Sabah’ın ajan Çek’i

Haberleri —

Gazeteci Can Dündar’ın Zürih Üniversitesi’nde verdiği konferansta ‘vatan haini’ şeklindeki provokasyonu ile adını duyuran Sabah gazetesinin İsviçre temsilcisi Mehmet Çek, Cuma günü tutuklandı. AKP’nin İsviçre’deki provokatörü olan Çek’in ihbarları sonucu Türkiye’de 20 kişi tutuklanarak cezaevine atıldı. Avrupa’da Kürtleri, Alevileri ve solcuları hedef gösteren Çek’i tanıyanlar anlattı.

Ali ÖZŞERİK / ZÜRİH

İsviçre’de geçtiğimiz hafta Cuma günü tutuklanmasıyla karanlık ilişkileriyle bir kez daha gündeme gelen Sabah gazetesinin İsviçre Temsilcisi Mehmet Çek, adını daha çok gazeteci Can Dündar’ın Zürih Üniversitesi’nde bir konferansta ‘vatan haini’ şeklindeki provokasyonu ile duyurdu.

Aslında uzun süredir ajanlığı ile de gündemdeydi. Elbistanlı ve kimi sol çevreler onu tanıyordu. Ancak onu tanımayan İsviçre’de yaşayan solcular, Aleviler, Elbistanlılar, Kürtler Türkiye’de cezaevinde girdiklerine kafalarda ”Kim bu adam” şeklinde bir soru da oluşmaya başladı.

Zürih Üniversitesi’ndeki provokasyonda Avrupa’da AKP’nin borazanı durumundaki UETD yöneticileri de bulunmasına rağmen hep ön plana Mehmet Çek çıktı. Olayın ardından Türk basınına ”Evim PKK’li teröristler tarafından basıldı, ailem içeride rehin” haberleri yaptırıp, kendini pazarlandığı anlaşılan Çek’in ev baskını da yalan çıktı.

Polis, ev baskınına ve ailesinin rehin alındığına dair herhangi bir delile ulaşamadı. Bir kişinin evin zilini çalıp uzaklaştığını söyleyince akıllara yine Çek’in birilerine kendini kanıtlama çabası ve Türk devleti ile olan kirli ilişkileri geldi.

AKP medyası Çek’in sol, Kürtler ve Gülen Cemaati gibi değişik kesimler tarafından tehdit edildiğini yazıp çizerken, Çek ise bu yalanlardan bolca nemalanıyordu.

   

Kendisini hep pazarladı

Çek ‘hizmetleri’ karşılığında kendini pazarlamayı sürdürecekti. ‘Hizmeti’, ‘PKK’nin bitirilmesi’ için AKP’ye akıl vermeye kadar götürecekti.

Çek, Haber 10 sitesinde yayınlanan köTürk İçişleri Bakanı Soylu’ya bir mektup yazarak, Avrupa’da ‘PKK terörünün bitmesi’ için nasihatlar veriyor, yol gösteriyor ve acımasız davranılmasını isteyerek, bütün Kürtleri, iş insanlarını hedef gösteriyordu. şesinde daha da ileri gidip,

Mehmet Çek hakkındaki araştırmamıza Ağabeyi Ali Çek ile başlıyoruz.

Ali Çek, ”Mehmet Çek, bu duruma nasıl sürüklendi” şeklindeki sorumuza” şu ifadeyle cevap verdi: ”Ailemde böyle bir onursuzluğu yaşayacağım aklıma gelmezdi. Büyük acılar çekerek buraya geldik. Annem cezaevleri önünde ömrünü bitirdi, büyük acılar çekti. Annem yaşasaydı kahrından ölürdü. Ben 14 yaşında TKP/İGD’den cezaevine girdim.

Bir ara ilişki... Benim bildiğim 3 firma batırdı. Müslüman iş adamlarıyla ilişkiye geçtikten sonra, ‘8 yıllık eğitim’, ‘AKP’nin ileri demokrasi’ konularını tartışmaya başladı. Bu konuları da ilişki biçimini gizlemek için dillendirmeye başladı. Karakteri de buna uygundu. Onlarca, kirli, pis ilişkiler içinde olduğunu hep duyardım. Ekonomik olarak çıkmazdaydı. Bir çıkış arıyordu. Para karşılığı çıkar ilişkileri onu oraya sürükledi.”

Korkunç derecede egoist

”Peki onu tarif etseniz hangi özelliklerini sıralarsınız” şeklindeki sorumuzu ise Kürt, solcu ve Alevi kimliğiyle bilinen Ali Çek şu karşılığı veriyor: ”Zeki, korkunç derecede egoist bir kişilik. Egoist olduğu zaman gözü bir şey görmez. Son dönemlerde İsviçre’den gidenlerin tutuklanmasını manidar buluyorum. Mehmet, İsviçre’de yaptıklarıyla kendini pazarlıyor. Burada çıktığı an AKP’nin de işine yaramaz. AKP faşizmine tam uygun bir insan. Artık AKP Saray faşizminin bir parçası. Bu rezilliği, bu ahlaksızlığı kabul etmiyoruz. Bunun üzüntüsünü, kahrını kaldıramıyorum. Artık gelip önümde diz çökse affetmem. Öncelikle yakınımdaki insanlar, yoldaşlarım, mücadele arkadaşlarım gibi ben de utanç duyuyorum. AKP faşizmine karşı mücadelemiz kararlılıkla sürecek. ”

Konuşmaları kaydediyordu

Şimdi de Mehmet Çek hakkında ‘Bir acayip adam’ başlığı ile yazdığı yazıdan dolayı onunla mahkemelik olan Özgür Topsakal’a kulak verelim. Topsakal’ın söyledikleri özetle şöyle: ”Ben REDaktif haber sitesinde haftalık köşe yazıları yazıyorum. Mehmet Çek isimli vatandaş hakkında 13 Aralık 2016 tarihinde ”Bir Acayip Adam” başlıklı bir yazı kaleme aldım. Yazıdan bir hafta kadar sonra telefonla bana ulaştı. Kendisi hakkında hakaret, iftira kampanyası başlatıldığını ve bunu başlatanlardan hesap soracağını belirtti. Sonradan inkar edeceği bazı sözler sarfetti.

‘İstediğim kişiyi tutuklatırım’ 

   

Örneğin memlekette istediği kişiyi kendi deyimiyle anında ”aldırabileceğini” söyledi. Şu anda Mehmet Çek’in şikayetiyle/ihbarıyla Türkiye’de benim bildiğim 20 kişi cezaevinde. İsviçre’de 70 kişiyle davalık olmuş. Kendisiyle ilgili yazdıklarımdan dolayı bana da İsviçre’de dava açtı ve küçük bir para cezası aldım. Hakkında yine REDaktif’de ”Bir Acayip Adama Açık Mektup” başlıklı ikinci bir yazı daha yazdım. Mehmet Çek bir yandan insanları ihbar edip içeriye attırırken bir yandan da mağdur rolünü elden bırakmıyordu.

Yazımda kendisini hedef gösterdiğim için evine saldırı yapıldığını iddia ediyordu. Oysa bu yazıyı evine yapıldığını iddia ettiği saldırıdan sonra yazdım.

‘Görüşmeleri kaydediyor’

Öte yandan Çek, elinde yaptığımız görüşmenin kayıtları olduğunu söyleyerek söylemediğim şeyleri söylemişim gibi bana dayatmaya çalıştı. Benden habersiz benim ses kaydımı alması suç. Durumu İsviçre’deki adli makamlara bildirdim ve Çek’in evine yapılan polis baskınında birçok kişiyle yaptığı görüşmenin ses kayıtları ele geçirildi.

Hem kaydetmiş hem de bilgisayarına yedeklemiş. Bu açık bir ajanlık faaliyetidir. Bu Çek’in ajanlık yaptığına dair en somut veridir. Şimdi soruyorum; Mehmet Çek neden insanların ses kaydını alma ihtiyacı hissetmiş ve neden saklamış? Bu ses kayıtlarını kimlerle veya hangi kurumlarla paylaştı?

İsviçre’den ödül gibi ceza

İsviçre makamları bu soruların üzerinde fazla durmayarak Mehmet Çek’e ödül gibi 1 ay hapis ve 860 Frank para cezası vererek deyim yerindeyse konuyu geçiştirdi. Mehmet Çek ise konuyla ilgili sosyal medya hesabından yaptığı açıklamada ”teröristlerin tehditlerini ispatlamak için yaptım” diyerek ses kayıtları yaptığını itiraf etti. Çek ayrıca aldığı cezanın tebligatını Türkiye’de yandaş sitelerde paylaşarak ismimi ve adresimi açıkça göstermiştir. Bu açık bir hedef göstermedir ve suçtur.”

   

Soylu’ya hedef gösteriyor

Yeri gelmişken burada bir parantez açıp bir not düşmek gerekiyor.

Mehmet Çek’in adı sadece ‘gazetecilik’ maskesiyle ajanlık yapmak, patronlarına insanları ihbar etmekle geçmedi. Çek, ayın zamanda İsviçre’de haksız yere sosyal yardım fonlarını da almakla suçlanıyor.

Mehmet Çek’in ses kayıtlarından dolayı daha önce ceza almasını ise İsviçre’nin günlük gazetesi Tagesanzeiger de şu başlıkla okuyucuya duyurmuştu: ”Türk provokatör mahkum oldu.”

Bunları hatırlattıktan sonra şimdi tekrar Topsakal’ın anlatımlarına devam edebiliriz: ”Mehmet Çek’in en son vukuatı Türk İçişleri Bakanı Süleyman Soylu’ya yazdığı açık mektuptur. Mektupta yurtdışında yaşayan yurttaşları, ‘terörün finansörü’ olarak gösteren Çek, bu kaynağın kesilmesi gerektiği konusunda fikir beyan etmiştir. Yani Çek’e göre hepimiz ‘terörizmi’ finanse ediyoruz ve Türk devletinin buna çözüm bulması gerekiyor. Kendisine buradan açık bir çağrı yapıyorum; faşizme payanda olmaya çalışmasın. Bu faşizm yeri geldiğinde kendisini de bozuk para gibi harcamaktan çekinmez. Tarih bunun örnekleriyle doludur. Ve yine tarih herkesi hakettiği şekilde yazacak.”

Nasıl bu hale geldi?

Çek’in ”tehdit ve karalama” iddiasıyla mahkemeye verdiği diğer bir kişi de Hüseyin Kurt.

Kurt gazetemize Çek kendisi hakkındaki ihbarını şu şekilde anlatıyor: ”Can Dündar olayından sonra Mehmet Çek, Facebook sayfasında bir video yayınlayarak Kürtlere ve Önderliğine ağır hakaretlerde bulununca dikkatimi çekti. Kendisini de hem kişi olarak hem de Elbistanlı olarak da tanıyordum.

Düne kadar solun ve PKK’nin gecelerine giden biri nasıl olur da bu hale gelirdi? Ailesini tanıdığım için kardeşlerini aradım ve onların bana anlatım ve yaptığı paylaşımlarını bildirdim.”

”Bunlar ne tür paylaşımlardı” şeklindeki sorumuzu ise Hüseyin Kurt şu şekilde cevapladı: ”Sol gelenekten gelen ağabeyi Ali Çek, Mehmet Çek’in AKP’ye çalıştığını ve menfaati için her şeyi yapabilecek bir karakter taşıdığını ve Mehmet’in geçmişteki sözde devrimcilik yıllarından da utanç verici itirafçılıkları bulunduğunu söyledi. Topu topuna toplam 8 aylık bir cezaevi süreci olduğunu ve hatta İsviçre’de birçok kriminal olaya karıştığını, soygunculuktan tutalım, şebekecilik, dolandırıcılık, uyuşturucu ticareti ve kumarbazlık yaptığını telefonda anlattı. Daha sonra Mehmet Çek’in küçük kardeşi Tevfik Çek’i aradım. Benzer şeyler söyledi ve aynı gün benzer ifadeler içeren bir yazıyı Facebook Mesenger’den bana gönderdi ve kendi kişisel sayfasına da koydu.

Ben de bu bilgilerle Facebook’da bir yazı yazarak ve resmini de kullanarak insanların dikkatli olmasını istedim. Ardından evinin basıldığını iddia ederek, mağdur rollerine girdi. Türk kanallarında kendini gündem yaptı. Bu konuşmalarında benim de adımı açık açık zikrederek geçmişte seyahat acentası çalıştırdığımı belirtti ve bir süre sonra da THY acentalığımız iptal edildi. Facebook sayfasında aynen şunları yazdı, bunların kopyaları da elimde bulunuyor:

”Adrese mektup, özel bir mesaj bu” başlığını atarak şunları yayınladı: ”Özellikle İsviçre’de birkaç gündür PKK ve FETÖ’ye ait sitelerde, Facebook üzerinde kisisel sayfalarında isim, adres ve fotoğraflarımızı vererek bizi hedef gösteren şerefsizler, o ‘yok mu o bölgede bu adamın hakkında gelecek gençlerimiz? diye yazan namussuzlar, o ailem hakkında yazanlar ve en nihayet evimi bastıranlar şimdi istediğiniz kadar silin o yazdıklarınızı fark etmiyor, hepsi kayıt altına alındı.

Tehdit, şantaj ve ajanlığın itirafı

Fotoğraflandı, belgelendi. Bakın buradan gayet net ve anlaşılır cümlelerle yazıyorum: ”Allah ya size verecek ya bana. Bundan sonra peşinizdeyim. Tek tek, isim isim her birinizin peşindeyim, size en azından Türkiye’yi haram etmezsem adam değilim. Bugüne kadar sadece fikirlerini yazan bir Mehmet Çek gördünüz. Buna da katlanamadınız. O halde bugünden itibaren fazlasını göreceksiniz.

Hakkımda dava açtı

Hakkımda tehdit davasını Baselland Mahkemesi’ne açtı ve reddedildi. Mahkeme paylaşımlarımın tehdit içermediğini belirtti: ”Hüseyin Kurt’un paylaşımının tehdit içermediğini ve uyarı amacı olduğu tespit edildi.”

İkinci davada karalama gerekçesiyle bin 720 İsviçre Frankı para cezasına çarptırıldım. Buna itiraz ettim ve karalama denilen şeylerin ağabeyi ve kardeşi tarafından gündeme getirildiğini ve yazıda konu edilen şeyleri ispatlayacağımı söyledim. Bu süreç devam ediyor.  Yakında olacak mahkeme de bunları kanıtlarıyla göstereceğim.”

   

Migros soygununu yönetti

Mehmet Çek’in, Hüseyin Kurt’u mahkemeye vermesinden sonra mahkeme, kriminal ve soygun gibi suçlamaların ispatlanması gerektiğini söylemiş.

Evet şimdi bunu da ispatlamış durumdayız. Yıl 1992 sonbaharı. Basel-Listal kasabasına bağlı Schönthal Migros’u soyulur. O dönem bu organizasyonun içinde bulunan adı bizde saklı şahıs o dönemi şöyle anlatıyor.

”4 kişi soygunda görev aldık. Birimiz kadın kılığına girdik. Soygunu planlayan ve organize eden Mehmet Çek arabada bekledi. Soygun yapıldı. Bir kişi parayı alıp kaçtı. Daha sonra operasyonlar oldu. Suç 17 yaşında olan bir diğer arkadaşımızın üstüne kaldı.

Poliste Mehmet Çek’in adının verilmesine rağmen kurtuldu. Herkes suçu ağız birliği edercesine o gencin üzerine attı ve hayatını mahvettiler.’’

paylaş

Haberler


   

Yeni Özgür Politika

© Copyright 2025 Yeni Özgür Politika | Tüm Hakları Saklıdır.