Hiçbir saldırı, geri adım attıramaz

Rohilat Efrîn

Rohilat Efrîn

  • YPJ Genel Komutanlığı Üyesi Rohilat Efrîn, Türk saldırganlığı karşısında geri adım atmayacaklarını belirterek, "Savunma birliklerini büyüterek, halkımızla birlikte topraklarımızı ve devrimin kazanımlarını savunacağız" dedi.  

YPJ komutanlarından Rohilat Efrîn, Kuzey ve Doğu kentlerinde dönük saldırıları "savaş suçu" olarak nitelendirerek, "Türkiye'nin Kürdistan’daki savaş suçlarından dolayı uluslararası bir mahkemede yargılanmasının zamanı geldi" dedi. 

Türkiye, 23 Ekim'de Kuzey ve Doğu Suriye kentlerine dönük yeni bir saldırı dalgası başlattı. Saldırılarda fabrika, petrol rafinerleri, buğday depoları, sağlık ve eğitim merkezleri, elektrik ve gaz istasyonları ile telefon şebekeleri de hedef alındı. Ankara'daki TUSAŞ eylemi bahane edilerek yapılan saldırılar, 5 gün sürdü. Yekîneyên Parastina Jin (YPJ) Genel Komutanlığı Üyesi Rohilat Efrîn, Türkiye’nin devam eden saldırılarıyla ilgili MA'dan Fırat Can Arslan'ın sorularını yanıtladı. 

Türkiye sık sık farklı eylemleri gerekçe göstererek, Kuzey ve Doğu Suriye kentlerini hedef alıyor. QSD'nin açıklamalarına rağmen yapılan bu saldırıların nedeni nedir? 

Türkiye, savaşı birçok yönüyle sürdürerek Kürtleri yok etmeye çalışıyor. Öyle bir noktaya geldi ki mevcut yükü taşıyacak durumda değil. Siyasi ve ekonomik olarak içte ve dışta kriz içinde. Kürtler, dünyanın yeni düzeninde ve Ortadoğu’da önemli bir noktada durması, Türkiye'nin temel korkusudur. Devlet, bir yandan yıkıma sürüklendiğini, diğer yandan Kürtlerin statüsünün yükseldiğini görüyor. Kürtlerin statü sahibi olmasından korktuğu için tasfiye etmek istiyor. Kürtler, kendi öz güçleri ve verdikleri bedellerle kazanımlarını koruyor. 

Herkes biliyor ki; bize saldırılarının sebebi Ankara eylemi değil; buradaki siyasi, askeri ve toplumsal kazanımlardır. Herkes biliyor ki Rojava’dan Ankara’ya bir saldırı olmamıştır. Bu kazanımlarını yok etmek için bahane üretiyorlar. Bu durumu doğru temelde değerlendirmek lazım. Efrîn ve Girê Spî’nin işgal edilmesinden bu yana saldırılar durmadı. Zihniyetlerinde işgal var. Eğer toprakları işgal edemiyorlarsa saldırılarla bir tıkanıklık yaratmak istiyorlar. Sınırsız ve ahlaksız bir şekilde, çocuklara ve sivillere yönelik saldırılar oluyor. Devam eden saldırılarda halkın temel ihtiyaçları olan buğday, su ve elektrik istasyonları hedef alındı. Halkımızın kendi topraklarında huzur bulması istenmiyor. Saldırılarda hedef alınmayan sivil alan kalmadı. Bu, halkımızın topyekun yerinden edilmek istenmesidir.

Saldırılarla halkın yerinden edilmek istendiğini söylediniz...

Bu, esas olarak özel savaş yöntemidir. Saldırılarla halkımızın göçe zorlanması hedefleniyor. Bu süreçte hem maddi hem de manevi zarar oldu. Halkı korkutup özgürce nefes almalarını engellemek istiyorlar. Bu anlamıyla biz savunma güçleri olarak her yönüyle saldırılara karşılık verdik ve bundan sonra da bu saldırıları cevapsız bırakmayacağız. Bu açıdan kendimize ve halkımıza güvenimiz var. Kazanımlarımızı koruyacağız. Özel savaş yöntemlerini sürdüren Türkiye, var olan bütün gerçeklikleri ters yüz ediyor. Yürüttüğü özel savaş yöntemlerini maskeleyerek yapıyor. Bu saldırılarla maskeleri bir kez daha düştü. 

Saldırılara karşı Koalisyon güçlerinin tutumu nedir? 

Türk devleti, her gün Rojava’da savaş suçu işliyor. Uluslararası kurum ve kuruluşların Türk devletinin saldırılarına ses çıkarması lazım. Bu anlamdaki sessizlik, Türkiye'yi cesaretlendiriyor. Türkiye'nin Kürdistan’daki savaş suçlarından dolayı uluslararası bir mahkemede yargılanmasının zamanı geldi. Artık cezasını çekmeli. Sadece Kuzey ve Doğu Suriye’ye bile baktığımızda işgal altındaki tüm bölgelerde demografik bir değişim söz konusu. Türk devleti, işgali altındaki bölgelerde katliam, yok etme, kimlik ve kültürü değiştirme siyaseti yürütüyor. Hiçbir şey, Kuzey ve Doğu Suriye’ye yönelik saldırıların gerekçesi olamaz. Koalisyon'un "meşru müdafa" açıklamasını da talihsiz bir açıklama olarak görüyoruz. Neye karşı meşru hak? Yapılan eylemin (TUSAŞ) Kuzey ve Doğu Suriye’yle ilgisi yok. 

Saldırılar sonrası Kuzey ve Doğu Suriye yönetiminden "meşru savunma" açıklamaları ve uyarıları yapıldı...

3. Dünya Savaşı sürüyor ve sürecek. Onun için devam eden ve ileride yaşanacak saldırılara karşı kendimizi savunacağız, mücadeleyi yükselteceğiz. Savunma birliklerini büyüterek, halkımızla birlikte topraklarımızı ve devrimin kazanımlarını savunacağız. Son 8-9 yıldır Efrîn, Gri Spî, Serêkaniyê işgaliyle birlikte halkımız saldırı altında. Türk devletinin saldırıları, esasında devrimin kazanımlarına karşı. Devrimin felsefesini, kültürünü, iradesini yok etmeyi amaçlıyor. Buna karşı elbette savunma güçleri olarak doğru öncülüğü yürütüp, kazanımları ve topraklarımızı savunacağız. Bugüne kadar hazırlık yapmamış olsaydık ya da halk savunması olmasaydı kazanımlarımız kısa sürede sonlanırdı. Hiçbir saldırı bizi korkutamayacak. Hiçbir saldırı bizi topraklarımızdan da çıkaramaz. Zamanında yanıtlar vereceğiz. Bu hazırlıklarımız tüm yönleriyle sürecek.

Kuzey ve Doğu Suriye'ye dönük saldırıların sürdüğü bir dönemde Türkiye'de 'iç barış' tartışmaları yürütülüyor. Söz konusu tartışmalar ile saldırıları bir arada ele aldığınızda neler söylersiniz?

Yapılan açıklamaları, tartışmaları bizler de basından öğreniyoruz. Yorumlaması ve eleştirilmesi için henüz erken. Kürtler, yıllardır özgürlükleri için büyük bedellerle savaşıyor. En başında mücadeleyi sürdüren ve savunan elbette ki Önder Apo’nun fikir ve felsefesidir. Önder Apo, yeni paradigma ve fikirlerle devrime öncülük etti. Bu anlamda ne halkımız ne de demokrasi ve özgürlük isteyen halklar bundan kaçar. Böyle bir sürecin başlatılması, demokrasi ve barış yolunda yürütülmesi herkes için çözüm olur. Eğer barış ve demokrasi kanunlarla yürütülürse elbette barış adımları tüm halklar için değerlidir.  

Barış için bir adım atıldığında; tüm bölgede huzur oluşur. İster kriz ve tıkanmışlıkla karşı karşıya olan Türk devleti olsun, ister İran olsun, ister Irak ya da Suriye olsun. Daha iyi bir sonuç çıkaracaktır. Böylesi adımlar, tüm dünyadaki ülkelerde sorunlara tartışma cesareti de verecektir. Suriye’yi kurtaran da bu olacak. Suriye’yi kurtaran da temel demokratik kanunlar olacak. Demokratik bir Suriye’nin oluşması da bu adımla olur. 

Halkımıza dönük saldırılar ağır. Ancak ısrar ve iddiamızı sürdürüyoruz; bölgemiz ve tüm Kürdistan’da saldırılar ne olursa olsun savunma güçleriyle halkımızı ve kazanımlarımızı savunabiliriz. Bedeli ne olursa olsun savunmaya devam edeceğiz. Ne özel savaş ne de saldırılar bizi korkutur. Kuzey ve Doğu Suriye’de ağır bedeller verdik. Bu bedellerle halkımız bugün ayakta. Bu bedeller, Türk devletinin korkmasına yaradı. Verdiğimiz bedeller ve kazanımların çözüm ve barış için temel çare olmasını umuyoruz. RIHA

 

* * *

Til Koçer'de işgalci protestosu

İşgalci Türk devletinin saldırılarını protesto eden Til Koçer ve Tirbespiyê halkı, saldırılarda tahrip edilen yerleri onarıp direnişlerini sürdüreceklerini vurguladı.

Cizîrê Kantonu'nun Til Koçer kenti sakinleri, sivil toplum kuruluşu üyeleri ve hizmet kurumları, işgalci Türk devletinin bölgeye yönelik saldırılarını kınamak için yürüyüş yaptı. Kitle, işgalci Türk devletinin saldırılarında şehit düşenlerin posterlerini taşıyarak Delê Kavşağı önünde yürüyüşe başladı. Yürüyüş, Til Koçer Halk Belediyesi binası önünde durdu. Konuşma yapan Til Koçer Meclisi Yürütme Üyesi Salih El Keno, işgalci Türk ordusunun altyapı ve hizmet merkezlerine saldırarak halkı aç bırakmak istediğini söyledi. El Keno, daha önceki saldırılara direndiklerini, bu sefer de direneceklerini ve kurumlarını yeniden inşa edeceklerini söyledi.

Kongra Star Til Koçer üyesi Munteha Qeto, "İşgalcilerin irademizi kırmasına izin vermeyeceğiz, devrimimizin kazanımlarını dayanışmamızla savunacağız” şeklinde konuştu. Munteha, uluslararası güçlerin ikiyüzlülüğünü ve Türk devletinin saldırıları karşısındaki sessizliğini kınadı.

Eylem, "Berxwedan jiyan e" sloganıyla sona erdi.

paylaş

   

Yeni Özgür Politika

© Copyright 2024 Yeni Özgür Politika | Tüm Hakları Saklıdır.