Reber Varto Mainz’de anıldı


Mainz Demokratik Kürt Toplum Merkezi’nde yapılan anmaya
Şehit Aileleri Komitesi’nden Ahmet Aktaş, Mele Muhyettin, Gökalp’ın aile üyelerinin yanı sıra Mainz ve çevresinde yaşayan Kürdistanlı katıldı.
Anmada söz alan Aktaş “Mücalelemiz şehitlerin talimatı ve anıları ile yürüyor. Önemli olan onlara layık olmaktır. Onlara nasıl layık olabiliriz? Ancak onların yolunda giderek olur” dedi.
“Sur, Cizre ve Nusaybin’de yaşanan vahşetten insanlık utandı” şeklinde duygularını dile getiren Aktaş, AKP ile DAİŞ anlayışı ve politikasının aynı olduğunu vurguladı.
Ahmet Aktaş’tan sonra konuşan Mele Muhyettin de, Kürdistan şehitleri için dua okudu.
Anmada kuzeni Necla Güneş hazırladığı sinevizyonda Reber Varto’nun hayatı ve mücadelesini anlattı.
Ahmet Gökalp (Reber Varto), Varto’da doğup büyüdü. Ortaokul ve liseyi başarıyla bitirerek fen lisesi sınavlarında Türkiye 12’ncisi oldu. Varto, 16 yaşlarındayken HPG’ye katılmak istedi ancak yaşının küçük olması nedeniyle katılım kararı kabul edilmedi. Kobanê’de DAİŞ saldırıları başlayınca da “Hayatım katledilenlerden daha değerli değildir” diyerek 28 Şubat 2015 yılında YPG saflarına katıldı.
Henüz 18 yaşındayken Kobanê’de cephe sorumlusu ve keskin nişancı olan Reber Varto, Kobanê’de DAİŞ ile girdiği çatışmada ağır yaralanarak 23 gün tedavi gördü. Daha sonra Sur’daki direnişte de yer alan Varto, 10 Mart 2016’da şehit düştü.
‘Umarım insanlık bir gün yeniden doğar’
Reber Varto ailesine ve sevdiklerine 28 Şubat 2015’te şu mektubu bırakmıştı: “Evet, şimdi bu yazdıklarımı okuyan sizlere söylemek zorundayım ki, her insanın bir hedefi, bir amacı vardır. Gitmek istediği yollar vardır. Kimisi okuyup doktor olmak ister kimisi avukat, kimisi öğretmen, savcı, çöpçü, baba, anne olmak ister. Ben de hep okuyup bir doktor olmak isterdim, imkanlarım da elverişliydi. Ama bu son zamanlarda bu lanet olasıca İş-İt’in çıkması benim hep takip ettiğim konuydu. Sürekli bu canilerin yaptığı şerefsizlikleri düşünüyordum. Benim şu anda dağda olmamın tek sebebi varsa o da bunları kabul etmeyişimdendir. Ben hiç bir zaman kafa kesilirken, küçük çocuklara tecavüz edilirken, insanlık ölürken, başımı yastığıma koyup rahat bir şekilde uyuyan bir insan değilim. Ben namussuzluğu kabullenmem. Ben insanlığın sessiz kalışını kabullenmem. Ben her zaman barıştan yana olmuşumdur ama anlıyorum ki, biz insanlar artık kendi benliğimizi unutmuşuz. Kobanê’de, Rojava’da, Şengal’de, Roboskî’de olanlar hepsi birbirine eş aynı katliamlar. Ama biz insanlar, günümüzde bu katliamlara ne diyoruz “Normaldir yani sonuç olarak ölen Kürtlerdir.” Ben bir Kürt’ün daha ölmesine göz yumamam, artık kaldıramam. Belki benden başka beklentileri olan sevdiklerim var. Ben bu yola hep Allah için çıktım. Benden beklentileri olan sevdiklerimden çok özür dilerim ama ben bunu seçtim. Her zaman yanımda olan başta ailem olmak üzere hepinize teşekkür ederim. Umarım bir gün bu savaşların bittiğini görürüm. Umarım bir gün insanlık yeniden doğar. Hepiniz Allah’a emanet olun.”
Y.ÖZGÜR POLİTİKA/MAİNZ
