Unutmamak ve alışmamak

Forum Haberleri —

Öcalan eylem/foto:AFP

Öcalan eylem/foto:AFP

  • Büyük tehlike AKP devletinin bin bir hile ve kurnazlıkla oluşturduğu savaş konsepti ve yarattığı sahte gündemlerle Önder Apo’nun durumunu unutturmak, gündemden düşürüp toplumu da buna alıştırmaya çalışması olmaktadır.

XALID KARASUNGUR

AKP-MHP faşist devleti en başta Van belediyesine kayyum atamak istemiştir. Ancak Kürtler ve demokrasi güçleri buna kararlı ve sert bir direnişle karşılık verdikleri için bundan vazgeçmek zorunda kalmıştır. Fakat işgalci-soykırımcı AKP devletinin önüne koymuş olduğu bir savaş planı vardır ve bunda ısrarlıdır. Dolayısıyla legal Kürt siyaseti ve Türkiye demokrasi güçlerine karşı olan yaklaşım ve politikaları da buna göre olmaktadır. Direnen ve mücadele eden tüm güçler ve herkes bir tehdit ve tehlike gücü olarak görüldüğü için bunlara karşı baskı, zor ve şiddet uygulama konusunda hiçbir tereddüt ve çekince söz konusu olmamaktadır.

AKP-MHP faşist rejimi tam da bu zihniyetin bir gereği ve sonucu olarak Hakkari belediyesine kayyum atamıştır. Faşist şef Erdoğan açıkça belirtmiştir; kayyum atamaları bundan sonra da olacaktır.

Peki biz bu olan bitenlerden ne anlamalı, ne gibi sonuçlar çıkarmalıyız? Kuşkusuz çok yönlü, kapsamlı değerlendirilmesi gereken konulardır. Ama özetlemek gerekirse çıkarılması gereken birinci sonuç şu olmalıdır: İmralı’da 24 saat 3 kamera ile izlenen ve gözetlenen, üzerinde ahlaksızca ve vicdansızca büyük psikolojik baskı ve belki de fiziki işkence de uygulanan Önder Apo’nun bu durumu sürdükçe kayyum atamaları da, baskı ve zulüm de sınır tanımamakta, halkın iradesini ret etmek ve yok saymakta hep olacaktır. Bu anlamda bütün bunlar aslında Önder Apo’nun adına ölüm çukuru dediği İmralı işkence sisteminde yaşananların doğrudan ve doğal sonuçları olmaktadır. Bu, mutlak böyle bilinmezse ne gündemi doğru belirlemek ne de var olan gündemi ve gelişmeleri doğru anlamak, buna göre direniş ve mücadele biçimlerini geliştirmek kesinlikle kolay olmayacaktır.

Hakkari belediyesine kayyum atanmasında çıkarılması gereken önemli ikinci husus da şudur: İşgalci-soykırımcı AKP devleti Kürtlere ve Kurdistan Özgürlük Gerillasına karşı büyük bir saldırı hazırlığı içindedir. Hakkari belediyesine atanan kayyum olayını elbette bu bağlamda değerlendirmek gerekir. Hakkari’nin bunun için öncelikli olarak seçilmesi bu anlamda önemlidir. Soykırımcı faşist AKP devleti Kurdistan Özgürlük Gerillasına karşı büyük savaşa hazırlanırken geri cephede denetim sağlamak; halkı sindirmek, olası tepkilerin önüne geçmek, gelişecek olan serhildanları kırmak ve engellemek istemektedir. İşgalci ordu güçlerinin daha rahat hareket etmesi ve güvenlikte olmaları için de soykırımcı devlet Hakkari’ye özel bir önem vermekte, olanca gücüyle yüklenmektedir.

Açıktır ki önümüzdeki süreçte savaşla birlikte toplum üzerinde siyasi soykırım operasyonları daha da artacak, daha fazla belediyelere kayyum atamak için çalışacaklardır. Kurdistan Özgürlük Gerillası karşısında zorlandıkça topluma karşı legal demokratik siyaset üzerinde daha çok yoğunlaşacak baskı geliştireceklerdir. Zaten şu anda AKP faşist devletinin Kurdistan Özgürlük Gerillası karşısında yaşadığı durum tam da bu olmaktadır. Gerillanın savaş performansı, sahip olduğu yüksek fedai ruh, taktikte sağladığı derinlik ve teknikte ulaştığı düzey işgalci orduyu şimdiden büyük zorlamakta üst üste darbelemektedir. Burada yaşamsal önemde olan en öncelikli husus gerillanın vuruşlarıyla birlikte mutlak toplumsal serhildanların gelişmesidir.

Büyük tehlike ise AKP devletinin bin bir hile ve kurnazlıkla  oluşturduğu savaş konsepti ve yarattığı sahte gündemlerle Önder Apo’nun durumunu unutturmak, gündemden düşürüp toplumu da buna alıştırmaya çalışması olmaktadır. Kürtler ve demokrasi güçlerinin de buna karşı asla unutmaması, bilakis  baş gündemi olarak ve ana sorunu olarak görmesi gereken durum kesinlikle İmralı İşkence Sistemi ve Önder Apo’nun durumu olmalıdır. Zira unutmak ve alışmak kadar korkunç ve tehlikeli bir şey yoktur. Kabul etmek gerekir ki böyle bir tehlikeyi Kürtler olarak, Kürtlerin dostları ve demokrasi güçleri olarak şimdi hep birlikte yaşamaktayız. Oysa Önder Apo’nun durumu ve İmralı İşkence Sistemi asla ne unutulmalı ne de var olan duruma alışmak gibi bir gaflet yaşanmalıdır. Hep söylenir ki, unutmak ihanetse alışmak da kabul etmektir.

O halde ister örgütlü ister örgütsüz olsun yurtsever her Kürt bireyi, Kürtlerin tüm örgütlü güçleri ve kurumları, herkes ama herkes gerçekten şu soruyu kendine sormalıdır: “Ben ya da bizler 24 saat 3 kamera ile izlenen ve gözetlenen, 26 yıldır tek kişilik hücrede rehin olarak tutulan, sağlığı ve güvenliği konusunda kendisinden 39 aydır hiçbir haber ve bilgi alınamayan Önder Apo için ne yaptım ya da ne yaptık?”. Gündemi bu olmayan, İmralı’ya bakıp kendini görmeyen, buna göre eyleme ve harekete geçmeyen Kürtler ve demokrasi güçleri ne yaparlarsa yapsınlar mücadelelerinde başarılı olamazlar. Yoksa gösterilen tepki, direniş ve geliştirilen mücadele biçimleri sadece gerçeğin etrafında dönüp dolaşmakla sınırlı kalacaktır ki bu da fazla bir şeyi değiştirmeyecektir. Şüphesiz kayyum atamalarına, siyasi soykırım ve her türlü toplumsal baskıya karşı direnerek mücadele etmek çok önemlidir. Fakat hepsinden önemlisi ve gerçek olan da şudur ki Önder Apo fiziki özgürlüğüne kavuşmadan ne Türkiye demokratikleşecek ne de Kürt sorunu çözülecektir. Bu nedenle AKP faşist devletinin toplumun önüne koyduğu ve yarattığı sahte gündemler doğrudan İmralı’da Önder Apo üzerinde uygulanan baskı ve işkence sisteminin sonuçları olmaktadır.

Demek ki, Önder Apo’nun fiziki özgürlüğü tüm gündemlerimizin ve sorunlarımızın başında gelmektedir. Bunun için mücadeleyi ve direnişi toplumsal serhildanlarla yasal, meşru, demokratik, hukuk yöntemleriyle her düzeyde çok yönlü, kararlı ve ısrarlı biçimde sürdürmek hepimizin öncelikli, başlıca görevi olmaktadır.

paylaş

   

Yeni Özgür Politika

© Copyright 2024 Yeni Özgür Politika | Tüm Hakları Saklıdır.