Elini hiç bırakmayacağım
Kadın Haberleri —
- Siphiye Bayat ve Meryem Güler, Eruhlu. Köyleri 1990’larda devlet tarafından yakılıp, boşaltılınca Adana’ya göç ettiler. Kurdistan’dan koparılan iki kadının yolu 15 yıl önce kesişti. El ele tutuşan iki kadın, o günden bu yana halkı için mücadele ediyorlar.
Siphiye Bayat ve Meryem Güler… İkisi de Eruhlu. Bayat’ın doğup büyüdüğü köy olan Ekendi, 1993 yılında devlet tarafından yakılınca, Çukurova’ya göç etti. Güler’in köyü Hirariş ise koruculuk dayatmasını kabul etmediği için boşaltıldı. Ve onun için de Ceyhan’a göç yolu gözüktü. Kurdistan’dan birbirinden habersiz koparılan iki kadının yolu Adana’da kesişti; 15 yıldır el ele toprakları, halkı ve çocukları için mücadele ediyorlar.
DEM Parti’nin Colemêrg Belediyesi’ne atanan kayyuma karşı düzenlediği İradeye Saygı Yürüyüşü’nde de el ele gördük onları. 6 gün boyunca yokuş, dağ, bayır demeden dillerinde kilamlarıyla yürüdüler. Çukurova kolundan eyleme dahil olup, herkese moral verdiler. Gülen gözleriyle neşe saçan iki kadının hikayesi ise Kürt halkının her şeye rağmen mücadeleyi asla bırakmadığını hatırlatıyor.
Siphiye Bayat, 1988 yılında ekonomik nedenlerden dolayı Ekendi köyünden Sêrt merkeze taşındı ancak ailesinin bir kısmı köyde kaldı. Köy, 1993 yılında yakılınca tüm aile Adana’nın Çukurova ilçesine göç etti. “Anlatsam günler geçse bana yetmez” diyen Bayat, Jinnews’e şunları söyledi:
Gözümüzü mücadeleyle açtık
“Gözümüzü, 1988 yılında Kürt özgürlük mücadelesiyle açtık. Kim olduğumuzu, ne olduğumuzu haklarımızın farkına fardık. Kürtlerin varlık mücadelesi sonucunda kadınlar kendi sözlerini söylemeye başladılar. Kadınlar da erkekler kadar tüm işleri yaptı. Daha önce kadının sözü dahi yokken, yürüyüşte de olduğu gibi birçok eyleme öncülük ediyor.
Hizbullah ve devlet şiddeti
90’lı yıllarda henüz çocuktum bir taraftan Hizbullah, diğer taraftan kontrgerilla neredeyse cenazenin gelmediği ev kalmadı. Tabi o zamanlar haklarımızın farkında değildik. Göç ettiğimiz Siirt merkezde de sık sık evlerimiz basılıyor, bize ‘terörist’ diyorlardı. Bize su vermedikleri için günlük su ihtiyacımızı camilerden karşılıyorduk. 94 yılında Adana’ya göç ettiğimizde kaynanam Ankara’ya ifadeye çağrıldı ve 13 gün gözaltında kaldı. Nedeni ise zafer işareti yapması. Kaynanam maruz kaldığı muameleye karşı tüm miting ve eylemlere katıldı. O vefat ettikten sonra bu kez görevini devralarak kurum ve partilerde aktif olarak çalıştım.”
Sesi de kısılmaya çalışıldı
80’lerden bu yana mücadeleyi bir an olsun bırakmayan Bayat’ın bir de yanık sesi dikkat çekiyor. Yürüyüş boyunca ilgileri üzerine topladı ve daha önce dengbêjlik yaptığı derneğin de devlet tarafından kapatıldığını söyledi.
“Gençken düğünlerde karşılıklı oynar türkü söylerdik. 2007 yılında Adana’da açılan Dengbêj Evi’nde yer aldım. Resmi olan dernek KHK ile kapatıldı ve oraya da kayyum atandı. Kurumlarımız kapatılınca biz de yer aldığımız etkinlerde kilamlarımızı söylüyoruz.”
15’inde ağır yük
Meryem Güler ise henüz 15 yaşındayken köyü boşaltıldı. Çocuk yaşta devlet şiddetiyle tanışan kadın bir de evlendirildi.
Güler, “Önce Şırnak’ın Cizre ilçesine ardından Adana’nın Ceyhan ilçesine yerleştik. Tüm aile Kürt mücadelesinde nerede ihtiyaç varsa aktif olarak katıldık. Bugün İradeye Saygı Yürüyüşü’nde yer alıyorum. Ayaklarımız su toplanmış yollar uzun zor, engebeli, ancak bizler bu acıyı hissetmeye hakkımız olmadığını düşünüyoruz. Gönüllü olarak katıldığımız yürüyüşte, sadece Kürtlerin yıkılmadığını, zor ve zulme karşı hep mücadele ettiklerini göstermek için yollardayız” dedi.
Birlikten başka şansımız yok
Yol arkadaşı Bayat için “Mücadelede arkadaşımı tanıdım. Yaklaşık 15 yıldır birlikte çalışıyoruz” diyen Güler, Kürt halkına tüm haksızlıklara karşı birlik çağrısı yaptı. WAN