Atılacak çok adım var

Mehdi Özdemir
- Hukukçu Mehdi Özdemir, Kürt meselesinin çözümü önünde engel teşkil eden Anayasa'nın değiştirilmesinin yanı sıra yol temizliği mahiyetinde pek çok yasal düzenlemenin değiştirilmesi, dönüştürülmesi veya kaldırılması gerektiğini söyledi.
- Özdemir, kimlik ve vatandaşlık tanımınından ana dil bariyerine kadar eşit yurttaşlık, yerel yönetimler, kültürel haklar bağlamında pek çok anayasal, yasal değişikliklerin yapılması için atılması gereken adımlar olduğunu vurguladı.
- Uluslararası sözleşmelere konulan çekincelerin kaldırılmasına, yargının gerçek işlevine dönmesinin önemine işaret eden Özdemir, toplumun bütün kesimlerinin Kürt meselesine dahli için hukuki güvence zorunluluğunun altını çizdi.
Avukat Mehdi Özdemir, sürecin sağlıklı yürütülebilmesi için 'umut hakkı'na dair düzenlemenin ivedilikle yapılması gerektiğini söyledi.
MA'dan Rukiye Payiz Adıgüzel'e konuşan Özgürlük İçin Hukukçular Derneği (ÖHD) Amed Şubesi'nden avukat Mehdi Özdemir, Kürt Halk Önderi'nin çağrısının yeni bir başlangıç olduğunu, bu yeni başlangıçla herkes açısından demokratik siyasetin güçlendirilmesi, barışın hukuk temelinde güvence altına alınması ve toplumsal barışın örülmesinin amaçladığını kaydetti. Özdemir, toplumun tüm kesimlerinin önümüzdeki sürece ilişkin yeni bir yol haritasını içeren bu barış çağrısına ayak uydurması gerektiğini belirtti.
Sağlıklı yürütülebilmesi için
Kürt Halk Önderi Abdullah Öcalan'ın Kürt sorununun barışçıl çözümünde garantör konumunda olduğuna dikkat çeken Özdemir, “Bu sürecin sağlıklı bir şekilde yürütülebilmesi için Sayın Abdullah Öcalan’ın fiziki koşullarının özgür bir şekilde sağlanabilmesi lazım. Bunun için de ‘umut hakkı’nın uygulanması ve bu anlamda yasal değişikliğin ivedi bir şekilde ortaya konulması lazım” şeklinde konuştu.
Yol temizliği ve anayasa
Anayasa ve yasal düzenlemelerin devletin 100 yıllık ayrıştırıcı ve ötekileştirici politikalarıyla şekillendiğini hatırlatan Özdemir, anayasal değişikliklerle birlikte, bir yol temizliği mahiyetinde pek çok yasal düzenlemenin değiştirilmesi, dönüştürülmesi veya yürürlükten kaldırılması gerektiğini vurguladı. Devletin anayasal değişikliklerin hangi kapsamda ve ne şekilde yapılabileceğini noktasında değerlendirmeyle bir yol haritası içerisinde olması gerektiğini vurgulayan Özdemir, şöyle devam etti:
* Anayasanın başlangıç hükümlerindeki belli etnisiteler üzerinden kimlik tanımının yapılmasının önüne geçilmeli.
* Anayasal vatandaşlığın bir etnisite bağlamında değerlendirilerek farklı kimliklerin dışlayıcı, ötekileştirici, pozisyonundan kurtulması gerekir.
* Ana dilde eğitim boyutuyla 42. maddedeki yasak hükmünün ortadan kaldırılması gerekir. Ana dilde eğitimin yaygınlaştırılması noktasında belirli düzenlemelerin ivedilikle yapılabilmesi için çalışma yürütülmeli.
* Eşit yurttaşlık, yerel yönetimler, kültürel haklar bağlamında pek çok anayasal, yasal değişikliklerin yapılması noktasında da adım atılması gerekir.
Çözümün önünde engel
Türkiye’de pek çok mevzuat hükmünün esasında Kürt meselesinin barışçıl çözümünün önünde engel oluşturduğunun altını çizen Özdemir, şunları söyledi: “İnfaz Kanunu'ndan tutun da Türk Ceza Kanunu’na (TCK), TCK’den tutun da kültürel hakların engellenmesine dair pek çok yasal mevzuat hükümlerinin bir yol temizliğiyle değiştirilmesi, düzenlenmesi veya başka bir kanun hükmünün ihdas edilmesi gerekmekte. Toplumun bütün kesimlerinin Kürt meselesine ilişkin olarak söz kurması, bu sürecin bir parçası olması, sorumluluk üstlenmesi ve hukuki güvencenin sağlanabilmesi adına da çeşitli öneriler geliştirerek, yasama organın yapabileceği düzenlemeler karşısında sorumluluğunun gereğini yerine getirmesi lazım.”
Çekinceler kaldırılmalı
Uluslararası sözleşmeler bağlamında Birleşmiş Milletler (BM) Çocuk Hakları Sözleşmesi’nden Medeni ve Siyasi Haklar Sözleşmesi’ne kadar, ana dilde eğitim ya da ana dilin kamusal alanda kullanılmasına yönelik pek çok idari ve yasal düzenlemeler içeren sözleşme hükümlerini hatırlatan Özdemir, Türkiye’nin bu sözleşme hükümlerine çekince koyarak, uygulanabilmesinin önünde engel oluşturduğuna dikkat çekti. Özdemir, süreç açısından bu sözleşmelere konulan çekincelerin kaldırılarak, sözleşme hükümleri noktasında adım atılması gerektiğini vurguladı.
Yargının kendisindeki sorun
Yargı üzerindeki tehdide de dikkat çeken Özdemir, “Bu açıdan yargının kendisini hak temelli pratiğe dönüştürmesi ve bağımsızlığını sağlaması noktasında da gerekli adımlar atılması lazım. Kürt sorununda barışçıl bir çözüm amaçlıyorsak temel hakların kullanımı önünde engel oluşturan veya tehdit oluşturarak caydırıcı bir etki yaratan bu tarz uygulamaların da önüne geçmemiz gerekiyor.” AMED