66 gündür ölüm orucundalar
Van F Tipi Cezaevi’ndeki tutsaklardan Kadir Karabak ve Esat Naci Yıldırım, baskı, şiddet ve hak ihlallerini protesto etmek amacıyla 66 gündür ölüm orucu eyleminde.
Van Baro Başkanı Zülküf Uçar, Van F Tipi Cezaevi’nde 66. gününe giren olum orucu konusunda yaptıkları başvurulardan sonuç alamadıklarını söyledi.
Van F Tipi Cezaevi’nde yaşanan baskı, şiddet ve hak ihlallerini protesto etmek amacıyla 66 gündür ölüm orucu eylemi yapan Kadir Karabak ve Esat Naci Yıldırım’ın durumlarına ilişkin basın açıklaması yapıldı. Van Barosu, İnsan Hakları Derneği (İHD) Van Şubesi, Van-Hakkari Tabip Odası, Türkiye İnsan Hakları Vakfı (TİHV) Van Temsilciliği, Tutuklu ve Hükümlü Aileleri Yardımlaşma Derneği (TUHAY-DER) ve Özgürlükçü Hukukçular Platformu (ÖHP) tarafından hazırlanan ortak metin Baro Başkanı Zülküf Uçar tarafından açıklandı.
OHAL ve devamındaki süreç içerisinde toplumsal baskı ve sindirme politikalarının her alanda varlığını devam ettirdiğini söyleyen Uçar, cezaevlerinin tutsaklar için insani koşullardan uzak alanlar haline getirildiğini, insan onuruyla bağdaşmayan uygulamalara sahne olduğunu söyledi.
Havalandırma bile kapatıldı
Bunun bir örneğinin de Van F Tipi Ceza İnfaz Kurumu olduğunu belirten Uçar, son olarak hücre ve koğuşlarda yer alan havalandırma alanlarının tel örgü ile kapatılmasıyla dikkatleri üzerine çektiğini kaydetti. Uçar, ”Tutuklu ve hükümlülerin ceza infaz kurumu koşullarında açık havaya erişebildiği tek alan olan havalandırma bölümlerinin bu şekilde kapatılması hak ihlallerinin eriştiği boyutu gözler önüne sermektedir” dedi.
Tecrit altında ölüm orucu
Bu noktada yaşanan baskı, şiddet ve hak ihlallerini protesto etmek amacıyla tutuklu/hükümlü Kadir Karabak ve Esat Naci Yıldırım 17 Eylül 2018’de ölüm orucuna başladıklarını deklare ettiklerini hatırlatan Uçar, şöyle devam etti: ”Konuya ilişkin olarak Van Barosu ve Özgürlükçü Hukukçular Platformu tarafından ayrı ayrı raporlar hazırlanmıştır. Kadir Karabak ve Esat Naci Yıldırım, avukatları vasıtasıyla yapılan görüşmelerde, ölüm orucuna başladıkları günden itibaren ceza infaz kurumunda tecride alındıklarını, hak ihlallerine ilişkin insan hakları alanında çalışan sivil toplum kuruluşlarına gönderdikleri mektuplara ceza infaz kurumu yönetimince el konulduğunu, Adalet Bakanlığı ve Ceza Tevkifevleri Genel Müdürlüğü’ne yazılan talep dilekçelerine yine idarece el konulduğunu ve muhataplarına iletilmediğini, her gün bulundukları koğuşlara arama adı altında baskın yapıldığını ifade etmişlerdir.”
Psikolojik işkence de yapılıyor
Ölüm orucundaki tutsaklara yönelik cezaevi personelinin gayrı insani tutumuna işaret eden Uçar, ”Öyle ki bu süreçte yemek anketi adı altında ceza infaz kurumu personelleri tarafından, hükümlü ve tutuklulara ‘Sizce ceza infaz kurumunda hangi yemekler pişirilmeli?’ şeklinde anketler yapılmış, yine ceza infaz kurumu personelleri tarafından, ölüm orucunda olan hükümlülerin koğuşlarına gelinerek ‘Şu yemek çıktı yer misiniz?’ gibi sorular sorulmuştur” bilgilerini paylaştı.
Sağlık durumları kritik aşamada
Konu ile ilgili olarak cezaevi yönetimi ile yapılan tüm görüşmelerin sonuçsuz kaldığını söyleyen Uçar, şunları paylaştı: ”Son derece insani ve makul olan taleplerin karşılanması ölüm orucunun bitirilmesi noktasında elzemdir. Konu ile ilgili olarak avukatları vasıtasıyla Adalet Bakanlığı‘na, Ceza ve Tevkifevleri Genel Müdürlüğü’ne ve TBMM İnsan Hakları İnceleme Komisyonu’na konu hakkında bilgi verilmiş olup henüz bir dönüş alınamamıştır. Ölüm orucunu sürdüren iki tutuklunun sağlık durumları kritik aşamaya gelmiştir. Mahpuslar ile yapılan görüşmelerde verilmesi lazım olan B1 vitamin olmadığı gerekçesi ile verilmediği, bunun yerine bir çok yan etkiye sebebiyet verecek B12 vitamini verildiği beyan edilmiştir. Mahpuslar, avukatları ile yaptıkları son görüşmede baş ağrısı, aşırı halsizlik, kemik ağrıları, idrarda kanama, aşırı unutkanlık ve gözlerde yanma ve görme bozuklukları vb hastalıkların başladığını ve artık sıvı tüketiminde zorlandıklarını ifade etmişlerdir.
TTB’ye yanıt verilmedi
Bağımsız doktorlardan oluşacak bir heyetin sağlık kontrolü için cezaevine gitmesi için TTB’ye başvuru yapılmış, akabinde TTB Van Şubesi de Van Cumhuriyet Başsavcılığına mahpuslar ile görüşmek ve sağlık kontrollerini sağlamak üzere başvurmuş, ancak henüz Van Cumhuriyet Başsavcılığı’ndan başvuruya ilişkin herhangi bir yanıt alınamamıştır.”
Tutsakların talepleri
Ölüm orucunda olan Karabak ve Yıldırım’ın durumu ile ilgili başta Adalet Bakanlığı olmak üzere bir an önce adım atılması, bunun için de ölüm orucuna neden olan tutuklu ve hükümlülere dönük uygulamaların sonlandırılması gerektiğini ifade eden Uçar, tutuklu ve hükümlülerin taleplerini şöyle sıraladı;
- Koğuş havalandırmalarının, diğer adıyla avluların üzerindeki tel örgülerinin derhal kaldırılması ve insani olmayan kafes mantığına son verilmesi,
- Her gün sabah ve akşam saatlerinde koğuşların arama adı altında dağıtılmasına son verilmesi,
- Yasal ve bandrollü olmasına rağmen kendilerine verilmeyen kitapların ve günlük gazetelere erişimin sağlanması,
- Herhangi ideolojik ve yasaklı bir içerik olmamasına karşın alınan ve gönderilen mektupların engellenmemesi.”
VAN
Ölüm tehdidi
Manisa T Tipi Kapalı Cezaevi’nde kalan yakınlarını ziyarete giden aileler, gardiyanların siyasi tutsakları ’Sizden birini öldürelim mi? kimsenin ruhu duymaz’ şeklinde tehditlerde bulunduğunu aktardı.
Manisa T Tipi Kapalı Cezaevi’nin C-16 koğuşunda kalan 13 siyasi tutuklu, ayakta sayım dayatmasını kabul etmedikleri gerekçesiyle 6 Kasım’dan bu yana gardiyanların saldırısına maruz kaldıkları iddialarıyla gündeme geldi. Yansıyan bu bilgilerin ardından Celal Tekin, Adem Bozkurt, Abdullah Ataş ve Muhlis Karan isimli tutsakların aileleri, cezaevine gitti.
Aileler, görüştükleri tutuklu yakınları üzerindeki baskıların hala devam ettiğini aktardı. Yakınlarının maruz kaldıkları darp nedeniyle yürüyemez ve konuşamaz durumda olduklarını belirten aileler, ”Hepsinin yüzünde morluklar, ellerinde ve ayaklarında hep yara vardı” dedi.
Tutuklular yaşadıklarını kamuoyuna aileleri aracılığıyla duyurdu. Aileler, görüşmede yakınlarının kendilerine ‘Darp edilmeye devam ediliyoruz. Hakaret ediyorlar. Adli koğuştan cam şişe atılması nedeniyle Celal Tekin isimli tutuklu başından yaralandı. Gardiyanlar bizi ‘Sizden birini öldürelim mi? kimsenin ruhu duymaz’ diye ölümle tehdit ediyorlar. Kamerasız bölgeye çekip dövüyorlar. Artık hayatımızdan endişe duyuyoruz’ dediklerini aktardı.
Savcı nizami duruşu savundu
Yakınlarının maruz kaldığı darp ve işkencelere ilişkin, aileler olarak 12 Kasım’da Manisa Cumhuriyet Savcılığı‘na suç duyurusunda başvuruda bulunduklarını belirten Celal Tekin’un ağabeyi Talat Tekin, ”Savcılıkla yaptığımız görüşmede bize, ‘Zaten sürüklerken olmuştur. Kasten yapılan bir şey değildir. Diğer hükümlüler gibi nizami duruşta dursalar sorun çıkmaz’ diyerek gönderdi. Biz de savcıya ‘zorla tekmeleyerek ayağı kaldırılması suçtur’ dedik ve suç duyurusunda bulunduk. Çocuklarımızın üzerindeki bu baskılar son bulsun istiyoruz. Bütün mücadelemiz bundan dolayı oluyor” dedi.