Somut bir adım göremiyoruz

Tülay Hatimoğulları
- DEM Parti Eşbaşkanı Tülay Hatimoğulları, gerekli olan siyasal ve toplumsal zeminin oluşmasıyla ilgili çalıştıklarını ama henüz iktidar ve devletten atılmış somut bir adım göremediklerini söyledi.
İmralı'da tecridin devam ettiğini belirten DEM Parti Eşbaşkanı Tülay Hatimoğulları, özgür çalışma ve yaşam koşulları ne olursa olsun en hızlı şekilde oluşturulmasığı gerektiğini söyledi. Hatimoğulları, şunun altını çizdi: "Diyalog sürecinin işleyişi diyalogsuzluk olamaz.”
Halkların Eşitlik ve Demokrasi Partisi’nin (DEM Parti) il eşbaşkanları, genel merkez binasında toplandı. Toplantı öncesi konuşan Eşbaşkan Tülay Hatimoğulları, Türkiye ve Ortadoğu’daki gelişmelerin yanı sıra yol haritalarını belirlemek üzere bir araya geldiklerini belirtti. 8 Mart’ta, Newrozlarda ve Amara’da ortak talebin, Kürt Halk Önderi'nin özgürlüğü olduğunu kaydeden Hatimoğulları, şunları söyledi: "Sayın Öcalan’ın koşullarının düzenlenmesi ve özgür bir biçimde çalışmalara katkı vermesinin mesajı çok güçlü bir biçimde verilmiştir. Çok güçlü bir sahiplenme yaşandı. Özellikle Newroz alanlarında bir araya gelen milyonların en temel mesajı 'Barış ve Demokratik Toplum Çağrısı'nı sahiplenmek ve bunun gereklerinin yerine getirilmesi için devlete, iktidara ve her kesime güçlü bir mesaj verildi ‘çağrının arkasındayız’ dediler. Hep birlikte Abdullah Öcalan’ın çağrısının arkasında olduğumuzu defaatle ifade ettik.
Henüz adım atmış değil
Ne yazık ki mevcut iktidar, bu konuda henüz bir adım atmış değil. Gerek yurt içi ve gerek yurt dışında her kesimin sahiplendiği bu çağrının yaşam bulması için gerekli olan siyasal ve toplumsal zeminin oluşmasıyla ilgili DEM Parti olarak çalışıyoruz ama henüz iktidar ve devletten bu anlamıyla atılmış somut bir adım göremiyoruz.”
Suriye'deki gelişmelerin etkisi
Suriye'deki gelişmelerin, doğrudan DEM Parti'yi, Türkiye'yi, ‘Barış ve Demokratik Toplum Çağrısı’nı etkilediğini belirten Hatimoğulları, şöyle devam etti: "Oradaki farklı halklara ve inançlara yönelik saldırılar hız kesmeden devam etti. Alevilere, Dürzilere, Hristiyanlara yönelik saldırılarda insanlar katledildi, inanç merkezlerine saldırılar gerçekleşti. Bütün bunlara karşı demokratik bir Suriye'nin inşa edilmesinden yanayız. Şunu vurgulamak isteriz ki; Kuzey ve Doğu Suriye Demokratik Özerk Yönetimi’nin geliştirdiği toplumsal sözleşme; bütün Suriye'ye yayılması halinde bu sorunlara köklü çözümler sunacak bir sözleşmedir, anayasa altyapısıdır. Demokratik Suriye'nin inşası başta Kürt halkının geliştirdiği seküler kadın özgürlükçü farklı halkların ve inançların ortak yaşamı tesis ettiği bu toplumsal sözleşme, mutlaka bütün Suriye sathına yayılmalıdır.
Çok kriz sürüyor
Türkiye’de ciddi bir kaos yaşanıyor. Türkiye’deki siyasi gelişmeleri ne Suriye ne Ortadoğu ne de dünyadaki gelişmelerden bağımsız ele alamayız. Türkiye çok uzun süredir derin bir ekonomik krizle karşı karşıya. Aynı zamanda demokrasi ve yargı da krizde. Türkiye’de özgürlükler can çekişiyor. Hal böyle iken bizlerde bir umut ışığı olarak ortaya çıkan Sayın Öcalan’ın çağrısının hak ettiği biçimde mevcut iktidar ve devlet tarafından henüz yeterince analiz edilmediğini ve hak ettiği ölçüde karşılık verilmediğini görüyoruz. Bunu asla doğru bulmuyoruz. Demokratikleşme, barışla ilgili adımların atılmasını, İmralı koşullarının düzeltilmesini beklerken İstanbul Büyükşehir Belediyesi Başkanı da dahil çok sayıda belediye başkanına dönük bir operasyonla karşılaştık.
Daha fazla cop kullandı
Bu operasyona karşı başta gençler ve kadınlar olmak üzere insanlar, Türkiye’de bugüne kadar yaşanmış en önemli sivil itaatsizlik eylemlerinden biriyle demokratik haklarını kullandı. Gençler üniversiteleri boykot etti. Aynı zamanda ürünlerle ilgili alışverişle ilgili gerçekleşen bir boykot oldu. Toplum, iktidarın gittikçe otoriterleşen yaklaşımına rıza göstermediğini, bu demokratik çıkışlarıyla göstermiştir. İktidar bunları anlayacağın; sosyolojik, iktisadi, siyasi ve özgürlükler bağlamındaki talepleri, demokratikleşme bağlamında ele alacağına daha fazla gaz ve cop kullandı. DEM Parti olarak yaşanan bu hukuksuzluklara; yargı eliyle siyaseti dizayn etme anlayışına karşı mesajlarımızı hem yerellerimizde hem de genel merkez düzeyinde her fırsatta illettik. Biz bu antidemokratik uygulamaları asla kabul etmiyoruz. Siyaset, yargı, hukuk ve adalet enkaz altında. Bu enkazdan kurtulmak zorundayız.
Diyalogsuz 'diyalog' olmaz
İmralı’da tecridin devam ettiğinin altını bir kez daha çizmek istiyorum. Özgür çalışma ve yaşam koşulları ne olursa olsun en hızlı şekilde oluşturulmalıdır. Sürece hem ‘diyalog’ diyeceksiniz, hem de diyalog sürecinin işleyişi diyalogsuzluk olacak. Bu olmaz. Diyalog sürecinin işleyişi diyalogsuzluk olamaz. Ümit ediyoruz ki; devlet aklı ve iktidar doğru bir biçimde okur. Özellikle Ortadoğu, Suriye ve dünya ölçeğinde bu yaşanan gelişmeler ışığında Sayın Öcalan’ın yaptığı çağrının Türkiye’nin iç barışını oluşturmak ve tahkim etmek için ne kadar önemli olduğunun altını çiziyoruz.
Şimdi sıra 1 Mayıs’ta
İnsanlar aç ve yoksul. Daha dün elektriğe yüzde 25, doğalgaza yüzde 20 zam geldi. Yaptırım gücümüzü artırmalıyız, buna ihtiyacımız var. Örgütlenerek bugüne kadar geldik ve çok şey biriktirdik. Mevcut örgütlü gücümüzü artık sadece direnen değil, aynı zamanda somut olarak hak kazanan bir evreye taşımak zorundayız. O nedenle daha güçlü birlikteliklere ihtiyacımız var. Biz 8 Mart’tan Newroz’a, Newroz’dan Amara’ya çok büyük moral motivasyon ve kitlesellikle geldik, şimdi sıra 1 Mayıs’ta.” ANKARA