31 yıldır bitmeyen zulüm

Dosya Haberleri —

Emin Bayman

Emin Bayman

  • Almanya’da PKK yasağı 32. yılına giriyor. Türk devletinin Kürtlere uyguladığı şiddet ve soykırımı destekleyen yasak Kürtlere yönelik kriminalizasyon politikalarına da dayanak yapılıyor. Kürt’e siyaseti yasaklıyor, haklarını gasp ediyor.
  • Yasağın mağdur ettiği Kürtlerden biri de 70 yaşındaki Emin Bayman. Alman  Ceza Kanunu'nun 129’uncu maddesinden yargılanan Bayman’ın pasaportu elinden alındı. 10 yıldır Heilbronn’un dışına çıkması yasaklanan Bayman haftanın iki günü karakola gidip imza atmak zorunda bırakılıyor. 
  • 2023 yılında Stuttgart Başsavcılığı tarafından hazırlanan iddianame için "Türk savcılarının elinden çıkmış gibi bir içeriği sahip" tespitinde bulunan Emin Bayman, "Ben 30 yıldır sürgünde yaşayan bir insanım. Burada büyük bir hukuksuzluk yaşanıyor" diyor.

DENİZ BABİR/HEİLBRONN

PKK, dönemin İçişleri Bakanı Manfred Kanther tarafından duyurulan kararla, 26 Kasım 1993’te yasaklandı. Bu tarihten itibaren Kürtlerin siyasal faaliyetleri yasaklandı, bayrak ve sembollerini kullanması suç sayıldı. Çok sayıda kişiye Alman Ceza Kanunu’nun 129 a/b maddeleri gerekçe gösterilerek dava açıldı; oturum, seyahat, iltica hakkı gibi temel hakları gasp edildi. Yasağın mağdur ettiği Kürtlerden birisi de Heilbronn’da yaşayan 70 yaşındaki Emin Bayman. Pasaportu elinden alından ve 10 yıldır Heilbronn’un dışına çıkması yasaklanan Emin Bayman haftanın iki günü de karakola imza atmak zorunda. 

Tutuksuz yargılanıyor

Bununla yetinmeyen Alman devleti Kürt siyasetçi Bayman hakkında bir de dava açtı. Tutuksuz olarak Alman Ceza Kanunu’nun 129b maddesinden Stuttgart Yüksek Eyalet Mahkemesi’de yargılan Emin Bayman’ın ilk duruşması 14 Ekim’de yapıldı. Stuttgart Başsavcılığı’nın 31 Ocak 2023 tarihli iddianamesinde Bayman’ın 2015’ten 27 Mayıs 2021’e kadar PKK kadrosunda yer aldığı, önce Crailsheim PKK bölgesinden daha sonra ise PKK’nin birleştirilmiş bölgesi Sinsheim/Crailsheim’dan sorumlu kişi olduğu savunuluyor. 

1994’ten bu yana Almanya’da

Batman’da 1954 yılında doğan Emin Bayman, Halkın Emek Partisi’ndeki (HEP) çalışmaları nedeniyle 1994 yılında Almanya’ya siyasi mülteci olarak sığındı. Heilbronn’da Kürtler tarafından tanınan ve sevilen biri olan Emin Bayman, "Almanya’da yaşamımı sürdürürken bir taraftan da bir Kürt olarak derneklere gidip gelmeye başladım. Yer yer sürgündeki insanlarımıza dayanışma temelinde kimi pratik kültürel amaçlı çalışmalar yaptım. 2001 yılında ise Almanya’nın Heilbronn şehrine taşındım ve bugüne kadar da bu şehirde bir Kürt yurtsever olarak hem yaşıyorum hem de Heilbronn Demokratik Kürt Toplum Merkezi’nin bir çalışanı olarak halkımızla dayanışma içerisindeyim" diyor.

Yasal ama soruşturuyor

Şimdiye kadar merkez olarak düzenledikleri eylem ve etkinliklerin dernekler yasası kapsamında yapıldığını buna rağmen bu etkinliklerden dolayı hakkında soruşturma açıldığına dikkat çeken Emin Bayman, şunları aktarıyor: "Şu an itibarıyla da Heilbronn derneği içerisinde gönüllü bir çalışanım. Genellikle yürüttüğümüz çalışmalar ağırlıkta kültürel etkinliklerdir. Eylem ve etkinliklerimizin bazıları topluma açık alanlarda da oluyor. Dernekler yasası çerçevesinde gerek belediye gerekse polise yapılmış bütün resmi başvurular mevcut. Kanunlar neyi gerektirdiyse ona uygun şekilde başvurularımızı yapmışız. Örneğin; Türk devletinin Kürdistan’da Kürtlere karşı yürüttüğü kirli savaşa karşı protesto gösterisi düzenlemişiz. Bu da dernekler yasası çerçevesinde ve polisin izni dahilinde olmuştur. Dernekler yasası bizlere bu hakkı vermiş ve yasaldır. Fakat nedense sonradan soruşturma konusu olabiliyor."

Keyfiyet, kriminalizasyon 

Heilbronn’daki çoğu Kürt yurtseverin keyfi ve hukuksuz yaptırımların kurbanı olduğunu kaybeden Bayman, "Son olarak ben de bu hukuksuz uygulamaya dahil edildim ve hakkımda bir dava açıldı. Etkinliklerimiz polis tarafından bilinçli bir biçimde kriminalize ediliyor" diyor.

2014-2015 yıllarından itibaren telefon kayıtlarının dinlenildiğini ve bu tarihten itibaren de hakkında soruşturma başlatıldığını belirten Emin Bayman, "Hakkımda 2013 yılının sonlarına doğru bir soruşturma açıldı. Bu yıl bana gönderilen bir mektupla Heilbronn yabancılar polisine çağrıldım. Ben oraya gittiğimde yedi kişilik karma bir heyet eşliğinde beni bekleyenler vardı. Burada kendimi bir sorgunun ortasında buldum. Burada bana şu soru soruldu: 'Neden bu çalışmaları yapıyorsun'. Hemen arkasında ise, 'Bize isim ver' dediler. Bu hukuksuzluk karşısında neye uğradığımı anlayamadım. Kendileriyle konuşmayacağımı belirterek oradan ayrılmak zorunda kaldım" diye belirtiyor. 

Ekim’de duruşmalar başladı

Yapılan hukuksuzluğa dikkat çeken Bayman, şöyle devam ediyor: "2014-15 yılarından itibaren ise telefonlarımı dinlemeye başlamışlar ve bu tarihten itibaren hakkımda bir soruşturma başlatılmış. Fakat soruşturma dosyası 2019’da Stuttgart Yüksek Eyalet Mahkemesi tarafından resmiyet kazandı böylece mahkemelik oldum. Bölge Yüksek Mahkemesi 6. Ceza Senatosu’nun, 22 Ağustos 2024 tarihinde Stuttgart Başsavcısının hazırladığı iddianameyi kabul etmesiyle 14 Ekim’de duruşmalar başladı. Toplamında 10 Ocak 2025’e kadar 15 duruşmaya katılacağım. Avukatımın verdiği bilgiye göre bu duruşmaları uzatabilirler."

Heilbronn dışına çıkışı yasak

2014 yılının sonlarında mahkeme kararıyla pasaportunun elinden alındığını ve o tarihten beri haftada iki kez imza vermek zorunda kaldığını belirten Emin Yaman, o tarihten beri Heilbronn şehrinin dışına çıkmasının da yasaklandığına dikkat çekti. Emin Bayman, "Kilometre sınırı koymuşlar. Stuttgart Eyalet Mahkemesi hakkımda Heilbronn kentinin dışına çıkamaz kararı verdi" diyor. 

Üç kez para cezasına çarptırıldı

Üç defa şehir dışına çıktığı için kendisine ceza kesildiğini kaydeden Bayman, "Örneğin Heilbronn dışına mecburi koşullar nedeniyle üç defa şehir dışına çıktığım için para cezası verildi. Bir keresinde 2020’de 900 Euro, 2022 yılında da 875 Euro para cezası bana verildi. Üçüncü kez de bana 1200 Euro para cezası verildi. Üçüncü sefer verecek gücüm yoktu. Onu da bir ay herhangi bir kamu kurumu veya sivil toplum dernek vs. bir yerde bir ay çalışma koşuluyla ödedim" diye vurguluyor. 

 

Türk savcıların elinden çıkmış gibi

2023 yılında Stuttgart Başsavcılığı tarafından hazırlanan iddianame için "Türk savcılarının elinden çıkmış gibi bir içeriği sahip" tespitinde bulunan Emin Bayman, Kürt gerillaların yaptıkları asker ölümleriyle sonuçlanan onlarca eylemin bile iddianamesine delil olarak eklendiğine işaret ederek şunları ekliyor: "Hakkımda hazırlanan iddianame sanki Türkiye’den hazırlanmış ve Türk yargısı tarafından yargılanıyorum. Örneğin; gerilla eylemlerini bile delil olarak eklemişler. Ayrıca delil olarak PKK veya KCK’nin yapmış olduğu açıklamalar var. Bu kadar traji komik bir olay. Ben 30 yıldır sürgünde yaşayan bir insanım. Türkiye’deki bu eylemlerle benim ne ilgim olabilir ki. Bunu mantık kabul etmiyor. Otuz yıldır Türkiye’ye gidemiyorum. Bu nasıl mümkün oluyor akıl işi değil. 170 sayfalık iddianamenin 40 sayfası Türkiye’deki eylemleri kapsıyor. Adeta Türkiye mahkemeleri gibi kes kopyala yapıştır yapmışlar. İnanın buradaki dernek çalışmalarımız ile ilgisi bile yoktur. Bu yüzden bu yargılama yasal değildir. Burada büyük bir hukuksuzluk yaşanıyor." 

Eşini de cezalandırmak istiyorlar

Kendisinin siyasi duruşundan dolayı eşinin de cezalandırılmak istendiğini söyleyen Emin Bayman, şöyle vurguluyor: "Eşimin Almanya’dan Türkiye’ye gönderilmesi için karar çıkartıldı. Eşim 30 yıldır burada yaşamasına rağmen sırf bana ceza olsun diye gönderme kararı çıkartıldı. Bu karar 22 Eylül 2024 tarihinde verildi. Bu karara itiraz ederek karşı dava açtık ve devam ediyor" diyerek şu olayı anlattı: "Bir gün Heilbronn Belediyesi’ne bağlı yabancılar polisinden Frau Müller adında bir polis şefi evimizi aradı ve telefonda eğer babanız adresini Leingarten’a getirmezse annenizi Türkiye’ye deport edeceğiz diye tehditte bulundu." 

 

Bu hukuksuzluk teşhir edilmeli

Almanya’da Kürtlere karşı düşman hukukunun uygulandığına dikkat çeken Emin Bayman "Kürt halkına bu kadar düşmanca yaklaşılmasını anlamak zor" diyor ve son olarak şunları belirtiyor: "Bunun hukukta yeri yoktur. Buna artık bir son vermeleri gerektiğini düşünüyorum. Sürgünde yaşayan Kürtler olarak kültürel değerlerimiz etrafında toplanmış insanlarız. Biz bir halkız ve haklı bir mücadele veriyoruz. Bütün bu baskıları aşmanın bir yolu da dostlarımızın dayanışmasıyla Alman devletinin hukuksuzluğunu teşhir etmektir."

 

 

* * * 

70’e yakın Kürt

* Almanya’da 28 Ekim 2010'da Federal Mahkeme, 129b maddesinin PKK davaları için de geçerli olmasına karar verdi. 23 Ağustos 2011'de ise Frankfurt Yüksek Eyalet Mahkemesi, kararı gerekçe göstererek Vakuf M. isimli Kürt aktivistin yeniden yargılanmasını istedi. Bu tarihten itibaren çok sayıda Kürt siyasetçi ve aktivist, 129b yasası gerekçesiyle peşi sıra Alman yargı organları tarafından ya takibe alındı ya da gözaltına alındı. AZADÎ Hukuk Bürosu’nun verdiği kesin olmayan rakamlara göre 2011 yılından bu yana sadece PKK ile bağlantı olduğu gerekçesiyle 70’e yakın Kürt aktivist, örgüt üyeliği nedeniyle Almanya mahkemeleri önüne çıkarıldı.

7 kişiye iade kararı

* Almanya federal savcısı Peter Frank 2022 yılında 5 ve 7 Temmuz tarihleri arasında Türkiye ziyareti etmiş ve Türk Cumhurbaşkanı Recep Tayip Erdoğan’la da görüşmüştü. Frank’ın Erdoğan’ı ziyaretinin ardından bir yerlerden düğmeye basılmışçasına art arda Avrupa’nın farklı ülkelerinden 7 Kürt aktivist hakkında Almanya’ya iade kararı çıktı. Sabri Çimen Fransa, Mehmet Çakas ve Selahattin K. İtalya, Ferit Çelik İsveç, Kenan Ayaz Kıbrıs’tan Almanya’ya gönderilen Kürt siyasetçiler arasında.

Bir günde 4 kişi

PKK yasağının arifesinde ise Almanya’da 4 Kürt, 21 Kasım’da PKK üyeliği suçlamasıyla gözaltına alındı. Berlin’de gözaltına alınan Mehmet Karaca ile Bremen’de gözaltına alınan Aladdin Altan tutuklandı. Magdeburg’da gözaltına alınan iki kişi hakkında da tutuklama kararı verildi. AZADÎ, Almanya’da PKK üyeliği nedeniyle tutuklu bulunan Kürtlerin sayısının 18’e yükseldiğini bildirdi.

paylaş

   

Yeni Özgür Politika

© Copyright 2024 Yeni Özgür Politika | Tüm Hakları Saklıdır.