Türk yargısının kararı umurumuzda değil

Haberleri —

Silivri Cezaevi’nden rehin tutulan Van Büyükşehir Belediye Başkanı Bekir Kaya, siyasi savunma yaptığı Türk mahkemesinden hiçbir beklentisinin olmadığını, verecekleri kararı da umursamadığını söyledi.

Savcının haddini aştığını, mahkemenin uyduruk bir komedi olduğunu vurgulayan Kaya, “Bireysel mağduriyetler olabilir ama herkes emin olsun ki; biz toplumsal olarak çok büyük kazanacağız” şeklinde konuştu.

Ertelenen Nusaybin Davası’nda tahliye talebinde bulunmayan Kürt tutsaklar da “Bizler Şeyh Saitler’in ve Seyit Rızalar’ın torunlarıyız. Baş eğmedik, eğmeyeceğiz. Mahkemeden hiçbir beklentimiz yok” diye rest çekti.

Mahkemede savunma yapan Van Büyükşehir Belediyesi Eşbaşkanı Bekir Kaya, “Ben bireysel olarak mağdur olabilirim, eşim, çocuğum mağdur olabilir. Bunlar bireysel mağduriyetlerdir. Benim yaşadığım mağduriyetlerin en sonunda büyük bir toplumsal kazanca döneceğini çok iyi biliyorum” dedi.

Yerine kayyum atanan Van Büyükşehir Belediyesi’nin rehin tutulan Eşbaşkanı Bekir Kaya ile belediye çalışanları Cuma Köylüoğlu, Çetin Çiftçi, Zelal Tanlı, Mehmet Yalım Eryiğit, Can Tayan ile MEYA-DER yöneticileri İdris Şaybak ve Neriman Uyar, hakkında “Kanuna aykırı toplantı ve yürüyüşlere silahsız katılarak ihtara rağmen kendiliğinden dağılmama”, “Örgüt üyesi olmak”, “Suç örgütlerinin isimlerini kullanarak tehditte bulunmak” ve “Örgüte bilerek ve isteyerek yardım etmek” iddialarıyla açılan davanın 8. duruşması Van 2. Ağır Ceza Mahkemesi’nde görüldü. Davayı HDP Eşbaşkanı Sezai Temelli ile çok sayıda kişi de izledi. Bekir Kaya, rehin tutulduğu Silivri Cezaevi’nden SEGBİS’le katılırken, diğerleri mahkeme salonunda hazır bulundu.

 

Kürtlerin gaspedilen hakları

Mahkemede siyasi savunma yapan Bekir Kaya, Kürtlerin yüzyıllardır yaşadığı bir hak sorunu olduğunu söyleyerek, “Osmanlı’nın son döneminden bugüne kadar devam eden bir Kürt sorunu vardır. Bu sorun aslında Kürt sorunu değil, Kürtlerin gasp edilen hakları sorunudur. Kürtler, halk olmaktan kaynaklı gaspedilen hakları için sisteme itiraz ediyor” dedi.

 

Siyasi davaya kılıf uyduruldu

Davanın siyasi olduğunu söyleyen Kaya, şöyle devam etti: “Ben size boşaltılan köylerden, öldürülen insanlardan, faili meçhul cinayetlerden, milletvekillerimizin tutuklanmasından söz etmeyeceğim ama bugünkü yargılamanın bununla birebir bağlantısı var. İktidar yalanı egemen kılarak gerçeğin ortaya çıkmasını engelliyor. Bu dava, siyasi bir hareketin tasfiyesi için kurgulanmış ve sahneleniyor ama bir kılıf uydurmak zorundaydı. Hiçbir belge ve bilgi olmadan belediyenin paralarını örgüte gönderdiğimizi, belediye araçlarının örgüt için kullanıldığı yönünde bir algı yaratarak, yargılamayı tarihsel ve toplumsal gerçeklikten uzaklaştırmak istedi.

 

Cübbelerle oturmanız anlamsız

Benim hakkımda sadece bu davayla ilgili 9 iddianame hazırladınız. Bu bile davanın ne kadar politik bir dava olduğunu ortaya koymaya yeter, artar bile. Aynı anda milletvekillerimiz tutuklandı, belediyelere kayyum atandı ve belediye eşbaşkanları tutuklandı. Bu durum bile bunun siyasi bir harekete karşı yapıldığını zaten izah ediyor. Cumhurbaşkanı açıkça ‘ben onları içeri aldırdım’ diyor, İçişleri Bakanı da ağzına geleni bize söylüyor. Yani şuan sizin orada o cübbelerle oturmanızın bir anlamı yok. Bize düşman hukuku ile yaklaşıldığını herkes biliyor.”

 

Mahkemeden hiçbir beklentim yok

Yargılanın Bekir Kaya değil bir halk olduğunu söyleyen Kaya, mahkemeden hiçbir beklentisinin olmadığını; ceza alıp almamasının da bir önemi olmadığını söyledi. Yaşadığı mağduriyetlerin en sonunda büyük bir toplumsal kazanca döneceğini çok iyi bildiğini kaydeden Kaya, şunların altını çizdi: “Bu nedenle vereceğiniz karar ne olursa olsun umurumda bile değil. Sizin burada vereceğiniz kararın halk olarak bizim kazanç hanemize yazılacağına yürekten inanıyorum.”

 

Savcı haddini aşmıştır

İddianamede cenazelere katılmasının insani mülahaza olarak değerlendirilmemesi gerektiğini yazan savcının haddini aştığını ifade eden Kaya, “Cenazeye gittiğimi asla inkar edecek bir insan değilim ve bunu cesaretle söyleyecek bir insanım. Mülahazadan söz eden savcı gelsin ona insanı mülahazanın ne olduğunu biz anlatalım. Bu zorbalık, bu dikta dönemi elbette bitecek ve mutlaka biz kazanacağız” dedi.

 

Bu mahkeme bir komedi

Savcının uyduruk iddialarını yüzüne çarpan Kaya, “Bu mahkeme bir komedi ama bu komedinin de elbet bir bedeli olacaktır. Cumhurbaşkanı ve İçişleri Bakanı zaten sizin kararınızı nasıl vermeniz gerektiğini söylemişlerdir. Burada verilecek karar, verilmiş bir kararın sadece ilanıdır. Ben bireysel olarak mağdur olabilirim, eşim, çocuğum mağdur olabilir. Bunlar bireysel mağduriyetlerdir. Ama herkes emin olsun ki biz toplumsal olarak çok büyük kazanacağız.”

 

8 yıl 3 ay hapis cezası

Savunmaların ardından mahkeme, Bekir Kaya’ya 8 yıl 3 ay, belediye çalışanları Bekir Kıran, Çetin Çiftçi, Cuma Köylüoğlu, İdris Şaybak ve Neriman Uyar’a ise 2 yıl 1 ay hapis cezası verdi. Zelal Tanlı, Mehmet Yalım Eryiğit ve Can Tayan ise beraat etti.

 

Cezalar yerel seçimler için

Kaya’ya, Yargıtay’ın bozma kararı üzerine Van 1. Ağır Ceza Mahkemesi’nde geçtiğimiz ay yeniden görülen ‘KCK Van Ana Davası’ duruşmasında da yine 8 yıl 9 ay hapis cezası verilmişti. Son bir ay içerisinde görülen iki dava duruşmasında verilen cezalarla Kaya’ya toplamda 18 yıl hapis cezası verilmiş oldu.

Avukatları olan Van Baro Başkanı Av. Murat Timur ile Av. Sabahattin Kaya, yargılama ve verilen cezaları değerlendirdi.

Hukukla hiçbir ilgisi yok 

Davanın hukukla hiçbir ilgisinin olmadığını söyleyen Van Baro Başkanı olan Av. Murat Timur, “Bekir Kaya hakkında açılan iki dava da siyasi süreçlerle yürüyen davalardı. Tüm teftişler hiçe sayılarak iktidarın istediği düzeyde ceza soruşturmaları açıldı. Hukuki hiçbir gerekçesi yok. Yakın dönemde yapılacak yerel seçimler öncesi alelacele iki dosyadan da Bekir Kaya’ya ceza verilmesi, hangi amaçla yürütüldüğünü açıkça göstermektedir. Adil yargılama ve savunma hakkı hiçe sayılarak cezalandırma yoluna gidildi” dedi.

Onurlu duruşu örnektir 

Hukukla hiçbir ilgisi bulunmayan bu yargılama ile belediye başkanının toplum içerisinde onurunun zedelenmeye çalışıldığını söyleyen Timur, şunları belirtti: “Ancak Bekir Kaya toplum ve kamuoyu vicdanında onurlu bir yere sahiptir ve hep böyle de anılacaktır. Bekir Kaya mahkeme önündeki onurlu duruşuyla örnek olmuştur.”

 Av. Timur, dava ile ilgili temyiz süreci tamamlandıktan sonra Anayasa Mahkemesi (AYM) ve Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi’ne (AİHM) başvuru yapacaklarını da belirtti.

Kararın merkezi Ankara’dır

 Müvekkilleri Bekir Kaya’nın yargılandığı dosyaya baktıklarında tüm siyasal çalışma ve faaliyetlerin suç sayıldığı üzerinde duran Avukat Sabahattin Kaya ise şunları söyledi: “Sayın Bekir Kaya’ya yönetilen tüm suçlamalar belediye başkanlığı döneminde yaptığı hizmetlere ilişkindir. Buna hukuk demek, yargılama demek, yasal süreç demek abes ile iştigal olur. Operasyonların eş zamanlı ve yapılış biçimine bakıldığında bu siyasi operasyonların tek merkezden yönetildiği çok net bir biçimde görülmektedir. Bu merkezin de Ankara olduğu ve operasyon talimatlarının da siyasi iktidarca verildiği çok açık. Çünkü Türk hukukunda Türkiye genelinde tüm başsavcılıkları koordine eden bir başsavcılık sistemi yoktur. Her ilde bir başsavcılık mercii vardır. Ama belediye başkanlarına, milletvekillerine ve parti çalışanlarına yapılan eş zamanlı operasyonlara bakıldığında bu koordinenin yargı dışındaki bir gücün sağladığı çok aşikardır. Genelde bu operasyonların sinyalini Cumhurbaşkanı veya İçişleri Bakanı veriyor. Hatta çoğu kez imayla da yetinmeyerek doğrudan bir tehdit diliyle hedef göstererek siyasi operasyonların yapılacağını alenen ilan ediyorlar. Kaya’ya ceza verilmesi de işte tam da bu ilanın sonucudur.”

 

VAN

 
 

Nusaybin Davası: Siz yargılanacaksınız

   

53 kişinin yargılandığı Nusaybin Davası’nın 4’üncü gününde mütalaaya karşı tahliye taleplerinde bulunmayan tutuklular, tecridi protesto ederek, “Bizler Şeyh Saitlerin, Seyit Rızaların torunlarıyız. Baş eğmedik, eğmeyeceğiz. Mahkemeden bir beklentimiz yok” dedi.

Mardin’in Nusaybin ilçesinde ilan edilen sokağa çıkma yasağı sırasında tutuklanan 53 kişi hakkında açılan davanın 4’üncü duruşmasında avukatlar savunma yaptı. Ardından iddia makamının tutukluluk halinin devamı yönündeki ara mütalaasına karşı salonda bulunan tutukluların beyanları soruldu. Tutsakların sırasıyla verdikleri ifadeler özetle şöyle:

 Tufan İlbaş: Öncelikle Kürt Halk Önderi Sayın Abdullah Öcalan üzerindeki tecridi her defasında kınadık ve kınamaya devam edeceğiz. Tam bir düşman hukuku yürütülüyor. Bir sonraki duruşmada yine burada olmak istiyoruz, kesinlikle SEGBİS’e çıkmayacağız. Bu adil olmayan yargılamayı siz savunuyorsunuz ve siz de mahkum olacaksınız.

Özgür Sevim: Biz burada Kürt olarak yargılanıyoruz. Roketlerle, uçaklarla şehrimizi vurdular, yaktılar, yıktılar. Bize, ‘ne işiniz vardı orada’ diye soruyorlar. Ben soruyorum; asıl sizin ne işiniz vardı orada? İşgal etmeye gelmişsiniz. Bu topraklar benim topraklarım. Siz şehrimizi bombalıyor, sokak ortasında kadınlarımızı katlediyorsunuz. Hepsinin hesabını vereceksiniz. Herkes bunun hesabını verecek. Efrîn’in, Nusaybin’in hesabını vereceksiniz.

 

Mehmet Faruk Engin: Benim hiçbir beklentim yok.

Nurullah Akyüz: Bu mahkemede ne karar alınacaksa alınsın benim bir beklentim yok.

Resul Ergün: Kendim için burada bir şey istemiyorum. Vereceğiniz karar bellidir. Erdoğan’ın söylediğinin dışında bir karar veremezsiniz. Yıllarca okudunuz. Ana babanız sizin için emek harcadı ama şu an burada aklınızı kiraya vermiş durumdasınız. Ben ne beraatımı ne de tahliyemi talep ediyorum. Şu anda iki taraf var; Kürtler ve iktidar. Bize sunduğunuz hukuk ve biz varız. Bir tarafta egemenleri temsil eden diğer tarafta ise halkı temsil edenler var. Biz halkın yanındayız. Baş eğmedik, baş eğmeyiz ve hiçbir zaman baş eğmeyeceğiz.

Oktay Gül: Bütün zalim iktidarlar gibi sizler de yanılıyorsunuz. Sizler özgürlük mücadelesinin ne demek olduğunu anlayamayacaksınız. Bizim mücadelemiz ne bizle başladı ne de bizle bitecek. Ey insanlıktan nasibini almamış yaratıklar, sizler elbet bir gün yargılanacaksınız.

Hamit Acun: Halkımızın onurlu bir şekilde yaşamını sürdürmesi için her zaman mücadele edeceğiz. Ne sizden ne de kanunlarınızdan korkuyoruz. Bütün bu zorluklara katlanacağız. İrademizi kiralayamayacaklar ve yine kazanan bizler olacağız.

İsmail Yılmaz: Kentler yıkılmış, insanlar öldürülmüş. Burada bir hukuk tiyatrosu gösteriliyor. Ben 95’ten beri yargılanıyorum. Hukuki bir dava yok burada. Tamamen siyasi saiklerle karar veriliyor. Sizden bir talebim yok.

 

Sadık Tan: Ben sizden bir şey talep etmiyorum. 

Recep Yel: Ben kendi topraklarımda yaşayamamanın sancısını yaşıyorum. Neden ben kendi topraklarımda değil de metropollerde yaşamak zorunda kaldım? İnsan olarak baktığınızda duygularımızı, hissettiklerimizi göreceksiniz.

İlyas Doğan: Herkes çok iyi bilsin ki; biz Kürdistan’ı boşaltmayacağız. Mücadelemizi sonuna kadar sürdüreceğiz.

İbrahim Halil Yıldız: Almışsınız yanınıza silahlı onlarca kişiyi yargılama yapıyorsunuz. Siz önceki mahkeme başkanından daha çok korkuyorsunuz. Cübbenizden utanın, diyorum başka da bir şey demiyorum.

 

Mazlum Yaşa: Sizden bir beklentim yok.

Abdülkadir Baybars: Bu mücadele içinde ağır bedeller ödüyoruz. Bizler Şeyh Saitler’in ve Seyit Rızalar’ın torunlarıyız. Boyun eğmedik, eğmeyeceğiz de.

İbrahim Göktaş: Benim umudum halkımındır.

Ferhat Doğan: Bugün bizi burada yargılayanlar da bir gün yargılanacak. Kürt halkı onları yargılayacaktır.

Rojhat Aydın: Bu iddianame ile çizgi film bile oynatılmaz.”

Ramazan Eroğlu: Asla teslim olmayacağız. Önderliğimizin ve şehitlerimizin yolunda yürümeye devam edeceğiz. Mahkemenizden bir talebim yoktur.

Hevidar Baştuğ: Adaletin gerçekten tecelli etmesi isteniyorsa yerlerimizin değişmesi lazım.

İbrahim Toktaş: Sizden beklentim yoktur. Zafer Kürt halkının olacaktır.

Fırat Çiftçi: Elbette hakikat kazanacaktır.

Mahkeme, dün devam etmek üzere ara verdi.

10 Aralık’a ertelendi

Davanın 4’üncü duruşması, 5’inci gününde (dün) bazı tutuklular getirildi. Avukatların da hazır bulunduğu duruşmayı 10 tutuklu ailesi ile HDP Mardin Milletvekili Ebru Günay takip etti.

Kimlik tespitinin ardından başlayan duruşmada ilk olarak Av. Mehmet Alparslan savunma yaptı. Alparslan, “Bir günde sağlıklı olarak kaç teşhis yapılacağını emniyete sorduk. Sağlıklı bir teşhis için 10 teşhis, bilemediniz 12 ila 15 teşhis yapılabileceğini söylediler. Ama dosyada, bir kişi bir günde 343 kişiyi teşhis etmiş. Böyle bir şeyin imkanı yok. Bu bile dosyanın nasıl hazırlandığını bize gösteriyor” diye konuştu.

Alparslan’ın savunmasının ardından karar için duruşmaya kısa bir ara verildi. Mahkeme, tüm talepleri reddederek, tutukluların tutukluluk halinin devamına karar verdi. Bir sonraki duruşma 10 Aralık’a ertelendi. Söz konusu duruşmanın da 5 gün süreceği kararlaştırıldı.

 

Duruşma sonrası saldırı

Duruşma sonrası tutuklular cezaevine götürülmek üzere ring araçlarına bindirildi. Bu sırada aileler, tutuklu yakınlarına el sallamak için duruşma salonunun kurulduğu Sosyal Güvenlik Kurumu (SGK) binasının arka tarafına geçti. Tutukluların avukatları ve HDP Mardin Milletvekili Ebru Günay da aralarında yer aldı. Bunun üzerine ailelerin geçtiği bölüme çok sayıda polis konumlandırıldı. Ailelerin çocuklarını el sallamasından rahatsız olan polisler, ring araçlarının hareket etmesinin hemen ardından aracına binmek için yolun karşısına geçmek isteyen dava avukatlarından Av. Zuhat Bilen’i engelleyerek, göğsünden geri itti. Bu esnada polisler, etrafını sardıkları Bilen’i gözaltına almakla da tehdit etti. Bunun üzerine HDP Mardin Milletvekili, Ebru Günay duruma müdahale etmek istedi. Ancak söz konusu polisler, milletvekili Günay’a karşı da hadlerini aşan sözler sarf etti. Milletvekili olduğunu belirtmesine rağmen, tartışma esnasında ellerini havaya kaldırıp bağıran bir polis, “Hangi milletin vekili. Benim vekilim değilsin. Teröristlerin vekilisin” ifadelerini kullandı. Bu anlarda basın mensuplarının görüntü almasını da yine polislerce engelledi.

 
 

Barış Annesi de gözaltında

   

İzmir’de önceki sabah yapılan ev baskınlarında gözaltına alınan 13 kişinin arasında İzmir Barış Anneleri Meclisi Üyesi Medine Kaymaz’ın da olduğu öğrenildi.

 İzmir ve ilçelerinde önceki gün sabah saatlerinde çok sayıda eve özel harekat polisleri tarafından baskın düzenlendi. Evlerde yapılan aramaların ardından 13 kişi gözaltına alınırken, İzmir Barış Annesi Meclisi üyesi Medine Kaymaz’ın da gözaltına alınanlar arasında olduğu öğrenildi.

Kaymaz’ın gözaltı gerekçesi olarak ise 7 Ekim’de İzmir’de düzenlenen HDP Gençlik Konferansı’nda yaptığı konuşmanın gösterildiği bildirildi.n İZMİR

paylaş

   

Yeni Özgür Politika

© Copyright 2024 Yeni Özgür Politika | Tüm Hakları Saklıdır.