Sessiz kalmanın utancı da kalmadı

• Radikal İslamcı çeteler ve onların destekçileri, bölgede yaşayan tüm halkları hedef alıyor. Batı’nın gözleri önünde işlenen suçlar açık bir soykırımdır. Tarih sessiz kalmanın nasıl bir suça dönüştüğünü defalarca gösterdi.

ŞAHİN KUCİN

Bir ülkenin kan gölüne dönmesi sadece onu bombalayanların değil, aynı zamanda sessiz kalanların da suçudur. 

Sessiz kalan Batılı devletler ve görmezden gelen uluslararası örgütler, bu katliamın ortaklarıdır. 

Suriye, yıllardır bitmeyen bir savaşın içinde kıvranıyor.

Radikal İslamcı çeteler ve onların destekçileri, bölgede yaşayan, Aleviler, Kürtler, Süryaniler, Êzîdîler ve diğer tüm halkları hedef alıyor. Batı’nın gözleri önünde işlenen suçlar açık bir soykırımdır. 

Tarih sessiz kalmanın nasıl bir suça dönüştüğünü defalarca gösterdi. 

Osmanlı, Şah İsmail ile savaşırken Anadolu'daki Alevileri Kızılbaş diyerek kılıçtan geçirdi. 1514 Çaldıran Savaşı'ndan sonra binlerce Alevi köyü insanlarla birlikte yakıldı.

1600'lerde Kuyucu Murat Paşa Anadolu'yu mezarlığa çevirdi. 

20. yüzyılın başlarında Osmanlı'nın son dönemlerinde, Ermenilere, Süryanilere, Pontus Rumlarına yapılanlar ve daha niceleri…

Cumhuriyet geldi, zihniyet değişmedi. 1938'de Dersim'de binlerce Kürt, Alevi katledildi. 1978'de Maraş'ta silahlı gruplar kadın, çocuk, yaşlı demeden katliam yaptı. Sivas Madımak'ta aydınlar yakılarak öldürüldü. 1995'te Gazi Mahallesi'nde Alevi kahvehaneleri tarandı. 

Suriye'de de buna benzer bir kırım politikası yürütülüyor. 2011'de savaş başladığında Batı’nın ve Türkiye'nin desteklediği muhalif gruplar, kısa sürede radikal İslamcı örgütlere dönüştü. Peki, ilk hedefleri kimdi? Kürtler, Aleviler, Süryaniler, Êzîdîler. 

Hatırlayalım IŞİD Palmira'yı ele geçirdiğinde Alevilerin kökünü kurutacağız, diyordu. El Nusra, Lazkiye'de Alevi köylerini basıp insanları boğazlıyordu. Türkiye'nin desteklediği gruplar, Efrîn'de Kürt kadınları kaçırıyor, yerel halkı göçe zorluyordu. Bugün Berxbotan'da, Qumç'ta masum siviller hedef alınıyor. Türkiye'nin insansız hava araçları, radikal islamcı çetelerle birlikte Kürt, Alevi ve diğer azınlıkları yok etmeye devam ediyor. 

Demokrasi, insan hakları ve barış söylemlerini dillerinden düşürmeyen batılı devletler, uluslararası güçler, neden Suriye'de yaşanan bu katliama sessiz? Çünkü mesele onların stratejik çıkarları. 

Türkiye'nin desteklediği cihatçı grupların işlediği katliamlar karşısında sessiz kalanlar, bu suçun ortaklarıdır. Batı, IŞİD vahşetini durdurmak için koalisyon kurmuştu. 

Şimdi aynı zihniyetin sivilleri hedef almasına göz yumuyor. Çünkü ölenler Ortadoğulu Kürt, Alevi, Süryani, Êzîdî. 

Mesele insan hakları olsaydı, NATO müttefiki Türkiye'nin Suriye'de sivilleri öldürmesine, Rojava'yı bombalamasına müsaade etmez, birkaç kınama mesajıyla geçiştirmezdi.

Bugün Suriye'de yaşananlar, halkların sistematik olarak yok edilme sürecidir. 

Türkiye'nin desteklediği çeteler Kobanê'de, Efrîn'de, Serêkaniyê’de Kürtleri ve Alevileri hedef almaya devam ediyor. 

Dünya, bir kez daha insanlığını kaybetmenin eşiğinde. Bugün sessiz kalınırsa yarın başka halklar başka kimlikler hedef olacak. Ve tarih, bu suçları unutmayacaktır.