Zilan'da dereler, Cizre'de bodrumlar


Türk devletinin Cizre ve Sur'da yürüttüğü savaş ve katliamlarda insanların bodrumlara doldurularak diri diri yakılması ve katledilmesi 1930 yılında Kürt köylülerinin Zilan Deresi'ne doldurularak katledilmesini hatırlatıyor. O gün katliamlar nasıl ki, "Şakiler öldürüldü, devlet şakileri temizledi" mantığı ile meşrulaştırılmaya çalışıyorsa aynı zihniyet bugün de kendisini tekrarlıyor.
Türk hükümetinin Kürt kentlerine yönelik "sokağa çıkma yasağı" adı altındaki katliamlar sürerken, devletin geçmişten beri süren katliam geleneği de kendisini bir kez gösterdi. AKP hükümetinin "devletin gücünü göstermek" kadın çocuk bodrumlara doldurarak katletme geleneği 86 yıl önce devletin Kürtleri yine çocuk ve kadınlarla birlikte Zilan Deresi'ne doldurarak katletmesinin tekrarı olarak ortaya çıktı.
Cizre'de üstelik canlı yayınlarda 200'den fazla sivilin yakılarak katledilmesi Kürtlerin katliam hafızasını da yeniden canlandırdı. Dersim, Ağrı, Zilan, Newala Kasaba gibi tarihi ve Roboski, 92'den bu yana Cizre ve Lice'de süren güncel katliamlar Kürtlere karşı devletin işlediği suçların kopmaz bir halkası gibi varlığını sürdürüyor. Bodrumlarda insanların diri diri yakılması olayı en çok da Zilan Katliamını anımsatıyor.
Ağrı İsyanı sırasında 15 bin den fazla Kürt köylüsü Zilan Deresi'nde katledildi. Kimi kaynaklara göre, bu sayı 50 bin civarında sivil kayıp olarak hesaplanıyor.
Van Erciş ilçesi sınırlarında yer alan Zilan Deresi'nde 1930 yılında yaşanan katliamda, Kürt yazar H. Serdi'ye göre, 47 bin köylü katledilmişti. Tarihi kaynaklara göre 220 köy imha edildi, hayvanlar dahi öldürüldü. Katliamla isyanı bastırmaya çalışan devlet, bugün Sur, Cizre, İdil, Silopi gibi yerleri insansızlaştırma politikasına benzer bir şekilde katliamdan arta kalanları da Türkiye'nin batısına sürdü.
Zilan'da ve Cizre'de hamile kadınlar katledildi
Zilan Katliamı tanıklarından Ahmet Yıldız, olaya ilişkin daha önce verdiği bir röportajda, askerlerin genç kız ve kadınların cesetlerine saldırdığını belirterek, "Birkaç defa Aşê Davuda'da kamp kurmuş olan askerlere erzak götürdüm; kendi gözlerimle gördüm. Cenazeleri üst üste kule şeklinde yığmışlardı" diyor. Aynı zamanda Yıldız, askerlerin katledilmiş kadın bedenine saldırdığını da sözlerine eklemişti. Yıldız'ın anlatımları AKP eliyle yeniden Kürtlere karşı devreye konulan savaşta direnişçi Kürt kadınlarına yönelik saldırıları hatırlatıyor. Daha önce Varto'da Ekin Wan'a, ardından Cizre ve Sur'da kadın bedenine yönelik saldırılar aynı zihniyetin kendisini tekrarladığının göstergesi oldu. Yine Türk güçlerinin duvarlara yazdığı cinsiyetçi yazılamalarda aynı zihniyetin kendisini dışa vurması olarak ortaya çıkıyor.
Zilan katliamı tanıklarından Mirza Efendi, daha sonra verdiği bir röportajda bir komutanın askerlere, bir kadını göstererek "İçinizde bu kadının karnını deşip piçini çıkaracak bir gönüllü çıksın" sözleriyle seslendiğini anlatmıştı. Daha önce de yine Cizre'de bir hamile kadın karnındaki bebeği ile hedef haline getirilmiş ve anne kurtarılmasına rağmen anne karnındaki cenin hayatını kaybetmişti.
Süleyman Nazif'in zihniyeti
Yine Zilan katliamında görev alan eski Musul Valisi Diyarbakırlı Süleyman Nazif, "Eline silah almış olan her asinin eli başıyla birlikte kesilmelidir" sözlerini hatırlatırcasına Türk Cumhurbaşkanı Erdoğan ve Başbakan Davutoğlu, Kürt kentlerine yönelik, "Ev ev sokak sokak, insanları temizlemekten" bahsediyor ve "kendi düzenine isyan edenlerin", "açtıkları hendeklere gömüleceğini" ilan ediyor.
Zilan katliamında binlerce sivil Kürt'ün katledilmesini ise dönemin Cumhuriyet Gazetesi, "Buradaki harp, pek müthiş bir tarzda cereyan etmiştir. Şakilere karşı Zafer! Zilan Deresi, lebalep cesetlerle dolmuştur" sözleriyle katliamı zafer gibi sunarken, Vakit Gazetesi, "Şakiler 5 günde yok edildi" şeklinde manşetler atmıştı. Sur, Cizre ve Nusaybin gibi kentlerde, "36 günlük bebekten, 80 yaşındaki yaşlıların" katledilmesi ise gazete manşetlerine "teröristler etkisiz hale getirildi" şeklinde taşındı. Bu zihniyeti Bütçe görüşmeleri sırasında HDP'lilerin katliam eleştirilerini yanıtlayan AKP'liler, "Öldürülenler sivilde olsa şakidirler" sözleriyle adeta teyit etti.
Önce öldür sonra çaresine bakarsın
Zilan katliamı sırasında çıkarılan, "1850 sayılı kanun" isyan mıntıkasında işlenen fiilleri suç saymıyor ve katliamı adeta aklıyordu. Bugünde AKP'nin işlenen suçları suç olmaktan çıkarmaya yönelik kimi hazırlıklar içinde olduğu yönünde tartışmalar yürütülüyor. Aynı zamanda yapılan her katliamla birlikte Kürt coğrafyası insansızlaştırılarak, bölgenin demografik yapısı değiştirilmeye çalışılırken, bugün de AKP'nin bu yönlü planları, "Master Eylem Planı" adıyla hayata geçiriliyor. Daha önce Kırgızlar, göçmenler Kürt bölgelerine yerleştirilirken, bu kez AKP'nin gündeminde kendisine yakın selefi düşünceye sahip Suriyeli mültecileri söz konusu bölgelere yerleştirme planı var.
