İhmal, gecikme ve yönlendirme var

Amed Barosu açıklama

Amed Barosu açıklama

  • Narin Güran soruşturmasına dair detayları açıklayan Amed Baro Başkanı Nahit Eren, müşteki talebiyle başvurduklarını belirterek, tutuklu amca Salim Güran’ın yeniden ifadesinin alınması gerektiğini söyledi.
  • Soruşturmadaki gecikme, ihmal ve yönlendirmelere işaret eden Eren, "Aileden şüphe edilmekte geç kalındı... Her evden örnek alınmalıydı. Narin'in kopan bacağında et kalmamıştı" dedi. Eren, ifadelerin tamamının çeliştiğine dikkat çekti.

Narin Güran soruşturmasında aralarında anne Yüksel Güran ile ağabey Enes Güran’ın da olduğu 8 kişi tutuklandı. Amed Baros, aile bireylerinin hepsinin şüpheli olmasından kaynaklı dosyaya resmi anlamda müşteki başvurusunda bulundu.

Amed'in Rezan (Bağlar) ilçesine bağlı Çûlî (Tavşantepe) kırsal mahallesinde 21 Ağustos'ta kaybolan 8 yaşındaki Narin Güran'ın cenazesinin 8 Eylül'de katledilmiş halde bulunmasının ardından 24 kişi gözaltına alındı. Narin’i, Salim Güran’ın isteği üzerine dereye bıraktığını itiraf eden Nevzat Bahtiyar, tutuklanırken, köy imamı jandarma ifadesinin ardından serbest bırakıldı. Geriye kalan 22 kişi ise jandarmadaki ifade işlemlerinin ardından savcılığa sevk edildi. 

Yaklaşık 12 saat süren ifade işleminin ardından Narin’in babası Arif Güran, kuzenleri Oğulcan, Osman, Devran Güran; yengesi Melek Güran; amcaları Barış, Memduh ve Halil İbrahim Güran; halası Azize Kaya; Salim Güran’ın işçisi Ömer Yıldız ise serbest bırakıldı. 

Savcılık, Narin’in annesi Yüksel Güran ve kardeşi Enes Güran hakkında “kasten öldürme suçuna iştirak etme”; kuzenler Muhammet Kaya ve Birsen Güran, yengesi Maşallah Güran, Salim Güran’ın işçileri Mehmet Salim Atasoy, Ramazan Atasoy (15), halasının eşi Mehmet Şevik Kaya hakkında ise “Suçluyu kayırma, suç delillerini yok etme”; Güran’ın amcası Fuat Güran hakkında “Suç delillerini yok etme” gerekçesiyle tutuklama talebiyle Nöbetçi Sulh Ceza Hakimliğine sevk etti. Diğer yandan Narin’in kuzeni Melike Güran “Suçluyu kayırma, suç delillerini yok etmek” iddiasıyla, amcaları Kurtuluş Güran ile Ömer Faruk Güran da, “Suç delillerini yok etme” iddiasıyla adli kontrol tedbiriyle Sulh Ceza Hakimliğine sevk edildi. 

 

 

8 kişi hakkında tutuklama

Hakimlik, Narin’in annesi Yüksel Güran, ağabeyi Enes Güran, kuzenleri Muhammet Kaya ile Birsen Güran, amcası Fuat Güran, yengesi Maşallah Güran, Salim Güran’ın işçileri Mehmet Salim Atasoy ve halasının eşi Mehmet Şevik Kaya hakkında tutuklama kararı verirdi. Amcaları Kurtuluş ile Ömer Faruk Güran ve kuzeni Melike Güran hakkında adli kontrol tedbiri uygulanarak serbest bırakıldı. Ramazan Atasoy ise adli kontrol tedbiri uygulanmadan serbest bırakıldı. 

İfadelerin paylaşılması yanlıştı

Amed Barosu, dün Narin Güran soruşturmasına dair basın toplantısı düzenledi. Baro Başkanı Nahit Eren, "Soruşturma kapsamında yayın yasağı ve gizlilik vardı. Soruşturma gizliliği ve yayın yasağını karıştırmayın. Belirli medya tarafından ‘dosyanın gizliliğini’ ihmal eden ifadeleri sayfa sayfa paylaştılar. Bu ifade tutanaklarının paylaşımı bizi faillerden uzaklaştıracak. Haber hakkı kapsamında görmediğimiz, basın mesleği açısından etik bulmadığımız yöntemlerle bu ifade tutanakları günlerce paylaşıldı" dedi. 

Müşteki olarak başvuru

Eren, ilk andan itibaren soruşturma sürecini takip ettiklerine işaret ederek, "Hukukun üstünlüğünü savunmak için varız. Narin gibi çocukların dosyalarına Amed Barosu yıllardır dahil olmuştur. Bugün itibariyle Amed Barosu olarak faillerin hak ettiği cezaları almak için soruşturma doyasına müşteki olarak başvuruda bulunduk. Aile bireylerinin hepsinin şüpheli olmasından kaynaklı Amed Barosu olarak dosyaya resmi anlamda müşteki başvurusunda bulunduk" diye konuştu.

Kaçırıldı gibi gösterildi

Narin kaybolduktan sonra ilk olarak Enes Güran'ın gözaltına alındığını belirten Eren, şöyle devam etti: "Benzeri vakalarda yakın aile bireylerinin ya da komşuların fail ve şüpheli olduklarını iyi biliyoruz. Hem kolluk hem soruşturma makamları böyle bir şüpheye başvurmadı. İhbar ve sözde tanık beyanlarıyla Narin kaçırılmış gibi gösterildi. Bu bize göre eksik ve ihmal. Bu yöne hep işaret ettik. İlk defa basın önünde bunu paylaşıyorum. Amed Barosu Çocuk Hakları Merkezi ile kurduğumuz iletişimle baro olarak hiçbir şekilde köyle iletişime girmedik. Yine yanılmadığımız tecrübeyle ortaya çıktı. Birçok yanlışı, soruşturmaya zarar verdiğini hisseden biri olarak Enes Güran elindeki izlerle gözaltına alındı, aynı gün İstanbul'a götürüldü. Kollarındaki, yüzündeki morarmayı aradan başkasına ait DNA örneğine benzetilmeden inceleme yapıldı. Bu Narin'e ait de olabilir olmayabilir de. Sonraki gün anne şüpheli olarak gözaltına alındı, serbest bırakıldı. DNA örneği amcanın aracında bulundu, şüpheli olarak gözaltına alındı ve amca tutuklandı. 8 Eylül itibarıyla Narin'in bedeni nehir kenarında bulunduğu süreçte 23 kişi hakkında gözaltı kararı verildi. Biri imamdı, ifadesi alındıktan sonra serbest bırakıldı. Nevzat Bahtiyar aynı gün gözaltına alındı. Nevzat’ın itirafçı, gizli tanık olduğu basına yansıtıldı. Nevzat'ın verdiği bilgilerin doğru olmadığı tespit edildi."

Neye göre açıklama yapıldı?

İlk resmi açıklamanın 25 Ağustos’ta Diyarbakır Valiliği tarafından yapıldığını hatırlatan Eren, şunları söyledi: "Kan örneğinin bulunmasının ardından, söz konusu kan örneğinin mahalle sakinlerinden bir çocuğun burnunun kanamasından sonra tespit edildiği açıklandı. Halen dosyada kan örnekleri sonuçlarını bekliyoruz. Neye göre bu açıklama yapıldı. Yine köylülerden alınan beyan üzerine bu açıklamanın yapıldığını görüyoruz. Muhtar ve diğer tanıkların belirleme ve yönlendirmeleriyle kamuoyunun buna yöneldiğini söyleyebiliriz. Devletten Narin'in bulunacağını dair başka bir açıklama oldu. Neye göre bu açıklama yapıldığına dair bir gelişme açıklanmadı.

Rapor değil tespit tutanağıydı

Dosyaya gelmiş tek bir belge ve beyan yok. En önemli nokta; Amed Barosu, tek bir evrakı soruşturma makamları ve kolluktan almadı. Avukatlarımız bu belgeleri almalarının hakları olduğunu söylediler. Biz bu belgelerin kamuoyuna sızdırılması iddiasından kaynaklı kendilerinden ricada bulundu. Baro başkanı olarak otopsiye katıldım. Herkes bir tutanak paylaştı ve buna ön adli tıp raporu dediler. Bu rapor değil, tutanaktı. 3 savcının durum tespitiydi. 

Kopan bacakta et yoktu

Narin’in kemikleri ve bacağıyla ilgili açıklamalar yapıldı. Nevzat'ın çarşaf çarşaf beyanları var. Narin'in bir bacağının dışarıda kaldığı, çantasındaki ipi koparıp bağlamaya çalışıyor. Bacağının dışarıda kaldığını ifadesinde anlatıyor. O bacak kopmuştu, doğru. Kopan kemik parçalarının üzerinde hiçbir et parçasının olmadığını açıklamak istiyorum. O bacağın kesin kopma sebebi raporla açıklanacak. Kemik parçalarının üzerinde et parçalarının olmaması su üzerinde bir canlının teması söz konusu.”

Eren, bir gazetecinin "Yani dışarıdan hayvan müdahalesi mi?" sorusuna, "Torba içerisindeki bedenin deforme olmakla beraber bütünlüğünü koruduğunu ama bacağın üzerinde hiçbir et parçasının bulunmadı" yanıtını verdi. 

Salim Güran'ın ifadesi alınmalı

Soruşturma kapsamında ilk tutuklanan amca Salim Güran'ın ifadesinin acil bir şekilde yeniden alınması gerektiğini vurgulayan Eren, bunun için talepte bulunduklarını aktardı. Eren, “Bütün ifadeleri bizzat avukatların aldığı şu şekilde işaretlidir. Bunu rica ederken de işaretledim ki işaretlenmemiş bir belgenin bizden çıkmadığını belirtmek için aldım. Savcı da cumhuriyet başsavcısı da bunun farkında" dedi. 

Doğru şüpheyle ilk gün bulunurdu

İfadelerin bir kısmının basına yansıtıldığını söyleyen Eren, özellikle Enes'in gözaltına alındığı 29 Ağustos tarihi sonrası mahallede toplantılar yapıldığını dile getirdi. Eren, "Nasıl yönlendirildikleri ifadeye yansıdı. Kimler tarafından nasıl ifade verildiği kendilerine yansıtılıyor. Olayların oluş tarzı, yer zaman itibariyle bilgiler çelişiyor. Bu anlamda bütün ifadeler birbiri ile çelişiyor. Alınan ifadelere göre amcanın somut anlamda öldürdüğünü ve kendisinden gizlemesini istediği beyanı var. Ben bir avukat olarak bu soruşturma neticesinden faillerin ortaya çıkacağını biliyorum. İlk gün aileden şüphelenme olsaydı Narin bulunurdu” diye konuştu.

Başkasına ait DNA bulunamadı

Eren, Güran'dan alınan DNA örneklerine işaret ederek, şunları söyledi: "Geçmişte birlikte çalıştığımız ATK uzmanları ile görüştük. 19 gün o suyun niteliğine göre kalan cesedin üzerinde 3'üncü kişilere ait DNA örneklerinin kaybolacağını onlar da ifade etti. Otopside 91 adet numune sadece biyolojik inceleme için alındı. Organlar, bedeninden, boğazından, başından alınan kemikler, çantasındaki etek, terlikleri, tokası, saç içlerinden 91 örnek alındı. Maalesef başkasına ait tek bir DNA örneği bulunmadı. Beklediğimiz birden fazla rapor var. İstanbul ATK'den beklediğimiz entolojik rapor var. Ölüm sebebine ilişkin bir rapor dosyamızda yok. Hala tartışılıyor, Narin'in kırmızı eşarbı, eteği çantasının içindeydi."

Karanlıkta kalmasına izin vermeyeceğiz

Belgelerin sızdırılmasına ilişkin sorulara yanıt veren Eren, "Soruşturmaya zarar vermemesi için paylaşılmaması lazımdı. Bu paylaşımlar bizim dışımızda bir olgu” dedi. Eren, Jandarma Genel Komutanı Selçuk Yıldırım’ın beyanlarına dair soruya, “Bana göre soruşturma dosyasına yansımadığı için kolluk istihbari araştırma da yapar. Ben bunun karşılığının ne olduğunu savcılıktan da istediğimde ellerinde somut bir bilgi, belgenin olmadığına işaret edildi. Sahada çalışanların kendilerine vermiş olduğu bilginin yanılgısı ya da istihbari bir çalışma ile öyle bir değerlendirme yapılmış olabilir. Kendileri umarım buna ilişkin ileride açıklama yapar” şeklinde yanıt verdi.  

Eren, dosyanın karatılma durumuna ilişkin Amed Barosu avukatlarının bu dosyanın karanlıkta kalmasına izin vermeyeceğini vurguladı.  

Dosyaya giren ses kaydı

Dosyaya gelen ses kaydına değinen Eren, söz konusu kişi ile üçüncü kişi arasında bir ses, görüşme imajının ortaya çıktığını ama sorulan soru ve alınan cevabın çok önemli olduğunu belirtti. Eren, o kayda ilişkin soru işaretlerini gidermek için de zamana ihtiyaç olduğunu söyledi. Söz konusu kayıtta, amca Salim Güran'ın, bir işçisine telefonda "Kız yaşıyor mu öldü mü?" dediği belirtilmişti. AMED

 

* * *

DEM Parti'den suç duyurusu

DEM Parti'li Kamuran Tanhan, gizliliği ihlal edenler hakkında suç duyurusunda bulunacaklarını söyledi.

Soruşturma sürecini Diyarbakır Adliyesi’nde takip eden DEM Parti Mêrdîn Milletvekili Kamuran Tanhan, genel sürece dair gözlemlerini aktardı. Narin Güran’ın kaybolmasından bu yana olağanüstü bir dezenformasyonun söz konusu olduğunu söyleyen Tanhan, bu nedenle soruşturmaların sağlıklı yürütülmediğini, delillerin toplanması noktasında adli birimlerin sekteye uğratıldığını ifade etti. Buna en somut örneğin Güran’ın cansız bedeninin 19 gün sonra mahallenin 2 kilometre uzağındaki derede bulunmuş olmasını gösteren Tanhan, “Bugün raporlara da yansıdı biyolojik olarak herhangi bir bulguya rastlanmadı. Bu dezenformasyon olmamış olsaydı daha erken bulunur ve delillerin toplanma ihtimali daha yüksek olurdu” diye konuştu. 

Soruşturmada gizlilik kararı olmasına rağmen gözaltı işlemlerinden bu yana şüphelilerin ifadelerinin ana akım medya tarafından canlı yayınlarda açıklandığının altını çizen Tanhan, bunların paylaşımının suç olduğunu belirtti. Gözaltına alınan ya da alınmayan olası faillerin ifadelere göre pozisyon alabileceği ihtimaline dikkat çeken Tanhan, halkın haber alma hürriyeti olduğunu, ancak bu tarz soruşturmalarda ifadelerin basına servis edilmesinin, yayınlanmasının suç olduğunu ifade etti. Yargıtay içtihatlarında bu gizliliğin korunmasını öngördüğünü ifade eden Tanhan, DEM Parti Hukuk Komisyonu olarak, soruşturma kapsamında gizliliğe uymayanlar hakkında suç duyurusunda bulunacaklarını ifade etti. 

Belgeleri kim sızdırıyor?

Savcı ve avukatların vermediği bu ifadelerin nereden servis edildiğinin araştırılması gerektiğini söyleyen Tanhan, bu ifadelerin bakanlık personeli ya da siyasi kişiler aracılığıyla servis edildiği iddiaların olduğunu ifade etti. Tanhan, "Diyarbakır Başsavcıvekili ile görüştüğümüzde sevk işlemlerinin henüz tamamlanmadığını öğrendik, ancak 10 dakika geçmeden iktidar medyası 9 kişinin tutuklama ile sevk edildiğini girdi. Bu da soruşturmanın gizliliğinin sadece vatandaşlar ya da müdafiler için olduğunu gösteriyor. İktidar medyası için gizlilik kuralının olmadığını, bunu ihlal edebileceğini gördük. Dolayısıyla soruşturma ne yazık ki başından beri etkin ve gizli yürütülmedi" dedi.  

Her gelen bilgi ya da sanal medya paylaşımlarının haber yapılmaması gerektiğini vurgulayan Tanhan, bunun delillerin toplanmasının önüne geçtiğini kaydetti. Olası bir durumda faillerin ona göre pozisyon aldığını belirten Tanhan, "Özellikle basın mensupları bu hususlara dikkat etmelidir. Sosyal medyada da türlü türlü iddialar söz konusu. Bizi üzen kısım sadece magazinsel olarak bu vahşete bakıyorlar. Saatlerce basında bu magazin boyutunu tartışmak bir sıkıntıdır. Konuşmalar arasında bir avukat 'Çocuğum televizyonda görmüş, bizim başımızda köyde böyle bir şey gelir mi?' diye soruyla karşılaştıklarını söylediler. Bu da basın eliyle topluma ne kadar kötülük yapıldığını gösteriyor" dedi. 

Artık tüm toplum mağdurdur

 “19 gün bir cenazenin bulunmaması ve bir iki kilometre yakında bulunmasını normal bir durum olmadığını belirtmek istiyorum” diyen Tanhan, “Sürecin takipçisi olacağız. DEM Parti Hukuk Komisyonu olarak süreci takip edeceğiz. Kamuoyuna mal olmuş bir dava artık aile değil, tüm toplum mağdurdur. Toplum adına davaya müdahil olacağız" diye konuştu. 

paylaş

   

Yeni Özgür Politika

© Copyright 2024 Yeni Özgür Politika | Tüm Hakları Saklıdır.