Kürt düşmanlığı kaybeder

Tuncer Bakırhan

Tuncer Bakırhan

  • DEM Parti Eşbaşkanı Tuncer Bakırhan, Kürt'ü tehdit ve tehlike gören, bütün dış siyasetini bunun üzerine kuran Türk iktidarının kaybetmeye mahkum olduğunu söyledi. 

AKP-MHP iktidarının, DAİŞ, El Nusra, ÖSO gibi çeteler derken şimdi de Şam yönetimiye anlaşmaya çalıştığına dikkat çeken DEM Parti Eşbaşkanı Bakırhan, "Türk hükümeti, Esad ile de görüşsün, Kuzey ve Doğu Suriye halklarıyla da görüşsün. Biz Türkiye’nin Esad ile görüşmesine karşı değiliz, yeter ki Kürt karşıtı olmasın ve çözüm odaklı olsun" dedi.  

Halkların Eşitlik ve Demokrasi Partisi (DEM Parti) Eşbaşkanı Tuncer Bakırhan, partisinin dünkü haftalık Grup Toplantısı'nda konuştu. Bakırhan, Fransa’daki seçimleri kazanan Halk Cephesi'ni tebrik ederek, solun bu dayanışmasının Türkiye'ye de yansıması gerektiğini söyledi. 

Colemêrg Belediyesi'ne kayyum atanmasına karşı yaptıklarını hatırlatan Bakırhan, "Daha kapsamlı, derin ve güçlü çalışmalar ve etkinlikler yapacağız. Elimizden elen bütün çabayı ortaya koyacağız. Kayyum, kesinlikle bölgenin hakikatine, ruhuna uygun değil. Kendi gücünün karşılığını ölçmek isteyenleri sandığa davet ediyoruz. Biz, her zaman buna hazırız" şeklinde konuştu.

TÜİK, emekçiye düşman

Milyonların sefalete mahkum edildiğini ama Türkiye'nin bütçesinin bir avuç savaş baronu, sermayedar ve rantçıya gittiğini belirten Bakırhan, "Onlara peşkeş çekilmeye devam ediliyor. TÜİK de emekçiler nasıl daha az bir ücret alır, enflasyonu nasıl daha düşük gösterebiliriz, diye uğraşıyor.  Enflasyon farkını emekçiler yoksullar almasın diye hileye başvuruyor, yoksulların sofrasından, işinden, aşından çalmaya çalışıyor. TÜİK, emekçi ve işçiye düşmandır" dedi. 

Kampanyaya katılım daveti

Parti olarak Ekmek ve Adalet kampanyası başlattıklarını belirten Bakırhan, şöyle devam etti: "Zaten bu toplumun en temel ve sorunu ekmek ve adalettir. Bu kampanyamıza da 19 Temmuz’da Mardin’de tarım mitingi düzenleyerek startını vereceğiz. Mardin’de başlayacağız ama Türkiye’nin dört bir yanında tarım üreticileriyle, işçilerle, emekçilerle, KHK’lilerle, çalışan kadın arkadaşlarla, geçinemeyenlerle, asgari ücretle geçimini sağlamayanlarla, yani nerede bir sorun alanı varsa partimiz Ekmek ve Adalet kampanyamızla birlikte onlara ulaşacaktır. Sadece mitingler düzenleyip nutuk atıp, geri geri Meclis binasına, genel merkezimize dönmeyeceğiz. Öncesinde gidip orada tarım üreticileriyle ilgili yaptığımız gibi onlarla görüşeceğiz. Sorunlarını dinleyeceğiz, çözüm önerilerimizi miting alanlarında dile getireceğiz. En önemlisi de elimizden olan yerel yönetimlerle birlikte işçinin, emekçinin, esnafın, tarım ve hayvancılıkla uğraşan insanlarımızın gelirini arttırmanın yolunun nasıl olacağını birlikte çözüp karar vereceğiz. Önümüzdeki dönem sizleri de başlattığımız Ekmek ve Adalet kampanyamıza, yapılacak etkinliklerimize güçlü katılmanız için davet ediyorum. Bu haksızlığı, bu hukuksuzluğu, bu sömürüyü, bu bizi yok sayan, açlığa mahkum eden düzeni birlikte direnerek, mücadele ederek ancak geriletebilir ve yenebiliriz. Emek bizim, üreten biziz." 

Kaybetmeye mahkumdur

AKP-MHP iktidarının, DAİŞ, El Nusra, ÖSO gibi çeteler derken şimdi de Şam yönetimiye anlaşmaya çalıştığına dikkat çeken Bakırhan, şunları ifade etti: "Kürtleri yok etmek, statülerini ortadan kaldırmak için diplomasi yapıyor, sonra da 'Kürt kardeşlerim' diyor. Bu diplomatik faaliyetlerle birlikte kesinlikle Ortadoğu’da yol alamaz. Barışı sağlayamaz, Ortadoğu’yu iyice karıştırır. Kürtler, oradaki halklar ve inanç gruplarıyla birlikte bir statü elde etmek istiyor. Bunun Türkiye’ye ne zararı var? ÖSO’dan, IŞİD’den, teröristten daha mı tehlikelidir? İşte Kürt'ü tehdit ve tehlike gören, bütün dış siyasetini bunun üzerine kuran bu iktidar kaybetmeye mahkumdur."

Özel'e arabuluculuk eleştirisi

CHP Genel Başkanı Özgür Özel'in 'Erdoğan ile Esad arasında görüşmeyi sağlamak için arabulucu olabilirim' açıklamasını eleştiren Bakırhan, şöyle devam etti: "Bunun sana da, bize de Türkiye halklarına da bir yararı yok. Size mi kalmış Kürt karşıtı, Kürtlerin statüsü karşısında bir araya gelmek isteyen iki tane Kürt düşmanı arasında arabuluculuk yapmak? Bu CHP’ye de, size de, sizin önümüzdeki dönem yürüteceğiniz politikalara da uygun bir duruş değildir. Lütfen muhalefet olarak Türkiye’nin bölgede barışçıl demokratik bir siyaset yürütmesi rol almak istiyorsanız, rol alın. CHP'ye düşen, Kürt karşıtı bir siyasete arabulucu olmak değil, Kürt sorununun Ortadoğu’da demokratik yöntemlerle çözülmesi için eğer üzerine bir görev düşüyorsa çaba içine girmesidir.

Görüş ama Kürtlere karşı değil

Türk hükümeti, Esad ile de görüşsün, Kuzey ve Doğu Suriye halklarıyla da görüşsün. Biz Kuzey ve Doğu Suriye halklarımızın Esad ile görüşmesine karşısına değiliz. Biz Türkiye’nin Esad ile görüşmesine karşı değiliz. Çözüm için görüşme olmalıdır. Halkları tekrar karşı karşıya getirecek, çatışmasını sağlayacak bir siyaset yerine, barışçıl bir siyaset uygulansın diye tabii ki görüşme ve arabuluculuk olabilir. Er ya da geç orada bir çözüm olacak. Size düşen, bu çözüme katkı sunmaktır. Çözüm Ankara’da, Şam’da ve Tahran’da savaş mekiği dokumak değil, çözüm Diyarbakır’da, Kobanî’de, Hewlêr'de, Kirmanşan'da barışı aramakla olur. Kürtlerin demokratik haklarına kavuşacağı bir siyaset yürütmekle olur. Bu, hem bölge halklarının yararına olur hem de 22 yıldır yapacağınız en hayırlı iş olur. Çözüm, yıllardır Ortadoğu barışını ve halkların kardeşçe, eşitçe bir arada yaşamasını savunan Sayın Öcalan ile görüşmekten geçer. Sayın Öcalan, tezleri, birikimi, yazdıkları ve çözüm önerileriyle birlikte Ortadoğu barışına katkı sunacak çok önemli bir aktör olduğu için tam da bu süreçte görüşmek gerekir." ANKARA

paylaş

   

Yeni Özgür Politika

© Copyright 2024 Yeni Özgür Politika | Tüm Hakları Saklıdır.