Sınırın yüzde 86’sı işgal altında
- Federe Kurdistan’a 2017’den beri saldıran Türk devletinin, Garê merkezli yeni bir işgal saldırısı için hazırlıklarını sürdürdüğünü belirten CPT’den Kamaran Osman, şunları söyledi:
- “Türkiye, bu süreçte 64 askeri üs, kapsamlı askeri yol ağları yaptı. Sınırın yüzde 86’sını işgal etti. Sivilleri de katletti. Kürt nüfusunu yerinden etti. 94 köyden 55’i yerinden edildi, 39'u tehdit altında."
REWŞAN DENİZ
Türk devletinin Federe Kurdistan'daki varlığı sivil ölümleri, yerleşim yerlerinin yıkılması, insanların göçe zorlanması, doğanın, hayvanların zarar görmesi gibi birçok tahribata yol açıyor. 2017’den bu yana askeri saldırılarını sürdüren Türk devleti, Garê’ye yönelik büyük bir saldırıya ve kalıcı işgale hazırlandığını saklamıyor.
CPT (Barış Yapıcı Ekipler Kuruluşu-Community Peacemaker Teams) üyesi Kamaran Osman, kurum olarak 2006'da Türkiye ve İran’ın askeri hareketlilik ve saldırılarını gözlemlemek için kurulduklarını hatırlatarak, "Türkiye yıllık olarak ya yeni ya da öncekileri tamamlayıcı operasyonlar düzenliyor. Aralık 2017’den itibaren kara ve havadan saldırılarla devam ettirdi. Bu süreçte Türkiye, bölgede 64 askeri üs kurdu. Türkiye-Federe Kurdistan sınırının yüzde 86’sını işgal etti. Kapsamlı askeri yol ağları inşa etti, işgal altındaki bölgeleri ormansızlaştırdı ve Kürt nüfusunu yerinden etti.”
55 köy boşaltıldı, 39'u tehdit altında
Türkiye’nin bu yıl hedefinin Garê olduğunun saklanmadığını belirten Osman, şu bilgileri verdi: “Garê, deniz seviyesinden 2 bin 251 metre yükseklikte bulunan dağ; 38,9 kilometrelik bir alanı kaplıyor ve dört ilçenin merkezinde bulunuyor. Buranın işgali demek Mergasor, Akre, Amediyê ve Zaxo arasındaki bağlantıyı koparmak demek. Dağın eteklerinde ve yamaçlarında 94 köy bulunuyor. Türkiye’nin bombardımanları nedeniyle 1996'dan bu yana köylerin 55'i tamamen yerinden edilmiş durumda. Sadece 39 yerleşim yeri kaldı, buralar da göç tehdidi altında. Garê Dağı'na saldırı halinde 190 ailenin kalıcı olarak köylerinden edilecek. Bu bölge ekonomik olarak da önemli. Operasyonlar nedeniyle insani ve ekonomik olarak da büyük kayıplar yaşanıyor."
CPT dışında saldırıları takip eden kurum yok
Herhangi bir kurum veya kuruluşun Federe Kurdistan ve Irak’ta, Türk ve İran devletlerinin saldırılarını takip etmediğini kaydeden Osman, "Şu anda Kurdistan’da saldırıları gözlemleyen ve kamuoyuna duyurmaya çalışan başka bir kurum yok. Bireysel olarak saldırılarla veya yarattığı sonuçlarla ilgilenen siyasetçi ve gazeteciler var. Kurumsal olarak bu operasyonları takip eden ve gözlemleyen sadece CPT var" dedi.
Türkiye dört ayda 358 kez saldırdı
CPT’nin yayınladığı raporlara göre; Türk devleti, 1 Ocak-1 Nisan 2024 tarihleri arasında 358 kez, İran ise 15 kez saldırdı. Bu saldırılarda 14’ü sivil olmak üzere toplamda 22 kişi hayatını kaybetti, 6 kişi de yaralandı. Kamaran Osman, iki devletin saldırılarındaki farklara dair şunları belirtti: “Türk devletinin saldırıları daha çok savaş uçakları, dronlar, top ve bombalarla oluyor. İran ise saldırılarını daha çok top, sınırdaki bombalamalar ve ikamikaze dronlarla yapıyor. İran karadan bir askeri operasyon düzenlemiyor. Türkiye ise karadan operasyonun yanı sıra sürekli olarak havadan saldırılar yapıyor."
Türk askerinin sayısı bilinmiyor
Kamaran Osman, Federe Kurdistan’da kaç Türk askerinin bulunduğuna dair ellerinde bir rakam veya verinin olup olmadığını belirterek, "Bazı gazeteciler ve kurumlar, tahmini bir rakam söylüyor fakat kurum olarak bizim elimizde bir veri yok. Türkiye’nin Güney Kurdistan’daki en büyük askeri üssü Girê Barûx’tur. Burası 1997'de kuruldu, Kanî Masî ilçesine bağlı bir yer" diye konuştu.
Garê’ye saldırırsa katliam yaşanır
Irak ve Federe Kurdistan hükümetlerine de seslenen Kamaran Osman, Garê saldırısının uluslararası hukuka aykırı olmasının yanı sıra bölgede yaşayan halka da büyük bir darbe vuracağını belirtti. Osman, “Irak'ın Irak topraklarının egemenliğini korumakla yükümlü olduğu, Kurdistan Bölgesi’nin de bu konuda yardımcı olması gerektiği anayasada var. Bunu yerine getirmeliler. Garê’de büyük bir katliam yaşanacak. Bu operasyonla beraber orada yaşayan 190 ailenin yerlerinden olma tehlikesi var” uyarısında bulundu.
Türk devletinin saldırısının halka büyük zararlar vereceğinin altını çizen Osman, şöyle devam etti: “Bölge ekonomik olarak da büyük zararlar görecek. Bölgenin doğası ve kültürü de olumsuz etkilenecek çünkü Türk askeri girdiği bazı yerlerde kalacak. Bu asimilasyonun da önünü açıyor. Irak ve Federe Kurdistan hükümetlerine sesleniyoruz; bu operasyondan söylenildiği gibi sadece PKK zarar görmeyecek bölge halkı ve Irak zarar görecek.”
Uluslararası kurumlara da seslenen Kamaran Osman, Türkiye’nin askeri saldırılarının, uluslararası hukuka aykırı olduğunu belirterek, şunları ekledi: "Bu konuda kendilerinin öngördüğü hukukun ihlal edildiğini görmeli ve harekete geçmeliler. Daha yakın zamanda yaptığı saldırılarda siviller hayatını kaybetti. Tüm bunları Türkiye ile silah antlaşması yapan ve silah satan ülkeler de görmeli; bu antlaşmaları iptal etmeli, silah satışını durdurmalı. Bu silahlarla sivilleri hedef alıyor ve öldürüyor.’’
* * *
Siyasi intikam davası
Kamaran Osman, Behdînan’da halkın tepkilerinin gerçek sesi olan Şêrwan Şêrwanî’nin halen tutuklu olduğuna işaret ederek, 'Behdînan Davası' siyasi bir intikam davası olduğunu söyledi.
Kamuoyunda 'Behdînan Davası' olarak da bilinen davada 2020'de üç ay içerisinde Behdînanlı 81 gazeteci ve aktivist tutuklandı. 2021’de görülen duruşmalar sonucunda 5 gazeteci "casusluk", "ülke güvenliğini tehlikeye atmak" suçlamalarıyla 6 yıl hapis cezasına çarptırıldı. Bu davada sadece bağımsız gazeteciler Sherwan Sherwani ve Qaraman Shukry'nin tutukluluğu devam ediyor. Gazeteci Guhdar Zêbarî, 3 yıl 6 ay hapiste kaldıktan sonra 17 Şubat’ta serbest kaldı. Hakkında 3 yıl ceza verilen Zêbarî, tutuklu bulunduğu süreçte “ruhsatsız silah bulundurduğu” suçlamasıyla hakkında açılan başka bir davadan kaynaklı 6 ay fazla cezaevinde tutuldu.
Federe Kurdistan Başkanı Neçirvan Barzani’nin kararıyla Şêrwan Şêrwanî’nin cezası da yarı oranında indirildi. Şêrwan Şêrwanî, tahliye edileceği gün yasadışı silah bulundurma iddiasıyla 2 yıl hapis cezasına çarptırılmıştı. Kamaran Osman, "Şêrwan Şêrwani’nin meselesi uzun bir mesele. O Behdînan’da halkın tepkilerinin gerçek sesi oldu. Behdînan’daki toplu tutuklamalarda asıl hedef Şêrwan Şêrwanî’ydi. 2025’te özgür olacak. 'Behdînan Davası' siyasi bir davaydı. Basın özgürlüğüne ve gazetecilere karşı düzenlenmiş bir davaydı. Bu yargı eliyle yapılmış siyasi bir intikam davasıydı" dedi.
* * *
DAİŞ üyelerine bile yapılmayan muamele
KDP güçleri tarafından Sêmalka Sınır Kapısı’ndan kaçırılan Rojnews Arapça Servisi Editörü Silêman Ehmed'den 179 gündür haber alınamıyor. Avukatların tüm başvurularına rağmen nerede olduğu söylenmiyor ve kimseyle görüşmesine izin verilmiyor. Kamaran Osman, bu durum adikkat çekerek, şunları söyledi: "Dosyasına 'teröristlik' ve 'terörist gruplarla işbirliği' gibi suçlamaları eklemişler, PKK’yle ilişki olduğunu iddia ediyorlar. DAİŞ üyesi olsa bile avukatlarıyla, ailesiyle görüşmeye hakkı vardı, belki bu muameleye maruz kalmazdı. Behdînanlı gazetecilere yönelik uygulamaları şimdi Silêman Ehmed'e Bu durum çok açık bir biçimde gösteriyor ki; siyasi bir el, yargının üzerinde ve engel oluyor."