AKP'nin İrşad Büroları

Kadın Haberleri —

Kadın eymleri

Kadın eymleri

  • AKP’nin kadınlara karşı oluşturduğu ‘Aile Hukuku Değerlendirme Kurulu’, İran rejimin İrşad Büroları’nı hatırlatıyor. EŞİK gönüllüsü Özgül Kaptan, iktidarın planlarını sıraladı: “Eşitlik fikrini silmek, boşanmayı kadın aleyhine zorlaştırmak ve erkek lehine kolaylaştırmak istiyorlar. Diyaneti baş köşeye oturtacaklar. Nafaka hakkına saldıracaklar. Ekim ayında vahim bir paketle karşı karşıya kalacağız.”
  • Kurulda kadın örgütlerine, feministlere yer verilmediğine işaret eden Kaptan, “Kim olduklarını bilmediğimiz sözde uzmanlarla eşitlikçi aile hukuku, medeni kanun, kadınların hayatı abluka altına alınmak isteniyor. Kadınlar uzun yıllardır mücadelesini ortaya koydu. Ama artık daha farklı şeyler gerekiyor. 22 yıldır kadın-erkek eşitliğini yok etmek isteyen programla karşı karşıyayız” dedi.

Adalet Bakanı Yılmaz Tunç, geçtiğimiz günlerde yaptığı açıklamada “Aile Hukuku Değerlendirme Kurulu” oluşturulduğunu duyurmuştu. Söz konusu kurulla nafaka hakkı, velayet hakkı gibi pek çok konunun tartışılacağı belirtilmişti. Mayıs ayında Aile ve Sosyal Hizmetler Bakanlığı, “Ailenin Korunması ve Güçlendirilmesi Vizyon Belgesi ve Eylem Planı”nı yayımlamıştı. 

Eşitlik İçin Kadın Platformu (EŞİK) gönüllüsü Özgül Kaptan, Aile Hukuk Değerlendirme Kurulu’nun sadece yeni kavramlar kullanılarak aldatmaya dayalı bir kurul olduğuna işaret etti.

Değerlendirme değil, yanıltma kurulu

“Kadınların hayatı abluka altına alınmak isteniyor” diyen Kaptan, Jinnews’e şöyle konuştu: “Adalet Bakanı, daha önce ‘aile hukukunu sil baştan’ dedi. Bilim Kurulu adıyla bir kurul oluşturmuştu, şimdi farklı bir şey söyleniyor ama yapılmak istenen şey aynı. Kim olduklarını bilmediğimiz sözde uzmanlar, sivil toplum temsilcileri, bilim insanları aracılığıyla eşitlikçi aile hukuku, medeni kanun, kadınların hayatı abluka altına alınmak isteniyor. Aile meselesi kadın haklarının önüne koyulmaya çalışılıyor. Korumak istedikleri aile değil Türkiye’nin Talibanlaşmasına yol açacak niyetleri yasal hale getirmek. Aile arabuluculuğunu resmileştirmek istiyorlar. İstanbul Sözleşmesi kesin olarak aile arabuluculuğu meselesini yasaklıyor. Aslında değerlendirme kurulu değil topyekûn yanıltma kurulu. Bu niyet yeni değil 22 yıllık bir niyet aslında. 2010’dan itibaren çeşitli adımlarla bunun işaretleri verildi.”

 

 

Ekim’de vahim bir paket göreceğiz

Eşitliğin oluşması için kararlı olmak gerektiğini belirten Kaptan, kadın katliamının eşitliğin önünde oluşturulan engellerden dolayı gerçekleştiğini söyledi: “Müftülük nikahı medeni kanuna açılmış önemli bir delik. Zamanında yeteri kadar karşı çıkılmadığı için diğer müdahalelerin önü açıldı. Toplumun kafasından eşitlik fikrini silmek istiyorlar. Boşanma rejimini kadın aleyhine zorlaştırmak ve erkek lehine kolaylaştırmak istiyorlar. Kurulla birlikte kamuflajlı süslü cümleler yazacaklar.  Diyaneti baş köşeye oturtmanın süslü hukuki zeminini hazırlayacaklar. Nafaka hakkına saldıracaklar. Ekim ayında vahim bir paketle karşı karşıya kalacağız. Soyadı hakkı, nafaka hakkı, boşanma rejimi, arabuluculuk gibi konular bu paketin içerisinde ve yeni bir af daha geliyor. Ama kadınlar bunlara karşı direniyor bunu herkesin görmesi lazım.”

 Bu demokrasi sorunudur

Kurulda kadın örgütlerine, feministlere yer verilmediğini ve bu durumun yıllardır süregelen bir karar olduğunu ifade eden Kaptan, “Kadın örgütlerine marjinal, terörist ve feminist azgınlar diyerek toplumun gözünde bir yere koymaya çalışıyorlar ama başarılı olamıyorlar. Kadınlar uzun yıllardır ortak mücadelesini ortaya koydu. Ama artık daha farklı şeyler gerekiyor. 22 yıldır kadın-erkek eşitliğini yok etmek isteyen programla karşı karşıyayız. Kitleye, kadınlara yani herkese bunları anlatmamız gerekiyor. Bu yaşananlara bir demokrasi sorunu, ekonomik sorun olarak bakılması lazım. Bunun için sadece kadın örgütlerinin mücadelesi yeterli değil. Çok ciddi bir direniş gerekiyor” şeklinde konuştu.

Karşı devrim yapıyorlar

Kuruldan “devrim” olarak söz edilmesine karşı çıkan Kaptan, şunları dile getirdi: “İktidara gelirken kendi kitleleri için devrim sayılabilecek bir şey yaptılar. Kadınları evlerinden çıkartıp seçim çalışması yapmasına devrim diyeceksek bunu yaptılar. Başörtüsü mücadelesini kullandılar. Karşı devrim yapmaya çalışıyorlar. Devrim lafını kirletilmesine karşı çıkmamız lazım. EŞİK olarak Kurulun maskesini su yüzüne çıkarmaya çalışacağız. Meclis ne kadar işlevsizleştirilmiş olursa olsun partilerle diyalogu sürdüreceğiz. Toplumsal cinsiyet sadece kadınların hayatını zehir etmiyor erkeklerinde hayatını zehir ediyor. Eşitlikçi aile modelini geçerli kılan her türlü çaba toplumunda yararına bunu anlatmaya çalışacağız.”  İSTANBUL

 

* * *

Boşanmalar arttı, salonlar yetmiyor

Adıyaman’da 6 Şubat depremlerinin ardından boşanma ve aile içi sorunlar arttı. Mahkeme salonlarının yetersiz kalması nedeniyle 3’üncü Aile Mahkemesi’nin kurulması gündeme geldi. Daha önce bir Aile Mahkemesi vardı. Depremde yaşanan büyük acılar, kayıplar ve sonrasındaki yıkımlara bağlı olarak gelişen travmaların da etkisiyle her yaştan ve farklı farklı meslekten çiftlerin boşanma oranlarında artış olduğu gözlemlendi.

Adıyaman Barosu’na; 2022’de 54 erkek 339 kadın, 2023’de 23 erkek 193 kadın, 2024’ün sadece ilk altı ayında 18 erkek 113 kadın Adli Yardım başvurusu yaptı.

Adıyaman 1. Aile Mahkemesi’nde; Şubat 2022-2023 arasında 718 boşanma davası, 2023 Şubat ile 2024’ün ilk altı ayı arasında 314 boşanma davası görüldü.

Adıyaman 2. Aile Mahkemesi’nde; 2022’de 714, 2023’te bin 192, 2024 yılının ilk altı ayında ise 311 boşanma davası açıldı.

Adıyaman Barosu Kadın Hakları Merkezi Başkanı Avukat Tel, Adli Yardım’a başvuran kadınların boşanma davalarında belirttiği nedenlerin yanı sıra bazı çekincelerinin olduğunu dile getiriyor: “Kadınlar, evlilik içerisinde gördükleri ekonomik şiddetin boşanma sonrasında mahkemece hükmedilecek düşük nafaka miktarlarıyla süreceğinin endişesini yaşıyor. Bu da kadınları çeşitli şekillerde şiddet görse dahi evliliği sürdürmeye itiyor.”

 

* * *

Sadece ‘ünlü’ye hak

Kadınların soyadı hakkını gasp eden iktidar yeni bir hukuksuzluğa daha imza atmaya hazırlanıyor. Basına yansıyan haberlere göre “ünlü” isimler, “Bu soyadımla tanınıyorum” diyerek sadece kendi soyadını kullanabilecek.

Anayasa Mahkemesi, evlenen kadının bekârlık soyadını, ancak eşinin soyadıyla birlikte kullanabilmesine olanak tanıyan Medeni Kanun hükmünü ‘eşitlik ilkesine aykırı’ olduğu gerekçesiyle iptal etmişti. Yüksek Mahkeme düzenleme için Meclis'e 9 aylık süre vermişti. Bu süre 28 Ocak 2024’te doldu.

İktidar ise bu karara uygun düzenleme yerine 9. yargı paketinde şunu dayatıyor: Kadınlar evlendikten sonra bekarlık soyadlarını tek başına kullanamayacak. Evlendirme memuruna veya daha sonra nüfus idaresine yapılacak yazılı başvuruyla kadın, kocasının soyadı önünde bekarlık soyadını kullanabilecek.

paylaş

   

Yeni Özgür Politika

© Copyright 2024 Yeni Özgür Politika | Tüm Hakları Saklıdır.