Güncel

Büyük öfke!

Nubar OZANYAN yazdı —

  • Kürt halkının barış ve demokrasi talebiyle, “batı”da yükselen itiraz kesişiyor. Birbirine karışıyor. Sesten, ışıktan, kalabalıkların öfkesinden korkan egemenler, her türlü şiddeti uygulamaya çalışarak sokak ve meydanları halka yasaklayarak kitlesel gösterileri durdurmak istiyor. Ancak nafile!

Direnişin ve dirilişin günü olan Newroz, bu yıl, önceki yıllara nazaran büyük bir kitlesellik ve yaygınlıkla kutlandı. Kürtler, sayıları giderek artan daha büyük kalabalıklar halinde özgürlük, hak, hukuk, adalet taleplerini görünür halde ifade ederek meydanları doldurdu. Kürt halkının her alanda ayağa kalkıp daha kitlesel bir tarzda, daha yüksek sesle özgürlüklerini haykırması, umut ve heyecan vericidir. Ezilen mazlum halklara ayağa kalkmaları için cüret ve cesaret vermektedir. Halk, umudu büyütme, geleceklerini ellerine alma çağrısı yapmaktadır.

Bu yıl birçok alanda isyan günü olarak kutlanan Newroz’un ayırt edici özelliklerinden biri de dört parça Kürdistan’da Newroz’un kitlesellik içinde kutlanmasıdır. Kürtler, renkleri, dilleri ve şarkılarıyla halaya durdular. Zılgıtları uyuyan herkesi sarsttı. Bu bahoz (fırtına), ezilen tüm halklara umut ve esin kaynağı olmaktadır. Ezilen halkların özgürlükleri için ayağa kalkıp mücadele etmelerine ilham kaynağı olmaktadır.   

Newroz’da kitlesel ayağa kalkışın Orta Doğu’ya, Kafkaslar’a yayılarak geniş kesimler tarafından kutlanmasına itim ve güç sağlayan, gerilla savaşıdır. On binlerce şehit, on binlerce tutsak, ödenen büyük bedeller ve tanımı zor acılar pahasına sürdürülen kırk yıllık gerilla savaşı, uyuyan bir devi ayağa kaldırdı. Dağlarda, zindanlarda yakılan özgürlük ateşi, kimliğini unutmaya yüz tutmuş inkar ve imha kılıcı altında nefesi kesilmek istenen Kürt halkını ayağa kaldırdı. Kürtlere kimlik, dil, irade, her alanda temsiliyet kazandırdı. Sessiz, suskun, kayıp ve edilgen bir halkı, özne yaptı. Kürt halkı Mazlum, Kemal, Hayri, Agit ve Sakinelerin tarih yazan direnişleriyle ve kırk yıldır kesintisiz sürüp devam eden bitmeyen özgürlük kavgalarıyla örnek alınacak bir halk haline geldi. Korkuyu yenen, bilinçli örgütlü bir halk yarattılar.   

Bundandır ki, direnişin, dirilişin olduğu topraklarda en anlamlı, en coşkulu, kitlesel Newrozlar kutlanır. Bir halkın Newrozlaşmasına tanık olduğumuz zamanları yaşıyoruz.  

Kürdistan’da Kürtlerin yükselen kitlesel özgürlük sesiyle Türkiye’de dipten gelen dalganın yüzeye vuran hareketi birleşirse, işgalci Türk kompradorları deprem niteliğinde bir sarsıntıyla dengesini kaybedecek, iktidarda kalma zamanı kısalarak muhteşem sona doğru gidilecektir.  

Kürdistan’da Kürtler, yüz yıldır süren zulme ve kabul edilemez inkar, imha ve soykırım saldırılarına karşı “Edi bese!” seslerini güçlü yükseltiyor. E. İmamoğlu’nun gözaltına alınıp tutuklanmasıyla meydanlara dökülen geniş kitlelerin tepkisi, gerçekte sömürü ve zulüm sisteminedir. Ülkenin geniş bir kesimine yayılan kitlesel gösterilerin nedeni, İstanbul Büyükşehir Belediye Başkanı’nın gözaltına alınıp tutuklanmasına duyulan tepki olmadığını görmek anlamak gerekir. Kitlelerin yıllardır dipte biriktirdiği öfkesinin dışa vurumudur. Taksim İsyanı da görünüşte bir avuç insanın ağaçların kesilmesine duyduğu tepki olarak başladı ama yaygınlaşarak kitleselleşti. Gerçek, halkın sisteme birikmiş öfkesinin dışavurumuydu.

Halkı sokaklara döken, CHP değildir. CHP, her dönem olduğu gibi sistemin yedek lastiği rolünü oynamaktadır. İktidarın “provokasyonuna düşmemek” adına halkın sokaklara dökülerek itirazlarını yükseltmesine her dönem karşı çıkmışlardır. Halk kesintisiz şekilde süren darbe yönetimine, adaletsizliğe ve hukuksuzluğa büyük öfke duymaktadır. Demokrasinin kırıntısının bile bırakılmadığı ülke, adeta açık bir karakola, bir açık hava hapishanesine çevrildi. Ülkeyi padişahvari tarzda yöneten R.T. Erdoğan diktatörünün elinde, adalet ve hukuk bir oyuncağa dönüştü. Halk adaletsizliklikten, hukuksuzluktan, yolsuzluk ve vurgunlardan, yokluk ve yoksulluktan, işsizlikten, ötekileştirilmekten bıktı. Gençler geleceksizlik içinde karanlığa mahkum edilmek istememekte, kadınlar her gün katledilmeye isyan etmektedir.

Bugün Kürt halkının barış ve demokrasi talebiyle, “batı”da yükselen itiraz kesişiyor. Birbirine karışıyor. Sesten, ışıktan, kalabalıkların öfkesinden korkan egemenler, her türlü şiddeti uygulamaya çalışarak sokak ve meydanları halka yasaklayarak kitlesel gösterileri durdurmak istiyor. Ancak nafile!

Kabul etmek gerekir, Kürtler her zamandan daha örgütlü disiplinli ve birlik halinde yürürken Türkiye işçi sınıfı, emekçileri, ezilenleri, gençleri dağınık, örgütsüzlük halini sürdürmeye, kurtuluşunu sağlayacak öncüsünü aramaya devam ediyor. 

Kürtler, hakları olan barış ve demokrasi talebinde samimi dürüst ve nettir. İstem ve talepleri haklıdır. Ancak AKP hükümeti kendi iç hakimiyetini güçlendirme amacını esas almaktadır. Tarih boyunca gelenekselleşmiş, işgalci soykırımcı Türk devlet aklıyla hareket eden AKP hükümeti, oyalama, sürüncemede bırakma, tasfiye, silahların bırakılmasına kilitlenen sinsi, yıkıcı bir zihniyetin savunucusu ve sahibi olmaya devam ediyor.

Her şey birikir. Sözler, düşünceler de birikir. Emek ve gözyaşı da birikir. Zulüm karşısında önce susan insanlar, zulmü gören gözler, sonrasında öfke biriktirir. Tenha sokaklar, susan meydanlar insan biriktirir. Zulme sessiz kalmayan dünün “çapulcularının, teröristlerinin çocukları artık büyüdü”. Her firavunun bir Musası varsa Erdoğan’ın Musası da çapulcu sürüsü ve toprak ve direniş renkli Kürt halkının onurlu yiğit evlatları olacaktır.

paylaş

   

Güncel

Yeni Özgür Politika

© Copyright 2025 Yeni Özgür Politika | Tüm Hakları Saklıdır.