Üstü kapatılacak bir katliam değil


RONÎ TORNÎ/DEN HAAG
Cizre’de vahşet bodrumlarında katledilenlerin otopsisine katılan uluslararası kurumlarla çalışan Adli Tıp Uzmanı Dr. Önder Özkalıpçı, üstten gelen bir emirle engellendiğini söyledi.
AKP iktidarının Şırnak’ın Cizre ilçesinde vahşet bodrumlarında gerçekleştirdiği katliam insanlık tarihine kara bir leke olarak geçti. HDP’nin Cizre raporuna göre; 4 Aralık 2015’te başlayıp 2 Mart 2016 tarihleri arasında 79 gün sokağa çıkma yasağının uygulandığı Cizre’de 177’si bodrumlarda olmak üzere 251 yurttaş diri diri yakıldı. Türk Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan’ın görev sürecinde Cizre’de katledilenlerden biri bebek, 41’i çocuk, 22’si kadındı, 79 kişinin ise kimlikleri tespit edilmedi. Kuzey Kürdistan’da soykırım yaşandığı tarihlerde Amerika merkezli İnsan Hakları İçin Hekimler Örgütü (PHR) adına Cizre’de bulunan Adli Tıp Uzmanı Dr. Önder Özkalıpçı, gözlemlerini Özgür Politika Gazetesi’ne anlattı.
Vahşetin belgelenmesi engellendi
Özkalıpçı, Türkiye’deki insan hakları savunucuları eşliğinde, gerekli savcılık izinlerini aldıktan sonra vahşet bodrumlarında Türk güçlerince katledilen Kürt yurttaşların Habur’daki otopsi işlemlerine katılır. İlk gün, 13 veya 14 otopsiyi gözlemleyen Özkalıpçı’nın sonraki gün ise otopsiye katılması üstten gelen bir emirle engellenir. Türk devleti yapmış olduğu cinayetleri gizleme yoluna girerek, Özkalıpçı’nın otopsi işlemlerini gözlemle görevine son verir. Yaşanan bu keyfi uygulamaya itiraz eden Özkalıpçı, adli makamlar yanısıra başsavcılığın telefonlarına yanıt vermemesi üzerine HDP ve CHP’li milletvekilleri üzerinden ulaştıkları Adalet Bakanlığından bir yanıt alamadıklarını bildirdi.
PHR adına kayıt altına aldı
Cizre’de yaşanan vahşeti, delillere ulaşması henüz mümkünken raporlaması engellenen Özkalıpçı daha sonra Amerika’daki insan hakları örgütü Physicians for Human Rights (PHR) örgütüyle temasa girerek Kürt kentlerinde yaşananları kayıt altına alır. Hem Bosna’da hem de Ruanda da soykırımı belgeleyen PHR, mayın karşıtı çalışmalarıyla ödül almış etkili bir insan hakları örgütü.
Cizre’ye sokulmadı
Amerikalı meslektaşlarıyla birlikte Cizre’ye sokulmayan Özkalıpçı, katliamdan sağ kurtulan yurttaşlarla Nusaybin ve Amed illerinde görüştüklerini ifade ederek, “Aynı zamanda insan hakları örgütleri, hekimlerle birlikte Ankara’da Adalet Bakanlığı yetkilileriyle görüştük. İstanbul ve Diyarbakir Adli Tip Kurumu yetkilileri ile görüştükten sonra bölgede bazı yöneticilerle görüşme isteklerimize maalesef randevu alamadık. Bu görüşmelerimizi rapor edip gerekli mercilere ilettik” dedi.
Savcı olay yeri incelemesi
yapmadı
Cizre’de katledilenlerin otopsi raporları dışında asıl problemin olay yerini incelemede başladığını vurgulayan Özkalıpçı, “savcı olay yeri incelemesi yapmadı” diyerek, şu bilgileri paylaştı: “Olay yeri incelemesi otopsi incelemesinin bir parçasıdır. Cizre’deki olaylarda asıl sorun cesetlerin yakılmış olmasıdır. Savcılığın olay yerinde inceleme yapması lazımdı. Fakat olayla ile ilgili inceleme raporları Diyarbakır ve Cizre Devlet Hastahanesi’de tutulmuş, savcı olay yerine gitmemişti. Savcı, ‘Ben oraya gidemem benim hayatım tehlikede’ diye gerekçe sundu. Peki o cesetleri kim oradan çıkardı? Muhtemelen devletin polisi çıkardı. Peki senin hayatın tehlikeye giriyor da onların hayatı tehlikeye girmiş olmuyor mu? Oradan cenazeler çıkarılmış fakat savcı tarafından olay yerinde hiçbir olay yeri incelemesi yapılmamıştır.”
Elbise incelemeleri de yapılmadı
Olay yeri inceleme raporlarının yerinin Cizre ve Diyarbakır Devlet Hastahanesi olmadığına dikkat çeken Özkalıpçı, “Raporlar bodrumlarda tutulmalıydı” dedi. Önemli bir diğer hususun da “ölenlerin elbiseleri üzerinde inceleme yapılmaması olduğunu ifade eden Özkalıpçı, “Şu ana kadar avukatlar elbiseler üzerinde incelemelere ilişkin bir iki rapor haricinde hiçbir rapora ulaşamadı. Otopsi bir bütündür. Adli tıp uzmanları uluslararası standartta otopsi yapıyorlar. Fakat olay yeri ve elbise incelemesi engelleniyor veya yapılmıyor. Eğer bodrumlarda neler yaşadığını bulmak istemiş olsaydılar rahatlıkla bulabilirlerdi” dedi.
Sorumluları yargı önüne çıkacak
Soykırımın hukuki yaptırımları konusunda, Birleşmiş Milletlerin (BM) Minnesota Protokolü’nün uygulanmadığının altını çizen Özkalıpçı, “Devlet bir suçu ortaya çıkarmak için otopsi yapar ve suçu ortaya çıkarır. Birleşmiş Milletler Minnesota Protokolü’nde yargısız infaz iddialarının incelenmesi ile ilgili otopsilerde ölenlerin yakınlarının kendi gözlemci uzmanlarını otopsilerde bulundurma hakkı vardır. Türkiye’nin her tarafında onların sesleri duyuldu, onlar sağken Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi’ne başvuruldu. Üstü kapatılacak bir katliam değildir. Herhangi bir çatışma durumuyla açıklanacak bir durum değildir. Er ya da geç bu katliamın sorumlularının yargı önüne çıkacaklarına inanıyorum” şeklinde konuştu.
Sri Lanka benzeri bir vahşet
Sri Lanka’da Tamil gerillalarıyla sürdürülen barış görüşmeleri sırasında Cizre’de yaşanan vahşete benzer olayların da yaşandığına örnek veren Özkalıpçı, Türkiye Cumhuriyeti içinde bir kesim mercilerin bu vahşetle Kürt halkına da bir mesaj verdiğini bildirdi. “Kadın cenazelerinin çıplak bedenlerinin çekilmiş fotoğrafları ile yurttaşların yatak odalarına atılmış prezervatifleri neyi açıklayacaklar” diye soran Özkalıpçı, sözlerini şöyle devam ederek, “Bunlar mı temsil ediyor Türk milletini? Bu insanların toplumsal değer anlayışları vardır. Fakat bu uygulamaların bilinçli yapıldığı düşünüyorum” diye ekledi.
Çok çalışmamız gerekiyor
“Cizre katliamının sorumluları yargılamalarının önünü açmak için çok çalışmamız gerekiyor” diyen Özkalıpçı, şu örneği de hatırlattı: “Şu anda dünya çok küçülmüş durumda. Yapılan kötülüklerin hiçbirinin üstü kapatılamıyor. J.Bush 5 sene önce Almanya’ya gelmişti. Almanya’da NATO üssünden dışarı çıkamadı. Çünkü hakında suç duyurusu vardı. ABD devlet başkanı bile NATO üssünden dışarı çıkamıyorsa, biraz düşünmemiz gerekir. Yapmamız gereken insani değerlere sahip çıkmak, bu değerleri güçlendirmek. Cizre katliamının sorumlularının er veya geç yargı önüne çıkacaklarına çok inanıyorum.”
Adli Tıp Uzmanı Önder Özkalıpçı kim?
İsviçre’de yaşıyor. 1989 yılından beri insan hakları ile aktif ilgileniyor. 13 yıl boyunca Türkiye İnsan Hakları Vakfı’nda çalıştı. Danimarka’da, Uluslararası İşkence Kurbanları için Rehabilitasyon Konseyi’nde (IRCT) Medikal Direktör ve Adli Tıp Danışmanı olarak çalıştı. Uluslararası Kızılhaç Örgütü’nde Hindistan Kaşmir bölgesinde cezaevlerinde gözlemci hekim olarak görev aldı. Cenevre’deki insan hakları örgütleriyle danışman uzman hekim olarak çalışıyor.
