Suriye’nin yüzyıllık serüveni ve Kürtler

Forum Haberleri —

Suriye/foto:wikipedia

Suriye/foto:wikipedia

  • Suriye sorununa çözüm ararken, bölgesel altüst oluşları, işgalleri, küresel güçlerin hegemonik yaklaşımlarını, iç bünyedeki dini, etnik çelişkileri, monarşiye dayanan iktidarları, ideolojik altyapılarını, ulus devlet karakterlerini göz önünde bulundurmakta fayda vardır.

RAUF KARAKOÇAN

Suriye’nin geleceğine ilişkin Kuzey ve Doğu Suriye Özerk Yönetim’inin politik hattının tartışmaya açılması, çözüm perspektifinin hayat bulması, birlikte yaşam için demokratik idari sistemin kurulması, kalıcı barışın sağlanması bağlamında Suriye sorununun çözüme kavuşturulması konuları giderek önem kazanmaktadır. Suriye sorununa çözüm ararken, tarihi perspektiften bakmak yaşanmışlıklardan dersler çıkarmak için gereklidir. Bölgesel altüst oluşları, işgalleri, küresel güçlerin hegemonik yaklaşımlarını, iç bünyedeki dini, etnik çelişkileri, monarşiye dayanan iktidarları, ideolojik altyapılarını, ulus devlet karakterlerini göz önünde bulundurmakta fayda vardır. Birçok açıdan baz alınarak Ortadoğu’nun en kilit ülkelerinden biri olması nedeniyle Suriye’nin tarihine kısaca da olsa değinmek sorunun çözümüne katkı için gereklidir. Suriye’nin yüzyıllık geçmişini üç temel dönemde ele almak belki daha doğru olacaktır.

Fransa sömürgesi olarak Suriye

Bilâdu’ş-Şam olarak anılan günümüzün Suriye’si yaklaşık 400 yıl Osmanlı (1516-1918) egemenliğinde kaldı. İngiltere ve Fransa arasında 1916 yılında imzalanan Sykse-Picot anlaşmasıyla Suriye (1920-1946) Fransız sömürgesine geçti. Fransızlar kendisi için tehdit olarak gördüğü Arap Sunni çoğunluğuna karşı Suriye’de Nusayri, Hıristiyan ve Dürzî azınlıkları destekleyerek Manda sistemini sürdürmek istedi. Dini ve etnik gurupları birbirlerine karşı kullanarak denetim sağlamaya çalıştı. Bu dönemde Kürtler azınlık olarak bile kabul görmemiş, Kürtlerin önemli bir kısmı 1962 yılında vatandaşlıktan çıkarılmıştır.

26 yıl Fransa işgalinde kalan Suriye, İkinci Dünya Savaşı’yla birlikte Ortadoğu’da meydana gelen siyasi sistem değişikliğiyle birlikte yeni bir biçim kazanmıştır. Ortadoğu’da; Irak, Lübnan, Ürdün gibi ülkelerle birlikte Suriye de ayrı bir devlet şeklinde örgütlenmiştir. Fakat dönemin siyasi yetersizlikleri, ekonomideki zayıflıklar, idari yapının monarşilerde olması, bölgeyi istikrarsızlığa sürüklemiştir.

Fransa sömürgeciliğin temel yaklaşımı, sömürgeciliği derinleştirmek ve kalıcı hale gelmek için Suriye’nin temel çelişkilerinden yararlanma, böl-parçala-yönet taktiğine uygun davranmaktır. Arap Sunni çoğunluğa karşı azınlıklara yatırım yapması ve onların iç çelişkilerine dayanarak manda sistemini devam ettirmesi temelinde olmuştur. Bugün Suriye’de %10’luk nüfuslarıyla azınlık durumunda olan Arap Aleviler (Nusayriler) iktidarda ise bunda Fransa’nın hatırı sayılır derecede payı vardır.

Fransa’nın 15 Nisan 1946’da bölgeden çekilmesiyle birlikte iki gün sonra yani 17 Nisan’da Suriye Arap Cumhuriyeti adı altında bir ulus-devlet ilan edildi. Bölgenin kaos ve karmaşasından nasibini alan Suriye Arap Cumhuriyeti’nin bu kısa tarihi bir nevi darbeler ve kanlı iç mücadelelere sahne oldu.

Darbeler döneminde Suriye

Darbeler dönemi (1949-1970) Suriye’nin en sancılı süreçleridir. 1948’de yaşanan Arap-İsrail savaşında meydana gelen siyasi, askeri, idari, ekonomik sorunlar gerekçe gösterilerek ilk askeri darbe yapıldı. Dönemin Genelkurmay Başkanı Hüsnü Zaim, 30 Mart 1949’da yaptığı askeri darbe ile tüm siyasi partileri kapatarak kendisini devlet başkanı yaptı.

İkinci askeri darbe ise beş ay sonra geldi. 14 Ağustos 1949’da yapılan darbe ile yönetime el koyan Sami Hinnavi, eski darbeci devlet başkanı Zaim ve Başbakan Muhsin Barazi’yi yolsuzluklarından dolayı idam ederek yerine Haşim Attasi önderliğinde geçici bir yönetim kurdu.

Üçüncü darbe, yine aynı yıl içinde dört ay sonra 19 Aralık 1949’da Albay Edip Şişekli önderliğinde gerçekleşti. Darbeci Albay Şişekli, Ekrem Houriani önderliğinde sivil bir anayasa hazırlatarak yeni bir yönetim kurdu. Ancak beklenen istikrar sağlanamadı.

Dördüncü darbe, yine Albay Edip Şişekli tarafında 28 Kasım 1951 de yapıldı. Bakanlar Kurulu dağıtıldı. Fevzi Silo başbakanlığında yeni bir kabine oluşturuldu. Şişekli baskıcı bir rejim kurarak kendi partisi olan Arap Özgürlük Hareketi dışındaki bütün partileri kapattı. Tek partili süreç yaşandı. 1953’te yapılan referandumla başkanlık sistemi kabul edildi ve Darbeci Albay Edip Şişekli devlet başkanı olarak seçildi.

Beşinci darbe girişimi ise, 25 Şubat 1954 yılında Ordu içinden geldi. Artan siyasi çalkantıları bastırmak için olağanüstü hâl ilan eden Şişekli’nin yönetimine son verildi. Yönetim bir kez daha sivillere devredildi. 1955 yılından itibaren Suriye’deki iktidar sol lehine değişim gösterdi. Sol koalisyon yönetimi kurularak Sovyetler Birliği’ne yakınlaştı. Ardından Mısır’daki Nasır Hareketi’yle ortaklaşa Birleşik Arap Cumhuriyeti kuruldu. Sol tandanslı Suriye-Mısır ortaklığı Birleşik Arap Cumhuriyeti iç sorunlardan dolayı istenilen bir sonuca ulaşamadı. Mısır’ın Suriye’ye hükmetmesi anlamına gelen bürokratik atamalar nedeniyle bu birlik başka bir darbeyle dağıldı.

 Altıncı darbe girişimi, 28 Eylül 1961 tarihinde sol yönetime karşı yapıldı. Ürdün ve Suudi Arabistan’dan destek alan Sağcı asker Abdülkerim Nehlevi’nin gerçekleştirdiği darbe ile birlikte Birleşik Arap Cumhuriyetine son verildi. Aralık 1961 yılında yapılan referandum ile kurucu meclis oluşturuldu ve başına da Nazım el-Kudsi getirildi.

Yedinci darbe girişimi ordu içindeki bazı Subaylar tarafından 28 Mart 1962’de yapıldı. Fakat muhalefetin artan baskıları ve protestolar sonucu, daha önceden görevden düşürülerek sürgüne gönderilen Nazım el-Kudsi tekrardan devlet başkanlığına getirildi.

Suriye’deki Nasır yanlısı ve karşıtı gruplar arasında dinmeyen çatışmalar nedeniyle 8 Mart 1963’te bir askeri darbe daha yapıldı. Ülke içinde gerçekleşen 8. darbeyle iş başına gelmiş BAAS Partisi’nin kurucularından olan Salahaddin Bitar Nasır yanlısı grupları ordudan, bürokrasiden temizleyerek BAAS hakimiyetini güçlendirdi.

1966 yılına gelindiğinde, BAAS partisi mezhep ve aşiret yapısı ve bölgeciliği kullanarak yeni bir darbe gerçekleştirdi. 23 Şubat 1966’da Salah Cedid ve Hafız Esad ve Muhhamed Uman grubu kanlı bir darbe ile Emin El-Hafız’ı iktidardan düşürdü. Yerine Nureddin el-Atasi’yi getirdi. Bu darbe ile birlikte ordu içindeki Sünni subayların etkisi kırıldı. İdeolojik olarak belli bir dönüşüm yaşandı ve Sovyetler Birliği ekseninde yeniden bir yapılanma sürecine girildi. Böylece devlet yönetiminde Milliyetçi BAAS’çılar yerine kendilerine “radikal sosyalist” diyen BAAS’çılar hâkim hale geldiler. Fakat bu iki gurup arasında çelişkilerin bittiği anlamına gelmiyordu. Parti içinde merkez ve solcu kanatlar arasında da güç mücadelesi yoğun olarak devam ediyor ve bu da yönetim değişiklikleri şeklinde kendisini gösteriyordu.

1967 yılında Suriye, Mısır, Ürdün ve Irak’ın oluşturduğu İttifak, İsrail tarafından yenilgiye uğratıldıktan sonra Suriye Golan tepelerini İsrail’e kaptırdı. SSCB’nin araya girmesiyle ateşkes sağlandı. Bu durum Suriye’de parti içi yeni bir iktidar mücadelesine yol açtı. Hava Kuvvetleri Komutanlığı ve Savunma Bakanlığı görevi yapan Hafız Esad ile iktidardaki Salah el-Cündî arasındaki güç mücadelesinde (13 Kasım 1970) Hafız Esad iktidarı ele geçirdi. 1971’de de Suriye’nin ilk Nusayri devlet başkanı oldu.

Hafız Esad dönemi 

1970-2000 yılları arasında Suriye’deki güç dengelerini iyi değerlendiren Hafız Esad, kesintisiz 30 yıl iktidarda kaldı. Suriye’nin mutlak lideri oldu. Hafız Esad’ın iktidara gelmesiyle birlikte, Suriye’de Sünni devlet başkanı geleneği sona erdi. Ordu ve bürokraside oldukça etkili olan Dürzilerin de gücü zayıfladı. Hafız Esad dönemi, Suriye nüfusunun %10’nu oluşturan Nusayri azınlığının iktidarı olarak da değerlendirilmektedir. Çünkü Hafız Esad ile birlikte devlet kademelerinin tümü Nusayrilerin eline geçmiştir. Ve Esad, Suriye’yi yönetirken en temel dayanağı ordu, BAAS Partisi ve İstihbarat örgütü olmuştur.

Hafız, ordudan gelen biri olarak ordu kademelerinin tümünde Nusayrileri konumlandırmıştır. Böylece ordu demek Hafız Esad demek olmuştur. Aynı durum BAAS için de geçerlidir. BAAS’ın kuruluşundan beri içinde yer alan Hafız Esad, parti içi muhalefeti de sindirerek konumunu güçlendirmiştir. Büyük bir ideolojik faaliyetle kitleleri BAAS etrafında birleştirerek iktidarına büyük bir toplumsal zemin de yaratmıştır. İstihbarat örgütlerini de kendisine bağlamıştır. Hafız Esad kendisini ulusal lider ölçeğinde örgütleyen ve kalıcı hale getirerek ölünceye kadar iktidarda kalmayı başarmıştır. Devlet başkanlığı, parti genel başkanlığı ve silahlı kuvvetler başkomutanlığı görevlerini birlikte yürütmesi, Hafız Esad’ın uzun yıllar iktidarda kalmasına vesile olmuştur.

Hafız Esad iktidarına ilk ciddi muhalif kalkışma Müslüman Kardeşler’den gelmiştir. Hama’nın kontrolünü ele geçiren Müslüman Kardeşler’e 2 Şubat 1982 tarihinde çok sert yönelerek kendisi için tehlike olmaktan çıkarmıştır. Tarihe ‘Hama katliamı’ olarak geçen bu olayda 10 binlerce sivilin hayatını kaybettiği söylenmektedir.

Hafız Esad iktidarı döneminde Suriye’nin izlediği politika oldukça pragmatiktir. Bölgesel ve uluslararası çelişkilerden faydalanmasını çok iyi bilmiştir. Denge siyasetinin mucidi gibidir. Arap ülkeleri içinde oldukça önemli bir konum elde etmiştir. İsrail’e karşı tutumunda, 1976 Lübnan’a asker göndermeye kadar, Suriye’nin çıkarları doğrultusunda PKK, Hamas’da dahil birçok örgütle ilişki kurmaktan çekinmemiştir. Ülke içinde sağ kesimlerle ilişki kurarak ülke dışında sol çevrelere dayanarak Arap ulus milliyetçiği ve sosyalizm gibi ideolojik farklılıklar, dindarlık ve laiklik arasında gidip gelerek herkesin nabzına göre şerbet vermiştir.

Türkiye ile başta Hatay sorunu, su sorunu olmak üzere sınır güvenliği konularında da sorunlar yaşayan Hafız Esad, 20 Ekim 1998 de imzalanan Adana Protokolü’yle işleri normalleştirmek istemiştir. Fakat daha sonraki süreçlerde de görüleceği gibi Türkiye, Esad’ın varlığını bir beka meselesi haline getirmiştir.

Hafız Esad döneminin en büyük olaylarından biri de Önder Apo’nun Suriye’den çıkması ve Uluslararası Komplo ile yakalanmasıdır.

Çok genel hatlarıyla belirttiğimiz Hafız Esad iktidarı boyunca darbelere ve iç muhalefete imkân vermemiştir. Yeni bir sistemi inşa ederek ölene kadar bu sistemi yönetmiştir. Ve diyalog yoluyla Suriye’yi Ortadoğu’nun kilit ülkesi haline getirmeyi başarmıştır. Hafız Esad, 10 Haziran 2000 yılında yaşamını yitirmesiyle birlikte Beşar Esad dönemi başlamıştır.

paylaş

   

Yeni Özgür Politika

© Copyright 2025 Yeni Özgür Politika | Tüm Hakları Saklıdır.