Yurtta yalan, dünyada yalan!
Cafer TAR yazdı —
- Türkiye Kürtleri izole etmek isterken kendisi bölge siyasetinin tamamen dışına düştü; izole oldu. Ortadoğu büyük bir değişim sürecinde; fakat Türkiye’yi yönetenler tamamen bu sürecin dışına itildiler, kimse onları ciddiye almıyor.
- Türkiye’ye Rusya güvenmiyor, başta ABD olmak üzere bütün Batı dünyası güvenmiyor, Suriye, İran, İsrail, Mısır, Irak hiçbir bölge ülkesi güvenmiyor! Türkiye’nin içinde de durum farklı değil.
Türk ulus-devleti inşa etme çabası tam 101 yıldır başta Kürtler olmak üzere bu topraklarda yaşayan bütün halklara büyük bedeller ödetti, hala da ödetmeye devam ediyor. Binlerce yıldır bu topraklarda yaşamış; Ermeniler, Rumlar, Süryaniler ne yazık ki artık yoklar!
Türk devlet aklı bu topraklar üzerinde binlerce yıl yaşamış insan çeşitliliğini yok etti; yaşanmış bu kadar acıya rağmen hala Alevileri Sünnileştirmek, Kürtleri de Türkleştirmek istiyor, bu kötücül siyasetinden asla vazgeçmiyor. Bu barbarlıkta o kadar ısrarcı ki; Kürt kimliğine düşmanlığını bütün Ortadoğu’ya ihraç etmek istiyor, bunun için yoğun bir çaba harcıyor!
Türk dış politikasının temel dinamiklerinden biri bu kadar yıkıma rağmen maalesef hala Kürt düşmanlığı! Türkiye’nin Suriye siyasetine bakın, dönün Irak’la ilişkilere bakın, hatta yüzlerce yıldır ortak sınırları paylaştıkları İran’la olan ilişkilerine bakın; bütün bu ilişkilerin tamamının ana omurgasını Türkiye’nin Kürt kimliğine olan düşmanlığı oluşturuyor.
Peki sonuç ne? Tam bir fiyasko!
Türkiye Kürtleri izole etmek isterken kendisi bölge siyasetinin tamamen dışına düştü; izole oldu. Ortadoğu büyük bir değişim sürecinde; fakat Türkiye’yi yönetenler tamamen bu sürecin dışına itildiler, kimse onları ciddiye almıyor. Onlar da dünyanın dört bir yanından topladıkları çeteler üzerinden bölgede bir terör unsuru olarak sürece dahil olmak istiyorlar.
Gelinen noktada Suriye’de konuşlanmış, bütün Ortadoğu’da hiçbir hukuk ve ahlak kurallarına uymadan bölge halklarına saldıran grupların kontrollü, dolayısıyla döktükleri kan Türkiye’yi yönetenlerin elindedir!
Suriye içlerinde o kadar güç bulundurmalarına ve ilerde Suriye’nin geleceğinin belirlenmesinde kullanmak için milyonlarca Suriyeliyi ülkeye mülteci olarak almalarına rağmen Suriye’nin geleceğinin belirlenmesinde kimse Türkiye’yi muhatap olarak kabul etmiyor.
Bundan birkaç gün önce Rusya Dışişleri Bakanı Sergey Lavrov, Türkiye’nin Moskova/Kiev arasında olası bir arabuluculuğu konusunda kendisine sorulan bir soruya “Türkiye’nin Ukrayna’ya yoğun silah sattığı koşullarda bu sorunun kendisinin bile şaşkınlık verici bir durum olduğunu söyledi.
Lavrov kısaca “biz, Türkiye’ye güvenmiyoruz!” dedi. Türkiye’ye Rusya güvenmiyor, başta ABD olmak üzere bütün Batı dünyası güvenmiyor, Suriye, İran, İsrail, Mısır, Irak hiçbir bölge ülkesi güvenmiyor!
Türkiye’nin içinde de durum farklı değil; Kürtler ve Aleviler asla, toplumun geri kalanının ezici çoğunluğu da Erdoğan/Bahçeli rejimine güvenmiyor!
“Nasıl güvensinler ki?”
Rejimin sözcüleri Erdoğan ve Bahçeli bugün ak dediklerine yarın kara diyorlar!
Türkiye’nin en büyük ilçesi olan Esenyurt’a kayyum atanması rejimin karakterini ortaya koyması açısından çok öğretici olmuştur. Biz Erdoğan/Bahçeli rejimini tanıyorduk; artık başta CHP olmak üzere bütün düzen muhalefeti de tanımış oldu!
Türkiye’de faşizmi yenmek için güçlü bir demokrasi bloğu yaratmak gerekiyor. Aksi halde bu ülkede kimsenin ne canı ne de malı güvencede olmayacak! Bugün Esenyurt Belediye Başkanı Ahmet Özer, yarın İBB Başkanı Ekrem İmamoğlu ve diğerleri!
Kürt halkı ve Kürt Özgürlük Hareketi, yıllardır bütün Türkiye halklarına barış ve demokrasi elini uzatıyor; bu eli tutmak Türkler için de en az Kürtler kadar önemli bir hale gelmiştir. Aksi halde Türkiye bugün olduğundan çok daha karanlık bir faşizme savrulacak!
Esenyurt Belediye’sine kayyum atanması ortak mücadele anlamında bir milat olmalıdır. Türkiye’de başta yargı ve güvenlik bürokrasisi olmak üzere bütün kurumlar halkın hatta dar anlamda devletin değil, Erdoğan/Bahçeli rejiminin kurumlarına dönüşmüşlerdir, siyaset bu kurumlara güven üzerinden inşa edilemez. Her zaman faşizmin hilelerine karşı ikinci bir planlama olmalı, tarihin bu kesitinde pirimiz Seyit Rıza’dan bir adım ileri giderek rejimin hileleri ile başa çıkılmalıdır!
Kürtler ortak, demokratik, özgür yaşamın yeniden inşası için hazır; tarihin tam da bu noktasında Türklerin de hazır olup olmadıklarını yaşayarak göreceğiz!