Her şeye rağmen Kürtler ayakta
Yurt Dışı Haberleri —
“Dünyayı Yeniden Düşünmek: Zorluklar, Geçişler ve Kürt Perspektifleri” konferansında değişen dünyada Kürt etkisi tartışıldı.
- Almanya’nın başkenti Berlin’de düzenlenen iki günlük konferansta Kürt sorununun uluslararası siyasete etkileri tartışıldı. Onlarca akademisyen ve uzmanın katıldığı konferans, Almanya’nın Kürt kriminalizasyonunda başrol oynadığına ve PKK yasağına dikkat çekti.
- Konferans konuşmacılarından Dr. Amy Austin Holmes, Erdoğan’ın Kuzey Doğu Suriye’yi işgalinde İran ve Rusya’dan onay aldığını ve Amerika’nın Türk siyasetine destek verdiğini belirterek, “F-16 savaş uçaklarının satışını sağladı. Kuzey Suriye adeta boşaltıldı ve 6 milyon kişiyi göç ettirdiler. Artık bunun görülmesi gerekir" dedi.
DENİZ BABİR - HAKAN TÜRKMEN / BERLİN
Berlin’de düzenlenen konferansta konuşan Prof. Hamit Bozarslan, "2071, Türklerin Anadolu'ya gelişinin 1000. yılı olacaktır. Bunu yeni bir imparatorluk ilanı olarak görmek istiyorlar. Ancak bizler 1920’lerde veya 30’larda yaşamıyoruz. Şartlar değişti" dedi. Asya Abdullah ise "İçinde yaşadığımız çağda Kürt toplumun ortak mücadelesi, ulusal ittifakı, stratejik bir çalışmadır ki Kurdistan’da sürdürülen soykırım siyasetine karşı mücadele edebilelim" diyerek ulusal birliğin aciliyetine dikkat çekti.
Berlin’de KURD AKAD ve Civaka Azad organizesiyle “Zorluklar, Geçişler ve Kürt Perspektifleri” başlığıyla konferans düzenlendi. Altı oturum şeklinde iki günlük konferansa Fransa EHESS Üniversitesi Öğretim Üyesi, Tarihçi ve Siyaset Bilimci Prof. Hamit Bozarslan, Elliot Uluslararası İlişkiler Okulu’ndan Dr. Amy Austin Holmes, Alman Gazeteci Kristin Helberg, Gazeteci Hediye Levent, Berlin Akkon Üniversitesi Öğretim Üyesi Siyaset Bilimci Prof. Kenan Engin, insan hakları aktivisti Yılmaz Kaba, HDP'nin eski Eşbaşkanı Prof. Dr. Mithat Sancar, Demokrasi ve Uluslararası Hukuk Derneği Maf-Dad üyesi hukukçu Dilan Akdoğan, Almanya Berghof Vakfı Kıdemli Danışman Veronique Dudouet, Kürt Akademisyenler Ağı Kurd-Akad üyesi Doktor Dersim Dağdeviren, PYD Eşbaşkanı Asya Abdullah, KNK Dış Politika Komitesi Sözcüsü Nilüfer Koç konuşmacı olarak katıldı.
Konferansın açılış konuşmasını gerçekleştiren KURD-AKAD’dan Dersim Dağdeviren, "7 Ekim'de başlayan süreç günümüzde önemli bir dönüm noktasını teşkil ediyor. Ayrıca Ortadoğu'da Kürtler de önemli rol oynuyor. Kürt meselesine de odaklanacağız" dedi.
Kürtler ayakta kaldı
Fransa EHESS Üniversitesi Öğretim Üyesi, Tarihçi ve Siyaset Bilimci Prof. Hamit Bozarslan'ın "Dünya düzeni: Statükodan yeni bir başlangıca" başlıklı bir sunum gerçekleştirdi. Bozarslan, 1980’lerde çok önemli süreçlerden geçildiğini hatta o dönemde Kürtlerin ayakta kalabileceği ihtimaline çoğu kimsenin inanmadığını belirterek şunları aktardı: “İnanmazdık ki, hayatta kalalım. Çünkü Kürtlere karşı dört devlettin büyük bir baskısı vardı. Şimdi durum değişti. Diyebiliriz ki, egemen güçler, Kurdistan’da istediğini alamamıştır.”
Makro ve mikro ölçekte savaş
Prof. Hamit Bozarslan, 1920’lerden başlayan ırkçı rejimlere dikkat çekti. Prof. Bozarslan; “Türkiye, Rusya ve İran’da otoriter rejimler var. Her anlamda kendini haklı çıkarmak istiyorlar. Erdoğan kendini yeniden tarihte yer alan imparatorluklar gibi göstermek istiyor. 2071, Türklerin Anadoluya gelişinin 1000. yılı olacak. Bunun yeni bir imparatorluk ilanı olarak görmek istiyor. Bizler 1920’lerde veya 30’larda yaşamıyoruz. Şartlar değişti. O dönemlerde Kemalist rejim vardı. İtalya’da Mussolini faşizmi vardı. Sonrasında da Almanya’da Nazi rejimi vardı” dedi.
Son on yılda yaşananlar için ise: “Suriye savaşından bu yana milyonlarca insan yaşamını yitirdi ve milyonlarca sürgün oldu. Bunun sorumluları Türkiye, İran ve Rusya’dır. Efrîn’de yaşanlanlar yine bu devletlerin yüzünden gerçekleşti. Yine Karabağ’da da etnik temizlik yapıldı. Bu güçler Aliyev’i destekledi. 7 Ekim’den bu yana insan hakları ihlali yapılıyor. Ukrayna’da iki savaş var. Biri makro ölçüde diğeri ise, mikro ölçekte.”
Amerika, Türk siyasetini boşa çıkaramadı
Moderatörlüğünü İsviçreli Yazar Edgar Hagen’in üstlendiği "ABD'nin Perspektifinden Dünya Düzeni" başlıklı ikinci oturumda Elliot Uluslararası İlişkiler Okulu’ndan Dr. Amy Austin Holmes söz aldı. Dr. Amy Austin Holmes, Recep Tayyip Erdoğan’ın İran ve Rusya ile ilişkilerini sıklaştırarak Kuzey Suriye’yi işgal ettiğini ve Amerika’nın Türk siyasetini boşa çıkaramadığını belirterek şunları söyledi: “Tam tersi F-16 savaş uçaklarının satışını sağladı. Kuzey Suriye adeta boşaltıldı ve 6 milyon kişiyi göç ettirdiler. Suriye’deki renklilik ve inançlar adeta yok edildi. QSD genel bir oluşumdur ve bünyesinde bir çok kurumu, inancı barındırıyor. Artık bunun görülmesi gerekir."
Rusya kolonyal bir devlet
Aynı oturumda Alman gazeteci Kristin Helberg ise "Barut Fıçısı olarak Ortadoğu: Çatışma Hatları ve Çağrışımlar" başlığıyla Ortadoğu'daki durumu değerlendirdi. Kristin Helberg, Rusya'nın tarihsel olarak kolonyal bir devlet olduğuna dikkat çekerek şunları belirtti: “18. ve 19. yüzyılda Kırım’ı işgal etti. Yine 1800’lerde Kafkasya işgali ile birlikte Asya ile sınır buldu. Rusya diyebiliriz ki emperyal bir güçtür. Altıncı kez Rusya, Ukrayna’nın yönetimine el koydu. Ukrayna savaşında aslında intikam almak istiyor.”
Almanya’nın Türkiye’ye silah satışı
Konferansa online katılan Gazeteci Anastasia Tikhomirova, Şubat 2022’den beri süregelen Rusya-Ukrayna çatışması hakkında "Rusya, Ukrayna ve NATO: Eski Çatışmalar - Yeni Stratejiler" başlığı ile sunum yaptı. Konferansın üçüncü oturumu konferansa online katılan Gazeteci Hediye Levent’in sunumuyla devam etti. Levent, "Ortadoğu: Ukrayna Savaşının Gölgesinde Savaşlar ve Çatışma Hatları" başlığı altında Ukrayna savaşının Ortadoğu’ya etkisini yorumladı. Almanya Medico International’den Valeria Hänsel ise "Ortadoğu'da Artan Krizler Sonucu Demografik Değişim, Mülteci Krizi ve Almanya ile Avrupa'nın Müdahaleleri"ni yorumladı. Gazeteci Sara Aktaş da "Ortadoğu Ülkeleri ve Kurdistan: Birleşmiş Düşmanlar" başlığı ile Ortadoğu devletlerinin Kurdistan’a karşı ortak saldırılarını anlattı.
Dördüncü oturumun moderatörlüğünü, Demokrasi ve Uluslararası Hukuk Derneği’nden Heike Geisweid üstlendi. Berlin Akkon Üniversitesi Üyesi, Siyaset Bilimci Prof. Kenan Engin ise "Almanya'da 100 Yılı Aşkın Kürt Göçü: Genel Bir Bakış" konusunu anlattı. İnsan hakları aktivisti Yılmaz Kaba ise, “Almanya ve Kürt Sorunu: Anlatılar ve Gerçekler” başlıklı sunumunda Almanya ve Kürt sorununa odaklandı. Kaba, Almanya’nın Türkiye ile ilişkileri nedeniyle Türkiye’ye silah sattığını, bu silahların ise Rojava, Başûr ve Bakur’da Kürtlere karşı kullanıldığını belirtti.
Erdoğan kazanımlardan rahatsız
Prof. Dr. Mithat Sancar, “Türkiye'de Demokrasi: Restitutio Ad Integrum (Orijinal durumunda restorasyon) ya da yeni bir başlangıç” başlığını değerlendirdi. Türkiye’nin anti-demokratik bir sistem üzerine inşa edildiğini belirten Prof. Sancar, “2015 yılı çok önemli bir yıldı. Çünkü o zaman Erdoğan, Kürtlerle bir barış süreci yürütüyordu. Erdoğan bu süreci kendi iktidarı için bir enstrüman olarak kullanıyordu. HDP ise Kürt meselesinin çözümü ile Türkiye demokrasisi arasında çok önemli bir bağ olduğunu düşünüyordu. Erdoğan barış sürecinde düzenlenen seçimde istediği oyu alamadı. Ayrıca Kürtlerin Rojava’da özerk yönetime kavuşmaları da onu rahatsız etti” diyerek Erdoğan’ın neden savaş siyasetine yöneldiğini anlattı. Kendi partisinin ise isim değiştirmesine rağmen aynı ilkeleri savunduğunu belirten Mithat Sancar, “Bugün HDP’nin yerini fiziksel olarak DEM Parti almış olsa da 2012’den beri prensip olarak aynı paradigma ile hareket edilmektedir. Bu da Kürt meselesinde demokratik çözümü talep eder” dedi.
Almanya’nın kriminalizasyon politikası
Dr. Hüseyin Çiçek, “İlkelere karşı çıkarlar-Alman dış politikasının parametreleri” başlıklı sunumunda, Almanya’nın dış politikasının belirlenmesinde NATO ve AB’nin belirleyici olduğunu söyledi. Çiçek, “Almanya anti-demokratik ülkelerle ilişkilerinde ülkelerin sistemine bakmaz” dedi.
Türk- Alman ilişkilerinin Almanya’da yaşayan Kürtlere etkisine odaklanan MAF-MAD Üyesi Dilan Akdoğan ise, Kürtlerin Alman-Türk ilişkileri arasında çıkarlara kurban edildiğini söyledi. Ali Kaya dosyasında Alman devletinin Kürt yayınevini kapattığını hatırlatan Dilan Akdoğan “Kürtler Almanya’da sağcı siyasetin kriminalizasyonuna maruz kalıyor. Politik olarak aktif Kürtler ifade özgürlüğü, dernek kurma ve örgütlenme özgürlüğü hakkını kullanırken PKK yasağı nedeniyle engellerle karşılaşıyor. Kürtlere yönelik bir başka kriminalizasyon politikasının etkisi, de iltica sürecinde Kürtlere olan yaklaşımdır. Oturumları ya engelleniyor, ya ellerinden alınıyor ya da bulundukları kenti terk etmeme cezası ile karşı karşıya kalıyorlar. Almanya Kürtlere karşı kriminalizasyon politikasını izlerken PKK yasağını gerekçe yapıyor" dedi.
Konferansın son paneli ise “Farklı bir dünya düzeni: Yeni dürtüler ve perspektifler” başlığıyla organize edildi. Moderasyonu Almanya Gießen Üniversitesi Öğretim Üyesi Prof. Dr. Christine Löw tarafından yapılan panelde, Almanya Berghof Vakfı Kıdemli Danışman Veronique Dudouet “Yeni Düzen: Barış Stratejisi - Direniş ve Direnç” konusunu yorumladı.
Kürt Akademisyenler Ağı (Kurd-Akad) Üyesi Dr. Dersim Dağdeviren, “Anlık Çözümden Daimi Çözüme: Jin, Jiyan ve Azadî Perspektifi” başlıklı sunumu yaptı.
Kürt sorunu varlık sorunudur
PYD Eşbaşkanı Asya Abdullah ise “Kuzey-Doğu Suriye Özerk Yönetimi: Bölgesel Model -Uluslararası Seçenek” olarak özerk yönetimin mevcut sisteme bir model olabileceğini anlattı. Asya Abdullah, Kürt sorununun sadece Kürtlerin meselesi olmadığını belirterek, “Kürt sorunu varlık sorunudur, kimlik sorunudur. Bu nedenle nerede bir gelişme olursa Kürt toplumu etkileniyor. Nerede kayıp yaşanırsa tüm Kürt toplumunu, mücadelesini etkiliyor. Bu nedenle içinde yaşadığımız çağda Kürt toplumun ortak mücadelesi, ulusal ittifakı, stratejik bir çalışmadır ki Kurdistan’da sürdürülen soykırım siyasetine karşı mücadele edebilelim” dedi. Ortadoğu’da yaşanan krize değinen Asya Abdullah, çözümün Kürtlerin haklarına kavuşmasıyla mümkün olabileceğini belirtti.
Panelin son konuşmacısı KNK Dış İlişkiler Komitesi Sözcüsü Nilüfer Koç ise, “Gordion Düğümünü Kırmak: Kürt Sorununun Çözümü - Almanya’nın Beklentileri”ni anlattı. Nilüfer Koç “Kürt sorunu sadece Kürtlerin sorunu değildir’’ dedi. Kürt sorununun çözümünde Türk devletinin militarizasyonuna vurgu yapan Nilüfer Koç, Türk devletinin Başûrê Kurdistan’ı işgalinin enerji koridoruna sahip olma dürtüsünün sonucu olduğunu belirtti.