBŞ komutanlarından Azad Êzdîn ile YBŞ savaşçısı Enver Tolhildan 21 Ocak’ta Türk devletinin düzenlediği hava saldırısı sonucu şehit olmuştu.
Anlaşmayı dayatıyorlar
Sinûnê Halk Meclisi Eşbaşkanı Xwedêda Elîyas, ‘Şengal Anlaşması’na dikkat çekerek, Şengal’e yapılan hiçbir saldırının bu anlaşmadan bağımsız olmadığını ifade etti. Irak, İran ve KDP’nin, Şengal üzerinden bir politika yürüttüğünü kaydeden Elîyas, bu güçlerin her birinin Şengal’i almak istediğini söyledi. Elîyas, “Anlaşma bize dayatılıyor ama bu anlaşmaya karşı bir irade inşa edildi. Bugün Şengal’de başka bir devletin gücüyle kişisel planlar yapılıyor. KDP, Kazımi’ye, ‘bu anlaşmada bizimle olursa önümüzdeki seçimlerde seni destekleyeceğiz’ dedi. Bu anlaşmaya karşılık Kazımi kendine bağlı güçleri Şengal’e gönderdi ve halka zulüm ediyor. Biz Şengal’de nasıl bir siyasetin yürütüldüğünü biliyoruz. Bunun için bir daha onların siyasi çıkarlarının kurbanı olmak istemiyoruz. Irak ordusu Êzîdîleri korumak için burada olsaydı, Şengal sınırlarında mevzilenirdi. Bedeli ne olursa olsun Êzîdîler topraklarını terk etmeyecektir.”
Kazimi ile Türk elçinin görüşmesi
DAİŞ’in Hesekê’deki saldırısının ardından Rojava sınırına giden Irak Başbakanı Mustafa Kazimi, 23 Ocak’ta Türkiye’nin Irak Büyükelçisi Ali Rıza Güney ile Bağdat’ta bir araya gelmişti.
Formalite açıklamasını da yaptı
Irak Güvenlik Medya Ağı, Şengal ve Mexmûr’a yönelik Türk devletinin bombardımanının “Irak hava sahasının ihlali” olduğunu kaydederek kınadı. Irak resmi haber ajansında (INA) yer alan açıklamada, “Türk SİHA’ları ve savaş uçaklarının Salı akşamı Şengal ve Mexmûr’da Irak hava sahasını ihlal ederek gerçekleştirdiği hava saldırılarını kınıyoruz. Güvenlik güçlerimiz hangi taraftan olursa olsun, bu tür ihlalleri reddediyor” denildi.
Türk devletine “komşuluk ilişkilerine saygı duyması ve uluslararası yasalara göre hareket etmesi” çağrısında bulunulan açıklamada, “Irak’ın iki ülke arasındaki işbirliğine ve ortak sınırlardaki güvenlik durumunu kontrol etmeye tamamen hazır olduğu” kaydedilerek bu tür saldırıların tekrarlanmaması çağrısında bulunuldu.
Türkiye’nin saldırılar güçsüzlüğün sonucudur
Bu sefer daha entegre ve daha geniş bir alanda saldırı gerçekleştirildiğini belirten HDP Dış İlişkiler Eşsözcüsü Hişyar Özsoy, bu saldırıların, sadece uluslararası hukukun ihlali değil, aynı zamanda Türkiye hükümetinin Kürt meselesini siyaseten çözebilme basiretinin olmadığını gösterdiğini söyledi.
“Bir güçsüzlüğün sonucudur. Kürt sorunu gibi köklü siyasal meseleye karşın sivil yerleşim yerlerini bombalamak basiretsizliktir” diyen Özsoy, AKP’li Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın bir yandan Öcalan’a dair açıklama yaparken, diğer yandan hava saldırılarıyla sivil yerleşim yerlerinin hedef alınmasına dikkat çekti. MA’dan Berivan Altan’a konuşan Özsoy, şunları söyledi: “Erdoğan, Kürt Hareketi üzerine genel anlamda Önderi üzerine uyguladığı baskılarla bir noktaya çekme çalışıyor. Bir baskı kurarak siyasal denklemde bir pozisyon değiştirmeye veya en azından nötralize etmeye çalışıyor. ‘Benim pozisyonuma yaklaşmazsanız her türlü saldırıyı yaparım’ diyor. Bazen uluslararası güçlerin desteğini alarak ya da almayarak Kürtleri bir pozisyona çekme. Belli ki o nokta da an itibariyle çok başarılı değil ki ha bire saldırıyor. Kürtleri her anlamda, Kürtlerin kazanımlarına hukuk mekanizmalarını ve gayri hukuki savaş araçlarını kullanarak saldırıyor. Bunun hepsi bir politik denklem üzerinden gelişiyor. Bu saldırılar başıboş, gelişigüzel gelişmiyor. Kürt Hareketi’ni belli bir pozisyona çekmeye çalışıyorlar.”
Kalın ve Sullivan görüşmesi
Saldırının Cumhurbaşkanlığı Sözcüsü İbrahim Kalın ve ABD Ulusal Güvenlik Danışmanı Jake Sullivan ile yapılan görüşmenin ardından gelişmesine dikkat çeken Özsoy, “Uluslararası güçler bu tür saldırılarda ya istihbarat desteği veriyor ya da göz yumarak bir parçası oluyor. Sullivan ile görüşen İbrahim Kalın, bu saldırıları paylaştı mı onlarla ya da sadece görüşmeyi öyle denkleştirip onların da desteği varmış gibi bir algı mı üretmek mi istedi, bilmiyoruz. Limitli bir saldırı olacağı sözü verilip de başka türlü destekler mi alındı? Bunu bilmiyorum fakat daha önceki benzer saldırılara baktığımız zaman genelde sessiz kalarak fiilli bir onay durumu oldu. Yakın zamanda en son Mexmûr’a yapılan saldırılarda hem BM üzerinden hem de ABD üzerinden sivil yerleşim yerlerinin bombalanmasına dair en azından kaygılar ifade edilmişti. ABD’nin yaşanan saldırılarda sorumluluğu yok ise buna dair en azından açıklama yapma sorumluluğu var” şeklinde konuştu.
Akar’ın sözleri safsatadır
Özsoy, Türk Savunma Bakanı Hulusi Akar’ın sivillerin vurulmadığı açıklamalarına “Hiçbir devlet ‘Ben sivilleri öldürüyorum’ demez. Eğer siviller ölürse de ‘kazayla oldu’ der ama sivil yerleşim alanlarının bombalanması sonucu siviller ölür” diyerek tepki gösterdi. Daha önce yapılan birçok hava saldırısında sivil köylülerin katledildiğini hatırlatan Özsoy, şöyle devam etti: “İstedikleri kadar ‘Biz teröristlere karşı savaşıyor’ desinler, böyle bir şey yok. Bu söylemler safsatadır. Zaten genel olarak Kürtleri terörize etme politikalarını bir sonucudur bu operasyonlar. Bütün Kürt meselesini bir terörle mücadeleye indirgediğiniz zaman oradaki bütün kazanımları ‘terör ürünü’ olarak görüyorsunuz. Terörle mücadele kapsamında Kürt çocukları panzerlerin altında eziliyor. Sorsanız ‘Terörle mücadele ediyoruz’ diyecek. ‘Biz sivillere saldırmıyoruz’ sözleri safsatadır. Bu saldırganlığı ve hukuk tanımazlığı başka nasıl meşrulaştıracak, böyle meşrulaştırıyorlar.”
DAİŞ yenilince Türkiye saldırdı
Demokratik Toplum Hareketi (TEV-DEM) Eşbaşkanı Xerîb Hiso, Türk ordusunun başlattığı bu saldırıların, DAİŞ’in Hesekê’de yenilmesiyle bağlantılı olduğunu söyledi.
DAİŞ yenilgisinin Türk devleti ve ortaklarıyla olan sırları açığa çıkardığını kaydeden Xerîb Hiso, “Türk ordusu Kuzey-Doğu Suriye’nin bazı bölgelerini işgal ettiğinden bu yana bölgeye havadan ve karadan saldırılarını arttırdı. Dün akşam Şehba’ya, Dêrik’in köylerine, Şengal ve Mexmûr’a saldırdı. Bu DAİŞ’in yenilgisini kabul etmediği ve intikamını almaya çalıştığını gösteriyor” dedi.
Türk devletinin saldırılarla DAİŞ’in intikamını almak ve Kuzey-Doğu Suriye Özerk Yönetimi’ne zarar vermek istediğini tekrarlayan Xerîb Hiso, “Uluslararası Koalisyon’un sessizliği bölgeye kapsamlı saldırılar düzenlemesinin önünü açıyor” diye konuştu.
Özerk Yönetim’den açıklama
Kuzey-Doğu Suriye Özerk Yönetimi de saldırılara ilişkin dün şu açıklamayı yaptı: Halkımız Hesekê’de, DAİŞ’in dirilme hayallerini yok etti. Türk devleti burada kaybettiği için eşzamanlı bir şekilde Şehba, Şengal, Mexmur Kampı ve Dêrik’e hava saldırıları yaptı. Bu saldırılar gösteriyor ki Türk devleti, Hesekê’deki DAİŞ yenilgisine razı değil. Bölgenin istikrarını yok edip teröre zemin hazırlamak istiyor. Uluslararası Koalisyon, Rusya, Birleşmiş Milletler (BM) ve bütün insan hakları kurumlarına Türk devletinin bu saldırılarına karşı çıkması ve saldırıları durdurması çağrısı yapıyoruz. Rusya ve ABD’ye, Türk devleti ile vardığımız ateşkes anlaşmasını hatırlatıyoruz. Bu saldırıları reddediyor ve hiçbir zaman kabul etmeyeceğimizi söylüyoruz. Halkımızın ve şehitlerimizin kazanımlarını güçlü bir iradeyle savunacağız.”
Türk Savunma Bakanı Mexmûr’dan söz etmedi
Türk Savunma Bakanı Hulusi Akar, beraberinde Genelkurmay Başkanı Orgeneral Yaşar Güler, Hava Kuvvetleri Komutanı Orgeneral Küçükakyüz ve Deniz Kuvvetleri Komutanı Oramiral Adnan Özbal ile Kürtlere yönelik saldırıların koordine edildiği Harekat Merkezi’ne gidip brifing aldı. Dêrik, Şengal ve Qeraçox’a saldırdıklarını “Kış Kartalı Harekatı’nı başarıyla tamamladıklarını” söyleyen Akar, Mexmûr’dan söz etmedi. Hem planlamada hem icrada masum insanlara, çevreye zarar vermemek için gerekli her türlü tedbiri aldıklarını ve buna uygun olarak harekatı icra ettiklerini ileri süren Akar, barınak, sığınak, mağara, tünel, depo, eğitim merkezleri ve karargahların hedef alındığını iddia etti. Mexmûr’dan bahsetmeyen Akar, Dêrik’te vurdukları elektrik istasyonunun hangi kategoriye girdiğini de söylemedi. Akar’ın şovu, devlet ve iktidar medyasında boy boy gösterildi.
Akar ve beraberindeki komuta kademesi, gecenin geç saatlerinde Hava Kuvvetleri Komutanlığı Karargahı’ndan ayrıldı.







