Ekonomik kayıp büyüyor

.
- İBB Başkanı İmamoğlu’nun gözaltına alınıp tutuklanmasıyla dengesi bozulan ekonomi, küresel sarsıntının de eklenmesiyle kayıp vermeye devam ediyor.
Son dönemdeki ekonomik kriz ve demokratik teamüllerin askıya alınmasının ardından ekonomideki riskler, kontrol edilebilir düzeyi aşıyor. İBB merkezli 19 Mart’taki siyasi operasyonun ardından yaşanan kur atağı ve sermaye çıkışıyla birlikte ekonomik risklerin daha da büyüyor.
Kürt sorununun çözümsüz bırakılmasının ve 40 yılı aşkın bir süredir devam eden çatışmaların Türkiye ekonomisine yaklaşık maliyeti 3 trilyon dolar olarak hesaplanıyor. Türkiye’nin Gayri Sahi Yıllık Hasıla’sının (GSYH) geçen yılın ikinci çeyreğinde 1,3 trilyon dolar olduğu hesaba katıldığında aynı zamanda bir demokrasi sorunu olan Kürt sorununun çözümsüzlüğünden dolayı halkın sırtına ne kadar büyük bir maliyet yüklendiği net bir şekilde ortaya çıkıyor.
Borsa kaybı 2 tirlyonu aştı
Borsadaki kayıp, isayis operasyonle birlikte 2 trilyon TL’yi aşarken devre kesiciler devreye girdi, iktidarın çok önemsediği ‘yabancı sermaye’ ülkeden çıkış yaparken bazı uluslararası yatırım firmaları borsadaki haklarından feragat ederek Türkiye piyasasından çıktı. 7 Nisan itibarıyla döviz rezervlerindeki erimenin boyutunun 43 milyar dolara ulaştı ve erime devam ediyor. Şimdi güncel detaylara bakalım:
Borsa, döviz, altın...
BIST 100 endeksi, güne yüzde 0,15 yükselişle 9.352,49 puandan başladı. Endeks, saat 13.00 itibarıyla 9.342,22 puandaydı. Endeks günün ilk yarısında en düşük 9.260,01, en yüksek 9.370,41 puanı gördü. Önceki kapanışa göre, günün ilk yarısında BIST 100 endeksine dahil hisselerden 45'i değer kaybetti.
Uluslararası piyasalarda saat 13.00 itibarıyla Euro/dolar paritesi 1,1390, sterlin/dolar paritesi 1,3120 ve dolar/yen paritesi 142,5 düzeyinde bulunuyor. İstanbul serbest piyasada dolar 38,0620 liradan, euro 43,3340 liradan satılıyordu.
Altın fiyatları tarihinde ilk kez 3 bin 200 dolar seviyesini aşarak rekor kırdı. Türkiye'de de altının gram fiyatı fırladı. Yeni güne yüzde 1,7'lik yükselişle başlayan gram altın 3 bin 935 lira seviyesinden işlem görüyordu.
Yabancının çıkışı hızlı
Merkez Bankası verileri hem yerlinin hem de yabancının 19 Mart sonrasında TL varlıklardan uzaklaştığını ortaya koydu. 19 Mart’tan sonra 4 Nisan’a kadar yurtiçi yerleşiklerin döviz mevduatı 8 milyar 786 milyon dolar artarken, yabancı yatırımcıların hisse ve devlet tahvillerinde aynı dönemdeki net çıkışı 6 milyar 490 milyon dolara ulaştı. Yabancının tahvil stokundaki payı da üç haftada 3.3 puan birden azalarak yüzde 7,5’e indi. Yabancının 28 Mart itibarıyla 29 milyar 196,5 milyon dolar olan hisse senedi stoku, 4 Nisan haftasında 28 milyar 484 milyon dolara, DİBS stoku 15 milyar 801,1 milyon dolardan 13 milyar 994,7 milyon dolara indi. Yılbaşından bu yana yabancı yatırımcının devlet tahvillerinde net satışı 1 milyar 278,1 milyon dolar, hisse senedinde ise 526 milyon dolar olarak hesaplandı. TCMB net uluslararası rezervleri 4 Nisan itibarıyla 7.4 milyar dolar azaldı.
Merkez Bankası haftalık para ve banka istatistikleri de yurtiçi yerleşiklerin döviz mevduatında son üç haftada hızlı bir yükseliş olduğunu gösteriyor. Üç haftada gerçek kişilerin parite etkisinden arındırılmış olarak döviz mevduatı yükselişi 3 milyar 494 milyon dolara ulaştı. Tüzel kişilerin 28 Mart haftasında gerilese de son üç haftalık parite etkisinden arındırılmış döviz mevduat artışı da 5 milyar 291 milyon dolar olarak hesaplandı. Son üç haftada yurtiçi yerleşiklerin döviz mevduatının parite etkisinden arındırılmış olarak değişimi 8 milyar 786 milyon dolar ile 9 milyar dolara dayandı.
4 Nisan ile biten haftada kur korumalı mevduat bakiyesi sadece 14 milyar 154 milyon lira azaldı ve 744 milyar 293 milyon liraya indi. Kur korumalı mevduat büyüklüğünün, toplam mevduat içindeki oranı da yüzde 3,55’e geriledi.
Rezervleri 34.3 milyar dolar geriledi
İBB Başkanı İmamoğlu’nun gözaltına alınıp tutuklanmasıyla piyasalarda yaşanan sarsıntıda Merkez Bankası’nın rezervleri de kayıp yaşadı. Merkez Bankası verilerine göre 4 Nisan haftasında da bankanın net uluslararası rezervleri 7 milyar 381 milyon dolar azalarak 48 milyar 71 milyon dolara geriledi. 19 Mart öncesi 14 Mart ile biten haftada net uluslararası rezervler 73 milyar 901 milyon dolar seviyesinde bulunuyordu. Böylece üç haftada net uluslararası rezervler 25.2 milyar dolar azaldı ve Eylül 2024 seviyelerine indi. Swap hariç net rezervler ise üç haftada 65.4 milyar dolardan 31.1 milyar dolara indi ve 34.3 milyar dolar azaldı.
Teşvikli yatırımlarda düşüşü
Geçen yılı yüksek enflasyona rağmen ekside kapatan teşvikli yatırımlar, 2025 yılına da iyi başlamadı. Ocak ayında teşvik belgesi kapsamında öngörülen sabit yatırım tutarı geçen yılın aynı ayına göre yüzde 44,9 oranında azalarak 92 milyar 347 milyon liradan, 53 milyar 612 milyon liraya geriledi. Aynı dönemde öngörülen istihdam ise yüzde 14,2 oranında azalarak 25 bin 512’den 21 bin 870’e gerilerken teşvik belgesine bağlanan yatırım sayısı 9 adet artarak bin 156’dan bin 165’e yükseldi. Ocak'ta bölgesel bazda yapılan değerlendirmede 3 ve 4’üncü bölgelerde yatırımlarda artış gözlenirken, diğer 4 bölgeye yapılan yatırımlar azaldı.
Kamu işletmeleri 7 kat borçlu
AKP iktidarı boyunca ‘verimsiz’ ya da ‘yük’ olarak nitelendirilerek özelleştirilen kamu iktisadi teşekküllerinden geriye kalanlar borç içinde yüzüyor. Asıl görevi kamu yararına üretim yapmak, stratejik alanlarda ihtiyacı karşılamak olan kuruluşlar ekonomik krizi gölgeleme ve iktidara oy kazandırma aracına dönüştü. Bu görev KİT’lerin borçları ve görev zararının her geçen yıl daha da büyümesine neden oldu. Aralarında ÇAYKUR, BOTAŞ, EÜAŞ ve TMO gibi önemli kuruluşların da yer aldığı 22 KİT’e ilişkin Hazine ve Maliye Bakanlığının raporuna göre; 2023'te 798 milyar 294 milyon lira olan borç tutarı, 2024'ün son çeyreğinde 932 milyar 675 milyon liraya ulaştı. Kuruluşların 2020'de 32 milyar 657 milyon lira olan dış borçları 214 milyar 629 milyon liraya çıktı. Dış borçların da 116 milyar 448 milyon lirası Hazine garantili borçlardan kaynaklandı. Özellikle seçim dönemlerinde iktidarın propaganda aparatı haline dönüştürülen KİT’lerin toplam borçları 2020-2024 döneminde 7,5 kat arttı. HABER MERKEZİ
* * *
Çiftçi de üretici de borçlu
Çiftçi borçlanarak üretim yapıyor. Ürün değer bulmadığında girdi maliyetleri, ilacı, tohumu, gübresi, mazotu arttığında da çiftçinin gelir gider de dengesi bozuluyor. Çiftçi de üretici de borçlu. Çiftçiler, borçlarını ödeyemediğinde tarlalar icra yoluyla satışa çıkarılıyor.
Çiftçiler, geçen yıl düşük alım fiyatları ve girdi maliyetlerinin de yüksekliğinden dolayı ürettikleri üründen para kazanamadı. Kredi borçlarını ödeyemeyenice icralık oldular. Bu yılın ilk üç ayında 111 traktör icra yoluyla satışa çıkarıldıı. Mart'ta 2 bin 937 tarla icra ya da sulh mahkemeleri tarafından satışa çıkarıldı. İlk 24 günde bin 959 tarlanın satışı icra yoluyla gerçekleşirken 24-31 Mart aralığında 978 tarla daha satışa çıkarılmış oldu.
Çiftçilerin bankalara Aralık 2024'deki borçları toplam 868 milyar 627 milyon liraydı. ÇKS'ye kayıtlı çiftçi sayısı 2 milyon 300 bin civarında. Bu rakam yani çiftçilerin bankalara olan borçları Ocak 2025'te 890 milyar liraya çıktı. Çiftçinin takibe düşen borçları, Aralık 2024'te 3 milyar 621 milyon lirayken Ocak 2025'te 4 milyar 800 milyon liraya ulaştı.
2007-2025 yılları arasında verilen toplam destek 493 milyar lira. Tarım Kanunu'nun 20. Maddesine göre 'milli gelir'in yüzde 1'inin çiftçiye verilmesi gerekiyor. Bu da toplam 2007-2025 yılları arasında 1 trilyon 867 milyar lira yapıyor. Oysa çiftçiye verilen 493 milyar lira. Verilmeyen 1 trilyon 374 milyar lira.