Tek bayrak, çift kıvırtma...

Haberleri —

Çocukluğuma döndüm, sokak aralarında ya da daha henüz apartman cehennemine dönmeden önceki arsalarda oynadığımız futbol maçlarına veya yakartop oyunlarımıza. Hepimiz şöyle on dakika düşünsek, mahalle arkadaşlarımızdan mızıkçı olanları anımsar ve gülümseriz. Bu mızıkçılar mahallenin sokak aralarında başlar ve sonra peşimizi asla bırakmaz. Okulda da varlardır, iş hayatımızda da, kimileyin sevgilimizdir, kimileyin arkadaşımız. Siz onun mızıkçılığını fark edene kadar ama az ama çok bir kazık yemişsinizdir ya da ihbar edilmişsinizdir.

Bu mızıkçıların en büyük ortak özelliklerinden birisi kıvırtmalarıdır. Öyle bir kıvırtırlar kı, kazığı yemiş olan siz sonunda “Helal olsun be, az bile yemişim o kazığı” diye kendinizden utanç duyabilirsiniz. Bu mızıkçılar yani kıvırtanların en tehlikelisi siyasete bulaşanlardır. Çünkü bu kıvırtmanın bir ilkesi ya da doktrini yoktur, duruma göre en inanmadığınız şeyleri söyleyerek de kıvırtabilirsiniz. Diğer ülkeleri bilmiyorum ama “Dansöz gibi kıvırtıyor” gibi bir deyimimizin olması bu konuda oldukça yetenekli ve kalabalık olmamızdan kaynaklanmaktadır.

Eski başbakan ve cumhurbaşkanı Süleyman Demirel esasında bu konuda en büyük uzmanlardan birisidir. Onun “Dün dündür, bugün bugün” gibi, günümüzde tekerlemeleşmiş lafı esasında “Dansöz gibi kıvırtıyor” demenin nazikçesi ve siyasetçesidir.

Recep Tamam Erdoğan artık çok deneyimli bir siyasetçi olduğunu söyleyeli ne kadar oldu bilmiyorum ama mızıkçılık ve kıvırtma konusunda ustalaştığından eminim. Eğer felsefesi olan bir doktrininiz yoksa ve siyaset yaparken başka amaçlarınız da varsa bunları yapmak zorundasınızdır.

Türkiye’den Filistinlilere gidecek yardım gemisini anımsamayan yoktur. Çok ciddi tartışmalar yaşandı, İsrail karşı çıktı ve gelmesi durumunda askeri tavır koyacağını üstüne basa basa söyledi. Erdoğan kendisini gerçekten dünya lideri sandığından, dünyanın kendisinden korktuğuna inandığından olacak İsrail’in bu ciddi uyarılarına kulak asmadı ve sonrasında olanları biliyorsunuz. Özür dile, diledi, dilemedi, yarım ağız diledi tartışmaları hala önemli bir gündem maddesi gibi durur önümüzde.

Ama önemli olan olay zamanında başbakandı ama cumhurbaşkanı olduğunda yaptığı bir konuşmasında “Gemiyle yardım götürürken dönemin başbakanına mı sordunuz” diye kıvırttı. Bunu söylediğinde başbakan Ahmet Davutoğlu idi ve balık hafızalı halk kızsa da bu izni veren o dönemin başbakanı Erdoğan’a değil, Davutoğlu’na kızdı.

Son marifet yeni daha, eski gezilerden birinde İsmet İnönü elinde Türk ve Amerikan bayrağıyla duruyor, Türk bayrağı belli ki fotoshop ile karartılmış, sadece Amerikan bayrağı belli oluyor. Erdoğan’a bu fotoğrafı yedirmişler, o da İsmet İnönü’nün Amerikancı yanını yakalamış, bağırıp duruyor elinde fotoğrafla. Taş devrinde filan yaşasak belki kıvırtmak daha kolay olurdu ama teknoloji kıvırtmayı zorlaştırıyor. CHP’liler hemen fotoğrafları bulmuşlar ve nedenlerini de anlatmışlar.

İşte kıvırtma bundan sonra başlıyor, Erdoğan bilmem kaç numaralı kıvırtma bildirisini açıklıyor, “İnönü ile ilgili gösterdiğim fotoğrafa CHP’liler itiraz etmişler. Tek bayrak değil de çift bayraklıymış. Ben tek bayrak demedim ki zaten“. Bunun bir deyişi daha var esasında, “Çevir kazı yanmasın!“ Vay be, kıvırtma konusunda amma da çok deyimimiz varmış…

paylaş

Haberler


   

Yeni Özgür Politika

© Copyright 2025 Yeni Özgür Politika | Tüm Hakları Saklıdır.